Bu Aralar Neler Dinliyorum? #3

12:30 orta boy popcorn 2 Comments

Herkese selam! Öncelikle hepinizin geçmiş bayramını kutlarım, dilerim sevdiklerimizle nice sağlıklı bayramlar geçiririz. Bayramlar her ne kadar eskisi gibi olmasa da (tüm İzmir boşaldı, herkes yazlık yerlere akın etti resmen) yine de tatil olmasının ve bayram duygusunun güzelliği değişmiyor. Herkesin bayramı da tatili de çok güzel geçiyordur umarım. :) Ben teyzemlerin yazlığındayım iki gündür. Buradaki internet de sınırlı ve çok az girebiliyorum. Bu sebeple bir süre yazı giremeyebilirim, bilgilendirme olsun bu da. 

Uzun yazılar yazamıyorum ama hepten de boş bırakmak istemedim burayı. Bu yüzden, en azından bu ara dinlediğim şarkıları paylaşayım dedim. Bu şarkılar ayrıca yazın dinlenebilecek, eğleneceğiniz ve dinlerken mutlu olacağınız şarkılar bence. :) Müzik zaten olmazsa olmazımız ama yaz aylarında daha bir güzel oluyor. :) Bu kez araya yerli şarkı da sıkıştırdım, malum yaz günlerinde Türk pop müziği de canlanıyor ve istemsizce şarkılar dilimize dolanıyor. :) Maroon 5'ın yeni albümü 1 Eylül'de çıkıyor. Albümden ilk single "Maps" ve ilk duyduğumdan beri yüzlerce kez dinlemişimdir. Çok beğendim, çok dile dolanan ve tam yazlık bir şarkı. Sözleri de çok güzel ayrıca. Lucy Hale'in albümünü ise büyük bir sabırsızlıkla bekliyordum. Albümden çıkan ilk single "You Sound Good To Me" yi çok sevmiştim ve ikinci single "Lie A Little Better" da çok güzel. Albümü de çok beğendim, çoğu şarkı oldukça güzel. Lucy'nin çok kendine has bir sesi var. Dönüşte upuzun zamandır aksattığım bir "Albüm Tanıtım" yazısı da yazmayı planlıyorum. :) "Harika" ve "Çak Bi Selam" da yerli mahsüller! :) Harika başta çok basit gelmişti kulağıma ama dinledikçe sevdirdi kendini şarkı, melodisi çok hoş. Bu yaz günlerinde sahilde dinlemek için birebir! Çak Bi Selam için ise, ne desem bilemiyorum. Evet, seviyorum! Başta hiç mi hiç dinlememiştim, aman "Ayşe Hatun Önal" almayayım dedim açıkçası ama birkaç yerde duymaya başlayınca şarkı baya ilgimi çekti. İstemsizce dilinize dolanıyor, dinleyince de gerçekten iyi bir şarkı olduğunu fark ettim. Klibi de çok değişik, biraz Lady Gaga'nın Alejandro klibini andırıyor ama neyse.. "Kings" de biraz geç bulduğum ama çok sevdiğim bir şarkı. The Pierces, mutlaka dinleyin dediğim bir grup. Alex & Sierra da, X Factor'de tanıdığım ve ciddi olarak ses uyumlarını çok beğendiğim bir grup. Çok sempatik bir ikili gerçekten. Albümlerinin habercisi "Scarecrow" a bayıldım! Çok hoşuma gitti şarkı, sürekli söyleyip duruyorum. Mutlaka bakın!

 Umarım seversiniz siz de benim dinlediklerimi. Tatiliniz nasıl geçiyor? Neler okuyorsunuz bu ara? Ben "Kocan Kadar Konuş"u okuyorum, çok az kaldı. Yorumu dönüşte gireceğim. :) Sinemada ilgimi çeken pek film yok bu ara ama "Galaksinin Koruyucuları" ve "Lucy" iki merak ettiğim film. Siz ne izlediniz en son? Bu arada, kendimi dizilere vurmak ve 7/24 dizi izlemek istiyorum zira çoooook fazla izlemem gereken dizi-bölüm var. Ama hala zaman bulamadım.. Umarım, bir sonraki yazılarımdan biri bu diziler hakkında olacak. Bayadır yazmamıştım çünkü. Bir de, çok sevdiğim Hilary Duff yıllar sonra yeni bir single ile aramıza dönmüş! Çok sevindim bu habere. Şarkıyı dinledim ve beğendim. Bayılmadım ama dönüş için gayet iyi bir çalışma bence. :) Yine son dönemin bomba isimleri Ariana Grande&Jessie J&Nicki Minaj bir düete imza atmışlar. Hala dinleyemedim ama merak ediyorum. Bendeki haberler bunlar şimdilik. :) Daha da uzatmadan, şarkılara geçiyorum:











Sonraki yazıda görüşmek üzere! Bu arada, hala Fifty Shades of Grey'in fragmanının etkisinin geçmediğini belirtmek isterim! Ne zaman aklıma gelse -ki çıkmıyor gibi zaten- de-li-ri-yo-rum! :)

2 yorum:

MR.GREY WILL SEE YOU NOW! / Fifty Shades of Grey Trailer

22:56 orta boy popcorn 5 Comments

Seri hakkındaki upuzun yorumum için, tık tık. Az bile yazmışım diyorum şimdi. :)




İKİ GÜNDÜR BÖYLEYİM! HATTA RUH HALİMİ ANLATACAK DOĞRU GİF YOK! SİZE O KADAR DİYEYİM!


YAPACAĞIM AKIL DIŞI, SIYIRMIŞ FANGİRL YORUMU İÇİN ŞİMDİDEN ÖZÜR DİLİYORUM!

SONUNDA! Sonunda aylardır beklenen fragman ortaya çıktı! Geçen gece, gecenin bir körü Beyonce'nin paylaştığı video ile zaten krizim başlamıştı. Ama fragmanı izleyince, SIYIRDIM! Serinin üstünden çok zaman geçtiği için açıkçası birazcık etkisi azalmıştı ve fragman o kadar etkilemez diyordum ama tamamiyle yanıldım, resmen özlemden çıldırmışım da haberim yokmuş. İzlediğimden beri ben ben değilim arkadaşlar! Gerçekten sıyırdım! Fragmanı düşünmek bile kalbimi uçak hızına çıkartıyor! Güzel olacağını biliyordum da BU KADARINI da beklemiyordum! Bu nedir ya? RESMEN MUH-TE-ŞEM! Fangirllik hiç bana göre değil derken fangirlliği bile aştım. 




Jamie! Once Upon a Time'da görmüştüm ilk ve orada da çok beğenmiştim. Harcamışlardı biraz karakteri. AMA ADAM GREY OLMAK İÇİN DOĞMUŞ BENCE! Harika bir Grey olmuş, "cuk" oturmuş resmen. Bu kadarını beklemiyordum. Dakota'dan yana hala şüphelerim var, kıza ısınamadım tam. Biraz soğuk geliyor bana ama fragmandan sonra önyargım baya kırıldı diyebilirim. Sanırım o da başarılı bir iş çıkaracak. Uyumları da BAYA iyi değil mi? Kimya tutmuş ve en önemlisi de bu böyle bir film için!



Yönetmen, Sam Taylor-Johnson ve çok iyi bir iş çıkarmışa benziyor. İşi çok zor ama başarıl olacak gibi. Christian ve Ana dışındaki oyuncu seçimlerinin de nasıl olduğunu çok merak ediyorum. Filme kadar bir fragman daha gelirse, onlara yer verilir sanırım. Gerçi filmde ne kadar sahneleri olur tartışılır ama. :D Umarım, film ülkemizde bir sıkıntı olmadan vizyona girer. Emin olamıyorum. Ama +18 olacağı kesin! Hatta belki +20 falan bile yapabilirler diyorum, göreceğiz.




FRAGMAN RESMEN ALEV ALIYOR! Hele o şarkı ile! Tam olmuş! Son saniyelere kadar gayet normal, iyi bir aşk filmine benziyor ama son sahnelerle kitapla ilgili ipuçlarını vermişler. Kitaptaki birçok şeyi de filmde izleyeceğiz gibi ki bu çok güzel bir şey. Asla kitabın yerini tutamayacağını bilsek de, uyarlama oldukça iyi olacak gibi. O piyano sahnesi! Bayıldım! Christian'ın bakışlar!!!!! O röportaj sahnesi, "i am." kısmı, tam Grey'e yakışır bir dövüş, HELE O ASANSÖR SAHNESİ!!!!!!!



Filmle ilgili en büyük beklentim, kitaptaki o duygu yoğunluğunun da yansıtılması. Yani olay kesinlikle sadece "cinsellik" değil ve filmde de bunu görürüz umarım. Charlie Tango, tekne sahneleri, sohbet kısımları vs.. Bu tarz şeyleri de mutlaka göreceğimizi umuyorum. Ayrıca, MUTLAKA filmde kitaptaki şarkılar da kullanılmalı bence. Durumu çok iyi anlatan, muhteşem şarkılar! Açıkçası Try ve The Scientist olmadan bir "Fifty Shades of Grey" filmi düşünemiyorum..




Ben yine çok uzattım. Ama duramıyorum, yazdıkça yazasım geliyor. AŞIK OLDUM FRAGMANA! Bayıldım! Tebrik ediyorum yapanı ve hepimize sabır diliyorum! NASIL BEKLEYECEĞİZ BİZ? Daha da çok var! :( Zaman umarım çok çabuk geçer. Siz nasıl buldunuz fragmanı? Filmden beklentileriniz ve mutlaka olmalı dediğiniz sahneler neler? Oyuncu seçimleri yerinde mi size göre? Yorumları bekliyorum. :)

Ve işte söz konusu fragman. DİKKAT, ÇARPINTI YAPABİLİR!!





Fragmandaki şarkı; Beyonce'nin "Crazy in Love" u. Yavaşlatılmış versiyonu kullanılmış, çok da iyi olmuş. Filmin imdb sayfasına gitmek için, tıklayın.

5 yorum:

Pabucumun Ajanı / Asude

20:51 orta boy popcorn 4 Comments


[ Ben Deniz Akın; Fiyasko Birlik Başkanı, yirmi beş yaşında, babasının kızı, annesinin kız kurusu, ekonominin niteliksiz iş gücüyüm. Klasik bir dünyalı, yurdum insanı, fazlaca dağınık ve meteliğe kurşun değil, ancak palavra sıkan beş parasız biriyim.

Tuna Üstüner ise 'Enler' listesinin zirvesinde bir yakışıklı, holdinglerin genç veliahdı, titiz ve disiplinli tam bir Kurumsal Kasıntı. Ben bir enkazsam o bir saray, ben bir köleysem o bir kral, ben bir esintiysem o bir tufan. Ve o benim hem felaketimin, hem de kurtuluşumun adı.

Bizim hikâyemiz nefretle başlayıp, şiddetle devam ederek, aşkla yol aldı. Beni şirketinden kovması hiçbir şey ifade etmiyordu, çünkü kanunlar bizi birbirimize mecbur bırakmıştı. Tuna her gün beni görecek ve ben her gün onun aşkıyla savaşacaktım. Bu aşk çıkmazının ortasında onu mahvetmek için tutulan bir ajan olduğumu ise çoktan unutmuştum.
Hem de onunla evlenecek kadar! ]


Herkese merhabaaaa! Hepinizin yazı çok güzel geçiyordur umarım. Ben HALA evet yanlış duymadınız, hala denize giremedim. Bütler yeni bittiği için bir haftadır boşluktayım. Ama bayramda teyzemlerin yazlığına gidiyorum ve bir süre yazamayabilirim. Şimdiden belirteyim. :) Evet, sonunda ben de Asude ve karakterleriyle tanıştım! Şu an, neden daha önce okumadım diye saç-baş yolmakla meşgulüm. Herkes bu kadar övmekte haklıymış kesinlikle! GERÇEKTEN, AKLIM NEREDEYMİŞ? TUNA ÜSTÜNER'SİZ NASIL YAŞIYORMUŞUM BEN?! :) 

Asude, yeni tanıdığım ama iyi ki tanımışım dediğim bir yazar oldu. Uzun süredir sosyal ortamda hikayelerini paylaşıyormuş da ben kaçırmışım! Kendimi kınıyorum! Ama bu hikayeler, onun yazarlığının gelişmesi için çok iyi olmuş bence. Henüz üç kitabı çıkmasına rağmen, okurken hiçbir acemilik veya basitlik-kurgu eksikliği hissetmedim. Judith McNaught'un Türkiye şubesi olmuş Asude sanki. :) Benzer tarz, aynı akıcılık ve kurgu güzelliği, eğlenceden vazgeçmeme, muhteşem ötesi erkek karakterler.. Tabi Judith'i de kim örnek almaz! :) Böyle derken, yanlış anlaşılmasın. Kitaplar Judith'in kitaplarıyla aynı, sadece isimler değişik gibi bir durum değil. Onu okursanız, bunu okumayın gibi bir durum yok kesinlikle. Sadece, tarz ve anlatım benzer. Ki bence, ülkemizde bu tarz romantik-komedi yazan isimlere çok ihtiyaç varken ilaç gibi geldi Asude. Elbet ileride farklı tarzlara da yönelecektir ama önce bu tarzda bi 10-20 kitap yazıp bizi doyursun bence. Mümkünse tabi doymak. Tuna'lardan, Martin'lerden, bu eğlenceden kim bıkar?! :)


Kitap boyunca bu moddaydım! Kitabın içine girmek falan istedim, beni buraya hapsedin! :)

Kitap yorumu yaparken yazar yorumu olmuş neredeyse. :D Hemen yorumuma geçiyorum. Konusunu fazla ayrıntıya girmeden anlatmak zor ama kısaca özetlemek gerekirse, bir türlü istediği gibi bir iş bulamayan hafif çatlak bir kızın komedi dolu olaylar sonucu çok ünlü bir şirkette sekreter olarak işe girmesi ve sonrasında patronu ile yaşananlar. Kitabın temeli bu. Çok klişe bir konu gibi gözükse de, kesinlikle değil. Bir kere böyle yerli roman ben hiç okumamıştım. Yani yabancı kitaplara ne kadar aşık olsak da, Deniz gibi tam bir Türk kızını okumak ve kendi ülkemize has espriler-karakterler görmek çok hoş oldu benim için. Ayrıca yazar üstte de yazdığım gibi, kurguyu hiç mi hiç basit tutmamış. Onlarca olay oluyor çiftimiz arasında, hatta başlarda çift demek bile olmaz. Birbirlerini boğmamak için zor duran iki kişi diyebilirim. Deniz öyle böyle işe girdikten sonra, gerçekten bir iş yerinde yapılmayacak ne varsa yapıyor. Hepsi dikkatsizliği, sakarlığı veya çatlaklığından! Aslında bu kısımları biraz gerçek dışı bulduğumu itiraf edeyim ama sonuçta bunun bir romantik-komedi kitabı olduğunu düşünürsek çok da önemsemedim. İşe girdikten sonrasını yazmak olmaz, alın okuyun diyorum mutlaka!!

Karakterlere değinirsem; TUNA ÜSTÜNER! URANÜSLÜM! AH AH! BİR TUNA ÜSTÜNERİNİZ VARSA ALIRIM. :) Her ne kadar çok ukala ve sert biri gibi gözükse de, hepsi çocukluğunda yaşadıklarından. Aile hasretinden, bakmayın siz ona. :) Ki Deniz'e iyi tahammül etti bence! İyi eğitimli, zengin, yakışıklı, karizmatik, sevdiğini sahiplenen ve kesinlikle AŞIRI KISKANÇ bir karakter kendisi. Kıskançlığı yeniden tanımladı yani, o kadar! Deniz ise, tam bir Türk kızı. Ama bu kadar çatlak ve sakat olanı da kitap dışında zor bulunur tabi. :) Yazar çok özgün bir karakter yaratmış, ayrıca tebrik konusu. Lafını hiç sakınmayan, her daim söyleyecek bir şeyi olan, ailesinin kendisini evlendirme ısrarıyla başı dertte, Tuna'ya umutsuzca kör kütük aşık bir kız. Ayrıca bir AJAN! Deniz ve ajanlık! Kitabın adını mükemmel seçmişler. Çünkü, Deniz gerçekten de PABUCUMUN AJANI! :) Okurken iç sesinde söyledikleri beni gülmekten öldürdü, kahkalar attım. Hepimizin hayata karşı ortak düşüncelerini dile getirdi çoğu yerde. :D

Kitap çok akıcıydı bir kere. Başlarsanız, zor durursunuz. Çok kalın ve ufak puntolu olmasına rağmen, hiç sıkılmadım. VE OKUDUĞUM BELKİ DE EN EĞLENCELİ KİTAPTI! Bunda çok samimiyim. Okurken gülmekten inanın çenem ağrıdı, sürekli ama sürekli sırıtarak çevirdim sayfaları. Bir ara koltuğu falan yumrukluyordum. :D Bu kitabı okurken bir şey yemenizi önermem! Pek tehlikeli! :) Deniz ve Tuna'nın atışmalarına, ba-yıl-dım! İkisi de muhteşemdi! Tuna'ya başlarda sadece tutkusu için mi kızı istiyor diye düşünerek sinir olsam da, beni tabi ki yanılttı Bay Uranüslümüz. :) İkisinin atışmaları, Deniz'in sakarlıkları, ofisteki dedikodular. Hepsi birbirinden eğlenceliydi. Ahmet ve Deniz'in annesi, sevmediğim iki karakter oldu. Hele Ahmet! Tuna'ya buradan sevgi ve teşekkürlerimi yolluyorum, okuyan anlar nedenini. :)

"Dikkat: Aşk Çıkabilir!"in baş karakteri Martin'i de kısaca okuduk. Burada tam bir mafya ve buz gibi gözükse de, ona da bayılacağımdan eminim. Onu da almak için bayram sonunu zor bekliyorum, ön okumayı okurken bile bayılmıştım kitabı! Ama umarım İlkim ön okumadaki kadar sümsük-ezik devam etmiyordur kitabın devamında, Martin'in aşağılamalarına dayanmak zordu ilk kısımlarda!

Diğer kitabı da okuyunca yorumlarım. Sonuç olarak, tam bir yaz kitabı var karşınızda! Eğlendirecek, çerezlik, su gibi okunan, kesinlikle tavsiye edeceğim bir kitap. Türk yazarlara veya romantik kitaplara karşı ön yargılıysanız bile, bir şans verin bence. Pişman olmazsınız. Okuyup da beğenmeyeni görmedim ama tabi ki siz yine de beklentileri uçuk tutmayın. :) Kitabın devamı için, resmen çıldırıyorum! Aşırı meraktayım! Şu mafya olayları ortaya çıktıktan sonra olacakları fazlasıyla merak ediyorum. Umarım çok beklemeyiz ve okurken işkence çekmeyiz! Eksik gördüğünüz bir yer var mıydı kitapta? Ben pek bulamadım, sadece biraz gerçek üstü olaylar ancak bu da bir kitap sonuçta. Bu kitaba karşı olan beğenimin tamamını anlatmaya ne burası yeter ne de kelimeler. :D En iyisi artık bırakmak. :) Keyifli okumalar! Görüşürüüüüüüüüüüz! :)

Not: Fifty Shades of Grey'in taptaze fragmanı için aşırı kafayı yemiş ve sıyırmış, bayılmış yorumum bu gece gelecek. :)

4 yorum:

2014 Emmy Ödül Töreni Adayları

21:00 orta boy popcorn 0 Comments

Bu yazı için baya geç kaldığımın farkındayım, affet beni okuyucu. :) Bildiğiniz üzere, bütünlemeler ömrümü çürüttü. Ciğerimi soldurdu, zaman bırakmadı. Bittikten sonra hemen yazacaktım bu yazıyı aslında ama unutmuşum, bugün aklıma gelince daha da geç olmadan paylaşayım dedim. 

Dizi sektörü son yıllarda sinema sektörü kadar ilgi görür oldu ve yapımlar da kalitelerini bir üst seviyeye taşıdı. Mini-dizi denilen olay, oldukça gelişmeye ve ekranlar yıldız isimleri ağırlamaya başladı. Yeni başlayan diziler, biten efsaneler, tam gaz devam edenler derken yine birçok dizi konuşuldu geçtiğimiz sezon. Sektörün gittiği yön gerçekten merak uyandırıcı. "Bakalım daha neler izleyeceğiz?" diye düşünüyorum şahsen. Neyse, lafı daha da uzatmayayım. Buyrun bu senenin adaylarına:

En İyi Drama
Breaking Bad
Downton Abbey
Game of Thrones
House of Cards
Mad Men
True Detective
Drama Dizilerinde Erkek Oyuncu
Bryan Cranston, Breaking Bad
Jeff Daniels, The Newsroom
Jon Hamm, Mad Men
Woody Harrelson, True Detective
Matthew McConaughey, True Detective
Kevin Spacey, House of Cards
Drama Dizilerinde Kadın Oyuncu
Michelle Dockery
Michelle Dokery, Downton Abbey
Claire Danes, Homeland
Robin Wright, House of Cards
Lizzy Caplan , Masters of Sex
Juliana Margulies, The Good Wife
Kerry Washington, Scandal
Drama Dizilerinde Yardımcı Erkek Oyuncu
Aaron Paul, Breaking Bad
Jim Carter, Downton Abbey
Peter Dinklage, Game of Thrones
Josh Charles, The Good Wife
Mandy Patinkin, Homeland
Jon Voight, Ray Donovan
Drama Dizilerinde Yardımcı Kadın Oyuncu
Joanne Froggat, Downton Abbey
Lena Headey, Game of Thrones
Maggie Smith, Downton Abbey
Christina Hendricks, Mad Men
Christine Baranski, The Good Wife
Anna Gunn, Breaking Bad
Drama Dizilerinde Konuk Kadın Oyuncu
Margo Martindale, The Americans
Diana Rigg, Game of Thrones
Kate Mara, House of Cards
Allison Janney, Masters of Sex
Jane Fonda, The Newsroom
Kate Burton, Scandal
Drama Dizilerinde Konuk Erkek Oyuncu
Paul Giamatti, Downton Abbey
Dylan Baker, The Good Wife
Reg E Cathey, House of Cards
Robert Morse, Mad Men
Beau Bridges, Masters of Sex
Joe Morton, Scandal
En İyi Komedi
The Big Bang Theory
Louie
Modern Family
Orange Is the New Black
Silicon Valley
Veep
Komedi Dizilerinde Erkek Oyuncu
Louis CK, Louie
Don Cheadle, House of Lies
Ricky Gervais, Derek
Matt LeBlanc, Episodes
William H Macy, Shameless
Jim Parsons, The Big Bang Theory
Komedi Dizilerinde Kadın Oyuncu
Lena Dunham, Girls
Edie Falco, Nurse Jackie
Julia Louis-Dreyfus, Veep
Melissa McCarthy, Mike & Molly
Amy Poehler, Parks and Recreation
Taylor Schilling, Orange Is the New Black
Komedi Dizilerinde Yardımcı Erkek Oyuncu
Andre Braugher, Brooklyn Nine-Nine
Adam Driver, Girls
Jesse Tyler Ferguson, Modern Family
Ty Burrell, Modern Family
Fred Armisen, Portlandia
Tony Hale, Veep
Komedi Dizilerinde Yardımcı Kadın Oyuncu
Mayim Bialik, The Big Bang Theory
Julie Bowen, Modern Family
Allison Janney, Mom
Kate Mulgrew, Orange Is the New Black
Kate McKinnon, Saturday Night Live
Anna Chlumsky, Veep
Komedi Dizilerinde Konuk Kadın Oyuncu
Natasha Lyonne, Orange Is the New Black
Uzo Aduba, Orange Is the New Black
Laverne Cox, Orange Is the New Black
Tina Fey, Saturday Night Live
Melissa McCarthy, Saturday Night Live
Joan Cusack, Shameless
Komedi Dizilerinde Konuk Erkek Oyuncu
Bob Newhart, The Big Bang Theory
Nathan Lane, Modern Family
Steve Buscemi, Portlandia J
immy Fallon, Saturday Night Live
Louis C.K., Saturday Night Live
Gary Cole, Veep
Mini Dizi
American Horror Story: Coven
Bonnie & Clyde
Fargo
Luther
Treme
The White Queen
Tv Filmi
Killing Kennedy
Muhammad Ali’s Greatest Fight
The Normal Heart
Sherlock: His Last Vow
The Trip to Bountiful
Mini Dizi & Tv Filmi Erkek Oyuncu
Benedict Cumberbatch, Sherlock: His Last Vow
Idris Elba, Luther
Chiwetel Ejiofor, Dancing On the Edge
Martin Freeman, Fargo
Billy Bob Thornton, Fargo
Mark Ruffalo, The Normal Heart
Mini Dizi & Tv Filmi Kadın Oyuncu
Helena Bonham Carter, Burton and Taylor
Jessica Lange, American Horror Story: Coven
Minnie Driver, Return to Zero
Sarah Paulson, American Horror Story: Coven
Cicely Tyson, The Trip to Bountiful
Kristen Wiig, The Spoils of Babylon
Mini Dizi & Tv Filmi Yardımcı Kadın Oyuncu
Frances Conroy, American Horror Story: Coven
Kathy Bates, American Horror Story: Coven A
ngela Bassett, American Horror Story: Coven
Allison Tolman, Fargo
Ellen Burstyn, Flowers in the Attic
Julia Roberts, The Normal Heart
Mini Dizi & Tv Filmi Yardımcı Erkek Oyuncu
Colin Hanks, Fargo
Jim Parsons, The Normal Heart
Joe Mantello, The Normal Heart
Alfred Molina, The Normal Heart
Matt Bomer, The Normal Heart
Martin Freeman, Sherlock: His Last Vow
Adaylar arasında benim de izlemeyip çok merak ettiklerim var, dizilerle ilgili birkaç yazı aklımda zaten.. Bunun dışında, genelde tahmin edilen adaylıklar. Adaylıkların gediklileri de mevcut yine. :)
Ödüller, 25 Ağustos gecesi Los Angelas'ta sahiplerini bulacak. Malesef ki, Oscar gibi Emmy de Digiturk'ün eline düştü. Yani töreni bu yıl Digitürk'ten izleyebileceğiz. Ama live stream seçeneği her daim mevcut. Törenin bu yılki sunuculğunu Seth Meyers yapacak. Nasıl bir iş çıkaracağını merakla bekliyoruz.
Bu dizilerden hangilerini izliyorsunuz? Ya da sizin de benim gibi merak ettikleriniz varsa, hangileri? Sizce hangi oyuncular kazanmalı? Tüm fikirlerinizi benimle paylaşın! Bu arada, uzuuuuuun süredir yazmadığım ama çok sevdiğim "Gelecek Filmler" yazısını da önümüzdeki dönemde paylaşmayı düşünüyorum. Herkesin tatili iyi geçiyordur umarım, keyifli okumalar! :)

0 yorum:

Aynı Yıldızın Altında / FİLM

13:05 orta boy popcorn 4 Comments

Malum kitaptan uyarlama bir film olunca, film yorumu olduğunu belirtmek gerekiyor. :) Kitabı da bir ara, belki genel bir John Green kitapları yorumu altında yorumlamayı istiyorum. Ama önce film. Benim izlemek için malesef çok geç kaldığım ama yine de kaçırmadığıma sevindiğim, gün boyu etkisini hissettiğim film.


Filmin yönetmeni,   . Henüz çok yeni bir isim ve Aynı Yıldızın Altında, yönettiği üçüncü film. Uyarlanan senaryoda,   ve   'in imzaları bulunuyor. Oyuncular zaten biliniyor ama bilmeyenler için; Divergent'in de yıldızı   ve   baş roldeler.  gibi usta bir isim de, filmin önemli bir yerinde sahne alıyor ve hepimizi mutlu ediyor. :) Başta çok eleştirilse de, bence gayet başarılı bir cast oluşturulmuş. Çok uyumlu bir ekip ortaya çıkmış.

Neyse; teknik bilgileri bir kenara bırakırsak, filmi birçok ülkeye göre daha geç izledik ama yine de beklememize değdi bence. Ki ben, bütünlemelerden dolayı daha da geç izledim ama neyse ki vizyondan kalkmadan gidebildim. :) Aylardır merakla beklediğim, nasıl olacağından emin olamadığım bir filmdi ve sonuçtan gayet memnunum. Filmin konusunu bilmeyen kalmamıştır herhalde. Kanserin getirdikleri ve götürdükleri, buna rağmen hayata tutunmaya çalışan insanlar diyebiliriz kısaca. Filmin en sevdiğim yönü, aşırı drama boğmaması oldu. Ki kitap da böyle zaten. Bu kadar kötü ve hüzünlü bir durumda bile insanları güldürmeyi başarıyor ikisi de. Olayın mizahi boyutları çok güzel işlenmiş.

Hiç mi hiç sıkılmadım filmde, su gibi aktı. Kesinlikle tam kararında bir film olmuş uzunluk olarak. Oyunculara gelirsem; bence herkes gayet başarılıydı. Başta çok tereddüt olsa da, Shai de Ansel de çok çok iyi bir iş çıkarmışlar. Uyumları, kimyaları muhteşemdi. Hele Ansel! Allahım tam bir Gus olmuş! Gerçekten kitaptakinin tıpkısının aynısı! :) Shai'yi zaten "The Descendants" da gördüğümden beri çok beğeniyorum. Bence çok yetenekli biri ve ileride çok daha iyi yerlere geleceğine eminim. Böyle bir rol için saçlarını kesmesi bile önemli bir şey diye düşünüyorum. Peter rolünde Willem Dafoe çok iyi bir iş çıkarmış. Sadece ben Hazel'ın annesini biraz garipsedim, çok mu mimik yapıyor kadın nedir yani sanki sürekli bir ifade değiştiriyor gibiydi.. Sanki eli ayağına dolaşıyor gibi.. Bir de çok mu gülüyor ne? Yine de çok kötüydü diyemem. Uyumlu bir ekip vardı kesinlikle.

Filmi çok beğendim, çok güzel bir uyarlama olmuş. Kitaptaki çoğu sahne vardı, olmamış diyeceğiniz de bir sahne yoktu bence. Ağladım mı? Hayır. Ama gözlerim doldu, ağlasam daha iyiydi diyeceğim bir duruma girdim. Yer yer içim öyle daraldı ki, nefes alamadım sanki! İçim şişti ve gerçekten filmden sonra tüm gün baş ağrısı çektim! Eziyet gibi! Ama o son sahnedeki vuruculuk biraz azdı ve beni ağlatamadı açıkçası, o kısmı biraz daha etkileyici yapabilirlermiş sanki..  Bir de klimalar aşırı soğuttu salonu, bir ara donmaktan filme odaklanamadım. Onun da etkisi olabilir.


Muhteşem bir söz! Kitabı ve karakterlerimizin hissettiklerini de çok güzel anlatıyor bence. Acı, hissedilmek için var bence de. Onu saklamaya ya da sanki önemli değilmiş gibi göstermeye gerek yok. 

Bunun dışında çok güzeldi her şey. Filmle ilgili en güzel şey ise, kesinlikle müzikleriydi! Bayıldım hepsine! Filmle çok güzel uymuşlar, sahnelere tam gitmişler. Özellikle kapanıştaki Ed Sheeran baya etkiledi beni. Günlerdir soundtrack dinliyorum. En sevdiğim sahne de, Amsterdam sahneleriydi. Çok ama çok güzeldi, benim de gidesim geldi. :) 

Sonuç olarak, herkese tavsiye ediyorum. Mutlaka izleyin. Hiçbir şey kaybetmezsiniz, aksine hayatla ilgili yeni bir bakış açısı kazanırsınız. Çok güzel iki saat geçirirsiniz. Film boyunca sağlığın önemini ve hayatın ne olursa olsun en iyi şekilde yaşanması gerektiğini daha iyi anladım. Daima içimizden geleni yapmalıyız yoksa yapamadığımızda hissettiğimiz pişmanlık en kötüsü. 

Filmin ımdb sayfasına ulaşmak isterseniz, tıklayın.

Uzun bir yorum oldu ama bu filme de kısa bir yorum yazamazdım. Umarım sıkılmadan okuyabilirsiniz. :) Filmdeki en sevdiğim üç şarkıyla yorumumu bitiriyorum, dinlemeden geçmeyin! Görüşürüüüüüüz! :)





4 yorum:

MİM MİM MİM

19:13 orta boy popcorn 8 Comments

Hepinize selam! Umarım herkesin yazı çok güzel geçiyordur. Çalışanlar rahattır, tatilde olanlar da tatilin keyfini çıkarabiliyordur. Bütlerim bittiğine göre, ben de artık tatilin keyfini çıkarmayı planlıyorum ama iki gündür boşluktan hiçbir şey yapamadım henüz.. Ne yapsam derken en sonunda boş boş oturuyorum. :D Dün SONUNDA "Aynı Yıldızın Altında"yı izleyebildim ben de ve inanın film başladığında başıma öyle bir ağrı girdi ki, yatana dek geçmedi ve çok kötü oldum. Ağlamadım, gözlerim doldu ama ağlamadım. Yine de çok etkilendim, yorumu bu akşam ya da en geç yarın blogda olur.

Neyse, dönelim bu yazının konusuna. Sevgili Kristal Kitap beni mimlemiş, kitaplarla ilgili çok güzel bir mim. Hem de kısa olunca hemen yapayım dedim bekletmeden. Başlıyorum. :)

-Ne sıklıkla kitap okursunuz?
Sınavlarım varsa veya hiç içimden gelmiyorsa günlerce okuyamadığım olsa da; normal-boş bir dönemimde isem, her gün biraz da olsa okumaya çalışıyorum. Keşke hep böyle olsa.

-En sevdiğiniz yazarlar?
En başta tabi ki başımızın tacı J.K.Rowling'i sayıyorum. İkinci olarak da vazgeçilmezim Judith McNaught. Bu isimler dışında; Karen M.Moning, John Green, Colleen Hoover'i sayabilirim. Türk yazarlardan da Ayşe Kulin'i çok severim.

-En beğendiğin kitaplar?
HARRY POTTER! Onu ayrı bir yere koyarsak; tabi ki Ateş Serisi, JM'nin birçok kitabı, Aynı Yıldızın Altında, Crossfire&Fifty serileri, klasiklerden Uğultulu Tepeler, Aşk ve Gurur ve Emma'yı sayabilirim.. Aslında daha çok vardır, ayırmak çok güç.

-Yerli / Yabancı hangi yazarların kitaplarını tercih edersin?
Yerli olarak; Ayşe Kulin, Ahmet Ümit, Canan Tan, taze yazarımız Asude sevdiğim isimler. Yabancı olarak da daha önce saydığım gibi; J.K.Rowling, K.M.Moning,John Green, Colleen Hoover gibi isimleri takip ediyorum.

-Bugüne kadar en beğendiğin kitap serisi?
HARRY POTTER! :) Onun dışında da Ateş Serisi diyebilirim.

-Daha çok hangi tarz okumaktan hoşlanırsın?
Aslında her şeyi okumaya çalışırım, felsefe veya eğitim kitapları hariç birçok şeyi okurum ama en sevdiklerim; fantastic ve romance kitapları sanırım.


-En son hangi kitabı okudun?
En son, Jamie McGuire'nin "Belalı Düğün"ünü okudum. 2 saatte bitecek bir kitap zaten.

-Şu anda hangi kitabı okuyorsun?
Şu anda bir kitap okumuyorum ama en kısa sürede başlayacağım. :) Neye başlasam karar veremiyorum ama çok övülen "Kocan Kadar Konuş"u aradan çıkarmak istiyorum..

-Kitap blogları hakkında ne düşünüyorsun? Yeterli mi?
Bence mutlaka olması gereken bir oluşum. Ben gerçekten blog dünyasına katıldıktan sonra, kitap blogları sayesinde çok fazla yeni kitap ve yazar tanıdım. Kitap almadan bloggerların fikirlerine bakar oldum, çok yararlı bence. Ayrıca kitapseverler arasında bir bağ da kurulmuş oluyor bu sayede. :) Yeterli mi sorusuna, kesinlikle hayır diyorum. Çünkü, herkesin kendi öznel fikri var ve her birey farklı bir ses. Yani ne kadar olsa yetmez, daha çok kişinin fikirlerini okumak isterim.

-Kitap okumak sizin için ne ifade ediyor?

Kitap okumak benim için bir terapi gibi. Günün dertlerinden tamamen sıyrılmamı ve o an için bambaşka dünyalara gitmemi sağlıyor. Kendi sorunlarımı, ülke sorunlarını vs.. unutuyorum. Ayrıca kitap okumak, bir yerde hayata ışık tutmak. Çünkü, hayatın içindeki birçok duyguyu ve olayı yaşıyoruz kitaplarda. Hayatı okuyoruz gibi bir durum oluyor. Son olarak da, kitaplar bana "umut veriyor". En önemli özellik bu bence. Okurken geleceğe, her şeyin güzel olacağına dair olan umudum artıyor. Neden olmasın diyorum. Ve tabi başımıza gelmesi çok güç ütopik şeyleri kitaplarda okuyup, hayali de olsa o hissi yaşamak çok güzel. :)  Baya uzun olmuş. Sonuç olarak; okuyun, okutun işte! :)

Bir mimi daha bitirdik. :) Ben de; Zamska, Saklama KabıOptik'in Kitap Blog'u ve Mavi Uçurum bloglarını mimliyorum. Kolay gelsin!

8 yorum:

Ayın Klasiği / Mehmet Rauf-Eylül

18:57 orta boy popcorn 0 Comments

Açıkçası "Ayın Klasiği" yazılarını yazmak gittikçe zorlaşmaya başladı. Çünkü, okuduğum klasik sayısı bir yerde tıkanıyor ve gittikçe ne yazsam demeye başlıyorum. Okumadığım bir klasiği de yorumlamam doğru olmaz tabi ki. Yazı başlığı "Ayın Klasiği" ama yakında 2-3 ayda bir paylaşmaya başlayabilirim yazıları. Aslında bu yazılar benim klasik okumam için iyi bir araç, istediklerim de vardı zaten. Onları okuyabilirsem, bir süre daha idare edebilirim.

Bu ay için seçtiğim klasik, bir Türk klasiği! Başladığımdan beri hep Dünya Klasikleri'ni tanıttım. Bu sefer de, gerçekten severek okuduğum ve çok etkileyici bulduğum bir Türk Klasiği'ni tanıtmaya karar verdim. Klasiğimiz; Mehmet Rauf'un Eylül'ü. Eser, ayrıca "ilk psikolojik roman" olma özelliğini taşıyor. Bu sebeple okumaya karar verdiğim bir kitaptı zaten, konusu da hayli ilgi çekici..



Kısaca konusundan bahsedecek olursam, Süreyya ve Suat adlarında bir çiftimiz var. Bunlar, yıllardır Süreyya'nın babasının evinde yaşadıkları için bunalmış bir çift. Süreyya'nın oldukça baskıcı bir babası var. Her yaz bu yüzden köye giderler ama orada da çok sıkılırlar. En sonunda bu duruma bir son vermek için, Suat babasından para alır ve kendilerine bir yalı kiralarlar. Böylece kendilerine ait bir hayatları olur bir süreliğine de olsa. Sonrasında, tanıdıkları olan Necip Bey'in yalıya gelmesiyle her şey değişir..

Süreyya balık tutmaya gönül vermiş biridir ve bu sebeple Suat da Necip Bey ile sık sık yalnız kalmaktadır. Ayrıca, ikisinin de piyano çalma yeteneği ve buna özel bir ilgileri vardır. Bu sayede, bu ikili gittikçe yakınlaşır ve Necip Bey istemeden de olsa Suat'a aşık olur. Ve hislerinden kaçmak için, yalıyı terk eder. Ancak, daha sonra tifoya yakalanmasıyla iyileşme sürecinde tekrar yalıya dönmek zorunda kalır ve olanlar olur..İşte kitabımızın konusu da bu aslında. Necip Bey'in Süreyya'ya duyduğu saygı ve Suat'a olan hisleri arasında kalması, ne yapacağını bilememesi, Suat'ın hislerinin karışması, Süreyya'nın bu durumu anlamaması.. Bu duygular içinde geçiyor kitap, birçok olay oluyor. 



Bu kitaba tam olarak bir "yasak aşk" kitabı diyemeyiz kesinlikle. Çünkü Suat ve Necip, Süreyya'ya olan saygıları nedeniyle kendileriyle çok ciddi mücadele ediyorlar. Ama duygu bu, kalbini sökemezsin ki.. İkilinin sonunun nasıl bittiğini söylemeyeyim ama "ÇOK" hüzünlüydü bence. Gerçekten içim acıdı o sona. 

Klasik olduğundan, her zamanki gibi dönemin izlerini çok rahat görüyoruz eserde. Mehmet Rauf, Servet-i Fünun dönemi yazarlarından ve dönemdeki tüm çelişkileri romanda da okuyoruz. Dili, dönem gereği biraz ağır olsa da kesinlikle anlaşılmayacak boyutta değil. Zaten hiç sıkıcı olmayan bir klasik bence, bu da onu ayıran en önemli özelliklerden biri. Merak öğeleri bolca mevcut ve akıcı bir dili var.

Kısacası, okumak isteyen herkese tavsiye ederim. Merak edenler de mutlaka bir şans versin. Klasik deyip sıkıcı olduğunu hiç düşünmeyin çünkü değil. Konusu gereği, daha ilgi çekebilecek bir eser. Tavsiye ediyorum. Okuyanlar varsa, siz nasıl buldunuz? Sıkıldınız mı? Sonraki "Ayın Klasiği" yazısında görüşmek üzere! :)

Bu arada; yandaki bloglovin logosuna tıklayarak, beni oradan da ekleyebilir ve yazılarımdan haberdar olabilirsiniz. E-mail ve üye olmak da diğer seçenekleriniz. :)

0 yorum:

Geri Dönüş Yazısı

17:17 orta boy popcorn 6 Comments

Bu yazıya nasıl bir başlık atacağımı bilemedim, en sonunda geri dönüş yazısı olsun dedim. Çünkü, bu gerçekten bir geri dönüş yazısı. Finallerden sonra biraz dinlenebildim sadece, birkaç hafta sonra bütler başladı. Her sene aynı durumdan çok sıkılsam da, yapacak bir şey yok. Sıkıntılı bir süreçti ve bitti, tabi ben de bittim. :) Bir de bizim okul sağ olsun, yazın yarısı bütlerle geçiyor! Umarım sonuçlarım da güzel geliyor, tek dileğim bu ara. Bu süreçte blogla da hiç ilgilenemedim, üzgünüm. Gerçekten şu aktiflik işine bir çözüm bulmam gerek. Aklımda onlarca fikir var ama ya üşeniyorum ya da zaman olmuyor. Blog dünyasında en önemli şey devamlılık, ben de bunu sağlarım bir gün umarım. Sonra yeterince takip edilmiyorum diye hayıflanmak olmuyor tabi.. Bu sürede bloga bakmayı ihmal etmeyen herkese çok ama çok teşekkürler..

Sonuç olarak, geri döndüm! Ve önümüzdeki günler bolca yazı yazmayı PLANLIYORUM. Artık kesin konuşmuyorum bakın. :) Bolca kitap alışverişi yapmıştım son 1-2 ayda ama toplu bir yazı yazarım diye erteliyordum. Onu yazmayı planlıyorum yakın zamanda, artık gerçekten borç batağının dibinde sürünüyorum arkadaşlar. Bildiğin hastalık oldu bende bu durum! Sınavlar sebebiyle kitap okuyamadım ama sınavlar biter bitmez yeni bir kitaba başladım ve bitirir bitirmez yorumu burada olacak. :) Aynı Yıldızın Altında'ya hala gidemedim! Evet, vurun beni! Hak ediyorum. :) Ama bütlerden hiç zaman olmadı, çok üzgünüm bu konuda. Vizyondan kalkmadan izleyebilirsem çok sevineceğim.

Onun dışında, birçok dizi ve film var izlemek istediğim. Ayrıca yazmak istediğim de.. Eski dizileri yad ederim belki biraz.. BU ARADA, SAİLOR MOON CRYSTAL YAYINLANDI! Çok mutluyum! "Ay Savaşçıları"nı çocukken kaçırmadan izleyen biri olarak, yeni seriyi de merakla bekliyordum tabi. İlk bölümü geçen gün izledim ve eksik yanları olsa da, genel olarak çok beğendim. Özlemişiz bir kere. Ayda iki bölüm yayınlanacakmış sanırım, bu büyük bir eksi ama hiç yoktan iyidir. Onun yorumunu da yaparım belki..

Bir de, bilmeyenler için hemen paylaşmak istiyorum. Dün gece haberini aldık ve gerçekten mutluluktan uçtum! Fifty Shades of Grey'in trailer'ı Perşembe günü bizlerle olacak! Meraktan ölüyorum, çok güzel olacağını düşünüyorum. Bence Jamie Dornan bu rol için mükemmel bir seçim oldu. Beklemede kalın!

Şimdilik böyle.. Dinlediğim ve paylaşmak istediğim de çok şarkı var, yazacağım. Ayrıca aylardır yazmadığım "Albüm Tanıtımı" yazılarım geri dönecek umarım. :) Keza yine "Ayın Klasiği" sırada bekliyor.. Umarım bunları yapabilirim ertelemeden. Mim de yazmam gerek ama çook zaman geçti üzerinden, bu seferlik bırakabilirim malesef. Son olarak da, blogda yine ufak tefek değişikliklere gitmeyi düşünüyorum. Bir türlü içime sindiremedim. Birkaç tanıdığıma güzel banner'lar hazırlattım, onları bir deneyeceğim..

Bir de, yazmazsam olmaz. Bu ara bloggerlar arasında "vlog çekmek" çok popüler oldu. Eskiden sadece Kitap Aşığı blogunda bunu görürken, gittikçe çoğaldı ve çok da güzel oldu. Ben de çoğunu kaçırmadan takip etmeye çalışıyorum. Çok eğleniyorum izlerken. The Reading Lady ve Saklama Kabı'nın sahipleri de bu işi başarıyla götürüyor. Özellikle Eren'in videolarına gerçekten çok gülüyorum, bir bakın derim! :)

Siz neler yapıyorsunuz? Tatiliniz nasıl geçiyor, dinlenebiliyor musunuz? Neler okuyorsunuz ya da izlediğiniz bir şeyler var mı? Özellikle şu günlerde yeni dizi arayışındayım, önerilerinizi beklerim. İstediğin her şeyi benimle paylaşabilirsiniz. Sonraki yazıda görüşmek üzere, herkese keyifli tatiller! :)

6 yorum: