Bitmesin istenen ama en çabuk biten gün = Pazar

17:06 orta boy popcorn 0 Comments

Bugün günlerden Pazar! Birçok kişinin en sevdiği gündür Pazar. Hafta sonunun bitişi, yeni haftanın habercisidir. Hem hüzündür hem mutluluktur Pazar. Huzurdur, rahatlıktır. Pazartesi sendromunun öncesi de olsa sanki bitmeyecekmiş gibi geçirir çoğu kişi bu günü. Bazı işlerin Cumartesi günü de olduğunu düşünürsek, ortak tatil günümüzdür Pazar. Yani gün gibi gündür anlayacağınız. :) 

Aslında favori günüm yok. Zaten kararsızlık abidesi bir insan olarak "en"li sorulara bir türlü cevap veremem. Ama Pazar'ın en sevdiğim günlerin başında geldiği kesin. Sevilmeyecek gün mü? Peki madem böyle güzel bir gün bu Pazar ve madem çabucak bitiveriyor, biz bu günü nasıl geçirebiliriz?

1) Bir kere geç başlayan ama bitmeyen Pazar kahvaltısı diye bir gerçek var! Gerçekten mutluluk sebebi. En sevilen reçeller, domates-biber, yumurta, isteğe göre simit/boyoz, sıcacık çay birleşir ve birçok kişinin okul veya iş nedeniyle hafta içi yapamadığı muhteşem bir kahvaltı yapılır. Pazar kahvaltılarını önemli kılan sadece bu da değildir. Tüm aile bir arada olur, hep birlikte o sofrada uzun sohbetler edilir ki aile sıcaklığı gibisi yoktur! :)
Kahvaltı için hava güzelse açık havada bir yer de tercih edilebilir tabi ki.

2) Mükemmel kahvaltıdan sonra bir fincan Türk kahvesi eşliğinde günlük gazeteler okunur. İş ve okul koşuşturması sebebiyle çoğu kişi, ancak hafta sonları eline alıp gazetesini okuyabiliyor. Telefon veya bilgisayar üzerinden okunan yapay gazeteleri saymıyorum. Okuduğun şeyi eline alıp, sayfaları çevirirkenki o sesi duymak en güzeli bence.

3) Tüm gün boyunca en rahat kıyafetlerinle evde yayılma günüdür! Koltuktan koltuğa atlar, TV'deki magazin programlarını dertsizce boş boş dolaşırsın. Biraz dedikodu olmazsa olmazımızdır. :)

4) Pazar günleri genelde pazar günüdür. Aile üyelerinden biri çoğunlukla pazara giderken, sen tüm gün en sevdiğin dizileri izleyebilirsin. Eline bir bardak sıcak çikolatayı ya da bir fincan Nescafe'yi alıp, en sevdiğin dizi ve filmleri izlemenin zevki başka neyde vardır ki?

5) Aylık dergiler karıştırılır, bitmeyen kitaplar bitirilir, dinlenmeyen albümler dinlenir. Müziğin, edebiyatın tadına varırsın. Yani ruhunu beslediğin gündür Pazar aslında.

6) Genellikle kadınlar için bakım günüdür. Maskeler yapılır, çeşit çeşit şeyler yüze sürülür ve öcü gibi dolaşılır evde. :) Banyo günüdür, saç maskeleri yapılır. Yeni haftaya güzel girmek için hazırlık günüdür.

Liste böyle uzaaaaaar gider. İstediğin her şeyi yapabilirsin kısacası Pazar günleri. Kendini yeni haftaya en güzel şekilde hazırlama şansın olur. Bu yüzden Pazar günleri en sevilen günlerin başında gelir. :) Ben de Pazar günlerimi genelde kahve eşliğinde film&dizi izleyerek veya internette keyfimce müzik dinleyerek geçiriyorum. En mutlu olduğum gün belki de. 

"Bu Pazar ne dinleyebiliriz?" derseniz; Justin Timberlake'in yeni çıkan "The 20/20 Experience-2" albümünü dinleyebilirsiniz. İlki gibi muhteşem bir albüm olmuş. Hatta bana kalırsa ilkinden bile daha güzel olmuş. Adam bu işi biliyor kesinlikle! "Peki ne izleyebiliriz?" derseniz de; siz de benim yaptığım gibi yarın yeni sezonu başlayacak Once Upon a Time dizisini izleyebilirsiniz. İleride yeni bir yazı yazmayı düşünüyorum onun hakkında ama kesinlikle tavsiye edeceğim, çok güzel ve çok akıcı bir dizi. Masal kahramanlarını, bilmediğimiz şekillerle hayatımıza sokuyor. Oyunculukların çok iyi olduğu, manzaralara doyamadığınız bir dizi. Bunun haricinde bir film önerecek olursam; Pazar günü için şöyle sıcacık bir romantik komedi veya fantastik/bilim kurgu filmleri favorimdir. Kasvetli, ağır ya da korkutucu filmlerin günü değildir Pazar. Sex and the City izleyip, kahkaha ve dostluğun tadına varabilirsiniz. Ya da izlemeyenler The Avengers izleyip, süper kahramanların müthiş birleşimine ve mücadelesine tanık olabilir. Sinemaya gidecekler için ise, Woody Allen'ın son filmi "Blue Jasmine"i tavsiye edebilirim. Henüz izlemedim ama Allen varsa, kötü değildir o film bence. Cate Blanchett'ın da baş rolde olduğunu düşünürsek, oyunculuğun da doruklarını izleme şansınız olur. :) Filmin konusu, bir kadının iyi hayatını bırakıp kız kardeşinin yanına gelmesiyle başına gelenler.. Fragmanını izlemek isteyenler için; http://www.youtube.com/watch?v=tWLtj4LY5CA

Seçim sizin! İster sinema, ister evde kahve eşliğinde dizi, ister aileyle dışarı çıkıp gezme.. Tüm gün size ait. Yeni haftanın geldiğini düşünmemeye çalışırsanız daha da mutlu olacağınız bir gerçek! :) Enerji depolayın, işlere ve okula kendinizi en iyi şekilde hazırlayın. Herkese çok güzel, dinlendirici ve eğlendirici bir Pazar dilerim.. Umarım yazım da size fikir verir biraz olsun. Bir sonraki yazıda görüşmek üzereee! :)))

0 yorum:

Sinema dünyasından kısa notlar..

18:20 orta boy popcorn 0 Comments

Sinema dünyasının oldukça yoğun olduğu şu günlerde, her gün yeni yeni haberler çıkıyor. Ben de bunlardan en çok ilgimi çekenleri sizlerle paylaşıyorum. Bu arada sinefiller için Filmekimi'nin başladığını hatırlatmakta yarar var. Malesef ben özel durum sebebiyle izleyemeyeceğim filmleri ama gidenlerin yorumlarını merakla bekliyorum. :) Sezonu açtık diyebiliriz artık! Hal böyle olunca hem heyecan artıyor hem de her yeni gelen bilgi/haberle daha da meraklanıyoruz..


  • Malesef, Monaco Prensesi Grace Kelly'nin hayatını anlatan ve başrolünde Nicole Kidman'ın olduğu "Grace of Monaco" nun vizyon tarihi 2014'e ertelendi. Böylece film Oscar yarışından çekilmiş oldu. Bu, tamamen yapım şirketi Weinstein Co. tarafından verilmiş bir karar. Muhtemelen filmi bu kadar fazla ve iddialı filmin olduğu bir dönemde çıkarmak istemediler. Ancak yine de resmi bir açıklama olmadığını söyleyeyim. Ben bu karara çok üzüldüm. Çünkü, filmin fragmanı ilgimi çekmişti ve filmi merak ediyordum. Ayrıca da Nicole Kidman'ı çok sevdiğim için, performansıyla Oscar adayı olabileceğini düşünüyordum en azından. Şimdi seneye neler olacak göreceğiz ama film için baya bir süre beklememiz gerekecek gibi.. Bu arada filmi izleyen kesimden tarihi çok doğru aktarmadığı şeklinde eleştiriler geliyor. E böyle önemli bir kişiyi anlatan bir film için de elbet bunlar olacaktır. Filmin fragmanını izlemek isteyenler için; http://www.youtube.com/watch?v=HSpjWwMlC0g 
  • James Lapine'in kitabından uyarlanan ve gerek kadrosu gerek de konusuyla oldukça ilgi çeken "Into the Woods" filminin çekimleri başladı. Filmi, ünlü Chicago müzikalinin yönetmeni Rob Marshall yönetecek. Grimm Masal karakterlerini farklı bir şekilde beyazperdeye taşıyacak olan filmde; Johnny Deep, Meryl Streep, Anna Kendrick, Chris Pine ve Emily Blunt gibi ünlü isimler yer alıyor. Film için çok heyecanlıyım! Hem sevdiğim oyuncular var hem de ben böyle fantastik, masalsı filmleri çok severim. Cindrella, Rapunzel, Kırmızı Başlıklı Kız gibi en sevilen masalları hatırlama ve değişik bir anlatımla izleme şansı bulacağız. Ayrıca bu filmde Meryl Streep'i ilk kez böyle farklı bir karakterde, Kötü Cadı rolünde göreceğiz ki bu beni ekstra meraklandıran bir durum. Setten ilk fotoğraf da ondan geldi. Cadı Meryl'i görmek isteyenler için; http://a69.g.akamai.net/n/69/10688/v1/img5.allocine.fr/acmedia/medias/nmedia/18/99/76/93/20620876.jpg
  • The Avengers: Age of Ultron filminin ilk fragmanı sonunda yayınlandı!! En ama en merakla ve heyecanla beklenen filmlerin başında gelen filmi izlememize malesef daha çooook var. Nasıl bekleyeceğiz bilemiyorum. :( Her ne kadar Marvel fanları tarafından filmin kötü karakterinin farklı biri olması bekleniyor ve Ultron biraz üzüntü yaratsa da, eminim yine çok kaliteli bir yapım izleyeceğiz. Ayrıca Iron Man'imi de çok özledim, vallahi burnumda tütüyor. Hala Iron Man 4 haberi bekliyorum ben, bu konuda ısrarlıyım! :) Neyse, fazla uzatmayayım. Fragmandan fazla bir şey anlaşılmıyor, bir görüntü eşliğinde daha önceki replikleri duyuyoruz ama bu bile heyecanımızı katlamaya yetiyor. İşte merak edenler için link; http://www.beyazperde.com/filmler/film-198488/fragman-19534344/
  • İçinde Marion Cotillard ve Joaquin Phoenix gibi oyuncuları barındıran, yapımcılığını Weinstein'in yaptığı "The Immigrant" filmini de 2014'te izleyebileceğiz. Filmin erteleme sebebi bilinmiyor.
  • Bir diğer 2014'e ertelenen filmimiz de, bazı kesimlerin merakla beklediği "Foxcatcher". Mark Ruffalo, Steve Carell, Channing Tatum gibi ünlü oyuncuların yer aldığı Sony Pictures filminin neden ertelendiği konusunda resmi bir açıklama yapılmadı. Oscar adaylıkları konusunda iddialı olabilecek bir filmdi. Ne yazık ki bekleyenleri daha fazla beklemek durumunda. Bu arada filmin fragmanı da yayınlandı. İzleyip daha da mı bekleyeceğim diyerek kendisine işkence yapmak isteyenler için link; http://www.beyazperde.com/haberler/filmler/haberler-57288/  :)
  • Henüz kesin olmasa da Freddie Mercury'i anlatacak film için Daniel Radcliffe'in başrol olacağı konuşuluyor. Öncesinde Sacha Baron Cohen ile anlaşılmış ancak çeşitli sebeplerle anlaşma iptal edilerek Radcliffe'e yönelinmiş. Açıkçası bir Potterhead olarak onu hep Harry olarak hatırlayacağım. Radcliffe, Harry Potter'dan sonra sinemada farklı işlere yönelse de bu rolün altından kalkacağı birçok kişiye göre şüpheli. İlginç olacaktır onu bu rolde izlemek. Bekleyip, görelim diyorum..
  • Criminal Justice dizisinde rol alan ve kalp krizi sebebiyle hayata veda eden James Gandolfini'nin yerine Robert De Niro geçiyor. Büyük bir De Niro fanı olarak, nasıl olacağını merakla bekliyorum. De Niro dizide, cinayet davası ile uğraşan bir savcıyı canlandıracak. Bakalım nasıl olacak?

Şimdilik haberlerimiz bu kadar. En öne çıkanlarını paylaşmak istedim. Her gün yüzlerce yeni haber çıkıyor ve yetişmek mümkün değil. Bazı haberler bizi üzse de yapacak bir şey yok. Umarım sizler de bu yazı sayesinde bilgi sahibi olur ve "İyi ki paylaşmışsın!" dersiniz. Yorumlarınızı bekliyorum. Görüşmek üzere! :)

0 yorum:

Çalıkuşu & A.Ş.K

16:15 orta boy popcorn 0 Comments

Geçenlerde yeni başlayan Medcezir hakkında yorumlarımı yapmıştım. Dizi gayet iyi gidiyor, Cuma günleri liderliğe oturdu bile ve bu sezon başlayan işlerden en çok tutulanı oldu diyebiliriz. Umarım kalite ve tadını hiç bozmazlar, yolu açık olsun diyelim. Medcezir hakkında yazdığım yazıya ulaşmak isteyenler için; http://ortaboypopcorn.blogspot.com/2013/09/yerli-oc-medcezir-gercekten-hayatmza.html

Bugün de bu sezon başlayan diğer iki dizi olan Çalıkuşu & A.Ş.K'ı yazayım istedim.. Bu sezon adeta bir dizi patlaması var. Geçen seneden kalanlar haricinde birçok dizi başladı. Ocak'ta başlayacakları saymadım bile. Geçen sene Merhamet dışında doğru düzgün bir dizi izlemeyen ben, bu sene birkaç diziyi takip edeceğim sanırım. Çalıkuşu ve A.Ş.K da en çok dikkatimi çeken ve merak ettiğim diziler arasındaydı.


ÇALIKUŞU: Çalıkuşu hepimizin bildiği gibi bir kitap uyarlaması. Reşat Nuri Güntekin'in zamansız eseri olan kitap, hala en sevilenlerin başında geliyor. Okulda öğretmenlerimizin söylemesiyle ya da kendi merakımızla birçoğumuzun okuduğu bir kitap. E yıllar önce Aydan Şener ve Kenan Kalav'lı uyarlaması da olunca, bu diziye hem merak arttı hem de önyargılar oluştu..Aydan Şener'li uyarlamayı unutmak imkansız. Aydan Şener aşığı bir insan olarak ( O nasıl bir güzellik Allahım, insan değil bu kadın diyorum! Nasıl bir zerafet! Neyse. :) ) onun Feridesi her zaman en özeli olarak kalacaktır. O yüzden bu diziye yeni bir sayfa açıp bakmak gerek diye düşünüyorum, kıyas yapmadan.. Kıyasa girersek işin tadı kaçıyor çünkü. Her şeyin ilki en güzelidir sonuçta..

Diziye gelirsek; her şeyden önce dizi o içimize işleyen müziği ile 1-0 önde başlıyor bana kalırsa. Gerçekten insanı çok etkileyen bir melodisi var. Bunun dışında dizide Çağan Irmak imzası var ki bu bile birçok kişi için izlemeye bir sebep. Kaliteli çekimler ve görüntü kalitesi de bunun en büyük göstergelerinden. Oyuncular bence gayet yerinde seçilmiş ve uyumlu. Kamuran'ın babası rolündeki oyuncuyu daha önce Suskunlar'da izlemiştim ve resmen bu rolle ters köşe yapmış. O rolden çok farklı bir rol. Okuldaki öğrenciler de yerinde olmuş. Ama diziyi taşıyan kişiler tabi ki Fahriye Evcen ve Burak Özçivit. Muhteşem bir uyumları var!! Bu kadarını tahmin etmiyordum ama gerçekten ikisi de Feride ve Kamuran olmuşlar. Fahriye Evcen'i normalde pek sevmem, hele o gülüşü çok sinir eder beni nedense ama bu rol ile gerçekten hakkını vermek gerek. O çocuksu yaramaz halleri, anılarını yazarkenki ağırbaşlı duruşu, Kamuran'a karşı tavrı.. Tam bir Feride! Tebrik ediyorum kendisini. Kamuran rolüyle Burak Özçivit de çok iyi bir iş çıkarmış. Zaten bu hafif çapkın, çok bilmiş tavırlar kendisine yakışıyor. İkilinin uyumu da çok güzel olunca, yan yana geldiklerinde bitmesin dedirten sahneler çıkıyor meydana.

Bunun dışında doğal olarak senaryo kitaptan daha farklı gidiyor.. Bunu normal karşılamak gerek ama umarım gereksiz şeyler olmaz. Biraz hızlı ilerledi ilk bölümde olaylar bana kalırsa, bunun da düzeleceğini umuyorum. Ayrıca Feride'nin küçüklüğünü oynayan oyuncu kimse çook beğendim. Aşırı şeker bir kız ve çok iyi altından kalkmış rolün, çok güzeldi hareketleri. Dizide sıkıntı duyduğum tek yer, dil konusu oldu. Bir yandan eski dili gayet doğal konuşurlarken bir yandan da araya günümüz kelimelerini sıkıştırıyorlar. Bu da sakil duruyor. Örneğin, o devirde "Yuh!" gibi bir cümle kesinlikle kurulmazken dizide kaç kez kullandılar. Ve bu gerçekten önemli bir ayrıntı. Umarım izlediklerinde bunu fark eder ve bu hatadan döner dizi ekibi.

Sonuç olarak, ben diziyi çok beğendim ve neredeyse hiç sıkılmadım. Her şeyden önce Burak&Fahriye'nin uyumu ve sahneleri bu diziyi izlettirir. Türk Halkı'nın da en sevdiği eserlerden biri olunca, reyting sorunu yaşamayacağını düşünüyorum. Eğer konu uzamaz veya gereksiz ayrıntılar olmazsa, ben de bu diziyi izlerim gibi. Tekrar yolu açık olsun diyelim. Emek harcanıyor sonuçta o kadar..


A.Ş.K: Ve ikinci dizimize gelelim! Adı bile heyecan uyandırmaya yetiyor aslında. Kadrosuyla da öne çıkan diziyi bence en çok izlettirecek olan şey ise senaryosu. Gerçekten farklı ve daha önce izlemediğimiz tarzda bir konuya sahip. "Aşkınız için ne kadar ileri gidebilirsiniz?" ya da "Birinin mutsuzluğundan kendi mutluluğunuzu oluştuabilir misiniz?" gibi soruları sordurtuyor seyirciye. Karmakarışık bir hikaye de diyebiliriz. 

Kadroda çok güçlü isimler var. Hazal Kaya, Feriha gibi üstüne yapışan bir karakterden sonra neler yapacak merak ediyoruz. İlk bölümde gayet iyi gözüktü. Sadece birazcık o agresiflik, dik başlılıkta yine Feriha'yı görür gibi oldum ama bu karakterinde de o özellikler olduğu için bir şey diyemiyoruz şimdilik. Aslı Tandoğan'ı çok az izledim şu zamana kadar. Açıkçası Dudaktan Kalbe'de resmen nefret etmiştim rolünden, mıymıntının önde gideniydi! Bu rolde de ses tonu ve konuşma tarzı bana biraz mıymıy geldi yine ama oyunculuk bakımından çok değişmiş. Oynadığı rol gerçekten zor ve karışık bir rol ama ilk bölümde çok beğendim ben. Özellikle tekrar hasta olduğunu öğrendiği ve müziği son ses açıp ağladığı sahnede içim gitti. Nebahat Çehre'ye ise diyecek bir şeyim yok. Hayranıyız kendisinin. :) Nasıl bir kadın diye şaşırtıyor hep. Ama zengin, şık rollerin de üstüne yapıştığı bir gerçek. Hakan Kurtaş'ı Bir Çocuk Sevdim dizisinde izlemiş ve beğenmiştim. Bence yetenekli bir oyuncu. Bu dizi başlamadan önce çok sorular vardı ama ilk bölümle beğenileri kazanmış gibi. Hazal'la iyi bir uyum yakalamışlar. Kaan Urgancıoğlu'nu ise 5 dk'dan fazla göremediğimiz için yorum yapamıyorum. Onu pek izlediğim de söylenemez. O nedenle Hazal'la uyumları ve nasıl rolü çıkaracağı önemli. Umarım o da bu kadroda sırıtmaz ve oyunculuk adına iyi bir dizi izleriz.

Kadro dışında senaryosuyla öne çıkıyor dizi ama benim en büyük korkum da bu noktada. Dizi güzel, çekim kalitesi, ışık vs.. her şey yerli yerinde. Hatta uzun uzun bakışmalar, bitmeyen sahneler pek yok gibi ki bu benim için çok sevindirici bir durum. Bayılmadan izlemek önemli. Ama dizi konu itibariyle biraz depresyona, ağlamaya, iç karartısına müsait. Şebnem karakterinin hastalığı bize zorlu sahneler izlettirecek gibi ama umarım bu hüzün tadında kalır. Sürekli ağlama, üzüntü, gözyaşı modunda bir dizi izlemek istemiyorum şahsen. İçim daralıyor öyle olunca. O yüzden umarım bu dram da gerektiği kadar olur, hafif gülünç sahneler de katarlar. Bir de kıyafetlere daha çok özen göstermeleri gerektiğini düşünüyorum. Böyle zengin ve lüks içinde yaşayan bir ailede Şebnem karakteri daha farklı ve modern giyinebilir. Sanırım Nebahat Çehre dizide kendi kıyafetlerini kullanıyormuş ki onda hiçbir sorun yok. Ama Şebnem daha şık olabilir. Aynı şekilde Azra karakterini de katıldıkları partide biraz özensiz buldum. Saçı, kıyafeti daha farklı olabilirdi. Bu da küçük ama diziler için önemli bir ayrıntı. Dikkat edilir umarım.

Kısacası bu dizi de gayet kaliteli ve izlenecek bir dizi ilk bölümü itibariyle. Zaten reytingleri de çok iyi gelmiş ve Muhteşem Yüzyıl'ın arkasından 2.olmuş . Muhteşem Yüzyıl zaten TV'nin padişahı (!) olduğu için onu geçmek ne mümkün. Bu yüzden A.Ş.K gayet iyi izlenmiş. Konu da farklı olunca bu kaliteyi bozmaz ve dediğim gibi fazla ağlak öğelerle baymazlarsa, uzun soluklu olacağını düşünüyorum. 

Bu arada sırf bu dizi yüzünden benim biricik dizim Merhamet'i ikinci kuşağa atmalarından hiç memnun değilim. Bekle bekle ölüyoruz ki A.Ş.K'ın üstüne 2.bir 1.5 saatlik diziyi de bünye kaldırmıyor. Okulu olanlar için zor.. Kötü oldu yani. Bakalım Merhamet dayanabilecek mi yeni saattinde de?

Bugünkü yazıyı da tamamladıııııık! Bir yazıyı bitirince çok mutlu oluyorum. Çünkü yazı için konu bulmak gerçekten zor. Ne yazsam diyorsun ve bir tanesini daha halledince "Oh!" diyorsun. Bu sene televizyonlarda hem dizi hem de program olarak çok seçenek olacak. Her saniye dolu neredeyse. Sizler de neler izlediğinizi ve bu dizileri nasıl bulduğunuzu yazın, yorumlarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar! :)

         

0 yorum:

65.Primetime Emmy Ödülleri Kırmızı Halı!

19:21 orta boy popcorn 0 Comments

3 gündür evde süren misafir furyası nedeniyle dün yazacağımı söylediğim Kırmızı Halı yazısını ancak bu akşam yazabiliyorum. Gecikme için pardon öncelikle. Yine her ödül töreni gibi, ünlülerimiz en şık kıyafetlerini ve en güzel saç&makyaj'larını Kırmızı Halı için seçmişlerdi. Tabi ki bir Oscar ya da Golden Globe ihtişamı yoktu ama yine de yeterince şenlendi gözlerimiz. Bana " Böyle bir geceye böyle mi gelinirdi?" dedirtenler de oldu "İşte bu!" dedirtenler de. Herkesin görüşleri farklı ama sonuçta karşımıza moda yelpazesinin en geniş seçeneklerini sunan görsel bir şölen çıktı. Herkesi tek tek incelemem mümkün değil malumunuz ki, o nedenle en dikkat çeken ve gözüme çarpan örnekleri paylaşacağım. İşte başlıyoruuuuuuzzz!! :)



1) Sofia Vergara: Modern Family'nin yıldızı Vergara, bu gece için kırmızı bir Vera Wang tercih etmiş. Takıları ise, Lorraine Schwartz. Her zaman olduğu gibi yine iddialı ve "Ben burdayım." diyor. Ama bu tarzın da yakıştığı kadınlardan biri bence. Balık model elbiseleri seven biri olarak, elbiseyi çok beğendim. Kırmızı da tam Kırmızı Halı'ya uygun olmuş! Elbisenin alt kısmının işlenişi ayrı hoş. Vergara, Göğüs dekoltesi, şık takıları ve duruşuyla gecenin en iyilerinden bence. Sadece saçlarını toplasa nasıl olurmuş diye düşünmedim değil..











   2) Claire Danes: Geceyi ödül ile kapatanlardan biri olan Homeland yıldızı Danes'in elbisesi Armani Prive. Neredeyse sadelikten ölecek! Elbiseye bayıldım bir kere, çok zarif ve güzel bir elbise. Ama renginden emin değilim. Bu tonları sevsem de hem kendi ten renginin de açık olması hem de herhangi bir takı da kullanmaması nedeniyle biraz soluk kaldığını düşünüyorum. Bu nedenle en kararsız kaldığım isimlerden biri oldu. Elbise çok asil dursa da böyle bir renk tercih etmişken, en azından renkli ve zarif bir kolye ve yüzükle havasını değiştirebilirdi. Elinde de bir clutch olsaymış Bir de elbisenin göğüs bölgesini fazla düz gösterdiğini düşünmekteyim. Kısacası çok zarif gözüküyor lakin bir şeyler eksik gibi..










3) Kerry Washington: Marchesa elbisenin etek kısmı çok güzel, desnler salaş ama çok hoş bir görüntü katmış. Üst kısmı da iyi ama içine giydiği şeyin renginin belli olması falan biraz olmamış bence. Yine de kötü bir seçim olmamış. Sade takıları ve saç&makyaj'ı ile gecenin şıklarından...

















4) Heidi Klum: Ben bu kadına bayılıyorum! Bu yaşındaki vücuduna, güzelliğine, sıcak gülüşüne, modelliğine bayılıyorum. O nedenle sevdiğim insanlara karşı daha sübjektifim. Elbise Versace. Her ne kadar ilk bakışta boyun kısmı sanki boğacakmış gibi bir his verse de çok güzel bir elbise bence. Şarap rengi çok yakışmış ve balık modelini andıran bu parlak elbise, bence tam bir Kırmızı Halı elbisesi. Böyle bir elbiseyi takılarla kapatmaması ve hafif makyaj da doğru bir tercih olmuş. Sonuç olarak, bizimlasın Heidi'ciğiimmm! :))












5) Carrie Underwood: Carrie Underwood'u çooook severim. Sesini, şarkılarını, canlı performanslarını. Çok da güzel bir kadın ama canım kızım bu elbise nedir yahu?! Güzelliğine yazık etmişsin! Aslında renk seçimi süper, ten rengine çok yakışmış ama o model hiç benlik değil. Sanki kumaşı buruşturmuş, bir de kemerle bağlamış gelmiş gibi. Ben bu tarz elbiseleri sevmiyorum, kemer desen hiç olmamış. Halbuki saçı da kolyesi ve makyajı da çok hoş olmuş, o zarif saç modeline daha elegant bir elbise seçebilirmiş. Yani, kendisini çok sevsem de görüntüden kaybediyor ve gecenin rüküşlerinden bence..











6) Sarah Hyland: Elbise çok güzel bir Carolina Herrera. Ben çok sevdiğim tarzda, zarif bir elbise. Rengi de güzel. Takılar: Lorraine Schwartz. Swarovski clutch. Küpelerini çok beğendim. Gecenin şıklarından bence ama sadece o kemeri sevemedim. O elbiseye çok basit durmuş bence.

















7) Zoey Deschanel: Yıllar önce "50 Days of Summer" ile kalplerimizi kazanan oyuncu, şimdilerde "New Girl" dizisinde baş rol. Çok sempatik biri ama açıkçası Kırmızı Halı seçimlerini hiç beğenmiyorum. Yani resmen ne bulduysam onunla geldim, saçla falan çok uğraşmadım görüntüsü veriyor. Bence tabi. Elbise: J.Mendel. Oldukça düz bir elbise ve ortadaki o kurdele şeklini hiç sevmedim. Saçlarını da iyice dağıtınca, takılarını ve gözlerinin güzelliğini kapatmış bence. Toplasa daha iyi olurmuş. Çanta ve yüzük hoş ama bana göre gecenin rüküşlerinden. Bir sonraki törene artık köklü bir değişim bekliyoruz kendisinden!










     8) Kaley Cuoco: The Big Bang Theory oyuncusunun elbisesinin Vera Wang olduğu ilk bakışta belli oluyor. Çok güzel, rengi de çok güzel. Vera Wang iyi ki varsın diyoruz! Doğal bir görünüm verdiği saçları, sade makyaj&takılarıyla tüm önceliği elbiseye vermiş ve iyi de yapmış bence. Takılarını başka bir renkten seçebilirmiş ama yine de gecenin en şıklarından olmuş bana kalırsa..















9) Lena Dunham: Girls dizisinin yıldızı Dunham, gecenin en orjinal görüntülerinden birini vermiş ama yani olmuş mu? Bence olmamış! Elbisesi Prada ama açıkçası sanki perdeden elbise yapmışsın gibi duruyor bence. O kocaman çiçek desenleri olmamış. Biraz takıyla süsleme yapabilirmiş, fazla sade. Farları sürüş tarzı da orjinallik vermiş ama toplamda gecenin rüküşlerinden bence.















10) Emilia Clarke: Game of Thrones'un baş rollerinden olan oyuncunın elbisesi Donna Karan Atelier. Değişik bir model ama yine bir buruşukluk görüntüsü var ve ten rengine çok beyaz kaçmış gibi. Takıları ve makyajı da çok sade olunca biraz ruh gibi durmuş Halı'da bana kalırsa. Eh işte.. Ortalama isimlerden biri bence.
















11) Kelly Osbourne: Çılgın kadınımız Kelly Osbourne bu kez şaşırtıcı şekilde sade ve normal. Jenny Packham elbisesi gayet güzel, rengi de çok güzel. Küpeler, hafif makyajı ve kırmızı rujuyla gecenin şıklarından diyebiliriz. Ama hala şu saç rengine alışamadım! Kırmızı elbiseye pembe saç açıkçası pek olmamış. O da kendi tercihi artık..

















12) Kiernan Shipka: Mad Men oyuncusu gecenin en tatlı ismi şüphesiz! Yaşına uygun çok tatlı elbise seçimi, doğal makyajı ve saçıyla gecenin en iyilerinden. Ben olsam ufak da olsa bir küpe eklerdim. Ama toplamda sevdik! :))
















13) Anna Faris: Normalde bunu da es geçecektim, herkesi paylaşmam imkansız haliyle ama o kadar hoşuma gitti ki elbise ve görüntü, eklemek istedim. Bir kere sarı tercihi çok iyi olmuş, insanın içini açıyor. Elbise: Monique Lhuillier. Ayakkabıları: Jimmy Choo. Saç rengiyle elbise uyumuşu muhteşem, kırmızı ruj da tamamlayıcı olmuş. Kısacası, gecenin en şıklarından olmuş!















14) Kit Harington: Açıkçası erkeklerin fazla seçenekleri olmadığı için 2-3 örnek vermekle yetineceğim. Zaten böyle gecelerde, erkekler kadınların gerisinde kalıyor genelde. Ama yakışıklıklarıyla öne çıkanlar da yok değil tabi. David Yurman takım elbiseli Game of Thrones yıldızı, şekil verdiği saçlarıyla gayet özenli duruyor. Aykkbılar: John Fluevog ve bence çok güzel bir model. Olmuşsunuz, bayım!














15) Julianna Margulies & Keith Lieberthal : Gecenin en uyumlu çiflterinden biri! Zaten Julianna'ta The Good Wife'tan bu yana bayılıyoruz. Çok iyi bir oyuncu bence. Ama elbise seçimi daha iyi olabilirmiş, göğüs kısmı sanki düştü düşecek gibi. Reed Krakoff elbisesi. Daha farklı bir model seçebilirmiş ama yine de elbisenin fotoğrafta gözükmeyen çiçek desenleri farklılık katmış. Keith'in takım elbisesinin markasını bulamadım malesef.  Bence çok yakışan bir çift. :)














16) Damian Lewis & Helen McCroy: Gecenin şık ve aynı zamanda sempatik çiftlerinden biri daha! Damian Lewis, Homeland yıldızı ama ilk görüşte bir garipsedim desem yalan olmaz. Saçlarını kestirmesi çok tuhaf geldi, bu hali de olmamış değil ama ilk haline alışmıştık. Elbisenin markasını bulamadım malesef ama takım elbise Tom Ford. Helen'in clutch modelini çok beğendim. Sade bir şıklık gösteren çift gecenin en iyilerinden..















  17) Jon Hamm & Amy Poehler: Mad Men'imiz de tabi ki gecedeydi! Açık söylemeliyim ki, sakallar kendisine ayrı bir yakışmış. Kirli sakal severler derneğinin bir üyesi olarak, beğendim. Beyaz ceket seçerek farklı bir görüntü çizmiş, Amy'nin elbisesi eh işte bence ama hoş bir tatlılığı var. Marka isimlerini bulamadım ama olmuş çiftlerden biri.
















18) Alec Baldwin & Ireland Baldwin: Alec Baldwin, geceye kızını getirmiş. Kızını ilk kez gördüm ve çok zarif gözüküyordu bence. Elbisesi: Amanda Wakeley. Püskül detayları hoş. Takıları ve makyajıyla sade ama güzel bir görünüm içinde. Babasıyla iyi bir baba-kız ikilisi olmuş! :)
















19) Michael Douglas: Ah ah! Bu yazıyı yazarken vallahi içim kan ağlıyor! Catherine Zeta Jones'suz bir Michael Douglas'ı kabul edemiyorum. Benim için mükemmel bir çifttiler ve ayrılıyor olmaları çok dokunuyor. Neyse; kıyafete geçersek, Douglas da yaşlansa da karizmasını kaybetmeyenlerden! Kostüm markası yine bulunamadı. :)Törende gayet şık gözüküyordu ve geceden eli boş dönmedi. Ödül konuşması gecenin en güzel anlarından biriydi. Hem komikti hem duygusal. Ayrılık arifesinde olduğu Catherine'e teşekkür etmesi ise beni mest etti! Belli ki adam hala seviyor işte! Umarız bu barış çubuğu işe yarar ve yakın zamanda barışma haberlerini görürüz. Oscar'a tekrar mükemmel çiftimizi birlikte görmek dileğiyle! :)






Eveet. Bir yazının daha sonuna geldik. En uzun yazılarımdan biri oldu. Çok uğraştırıcı bir iş. Tek tek resimleri bulmak, yorumlamak, düzenlemek zor iş. Ama değdi sanırım. Atladığım tabi ki çok fazla isim var ama 80-90 kişiyi de tek tek eklemem imkansiz, anlarsınız ki. İçlerinden seçtiklerimi, denk gelenleri yazdım. Kadın ağırlıklı oldu ama erkekler genelde klasik olunca yorumlanacak bir şeyleri de olmuyor. Yazılar ve resimler arası boşluk baya fazla oldu, farkındayım ama düzeltmeye kalkarsam görüntü iyice karışıyor. Ve böyle daha rahat bakabilirsiniz diye düşündüm. Bu sefer böyle olsun artık! Resmi olarak Kırmızı Halı sezonunu açmış olduk. Bir sonraki törenlerde daha da şık isimler, çiftler görmek dileğiyle! :)







































0 yorum:

65. Primetime Emmy Ödülleri Ardından..

12:28 orta boy popcorn 0 Comments




Ödül sezonunun en aktif dönemini resmi olarak açmış bulunuyoruz! Primetime Emmy Ödülleri dün gece itibariyle 65.kez sahiplerini buldu. Dizi dünyasının Oscar'ı olarak görülen tören, birçok kişinin uzun zamandır süren meraklı bekleyişini sona erdirdi. Ben töreni izlemedim. Açıkçası tüm diziler hakkında bilgi sahibi olmadığım ve Emmy'lerde biraz sıkıldığım için, bugün gelecek misafirler nedeniyle erken kalkacak olmamı bahane ederek töreni izlemedim. Ama Kırmızı Halı'ya biraz göz attım, törenlerin en sevdiğim kısmıdır! Bu arada yeri gelmişken, Kırmızı Halı'nın hiçbir Türk kanalında verilmemesini kınıyorum. CNBC-E ya da E2 törenin yanında Kırmızı Halı'yı da verebilirdi. Ben her tören öncesi gibi bu Kırmızı Halı'yı da E! kanalından takip ettim ama herkesin evinde Digiturk olmayabilir. Umarım seneye Kırmızı Halı'yı da Türk kanallarında izleme şansımız olur. Törenin sunuculuğunu son yılların en komik ve popüler isimlerinden Neil Patrick Harris üstlendi. Ancak okuduğum birkaç eleştiriye göre eski komik ve canlı halinden uzakmış dün gece. Gecenin benim açımdan en güzel anı, Carrie Underwood performansıydı. Bayıldığım için kendisine. :)

Ve gelelim ödüllerimize! İşte karşınızda 65.Primetime Emmy Ödülleri kazananları;


DRAMA
Dizi: Breaking Bad
Erkek Oyuncu: Jeff Daniels / The Newsroom
Kadın Oyuncu: Claire Danes / Homeland
Yardımcı Kadın Oyuncu: Anna Gunn / Breaking Bad
Yardımcı Erkek Oyuncu: Bobby Cannavale /Boardwalk Empire
Yönetmen: House of Cards - David Fincher (Chapter 1)
Senaryo: Henry Bromell / Homeland (Q&A)

KOMEDİ
Dizi: Modern Family
Erkek Oyuncu: Jim Parsons / The Big Bang Theory
Kadın Oyuncu: Julia Louis Dreyfus / Veep
Yardımcı Kadın Oyuncu: Merritt Wever / Nurse Jackie
Yardımcı Erkek Oyuncu: Tony Hale / Veep
Yönetmen: Gail Mansuco / Modern Family (Arrested)
Senaryo: 30 Rock / Tina Fey & Tracey Wigfield (Last Lunch)

MİNİ DİZİ / TV FİLMİ
Dizi: Behind the Candelabra
Erkek Oyuncu: Micheal Douglas / Behind the Candelabra
Kadın Oyuncu: Laura Linney / The Big C:Hereafter
Yardımcı Kadın Oyuncu: Ellen Burstyn /Political Animals
Yardımcı Erkek Oyuncu: James Cromwell / American Horror Story:Asylum
Yönetmen: Behind the Candelabra / Steven Soderbergh
Senaryo: Abi Morgan / The Hour

REALITY & VARIETY
Variety: The Colbert Report
Reality-Yarışma: The Voice
Yönetmen: Saturday Night Live / Don Roy King (Justin Timberlake)
Senaryo: The Colbert Report
Koreografi: Dancing with the Stars / Derek Hough(Hey Pachuco), Para Los Rumberos-Walking on Air

Açıkçası çoğu kategori hakkında bir fikrim yok. İzlemediğim, bilgimin olmadığı çok şey var. O yüzden fazla yorum yapmaktan kaçınıyorum. Ancak Emmy'nin yine fazla şaşırtmadığını söyleyebiliriz. Komedi dalında ödülü Modern Family'nin almasına çok sevindim. Gerçekten aldığı tüm ödülleri hak eden, hem komik hem de hiç baymayan bir dizi. Oyunculuklar doğal. Canınız sıkıldığında kafa dağıtmak adına tavsiye ederim! Micheal Douglas, uzun zaman sonra tekrar bir Emmy ödülüne kavuştu. Bu arada Douglas demişken, Catherine Zeta Jones ile bayıldığım ilişkilerinin bitmesi hala içimde deriin bir yara! :(  Ayrıca ödül konuşmasında Catherine'e eşim diyerek teşekkür etmesi de çok çok çok güzel bir davranıştı. Hadi bir barış çubuğu olsun da bu, üzmeyin bizi diyelim buradan. 
Claire Danes yine en iyi kadın oyuncu ödülünün sahibi oldu. Ancak benim adıma ödüllerin en ilginci Breaking Bad oldu. İlginç derken, dizinin kalitesi belli ve ödülü kesinlikle hak etti ama genelde Emmy bir diziye taktığı zaman birkaç seneyi götürür. Geçen sene de Homeland'i ödüllendirdiğini düşünürsek, bu sene yine ödülü ona verirler diyorduk çoğumuz. Ama beklendiği gibi olmadı.

Sonuç olarak; yorumlara göre fazla renkli olmayan ama ödül sahiplerini sevindiren, yıldızların Kırmızı Halı'da salındığı, Carrie Underwood'un parladığı bir ödül gecesini daha geride bıraktık. Ödül alamayanlar için seneye için umutlu olsunlar diyelim. Ve gittikçe sıklaşacak ödül törenlerini (tabi en önemlisi Oscar'ı) heyecanla bekleyelim! Görüşmek üzere!! :)


NOT: Eğer zaman bulabilirsem, gün içerisinde Kırmızı Halı'yla ilgili de bir yazı yazmak istiyorum. Takipte kalın! :)

0 yorum:

Youtube Çılgınlığı!

21:19 orta boy popcorn 0 Comments

Son yıllarda sosyal medya ve internetin hayatımızdaki yeri malum. Kalkar kalkmaz el-yüz yıkamak yerine ilk iş Twitter'a girer olduk. Youtube dünya çapında en çok girilen video sitesi. Hal böyle olunca Youtube üzerinden kendilerini tanıtmak isteyen veya ilerlemek isteyenler oldukça çoğaldı. En basit örnekleri, Justin Bieber Youtube'a koyduğu bir video sayesinde tanındı ve şimdi nerelerde.. Yine PSY, Youtube'a eklediği tek bir video ile tüm rekorları egale etti! Bundan sonra da Youtube yeni starlar çıkarmaya devam edecek gibi.

Ben de internette zamanımın büyük bir kısmını Youtube'da dolaşarak ve yeni sesleri keşfederek geçiriyorum. Gerçekten günümüz şarkıcılarından çok daha iyi ses sahip birçok kişi var.. Genelde hepsi genç tabi. İçlerinde çok popüler olan, hatta plak şirketleriyle anlaşıp albüm hazırlığında olanlar bile var! Bu nedenle ben de bu yazımda sizlerle en beğendiğim Youtube cover'larını paylaşmak ve en popüler olanları tanıtmak istiyorum. Bir yazımda da en sevdiklerimi ve orjinal şarkılarını paylaşırım belki..


  • Boyce Avenue & Fifth Harmony - Mirrors(JT) : Boyce Avenue Youtube'daki en popüler grupların başında geliyor. Gerçekten çok yetenekli ve başarılı bir grup. Bu da son cover'larından ve en iyilerden. Gruba Fifth Harmony'nin eşlik etmesi de sürprizi! Kendileri geçen yılki X-Factor'ü 3.bitiren ve şu günlerde yeni albüm hazırlığında olan genç bir kız grubu. 5 kişiden oluşuyorlar ve bence hepsi de yetenekli ve sesleri güzel kızlar. Girl group'larının arandığı son yıllarda adlarını çok duyacağız bence. İlk single'ları "Miss Movin On"u ise kaç kere dinledim bilmiyorum. Tam bir pop olmuş! Tavsiye edilir. Gruplar yetenekli, şarkı da mükemmel olunca, ortaya dinledikçe bıktırmayan bir cover çıkmış! Grup ayrıca turnelere de çıkan, çok izlenen bir ekip.

  • Maddi Jane-Impossible(Shontelle) : Önce bu şarkıya bayıldığımı söylemek isterim! En sevdiğim şarkılardan biri ve evde bağıra bağıra söylemesi de çok zevkli! :)) Annem bile şarkıyı ezberledi, arada hadi söylesene onu diyor. :) Bu cover aslında çok eski bir cover. Kızımız şimdi büyüdü. Ama benim favori cover'larımdan biri olduğu için paylaşmak istedim. Maddi Jane de Youtube'da kendine iyi bir kitle edindi ve gerçekten etkileyici bir sesi var. Bu cover'ı yaparken sanırım 10-11 yaşlarındaydı ve o yaşta sesine bu kadar hakim olmak gerçekten takdir edilesi bir şey. Jane'in yine çok beğendiğim bir başka cover'ını da dinlemek isterseniz, tıklayın. ( Bu şarkıya da bayılıyorum yine! :) )
  • Jake Coco&Friends - Some Nights(Fun) : Bu cover, tam bir birleşme olmuş! Birçok Youtube ismi bir şarkıda birleşmiş ve bence çok eğlenceli bir cover olmuş. Doğru sesler doğru yerlerde devreye girmiş ve iyi bir uyum oluşmuş. Eğlenceli de bir klip çekmişler.
  • Megan Nicole: Give me a reason(Pink&Nate Ruess): Ve benim en favori Youtube keşiflerimden biri. Sesini de cover'larını da çok beğeniyorum bu kızın ve uzun süredir takipteyim. Aynı zamanda kendi orjinal şarkıları da bence çok iyi ve bir albüm çıkarma hazırlığında. Şu an turnede. İleride müzik sektöründe adını daha çok duyacağımızı düşünüyorum. Yine çok beğenilen başka bir cover'ı dinlemek için, tıklayın.
  •  Madilyn Bailey-Titanium(Sia&David Guetta): Değişik bir ses tonuna sahip ve özellikle ince seslerde çok başarılı olan Madilyn de kendine sıkı bir takipçi kitlesi edinmiş durumda. Dinlenebileceklerden! Aslında çok hareketli olan şarkıyı yavaşlatarak, özgün bir cover'a imza atmış.
  • Alex Goot&Kurt Schneider&Chrissy Costanz: Beauty& A Beast(JB) : Bu da birçok kişinin bir arada olduğu cover'lardan biri ve çok başarılı. En çok izlenenlerden. Ayrıca Kurt S. Youtube'da çok tutulan ve çok yetenekli biri. Zevkle dinlenen bir cover olmuş bu da.
  • Abelardo Vazquez:Rolling in the Deep(Adele): En en en bayıldığım cover'lardan! Bazen bu kadar küçük olanların bu kadar iyi seslere sahip olduklarına inanamıyorum. Kızımızın da sesi çok iyi ve çok da hakim işe. Bu da eski bir cover ama en çok izlenenlerin başında geliyor. Söylediği şarkı da Adele yani! Arada bir dinleyip, "Vay" dediklerimden kesinlikle.
  • Megan&Liz:As long as you love me(JB): Ve benim favori Youtuber starlarımdan biri daha! Bu kızların Youtube'da geliştiklerini ve büyüdüklerini gördük desek yeridir. İkiz olan kızlar aynı zamanda pek güzeller. İkisinin de çok güzel, kendilerine has sesleri var. Benim tercihim siyah saçlı olan Megan yine de. :) Çok yetenekli kızlarımızın orjinal şarkıları da çok çok başarılı bence. Normal bir şarkıcıyı dinler gibi dinliyorum şarkılarını. Albüm hazırlığındalar sanırım, şu an bir turnedeler. Daha popüler olmaları gerek bence. Mutlaka orjinal şarkılarına da bir göz atın derim. Bu şarkı normalde pek sevmediğim Justin Bieber'ın şarkısı ama kızlar çok iyi cover'lamış, ben bile sık sık dinliyorum. Özellikle Liz'in rap yaptığı kısım etkileyici. Kızların diğer çok beğenilen bir cover'larını dinlemek için, tıklayın.

Şimdilik bu kadar! Aslında çok fazla cover yapıp, sesini duyurmak isteyen kişi var ama benim en çok dikkatimi çekenler ve takip ettiklerim bunlar. Sizlerin de önerilerini duymak isterim. Yazının başında dediğim gibi, ileride orjinal işler yapanların orjinal şarkılarına da yer veririm belki. Hepinize keyifli okumalar!

0 yorum:

Adım adım Oscar'a..

17:13 orta boy popcorn 0 Comments

OSCAR! Adı bile beni heyecanlandırmaya yetiyor. Kaçırmamak için her şeyi yaptığım, kırmızı halıda ay elbiseye bayıldııım ya da kızım niye böyle yaptın şu saçını yaaa diye laf attığım, Brangelina nerede kaldı yahuu dediğim, twitter'ımı doldurduğum, ödüller dağıtılırken kendi tahminlerimde bazen yanıldığım, ödül sonrası speech'leri de en az ödül kadar merak ettiğim bir tören. Açıkçası bazen tek başıma izlerken sıkıldığım ya da törenin sonlarına doğru uyuyakaldığım oluyor ama yine de o gecenin keyfini hiçbir şeye değişmem! Babam işe gitmek için kalktığında ben daha yeni yatıyorum genelde. :) Ayrıca böyle gecelerde Twitter'da oluşan bütünlüğü seviyorum. Timeline'ım yorumlarla doluyor. Bu arada Oscar'ı benim için renklendiren Mehmet Acar yorumlarını da keyifle dinliyorum. Tuğrul Eryılmaz'ın yorumlarına gülmekten ölüyorum zaman zaman. :)

Kısacası, Oscar'ları seviyoruz efendim. Sinemayı, filmleri, Hollywood'u seviyoruz. Henüz törene de adayların açıklanmasına da çok var ama yavaş yavaş filmler festivallerde görücüye çıkmaya başlamışken ben de bu sene öne çıkacak ve merakla beklenen bazı filmleri sizler için yazdım. Mutlaka atladıklarım olacaktır, artık onları da zamanla telafi ederiz. :)  İşte liste:




1) 12 Years a Slave: Bir Steve McQueen yapımı. Kölelik sistemine özgün bir bakış açısı katan film, Michael Fassbender, Brad Pitt gibi önemli oyuncuları barındırıyor. Meşhur Sherlock'umuz Benedict Cumberbatch de filmde rol alıyor. Hem Oscar hem de Altın Küre'nin en önemli adaylarından olan film, geçtiğimiz günlerde Toronto Film Festivali'nde ( Ki son yıllarda burada ödül alan film Oscar'da da boş geçmemiş!) büyük ödülü evine götürdü bile! Ülkemizde ne zaman vizyona gireceği henüz belli değil. Umarım ki sıkıcı değildir. Çünkü, kölelik filmleri genelde iç karartıcı ve durağan olur. Bu da filmin fragmanı; http://www.imdb.com/video/%C4%B1mdb/vi1693624601?ref_=tt_pv_vi_1



                                         
     2) Gravity: Ve benim en merakla beklediğim film! Bir Alfonso Cuaron filmi. Film, "Uzay boşluğunda ne kadar durabilirsiniz? Nasıl kurtulursunuz?" sorularının cevabını arıyor. Sandra Bullock ve George Clooney baş rollerde. Sandra Bullock, bu film ile oyunculuğunu bir adım öteye taşıyabilir. Fragmanı bile insanı nefessiz bırakıyor, sahneler çok gerçekçi. İyi bir yönetmen filmi olmuş gibi. Ülkemizde de çok yakında, Ekim'de vizyona girecek bu filmi kaçırmayın derim. Ödüller için de çok sıkı bir rakip olacağı kesin. Şu ana kadar eleştirmenlerden hiç ama hiç olumsuz yorum almamış! Bu da fragman; http://www.imdb.com/video/%C4%B1mdb/vi3017320729?ref_=tt_pv_vi_1


3) American Hustle: Yönetmenimiz geçen senenin ünlülerinden, Silver Linings Playbook'tan da hatırlayacağınız David O. Russell. Film, özellikle güçlü kadrosuyla öne çıkıyor. Yönetmen, Jennifer Lawrence ve Bradley Cooper ikilisini bırakmaya niyetli değil gibi! Yanlarına da; Christian Bale, Amy Adams, Robert De Niro gibi çok güçlü oyuncuları ekleyince film tam bir oyunculuk şöleni olacak gibi! Bu kadroyu kim merak etmez ki? Bradley Cooper ve Christian Bale'in filmdeki imajları da çok konuşulacaktır. Fragmanıyla da dikkatleri üzerine çeken filmin, ülkemizde ne zaman vizyona gireceği malesef bilinmiyor. Fragmanını izlemek isteyenler için; http://www.imdb.com/video/%C4%B1mdb/vi868722969?ref_=tt_pv_vi_1



4) The Wolf of Wall Street: Martin Scorsese dendiğinde bir duracaksın! Gerçekten yaptığı unutulmaz filmlerle adını altın harflerle kazıdı sinema dünyasına. Usta yönetmen, bu filminde yine Leonardo di Caprio ile bir işbirliğine imza atıyor. ( "Artık şu adama verin şu Oscar'ı, yeteeer!" diyerek yorumumu da katayım. :) )  Gerçek bir hikayeden yola çıkılarak hazırlanan film, henüz herhangi bir festivalde gözükmüş değil. Filmi Oscar'lar yaklaşırken öne sürüp, bomba patlatmayı planlıyor olabilirler.
Fragman linki; http://www.imdb.com/video/%C4%B1mdb/vi1514841625?ref_=tt_pv_vi_1




5) August: Osage Country: Ve şahsen en merak ettiğim 2.film! Bunun baş nedeni tabi ki MERYL STREEP! Ben bu kadına aşığım, bayılıyorum daha ne diyeyim! Sırf ödül sonrası speech'lerini dinlemek için ödül almalı bu kadın! Böyle bir asillik, tatlılık, oyunculuk yok. Bunu rekor adaylık ve 3 Oscar ile de kanıtladı. Neyse şimdi kısa tutayım, ileride Meryl'ciğim için ayrı bir yazı yazmak istiyorum. :) Film, en zengin kadrolardan birine sahip. Julia Roberts ve Meryl Streep anne&kız'ı canlandırıyorlar. Sherlock'umuz Benedict Cumberbatch bu filmde de var. Ayrıca geçen sene The Descendants ile asiliğin kitabını yazan Abigail Breslin'i de merak ediyorum. Yönetmen: John Wells. Film, şu ana kadar eleştirileri ikiye bölmüş durumda. Çok beğenen de var ama olumsuz eleştirip, yetersiz gören de. Adaylık konusunda ben neden olmasın diyorum ama oyunculuk performansları dışında bir ödül alır mı derseniz, bence zor. Meryl Streep'in 4.Oscarı ise yolda bana kalırsa! :) Muhtemelen Aralık-Ocak gibi vizyona girecek ülkemizde. Fragmanını izlemek isteyenler için; http://www.imdb.com/video/%C4%B1mdb/vi4183598617?ref_=tt_pv_vi_1


6) Blue Jasmine: Filmin bir Woody Allen filmi olduğunu kapak tasarımından bile anlamak mümkün. İnsanın içini açan, yine bir karakteri öne çıkaran, aydınlık bir tasarım. Tıpkı Allen'ın filmleri gibi. Üretmeyi hiç bırakmasın dediğimiz isimlerden biri. Film, kız kardeşinin yanına taşınan ve hayatı zorlu sınavlardan geçen bir kadını anlatıyor. Baş rol, Cate Blanchett. Bu tarz filmlerde görmeye pek alışık değiliz aslında ama en iyi şekilde canlandıracaktır eminim. Fragmanda oldukça iyiydi, kapakta da çok zarif gözüküyor her zamanki gibi. Alec Baldwin diğer öne çıkan oyuncu. Woody Allen'ın Oscar tarihi malum, yönetmen Oscar'ını alması zor gibi ama en iyi kadın oyuncu dalında Cate Blanchett oldukça ön plana çıkıyor. Fragman; http://www.youtube.com/watch?v=FER3C394aI8


7) The Monuments Men: Sırada bir George Clooney filmi var! Son zamanlarda yönetmenlikte de kendini deneyen oyuncu, aynı zamanda baş rolde. Matt Damon, Bill Murray, Jean Dujardin ( The Artist'in hiç sevemediğim baş rolü! ) de ona eşlik edenlerden birkaçı. Hollywood oyuncularının yönetmenliğe geçişte genelde denedikleri ( Ben Affleck'ten hatırlayın.) tarih&politika karışımı bir film. Argo'dan sonra insan neden olmasın diyor ama ödüller için pek ön plana çıkan bir film değil. Clooney de çok daha potansiyelli Gravity'e odaklanmış durumda. Fragman linki; http://www.imdb.com/video/%C4%B1mdb/vi2520623385?ref_=tt_pv_vi_1




8) Saving Mr. Banks: Yönetmen: John Lee Hancock. Uzun zamandır ödül törenlerinde göremediğimiz Tom Hanks baş rolde. Colin Farrell ve Emma Thompson diğer öne çıkan oyuncular. Film, bir roman uyarlaması. O nedenle bu dalda adından söz ettirebilir. Ödül törenlerinde belki oyunculuklar hariç kendine pek yer edineceğini sanmam ama renkli bir film olacak gibi duruyor. Gelen ilk eleştiriler de olumlu yönde. Fragman için; http://www.imdb.com/video/%C4%B1mdb/vi2341120281?ref_=tt_pv_vi_1

Eveeet, listemizin sonuna geldik. Atladığım filmler olduğunun farkındayım ama onları da bir sonraki post'ta yazarım artık. Oldukça yorucu ve uzun bir yazı oldu. Ellerim koptu yazmaktan desem yeridir. :) Ama hepsi siz okuyucularım için! Umarım yararlı olur, sizlerin de ilgisini çeker. Ve en büyük isteğim, bu filmleri ülkemizde de izleyebilmek. Geçen sene bu konuda oldukça şanslıydık, Oscar adaylarının çoğunu izleme şansımız oldu. Bu sene de umarım aynısı olur. Keyifli okumalar! Haftanız güzel geçiyordur umarım. :)

0 yorum: