GONE GİRL / DAVİD FİNCHER

18:15 orta boy popcorn 3 Comments

Merhabalar! Aklımda çok şey var ama bir türlü yazmak için fırsat yaratamadım. Daha doğrusu, istek gelmedi nedense. :) Ama iki gün önce, uzun zamandır merakla beklediğim Gone Girl'ü izleyince "Bunu mutlaka yazmalıyım." dedim ve oturdum bilgisayarımın başına. :) Bazı filmleri ne kadar çok beğensem de, hakkında yazılacak fazla şey bulamıyorum. Güzeldi, tavsiye ederim, eğleneceksiniz vs.. demek yeterli oluyor. "Ninja Turtles" ve "Pek Yakında" bunlardan ikisiydi ve blogda yazı yazmak yerine, "En Son Ne İzledim?" köşesinde paylaştım iki filmi. Ama "Gone Girl" , üzerine konuşulacak çok şeyin olduğu bir film bence.

Fragmanını izlediğimden beri aşırı derecede merak ediyordum filmi. Hem yönetmeni, hem fragmanı, hem konusu derken tüm sinemaseverler gün sayıyordu diyebilirim. Filmin çıktığı gün Twitter'da en çok konuşulan şeydi film! Malesef ben ilk hafta izleyemedim ama vakit bulur bulmaz kendimi salona attım. Hatta filmi fazla araştırmadığım için, +18 olduğunu bilmiyordum. Kimlik sorulunca -biraz bozulmadım değil- fark ettim. Bu yüzden; içinizde bilmeyenler varsa söylemiş olayım, film +18. Kimliğinizi götürmeyi unutmayın her ihtimale karşı. :) 

Yönetmen, David Fincher! Fincher, kesinlikle benim en sevdiğim yönetmenlerden biri. "Zodiac", "Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi" , "Dövüş Kulübü"  ve "Sosyal Ağ" gibi çok sevilen filmlerin de yönetmeni aynı zamanda. Şu ana kadar izlediğim filmleri içerisinde, beğenmediğimi bırakın "Fena değildi, güzeldi işte o kadar." dediğim bile olmadı. Hepsini çok beğendim. Kendine has bir tarzı ve kamerası var kesinlikle. Daha fazla karakterlere odaklanan, "zoom" kullanmayı ve mimikleri en ince ayrıntısına kadar göstermeyi seven, filmlerinin içinde bir karanlık taraf da bulunan ve çok başarılı bir yönetmen bence. "Ejderha Dövmeli Kız"dan sonra uzun denebilecek bir ara vermişti ve "Gone Girl" ile muhteşem bir dönüş yaptı.

Film dışı şeylerle çok doldurdum yazıyı. Artık filme dönsem iyi olacak. :) Filmimiz, aslında bir kitap uyarlaması. Filmden sonra yeniden basım yapıldı ve her yerde bulabilirsiniz. Ben kitabı okumamıştım ama okuyanlar kitabı da çok beğenmiş. Uyarlama yapmak her zaman zordur ama Fincher bu işi çok iyi kotarmış. Film; tanışıp birbirine aşık olan ve sonunda evlenen bir çifti, başta her şeyin güzel gittiği ama sonrasında gelen işsizlik ve parasızlık ile çeşitli sorunların baş gösterdiği bir evliliği anlatıyor. Daha doğrusu temeli bu. Bir gün adam işten eve geliyor ve karısı evde yok! KAYIP! Bir yandan geçmişlerini, bir yandan da şimdiki zamanı izliyoruz film boyunca. 

Tabi ki olaya hemen polis müdahale ediyor. Çünkü, kadın bulunamıyor. Ayrıca kadın yani Amy, çok bilindik bir seriye ilham veren kişi olduğu için çok popüler biri. Halkın çok sevdiği bir isim. Böyle olunca tüm haber bültenlerinde o konuşuluyor, herkes onu arıyor. Filmle ilgili daha fazla şey söylemem mümkün değil. Gerçekten izleyip görülmesi gerekiyor devamının. Söyleyeceğim her şey, şoklarınızı azaltır öyle diyeyim. :) Nick'in ikiz kardeşi de en çok gördüğümüz yan karakter. Kardeşiyle iyi görünen bir ilişkisi var. Polisler, dedektif, Nick'in avukatı ve Amy'nin eski sevgilisi de diğer yan karakterler. Bu eski sevgiliyi de "Neil Patrick Harris" canlandırıyor bu arada. Onu ilk kez bu tarz bir film ve rolde izledim, ilginç bir deneyim oldu. :)

Film aslında yavaş bir tempoda gidiyor gibi gözüküyor ama kesinlikle sıkmıyor. Yavaş tempo gittikçe yükseliyor, bitmeyen bir gerilim var. Müzikler de çok yardımcı oldu gerilmeme. Sürekli bir şey olmasını bekliyorsunuz. Biraz karanlık bir film. İzledikçe şok üzerine şok yaşıyorsunuz. En azından, ben böyle oldum. VE BUNLAR BÜYÜK ŞOKLARDI! Ciddi anlamda, "Vay!" dedim. İşin güzel tarafı da şu olmuş; Fincher da birçok yönetmen gibi şok edici olayı gösterip toparlayıcı bir finalle filmi bitirebilirdi. Ama o bunun yerine, DAHA DA BÜYÜK ŞOKLAR yaşatmayı tercih etmiş. Gerçekten bazı şeylere ağzım açık kaldı. Çok zekice kurgulanmış bir hikaye. Burada önce yazarın kendisine, sonra da bunu en iyi şekilde aktardığı için Fincher'a tebriklerimi yolluyorum. :)

Amy, çok güçlü bir kadın. Diplomaları imrendirecek cinsten. Ama evliliğinde, hiç olmak istemediği tarzda bir kadına dönüşüyor bir süre sonra. Belki de, o hep "o" kadındı? Her şey bir yanılsamaydı? OF, İZLEMENİZ GEREK! Sadece şunu söyleyebilirim ki, Amy'nin zekasına TAPTIM! Gördüğüm en zeki karakterlerden biriydi. Keşke o zeka bende olsa yani.. Neler neler yapıyor bir görseniz. :) Nick ise yakışıklı ve kendi halinde biri iken tanışıyor Amy ile. Onunla birlikte karakterinde bazı değişimler oluyor. Nick'e çok ama çok kızdım bir konu yüzünden. İzleyince anlayacaksınız. Affedilir bir yanı yok. Ancak film öyle bir yere gidiyor ki, Nick'e hak veriyor ve hatta acıyorsunuz bazen. 

Oyuncular işlerini hakkıyla yapmış. Açıkçası ben Ben Affleck'i pek sevmem. Isınamıyorum fazla ve oyunculuğu bana hep yapay geliyor nedense. Ama bu filmde beni gerçekten şaşırttı. Gayet beğendim, Nick'in o gerilimli hallerini çok iyi yansıtmış. Tabi filmin bir yıldızı var ise, kesinlikle Rosamund Pike. Zaten sevdiğim bir isimdi, çok güzel ve zarif bulurum. Ama bu film ile kendini aşmış! HARİKA BİR OYUNCULUK SERGİLEMİŞ! Karakter geçişleri, mimikler, gözler.. Hepsi harikaydı. Çok büyük bir zevkle izledim ve bu sene ödülleri süpüreceğini düşünüyorum. Tabi ileride karşısında dişli bir rakip çıkmazsa. Yine de; Oscar adaylığını geçtim, ödülü eve götürebilecek en güçlü isim belki de şu anda. Kariyeri fazla parlak biri değildi. Bu film ile güzel bir çıkışa geçeceğini düşünüyorum.

Filmin görüntü yönetmenliği, müzikleri vs.. Diğer her şey gayet güzeldi ve çok güzel bir bütündü. Müzikleri özellikle o gerilimli havayı çok güzel hissettiriyor. Gerçekten sinemada izlenmesi gereken bir film bence. Bir-iki ufak sahnede gözlerimi kapattığımı itiraf ediyorum, biraz "fazla" gelen yanları vardı. Bu arada, film tamamiyle karanlık ve olumsuz bir film değil kesinlikle. Yanlış anlaşılmasın. Özellikle ilk yarıda, gayet güzel ve olumlu sahneler de vardı. Ama gerilimin hep olduğunu bilin.

Sonuç olarak, filmi çok ama çok ama çok beğendim. Son dönemde izlediğim en iyi filmdi kesinlikle. Tekrar tekrar izlenebillir ama ilkindeki o sürprizleri bilince ne kadar zevkli olur bilemiyorum. Fincher'a tekrar hayran oldum. Bu sene en iyi film yarışının en güçlü adaylarından biri olacaktır. Film vizyondan kalkmadan, gidin izleyin diyorum. Sonrasında yorumlarınızı bekliyorum. :) Imdb sayfasına gitmek isteyenler, tıklasın. Uzun bir yorum oldu ama umarım sıkılmadan okumuşsunuzdur. Sonraki yazıda görüşmek üzere! :)

Puanım:  photo HeartIcecream_zps6a3d20e7.png photo HeartIcecream_zps6a3d20e7.png photo HeartIcecream_zps6a3d20e7.png photo HeartIcecream_zps6a3d20e7.png photo HeartIcecream_zps6a3d20e7.png 

3 yorum:

Pazar Dinlemesi

12:09 orta boy popcorn 0 Comments

Hepinize upuzuun bir aradan sonra merhabaalaaaaaar! Yine yok oldum ortalıktan bir süredir, kendimi özletiyorum falan dermişim. :D Yine bir şeyler oldu ve yazamadım. Ama bir yerden dönüşe başlamak gerek. Ben de ne zamandır paylaşmadığım bir "Pazar Dinlemesi" yazısıyla döneyim dedim.

Bugün hava oldukça kapalı İzmir'de. Bulutlu ve tuhaf bir hava var. Haftalardır yazı devam ettirirken bu pek olmadı ama bir yandan ne zaman havaların soğuyacağını da merak ediyorum. Ben de bu hafta, bu havaya uygun bir şarkı seçmek istedim. Ayrıca bu kez bir ilk yapıyorum! Ve orjinal şarkı değil de bir cover paylaşıyorum. Bir yarışmadaki performansı paylaşacağım. O kadar beğendim ki! Resmen aşık oldum yani! Şu havaya da çok ama çok uygun, dinlerken huzur veriyor. Sizi bambaşka diyarlara götürüyor. Gözleriniz kapalı dinlemenizi öneririm. :)

Tek sorun çok kısa olması, malum sahne performansı olunca. Uzun hali olur umarım. Neyse, uzatmadan şarkıyı paylaşıyorum. Siz de benim gibi keyifle dinlerseniz çok mutlu olurum. Yorum bırakmayı unutmayın! Çok güzel yepisyeni yazılar da yolda ayrıca. :) Sadece bitirmek için biraz üşengeçliğimi atmam lazım. Mutlu Pazarlar! :)


0 yorum:

Uzun süre sonra yapılan mim / Book Challenge Tag

15:55 orta boy popcorn 4 Comments


Hepinize merhaba! Güzel bir tatil günündeyiz. Bayramın ilk günleri genellikle akraba gezileri biter ve kalan günler bize kalır. Bugün de, ben evde kalmayı ve kalan işlerimi bitirmeyi seçtim. Blog yazısı da bu işlerin başında geliyordu, malum çok aksattım buraları. Annemler dışarı çıkınca birazcık pişman olduğumu söyleyeyim ama artık olan oldu. Bu arada, herkesin bayramını kutluyorum! Sevdiklerinizle geçireceğiniz, mutlu olacağınız, nice harika bayramlara! :)

Uzun zamandır bloggerlar arasında bir mim çılgınlığı var. Her gün farklı birinden bir mim yazısı okuyorum. Ben pek zaman ayıramamıştım çoğuna, o yüzden yapmamıştım ama böyle fazla zaman almayan ve etiketlendiğim bir mim olunca artık yapayım dedim. Fazla zaman almıyor dedim ama oldukça düşündürücü sorular bence. Muhtemelen cevaplarken hep diğer şıklar aklımda kalacak. Mimimiz "Book Challenge Tag". Yani kitaplarla ve okuma alışkanlıklarımızla ilgili birkaç soruyu cevapladığımız bir mim. Hemen başlıyorum:


1) İlk Hayranlığım: Bunun cevabı tabi ki de "Harry Potter" ! Beni yakından tanıyan herkes bunu bilir zaten. :) Evet, çocukken de kitap okuyan biriydim. Jules Verne olsun Gülten Dayıoğlu olsun, hep severek okuduğum isimlerdi ama gerçek anlamda hayran olduğum ve kitaplara bağlanmamı sağlayan seridir HP. Kuzenimden görüp de aldığım o seri, hayatımı çok çok çok daha güzelleştirdi ve benim için çok ayrı bir yerde. Özlediiiiim! :( Ama bundan ayrı yine eskiden çok severek takip ettiğim ve kitap okuma alışkanlığı kazandıran bir kitap söyleyecek olursam, o da "Bir Genç Kızın Gizli Defteri" serisidir. Merakla takip ederdim seriyi. Bu iki seri benim ilk büyük hayranlıklarım ve kitap okumamı sağlayan kitaplar.

2) Favori Serim: Eh, üstteki cevabımdan sonra cevabı biliyorsunuz. :) HARRY POTTER FOREVER! :)

3) Favori Kitabım: Bu soru gerçekten zor. Çok ama çok zor hem de. Hele benim gibi kararsız ötesi bir insan için. Seride çok düşünmeme gerek yok ama kitap denince tek bir kitap seçmem imkansız. O yüzden birkaç tane bayıldığım kitabı söyleyeceğim. Yazacaklarım ilk aklıma gelenler, mutlaka atladıklarım vardır. Aşk ve Gurur, Umutsuz, Aynı Yıldızın Altında, Emma, Suç ve Ceza, Cennet, Karanlığın Elli Tonu, Gölge Ateşi" ilk aklıma gelenler. Kesin birçok kitabı atladım..

4) Favori Erkek Karakterim: Ya bu da çok zor ama! :( Hele de bir kitap karakterinden bahsediyorsak, çoğu ütopik ve hayalleri süsleyen karakterler oluyor. Ama yine de aşırı da düşünmeyeceğim bu soru için. Çünküüüü, ortada bir "Christian Grey" gerçeği var arkadaşlar. :) CG haricinde ise; Barrons ve Sky favorilerim!

5) Favori Bayan Karakterim: Bu da çok zor bir soru. Bayan, daha doğrusu "kadın" karakterle öyle aşırı sıcak bir bağ kuramam genelde. Ama mücadele gücü ile Tris kesinlikle sayacağım isimler arasında. Ayrıca gerçekçi ve abartısız kişiliği ile Mac'i de sayıyorum. Üçüncü bir isim söylersem, çok düşündürücü. Baya bir düşündükten sonra yaşama tutunma gücü ve pozitifliği ile Hazel Grace diyorum. :) Tek bir isim olmadı ama olması da mümkün değil, seçemem ki!

6) Favori Okuma Saatim: Aslında illa şu saatte okuyayım diye bir durumum yok. İşimin olmadığı, daha da önemlisi canımın istediği ve sessizliğin olduğu her yerde okuyabilirim. Yollar hariç. Çünkü, otobüs-araba sallanıyorsa okuyamıyorum. Ama en çok gece yatmadan önce okumayı seviyorum. Favori saatim diyebilirim. Herkesin yattığı, evde sessizliğin olduğu ve benim de uykudan önce okuduğum saat.

Eveet, bir mimi daha bitirdim. Mim yapmayı seviyorum. Bu tarz sorulara cevap düşünürken, ben de kendimi daha iyi tanıyorum. Beni mimleyen Kristal Kitap ve İki Kızın Kitaplığı bloglarına çok ama çok teşekkürler. Uzun süredir mimlenmemiştim ve bekliyordum açıkçası. Onların da cevaplarını merak ediyorsanız, üzerlerine tıklayın. Ve geldik işin en zor kısmına. Etiketlemek! Ben bu işi hiç yapamıyorum malesef. Aklıma kimse gelmiyor, seçemiyorum. Hele de 20 blog olunca, çoooooooooooooook zor! 20 blog hayatta bulamam. :) O yüzden ilk etapta aklıma gelen 6-7 blogu etiketliyorum, onlar dışında da her isteyen bu mimi yapabilir. Zaten gayet kısa ve basit bir mim. Çekinmeyin, hoşunuza gittiyse siz de yapın. Hatta yaptıktan sonra bu yazının altına linkini bırakırsanız ben de okuyabilirim ve belki bu yazıma da eklerim. :)

İşte etiketlediğim birkaç kişi:


Özellikle son üç isimden vlog istiyorum, bekliyorum. Üçünün de vlog çalışmalarını izlemeye bayılıyorum, çok eğleniyorum. Gerçekten günümü güzelleştiriyorlar. :) Bunlar benim ilk aklıma gelenler. Dediğim gibi, isteyen herkes yapabilir mimi. Herkese keyifli okumalar, iyi tatiller!

Bu arada; hazır bayram tatilinde iken, yazımı şöyle keyifli ve iç açıcı bir şarkı ile bitirmek istiyorum.  Keyifle dinlersiniz umarım, yorumları da bekliyorum. :)



4 yorum: