88.Akademi Ödülleri / Tahminlerim

15:40 orta boy popcorn 4 Comments

Yeni bir yazı ile hepinize selam! Bu yıl 88.kez sahiplerini bulacak "Akademi Ödülleri" yani bizim bildiğimiz ad ile "Oscar"lar için bir tahmin yazısı yazmak istediğimi söylüyordum snapchat'te. Fırsat bulup, törenden önce yazabildiğim için çok mutluyum. Tören, Pazar gecesi Türkiye saati ile 03:00'te başlayacak. 01:00'de de "Kırmızı Halı" başlar. Ki en az tören kadar merakla beklerim her sene. Yine geçen yıl olduğu gibi, Digiturk Oscar kanalından yayınlanacak. Zaten 1 aydır kanal açık ve bizi yolu Oscar'dan geçen çoğu harika film ile buluşturuyor. Yine Yekta Kopan'ın sunumuyla, Ceyda Düvenci gibi birkaç ünlü ismin de katılacağı bir program da olacak kanalda. Her yıl olduğu gibi. Tören, artık ikonikleşen "Dolby Theatre"da gerçekleşecek ve sunuculuğunu Chris Rock üstelenecek. Umarım, eğlenceli ve "Hadi bu da geçsin artık."diye sıkılarak beklemediğimiz bir tören olur.

Ben de kendimce bir tahmin listesi hazırladım ve paylaşmak istiyorum sizinle de. Bakalım kaçını tutturacağım? Yalnız şunun altını çizeyim, filmlerin tümünü izlemedim. Pazara kadar da izleyemeyeceğim malesef. Bu tahminler, birkaç izlediğim filme ve daha da önemlisi şu ana kadarki ödüllerin sonuçlarına göre yaptığım bir tahmin. Oscar'a dek bize sonucu tahmin etmemizi sağlayan pek çok ödül oluyor malum. Daha da uzatmadan başlıyorum:

En İyi Film: Bu dalda sezon başından beri neredeyse iki film arasında geçen bir yarış var. Oscar gecesi de öyle olacak büyük bir sürpriz olmazsa. The Revenant ve Spotlight ikilisinden biri ödülü kucaklayacak ki %90 Spotlight olacak bu. The Revenant daha çok bir yönetmen filmi ve geçen yıl Inarritu'nun Birdman'inin bu ödülü kazandığı düşünülürse, aynı kişinin filmi iki yıl üst üste kazanamaz bence. Ki şu ana kadarki ödüllerde de Spotlight daha fazla kazanan taraf oldu. Spotlight'ı malesef izleyemedim ve çok merak ediyorum ben de.

En İyi Yönetmen: İşte burada aslında Inarritu kazanır derdim, geçen sene olmasa. Hak ediyor da çünkü. Ama yine geçen yıl sebebiyle bence o değil de George Miller kazanacak. Ki Mad Max de izleyenlerin bayıldığı bir film, yönetmenin çok iyi iş çıkardığı konuşuluyor. Emin de değilim tabi ki. Inarritu'nun da şansı epey yüksek. Sonuçta bu iki büyük ödülden birini, böyle ses getirip takdir gören bir filme verirler gibi.

En İyi Uyarlama Senaryo : Room ya da The Big Short ikilisinden biri kazanacaktır.
En İyi Ozgün Senaryo : Burada da aslında gönül ister ki, Inside Out kazansın. Keşke! Bence bir animasyon olmasına rağmen, çok özgündü. Ama çok da yüksek görmüyorum malesef şansını. Spotlight alır gibi.
En İyi Kadın Oyuncu: Brie Larson açık ara önde götürüyor yarışı. Bu yıl onun yılı oldu diyebiliriz zaten. Room'u da izlemedim ama çok merak ediyorum, çok başarılı bir iş çıkarmış deniyor Larson için. Cate Blanchett , onu zorlayabilecek tek isim ama ne kadar yeter bilemem. Bana kalsa, hepimiz Cate'in askerleriyiz! :)
En İyi Erkek Oyuncu: GECENİN EN GÜZEL ANI! Leo, yıllardır uğruna yapmadığını bırakmadığı ve fazla geç kalınmış heykelciğine kavuşuyor! Bunda şüphe görmüyorum bile, Akademi artık bu yıl bunu yapamaz. Tüm dünya bu anı bekliyor gibi bir şey ki film de zaten tam o Oscar alsın diye çekilmiş gibiydi (yorumumda belirtmiştim). Çok da başarılıydı tabi, az konuşarak da çok iyi verdi bize duyguları. Ancak şu da var ki, bence Michael Fassbender de çok iyi bir iş çıkarmıştı. Her şeyiyle Steve Jobs olmuştu. Hani Leo'nun böyle olduğu bir seneye denk gelmesi kötü, yoksa Oscar'ı alma şansı epey yüksekti onun da.
Yabancı Dildeki En iyi Film: Hiçbirini izlemedim. Az çok bizi de temsil eden Mustang var ama şansı pek yok gibi. San of Saul, zorlanmadan ödülü kucaklayacak sanırım.
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Buradaki yarış bence çekişmeli. Creed ile Sylver Stallone'u seven çok kişi oldu. Birkaç ödül de topladı. Bir yandan, Mark Rylance çok çok ciddi bir aday. Ben Tom Hardy'e bayıldım. Keşke o alsa ödülü. Yine de tahminimi Mark'tan yana kullanıyorum.
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Açıkçası yarışın bence en zayıf kategorilerinden biri. Adayların çoğu aman aman bir iş çıkarmamış. Ama kıtlık işte! :) Kate Winslet'ın almasını ne kadar çok istediğimi anlatamam! Hele ki Leo ile aynı gece ödül alırlarsa, benden mutlusu olmaz! Ki Kate, bence harika bir iş çıkarmış. Fiziksel olarak da çok değişmiş, karakteri de az konuşarak mimikleriyle çok iyi yansıtmış. Rooney Mara da çok başarılı dendiği için, zorlu bir aday. Carol'a da bir yerden bir ödül vermek isteyeceklerdir. Bir yandan da, Danimarkalı Kız'da en çok konuşulan şey Alicia Vikander oldu. Ödül aldığı törenler de var. Karışık yani ama sanki Kate Winslet alacak gibi, inanırsak olur bence. :)
En İyi Animasyon: En net kategori! %100 hak ederek, şüphesiz Inside Out
En İyi Özgün Şarkı: Burada ben Earned It kazansın isterim. Spectre'nin şarkısını da çok beğendim, Sam Smith'i çok severim zaten ama filmin ruhuna tam uymamıştı bence o şarkı. Ayrıca, Earned It bu yıl ciddi ses getirdi. Yine de, Writing's On The Wall daha Akademi işi ve alacak gibi ödülü. Bu arada, yanlış hatırlamıyorsam törende Sam Smith performans sergileyecek. Merakla bekliyorum.
En İyi Film Müziği: The Hateful Eight'in yüzünün gülebileceği ender kategorilerden biri. Tarantino filmi bu dalda adaysa, diğerlerinin işi zor zaten ki izleyenler de kazanmalı diyor. Ennio Morricone da bu işin en usta isimlerinden biri.
En İyi Görüntü Yönetimi: The Revenant ve Mad Max'ten birine gideceği kesin. The Revenant harikaydı bu açıdan, Mad Max'i izlemedim. Bence yine de The Revenant alır.
En İyi Saç ve Makyaj: Tahminim Mad Max'ten yana.
En İyi Kostüm Tasarımı: Carol da çok güzel gözüküyor bu açıdan ama yine Mad Max iddialı bir rakip. Karar veremedim.
      En İyi Görsel Efekt: Bu tarz teknik kategorilerde, Mad Max'in önü çok açık bence.

      En İyi Kurgu: Tahminimi Spotlight'a yatırıyorun.

      Diğer kategoriler oldukça teknik ve benim de hiçbir fikrim olmadığı için, burada dahil edip de atmak istemedim. Benim tahminlerim böyle. Kaçı çıkacak merakla bekliyorum. Sizin tahminleriniz neler? Benimle paylaşırsanız çok sevinirim, tartışırız. Sonuçları görmeye de birkaç gün kaldı zaten. Artık bize kalan, heyecanla geceyi beklemek. Oscar hakkında yine geceye dek snapchat'te, twitter ya da instagramda konuşurum mutlaka. Bir sezonu daha bitirmiş olacağız böylelikle, eksik filmlerimi de en kısa zamanda izlemek istiyorum artık. Herkese keyifli okumalar! :)

      4 yorum:

      The Revenant / Film Yorumu

      10:00 orta boy popcorn 0 Comments

      Hepinize selam! Uzun sayılabilecek bir süredir bloga doğru düzgün bir yazı girmemiştim. Snapchat'ten takip edenler bilir, son dönemde zaman bulsam bile içimden oturup yazmak gelmiyordu. Nedense bir üşengeçlik hatta onun ötesi bir durum yaşıyordum. Ama artık kendimi zorlayıp, yazımın başına oturdum yoksa olacak gibi değildi. Başlayınca, devamı da gelecek diye umuyorum. Yani, sizi birazcık yazıya boğabilirim. Çok şey var çünkü yazmak istediğim. Bugünkü yazıda ise; yaklaşan Oscar'ın en önemli adaylarından birinden bahsedeceğim. Leo'cuğuma sonunda o dünya meselesi haline gelen Oscar ödülünü kazandıracak Inarritu yapımı: The Revenant. 

      Filmi daha ilk fragmanı çıktığından beri merakla beklemiştim. Yalan söylemeyeyim, konusu çok ilgimi çekmemişti. Hatta sıkılacağımı bile düşünüyordum. Inarritu, son dönemde kendi çıtasını daha da yükseğe taşımış, gerçekten bu işi en çok emek harcayarak yapan yönetmenlerden biri. Yönettiği filmler içinde çok kötü eleştiriler alan ya da imdb'de (oradaki puanlar ne kadar önemliyse) 7'den aşağı puan alan bir filmi yok, siz düşünün! Tüm filmlerini izleyemedim ama en kısa zamanda izleyebilirim umarım. Filme dönersek; geçen yıl ödülü kucaklayan "Birdman"den sonraki film olması sebebiyle, daha da bir merak içindeydik haliyle. Peki bakalım bu beklentiler bana göre karşılanabilmiş mi?

      Doğruyu söyleyeceğim, bana göre hayır. Özellikle okuduğum yorumlar sonrası, daha da artmıştı beklentim ve beklediğimi bulamadım açıkçası. Sanırım, filmleri çok beklentiye girmeden izlemek daha iyi. Buradan filmin kötü olduğunu çıkarmayın kesinlikle. Çok emek harcanmış, görsel açıdan çok çok sağlam, süresine ve konusuna rağmen neredeyse hiç sıkmayan ve gerçekten baş oyuncularının duyguları çok iyi yansıttığı bir film olmuş. Oldukça beğendim ama bayılamadım işte. Bu kadar yazdım ama filmin konusundan bahsetmemişim. Bilmeyenler için özetleyeyim. En basit haliyle anlatmak gerekirse, birlikte çalıştığı insanlar tarafından yarı yolda bırakılarak ölüme terk edilen bir adamın yaşam mücadelesini ve intikamını konu alıyor film. İntikam almasına sebep olan davranışı da, filmi izleyin öyle görün. :) Ben spoiler yemiştim ve bunu bilerek girdim ama neyse ki başlarda gösterilen ve tahmini çok zor olmayan bir şeymiş.
      Film günümüzde geçmiyor, 1820'lerde geçiyor. Kabilelerin olduğu, avcılığın çok ama çok ön planda olduğu bir dönem. Zaten kahramanımız Hugh Glass da bir avcı. Filmin giriş kısmı oldukça hareketliydi, birkaç sahne sonrasında hemen aksiyonun içine atıvermiş bizi yönetmen. Ayrıca belirtmeliyim ki, çok vahşi ve bu vahşiliği tüm çıplaklığıyla gösteren bir film. Bazı sahnelerde gözümü kapatmak zorunda kaldım yani, bana çok fazla geldi. Sağlam mide gerektiriyor. Bu konuda ciddiyim çünkü birçok sahne böyle. Hala aklıma geldikçe, "Bu nasıl oldu?" dediğim şeyler var. Hugh'un tek başına kalmasına sebep olan şey, bir ayı şeklinde "çok ciddi" bir biçimde yaralanması. Bu spoilere girmiyor bence, bilmeyen kalmadı çünkü bu sahneyi. :) Gerçekten izlerken gözlerimi kapattım yer yer, çok çok çok gerçekçiydi. Ayı, bildiğimiz gerçek ayıydı yani. Ve saldırı, tüm ayrıntılarıyla gösterilmiş. Bu sahneden sonra da, Hugh'un tek başına kalışını ve resmen ölüp ölüp dirilmesini izliyoruz. Hani kediler 9 canlıdır derler ya, Hugh kedileri de geçmiş öyle diyeyim size. :)

      Çok az kişi var filmde, kalabalık bir ekip yok. Zaten filmin %80'inde sadece Leo'yu görüyoruz gibi bir şey. Ama bu kadar az karaktere ve filmin uzunluğuna -iki saati aşıyor- rağmen, çok az sıkıldım. Birkaç yer hariç, hiç sıkılmadım. Bence bu bile önemli bir başarı. Akıcı bir film. Görsel açıdan, ef-sa-ne olmuş! Filmin en iyi yanı kesinlikle. Emmanuel Lubezki, yine konuşturmuş tüm yeteneğini. Bu adamın yaptığı bir şey de kötü olsun! İMAX'de izleyince daha da bir beğendim. Bildiğiniz kartpostallara benzer doğa manzaraları gösteriliyor sık sık, filmi kesip durmuş yönetmen. Başta bu biraz garip geldi, konuya çok mu ara veriliyor diye düşündüm ama sonradan alıştım. Filmle ilgili bir de bilgi vereyim, tamamen "gün ışığı" kullanılmış. Çok uzun sürmüş zaten çekimler. Bunu duyunca, daha da bir etkilenmiştim harcanan emekten.
      Leonardo DiCaprio, direk Oscar'a oynamış. Valla çok sevsem de kendisini, doğruya doğru. :) Hatta bence bu film Leo Oscar alsın diye yapılmış neredeyse. :) Şaka bir yana, çok başarılı. O ölüm kalım savaşını çok iyi yansıtmış, film boyunca çok az konuşarak sadece gözleri ve mimikleriyle çok iyi vermiş duyguları. Artık konuşmasını bekliyoruz heyecanla hepimiz. :) Yardımcı oyuncu rolündeki Tom Hardy de, en az Leo kadar hatta bazılarına göre ondan daha iyi bir iş çıkarmış. Ben başta tanımadım onu, baya değiştirmişler. Sonradan hatırladım oynadığını ve fark ettim. O da harikaydı gerçekten, nefret ettirdi karakterinden. :) Zaten bu film yönetmen ve oyuncu filmi, ikisi de işlerini gayet iyi yapmış bana göre.

      Peki ben neden bayılmadım? Çünkü, bir kere filmin tam amacını anlayamadım. Yani, tabi ki her filmin bir amacı olmak zorunda değil ki bu filmin bazı yerlerde insanı düşündürdüğü de doğru. Ama hani film boyu adamın yerlerde sürünmesini, kanlar içinde yüzmesini, ölümlerden ölüm beğenmesini izledik. Sonu da bence biraz tahmin edilebilirdi. Yani bilmiyorum, başka bir şeyler daha aradım ben. Bir de, ben gereksiz uzun buldum bu konu için. İkinci yarı hele, baya uzatılmış gibi geldi. Gayet de 100 dk olabilecek bir filmmiş. Bir diğer eleştirim de, bazı sahnelerin bana göre pek gerçekçi olmamasıydı. Mesela o ayı sahnesi.. Yani cidden düşündüğümüzde, o halde biri kurtulabilir mi? Hem de doğru düzgün bir şey yemeden. Hadi onu geçtim, daha tam iyileşemeden uçurumlardan aşağı düşmeler falan. Film olduğunu biliyoruz da bu kadar da olmaz dedirtti bana.

      Ama bu birkaç eleştirim haricinde, yılın en sağlam filmlerinden biri olmuş. Sinemada görmeye alışık olmadığımız bir konu, harika görsellik ve oyunculuklar, iyi kurgu ve akıcı bir film. Size de kesinlikle izleyin derim. Bu sene bu kadar ses getirmiş bir filmi, kaçırmayın. En kötü, fikriniz olmuş olur. :) İzleyenler varsa, yorumlarını mutlaka bekliyorum. Merak ediyorum, benim gibi beklediğini tam bulamayan var mı. Yoksa herkes mi bayıldı? Ayrıca, Oscar töreninden kaç ödülle ayrılacağını da çok merak ediyorum. Inarritu, iki sene üst üste kazanır mı dersiniz? Tam 12 dalda aday oldu film! Filmin imdb sayfasına ulaşmak isteyenler, tıklasın.

      Bir film yorumunun daha sonuna geldik böylece. Baya uzun bir yazı oldu. Dönüşü tam yaptım gibi! Giriş kısmı gereksiz uzun oldu sanki ama neyse. Okuyanlara kocaman teşekkürler gerçekten! Bana her yerden ulaşabilirsiniz, artık ara vermeden yazılarıma devam etmeyi umuyorum. Ayrıca, herkesin haftası çok güzel geçiyordur umarım. Sonraki yazıda görüşürüz! :)

      0 yorum:

      GRAMMY 2016 / Kazananlar

      14:01 orta boy popcorn 0 Comments

      Tekrar merhaba! Dün gece Los Angelas'ta gerçekleşen "Grammy Ödülleri"nin kazananlarını paylaşıyorum bugün. Çoğunuz zaten görmüştür ama olsun, burada da olsun. :) Taylor Swift yine ödülü kapmış! Güzel bir albümdü evet de "en iyi albüm" konusunda emin değilim. Tori Kelly bir ödül alsın isterdim ama olmamış. Ed Sheeran ise sonunda ilk Grammy'sine kavuştu ki çok sevindim! Ödüllerden çok performansları merak ediyorum. Bu akşam tekrarını Power TV'de bulabilirsiniz. Kazananlar hakkındaki fikirlerinizi benimle paylaşmayı unutmayın. Snapchat'te de biraz sohbet yaptım bunun üzerine, takip edebilirsiniz. Görüşürüz! :)

      En İyi Yeni Sanatçı

      Courtney Barnett
      James Bay
      Sam Hunt
      Tori Kelly
      Meghan Trainor - KAZANAN

      Yılın Kaydı

      “Really Love” D’Angelo and the Vanguard
      “Uptown Funk,” Mark Ronson featuring Bruno Mars - KAZANAN
      “Thinking Out Loud,” Ed Sheeran
      “Blank Space,” Taylor Swift
      “Can’t Feel My Face,” the Weeknd

      Yılın Şarkısı

      “Alright,” Kendrick Lamar
      “Blank Space,” Taylor Swift
      “Girl Crush,” Little Big Town
      “See You Again,” Wiz Khalifa featuring Charlie Puth
      “Thinking Out Loud,” Ed Sheeran - KAZANAN

      Yılın Albümü

      Sound & Color, Alabama Shakes
      To Pimp a Butterfly, Kendrick Lamar
      Traveller, Chris Stapleton
      1989, Taylor Swift - KAZANAN
      Beauty Behind the Madness, The Weeknd

      En İyi Pop Solo Performans

      “Heartbeat Song,” Kelly Clarkson
      “Love Me Like You Do,” Ellie Goulding
      “Thinking Out Loud,” Ed Sheeran - KAZANAN
      “Blank Space,” Taylor Swift
      “Can’t Feel My Face,” The Weeknd

      En İyi Düet / Grup Pop Performans

      “Ship to Wreck,” Florence + the Machine
      “Sugar,” Maroon 5
      “Uptown Funk,” Mark Ronson featuring Bruno Mars - KAZANAN
      “Bad Blood,” Taylor Swift featuring Kendrick Lamar
      “See You Again,” Wiz Khalifa featuring Charlie Puth

      En İyi Vokal Pop Albümü

      Piece by Piece, Kelly Clarkson
      How Big, How Blue, How Beautiful, Florence + the Machine
      Uptown Special, Mark Ronson
      1989, Taylor Swift - KAZANAN
      Before This World, James Taylor

      En İyi Dans Kaydı

      “We’re All We Need,” Above & Beyond featuring Zoë Johnston
      “Go,” The Chemical Brothers
      “Never Catch Me,” Flying Lotus featuring Kendrick Lamar
      “Runaway (U & I),” Galantis
      “Where Are Ü Now,” Skrillex and Diplo with Justin Bieber - KAZANAN

      En İyi Dans / Elektronik Albümü

      Our Love, Caribou
      Born in the Echoes, The Chemical Brothers
      Caracal, Disclosure
      In Colour, Jamie xx
      Skrillex and Diplo Present Jack Ü, Skrillex and Diplo - KAZANAN

      En İyi Rock Performansı

      “Don’t Wanna Fight,” Alabama Shakes - KAZANAN
      “What Kind of Man,” Florence + the Machine
      “Something from Nothing,” Foo Fighters
      “Ex’s & Oh’s,” Elle King
      “Moaning Lisa Smile,” Wolf Alice

       

      En İyi Rock Şarkısı

      “Don’t Wanna Fight,” Alabama Shakes - KAZANAN
      “Ex’s & Oh’s,” Elle King
      “Hold Back the River,” James Bay
      “Lydia,” Highly Suspect
      “What Kind of Man,” Florence + the Machine

      En İyi Rock Albümü

      Chaos and the Calm, James Bay
      Kintsugi, Death Cab for Cutie
      Mister Asylum, Highly Suspect
      Drones, Muse - KAZANAN
      .5: The Gray Chapter, Slipknot

      En İyi Alternatif Albüm

      Sound & Color, Alabama Shakes - KAZANAN
      Vulnicura, Björk
      The Waterfall, My Morning Jacket
      Currents, Tame Impala
      Star Wars, Wilco

      En İyi R&B Performansı

      “If I Don’t Have You,” Tamar Braxton
      “Rise Up,” Andra Day
      “Breathing Underwater,” Hiatus Kaiyote
      “Planes,” Jeremih featuring J. Cole
      “Earned It (Fifty Shades of Grey),” The Weeknd - KAZANAN

      En İyi R&B Şarkısı

      “Coffee,” Miguel
      “Earned It (Fifty Shades of Grey),” The Weeknd
      “Let It Burn,” Jazmine Sullivan
      “Really Love,” D’Angelo and the Vanguard - KAZANAN
      “Shame,” Tyrese
        

      En İyi R&B Albümü

      Coming Home, Leon Bridges
      Black Messiah, D’Angelo and the Vanguard - KAZANAN
      Cheers to the Fall, Andra Day,
      Reality Show, Jazmine Sullivan
      Forever Charlie, Charlie Wilson

       

      En İyi Rap Performansı

      “Apparently,” J. Cole
      “Back to Back,” Drake
      “Trap Queen,” Fetty Wap
      “Alright,” Kendrick Lamar - KAZANAN
      “Truffle Butter,” Nicki Minaj featuring Drake and Lil Wayne
      “All Day,” Kanye West featuring Theophilus London, Allan Kingdom and Paul McCartney

      En İyi Rap/Sung İşbirliği

      “Only Man Can Change the World,” Big Sean featuring Kanye West and John Legend
      “Glory,” Common and John Legend
      “Classic Man,” Jidenna featuring Roman GianArthur
      “These Walls,” Kendrick Lamar featuring Bilal, Anna Wise & Thundercat - KAZANAN
      “Only,” Nicki Minaj featuring Drake, Lil Wayne and Chris Brown

      En İyi Rap Şarkısı

      “All Day,” Kanye West featuring Theophilus London, Allan Kingdom and Paul McCartney
      “Alright,” Kendrick Lamar - KAZANAN
      “Energy,” Drake
      “Glory,” Common and John Legend
      “Trap Queen,” Fetty Wap

       

      En İyi Rap Albümü

      2014 Forest Hills Drive, J. Cole
      Compton, Dr. Dre
      If You’re Reading This It’s Too Late, Drake
      To Pimp a Butterfly, Kendrick Lamar - KAZANAN
      The Pinkprint, Nicki Minaj

       

      En İyi Country Solo Performans

      “Burning House,” Cam
      “Traveller,” Chris Stapleton - KAZANAN
      “Little Toy Guns,” Carrie Underwood
      “John Cougar, John deere, John 3:16,” Keith Urban
      “Chances Are,” Lee Ann Womack

       

      En İyi Country Düet/Grup Performansı

      “Stay a Little Longer,” Brothers Osborne
      “If I Needed You,” Joey+Rory
      “The Driver,” Charles Kelly, Dierks Bentley & Eric Paslay
      “Girl Crush,” Little Big Town - KAZANAN
      “Lonely Tonight,” Blake Shelton featuring Ashley Monroe

      En İyi Country Şarkısı

      “Chances Are,” Lee Ann Womack
      “Diamond Rings and Old Barstools,” Tim McGraw
      “Girl Crush,” Little Big Town - KAZANAN
      “Hold My Hand,” Brandy Clark
      “Traveller,” Chris Stapleton

      En İyi Country Albümü

      Motevallo, Sam Hunt
      Pain Killer, Little Big Town,
      The Blade, Ashley Monroe
      Pageant Material, Kacey Musgraves
      Traveller, Chris Stapleton - KAZANAN

      En İyi Müzik Video

      “LSD,” A$AP Rocky
      “I Feel Love (Every Million Miles),” The Dead Weather
      “Alright,” Kendrick Lamar
      “Bad Blood,” Taylor Swift featuring Kendrick Lamar - KAZANAN
      “Freedom,” Pharrell Williams

      En İyi Müzik Film

      Mr. Dynamite: The Rise Of James Brown
      Sonic Highways, Foo Fighters
      What Happened, Miss Simone, Nina Simone
      The Wall, Roger Waters
      Amy, Amy Winehouse - KAZANAN

      0 yorum:

      BAFTA 2016 / Kazananlar

      10:14 orta boy popcorn 6 Comments

      Herkese yepyeni bir haftadan merhaba! Bu hafta enerji doluyum, buralar hep yazı dolacak diye umuyorum. :) İlk olarak, dün gece gerçekleşen "BAFTA"dan başlayacağım. İzlemedim töreni. Daha doğrusu, unuttum. Her törenin gece olmasına o kadar alışmışım ki, bunun erken olacağını unutmuşum. Neyse artık, tekrarlarına bakacağım. Benim sevdiğim bir tören BAFTA. Böyle bir elitlik oluyor sanki salonda. :) Ayrıca, Oscar öncesi tahminleri de kolaylaştırıyor. Bakalım bu yıl kimler kazanmış?

      En İyi Film: Diriliş (The Revenant) 
      En İyi Yönetmen: Alejandro G. Inarritu- Diriliş (The Revenant) 
      En İyi Erkek Oyuncu: Leonardo DiCaprio- Diriliş (The Revenant) 
      En İyi Kadın Oyuncu: Brie Larson- Gizli Dünya (Room) 
      En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Mark Rylance- Casuslar Köprüsü (Bridge of Spies) 
      En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Kate Winslet- Steve Jobs 
      En Orijinal Senaryo: Spotlight 
      En İyi Sinematografi: Diriliş (The Revenant) 
      En İyi Belgesel: Amy 
      En İyi İngiliz Filmi: Brooklyn 
      En İyi Uyarlama Senaryo: Büyük Açık (The Big Short) 
      En İyi Animasyon Filmi: Ters Yüz (Inside Out) 
      En İyi Yabancı Film: Wild Tales 
      En İyi Prodüksiyon Tasarımı: Çılgın Max: Öfkeli Yollar (Mad Max: Fury Road) 
      En İyi Görsel Efekt: Yıldız Savaşları: Güç Uyanıyor (Star Wars: The Force Awakens) 
      En İyi Makyaj ve Saç: Çılgın Max: Öfkeli Yollar (Mad Max: Fury Road) 
      En İyi Kostüm Tasarımı: Çılgın Max: Öfkeli Yollar (Mad Max: Fury Road) 
      En İyi Ses: Diriliş (The Revenant) 
      En İyi Müzik: The Hateful Eight


      The Revenant yine almış götürmüş. Açıkçası, gerçekten başarılı bir film evet. Yönetmen ödülünü de almasına hiç lafım yok, farklı bir şey ortaya koymuş yine Inarritu. Ama en iyi filmi de vermezdim ben olsam. Diğer adayların hepsini izlemedim henüz ama o kadar değil diye düşünüyorum. Neyse, filmin yorumu 1-2 güne gelecek zaten. Şimdi susayım. :) Leo'cuğum ve Kate'ciğim böyle aynı gece ödül alınca çok seviniyorum. Darısı Oscar'a! Inside Out'un kazanmasından dolayı da çok mutluyum ve bu yıl önünü kesecek bir filmin olmadığını düşünüyorum. Diğer ödüller daha teknik, pek yorumum yok o sebeple.

      Siz sonuçlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Olmamış dedikleriniz var mı? Yorumlarınızı bekliyorum. Oscar öncesi kendime göre bir tahmin yazısı da yazacağım, beklemede kalın. Filmerin hepsini yine izleyemeyecek gibiyim ama. Ayrıca, bu gece de müziğin Oscar'ı olan "Grammy Ödülleri"var. Saat nedeniyle ne yazık ki, canlı izleyemeyeceğim ama yarın sonuçlarla buradayım! Çok güzel performanslar olacak, heyecanlıyım.

      Snapchat'te de belki bir Grammy-Oscar sohbeti yaparım. "asenagunkaya"adı ile beni ekleyebilirsiniz. Umarım, hepimiz için güzel bir hafta olur! Sonraki yazıda görüşürüz! :)

      6 yorum:

      Pazar Dinlemesi

      15:16 orta boy popcorn 0 Comments

      Herkese keyifli Pazarlar! Gün, "Sevgililer Günü". Ben de günün anlam ve önemine uygun bir şarkı seçmek istedim. Aslında geç kalktığım için, biraz geç kaldım paylaşmakta ama yine de paylaşmak istiyorum. Aşkı temalı şarkılar içinde en sevdiklerimden biri paylaşacağım şarkı. Sözleri özellikle harika. Ses zaten muhteşem! Aslında bu paylaştığım, şarkının orjinali değil. Ama kız o kadar güzel ve naif yorumlamış ki, bu versiyonu daha güzel bile diyebilirim. Umarım, siz de benim gibi keyifle dinlersiniz. Yeni keşfediyorsanız, yorumlarınızı bekliyorum. Hepinize şimdiden harika bir hafta dilerim, görüşürüz! :)

      0 yorum:

      Gözlerindeki Canavar / J.M.Darhower

      11:35 orta boy popcorn 0 Comments

      Hepinize yeniden merhaba! Bu aralar blogda yazacak şey bulmak konusunda ciddi sıkıntı çekiyorum. Konu bulamıyorum. Çok fikrim var ama bir türlü bir temele oturtamıyorum. Sizin önerilerinize ihtiyacım var o yüzden. Blogda okumak istediğiniz şeyleri söylerseniz çoook sevinirim. :) Birkaç gün öncesine kadar "Ruhumdaki Canavar"ı okuduğumu beni Instagram'dan takip edenler biliyordur, etmiyorsanız aynı adla (ortaboypopcorn) beni orada bulabilirsiniz. . İlk kitabı okuyalı baya oldu ama bloga yorum girmemişim nedense. Madem öyle, ben de ikinciden önce ilk kitabı yorumlayayım dedim. Aslında tek yazıda ikisini de yazacaktım ama sonra ayrı ayrı daha ayrıntılı ve güzel bir şeyler ortaya çıkar diye düşündüm. Yazı da malesef sarktı, bir türlü yazamadım. Kısacası; bugün çok konuşulan, çok tartışılan kitap "Gözlerindeki Canavar" yorumu ile buradayım.
      Kitap, hayatı boyunca sürekli yer değiştirmek zorunda kalmış ve annesi tarafından adeta bir kozanın içinde büyütülmüş bir kızın üniversiteye girişiyle birlikte tek başına kalmasını ve ayaklarının üzerinde durmasını anlatıyor. Tabi, tanıştığı yeni insanlar kitabın esas konusu denilebilir. :) Karissa ile Ignazio Vitale'in yolları, bir gün bir şekilde kesişir. Vitale; Karissa'nın deyişi ile Naz, oldukça karanlık, gerçekten korkutucu ve karanlık işlere bulaşmış biridir. Daha önce okuduğunuz kötü çocukları falan unutun. Naz, gerçekten kötü ve çocuklukla yakından uzaktan alakası yok. Ne istediğini hep bilen, kendinin farkında olan ve sevdiği kadının bile onu değiştirmesine izin vermeyen biri. Kendi içinde çok çelişkileri olan bir adam aslında. Dışarıdan görünen o sert ve soğuk görünümün altında, Karissa'nın yanında çok ilgili ve kibar. Adeta bir beyaz atlı prens! O yüzden, kitabın kapağındaki yazının kitaba cuk diye oturduğunu düşünüyorum. Karissa, henüz kendini çözememişken, Vitale hayatına bomba gibi düşüyor ve feci bir şekilde tutuluyor. Bırakması gerektiğini biliyor ama bırakamıyor. Bir süre sonra da kendini tamamen bırakıyor, direnmekten vazgeçiyor zaten ama zihninde hep bir düşünce yumağı hakim. Daha ileriye gitmeden burada kesiyorum konu anlatımını, ilerisi spoiler olabilir çünkü. Yani, ikisinin karşılaşması ikisinin de hayatını geri dönülmez biçimde değiştiriyor ve ondan sonrası olaylar olaylar..

      Bu arada, ikilinin arasında oldukça fazla bir yaş farkı olduğunu da söyleyeyim. Açıkçası, bana da bu fazla geldi. Keşke bu kadar olmasaydı diye düşündüm. Ama şu da var ki; eğer Vitale bu yaşta olmayıp Karissa'dan en fazla birkaç yaş büyük biri olsaydı, bu kitap böyle bir kitap olamazdı. Vitale'in o yaşanmışlıkları, şu anki kafası olmazdı. Kısacası, bambaşka bir kitap olurdu. Ayrıca, okurken yaş farkı hiç hissedilmiyor. Karissa da yaşına göre oldukça olgun bir karakter. E birlikte sinemaya, konsere giden çiftlerden olmadıkları için de yaş farkını unutuyorsunuz okurken. Kitap, ilk çıktığı günden beri çok eleştiriler aldı biliyorsunuz. Bir kısmına belki hak veriyorum diyebilirim ama abartıldığını da düşünüyorum kesinlikle. Artık yayın dünyası gerçekten değişti, her çeşit şeyi okur olduk ve Vitale'e gelesiye kadar neler okuduk neler basıldı yani. Birkaç bölüm dışında, neredeyse genç yetişkin tadında ilerleyen bir kitap aslında. Ayrıca, yazar bu şekilde düşünmüş ve kaleme almış ve yayınevinin de bunu değiştirmeden sunması çok güzel. Okumak istemeyen, etkileneceğini düşünenler zaten okumaz. Neyse, fazla derinlere girmeyeyim. :)

      Karissa'nın en yakın arkadaşı -adını unuttum- var ve Karissa'dan tamamen farklı. Çok uçarı bir kız. Karissa'nın annesi, gerçekten az geçse de kitap için kilit bir karakter. Öyle diyeyim. Babası, Karissa çok küçükken onları terk etmiş. Öyle biliniyor en azından. ;) Vitale'nin babası gibi sevdiği ve çok değer verdiği, onun bu noktaya gelmesinde katkıda bulunmuş kötülerin kötüsü bir Ray var ki en sevmediğim karakter oldu benim. Aslında çok büyük bir kötülüğü olmasa da, çok acımasız ve karanlığa her anlamda dalmış bir karakter. Kendi çıkarlarını her şeyden ve herkesten önde tutuyor. Bunun gibi yan karakterler de var kısacası ama kitabın %80'inde Naz&Karissa okuyoruz. 

      Kitapta; Vitale'in özgünlüğünü çok sevdim. Önceden dediğim gibi, gerçekten kitap boyunca hiç değişmiyor. O, kızı tanıyınca yumuşayanlardan değil. Kaba da değil tabi, yanlış anlaşılmasın. Adamdan etkilenmemek mümkün değil zaten. İlk kitapta gerçekten hayran olunacak şekilde yazılmış ama ikinci kitabı da okuduğum için, eski aşkım yok. Onu da o zaman yazarım. Çok akıcıydı, çok keyifliydi kitap. Genelde az mekan olsa da ve çoğunlukla iki karakter olsa da, hiç sıkmıyor. Bol bol merak duygunuzu körükleyecek şey oluyor. Kitap bir bilmece gibi, sonuna yaklaştıkça parçaları birleştiriyorsunuz kafanızda. Beğenmediğim, çok bir şey yok açıkçası. Yaş farkını da çok sayamayacağım. Belki Vitale'in yaptıkları ile ilgili sevmediğim şeyler var diyebilirim ama sonuçta her şeye rağmen Vitale öyle biri. Şunu söyleyebilirim ama kitapta biraz daha eğlenceli diyaloglar olabilirdi. Tamam o tarz bir kitap değil ve Vitale hiç öyle biri değil ama yine de eğlenceli birkaç sahneye hayır demezdim. Birbirleriyle konuşurken bile şaka yapmıyorlar neredeyse.

      Ayrıca, kitabın çevirmeni Arzu Altınanıt'ı buradan tebrik ediyorum. Kusursuz bir çeviri yapmış ve her şeyi çok güzel aktarmış. Diğer kitapta da bu aynı şekildeydi. Aslında iki kitap olacak diye biliyorduk hepimiz ama ikinci kitabı okurken seri devam etmeli, eksik şeyler var diyordum ki Yabancı Yayınları'ndan üçüncü kitabın geleceği haberi geldi. Kitabın yurtdışı kapağı da paylaşıldı hatta. Gayet uyan bir kapak diğer ikisine. Baya merak ediyorum onu da. Yabancı Yayınları demişken, kitabın baskı kalitesi çok güzeldi. Ve kapağı da orjinal çıkarmaları çok güzel olmuş. Genelde cilti oluyor artık çoğu kitapları ama bunlar ciltsiz. Yine de, kalteli bir kapak var. Zaten; gerek çıkardıkları kitaplar gerek de baskı kaliteleri ve gösterdikleri özen ile, en sevdiğim yayınevi olma yolundalar! İkinci kitabı da bitirdim, onu da tabi yorumlayacağım en kısa sürede. İlkine göre daha uzun bir yazı bile olabilir.

      Okuduysanız siz nasıl buldunuz? Beğenmediğiniz şeyler var mıydı? Ben yine kaptırıp bir destan yazmışım. Tümünü okuyanlara valla bravo! :) Tatil bitti -tatilde olanlar için tabi-. Umarım, çok güzel geçmiştir herkesin tatili. Çok çabuk geçti, bir şey anlamadım 2 haftadan. Ben tatilde değilidim zaten. Size bir şey sormak istiyorum ayrıca. Kesinlikle prof. falan değilim ve öyle sürekli makyaj yapıp, ürün almıyorum ama yine de seviyorum makyajı ve ürünleri kurcalamayı. İlgim var. Hani makyaj blogu gibi olmayacak burası ama arada "diğer" kategorisine birkaç şey yazsam mı diyorum. Veya instagramdan paylaşsam mı? Ne dersiniz? Bu konuda çok kararsızım, lütfen yardım edin! Bu uzuuuun yazıyı okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Snapchat ve instagram'da bu sıralar oldukça aktifim, beni instagramda blog adım ile snapchat'te ise "asenagunkaya" adı ile bulabilirsiniz. Herkese keyifli günler! :)

      Puanım: 5/5

      0 yorum:

      ORTA BOY POPCORN'LA RÖPORTAJLAR 22 / THPENSİEVE (NİHAN) - Part 2

      19:51 orta boy popcorn 0 Comments

      Herkese selam! Nasılsınız? Bir süre önce Nihan'la yaptığımız çok keyifli röportajın ilk partını yayınlamıştım. Dün de devamını paylaştı Nihan kanalında. Ben de ancak şimdi bloguma ekleyebiliyorum. Bu da ilki gibi çok güzel olmuş. Umarım, siz de keyifle izlersiniz. Lütfen düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın, merak ediyorum nasıl bulduğunuzu. Üçüncü ve son part da yakında burada olacak. Bana tüm -özellikle snapchat son favorim- sosyal medya adreslerimden ulaşabilirsiniz. Herkese iyi seyirler ve iyi haftalar! :)

      0 yorum: