ORTA BOY POPCORN'LA RÖPORTAJLAR 17 / YORUM CADISI (FEHİMAN)

17:08 orta boy popcorn 0 Comments

Kocamaaan bir tatil döneminin ardından gün itibariyle okullar açıldı ve yeni sezon "resmi" olarak başladı diyebiliriz. İşler yoğunlaştı, çocuklar okul bahçelerinde koşturmaya başladı. Kesinlikle bir yaz insanıyım ama sonbahar-kış döneminin bu hareketli hallerini de çok sevdiğimi itiraf edeyim. Neyse şimdi yazının konusundan sapacak bir yerlere girmeyeyim. Herkese çok ama çok güzel bir okul-iş dönemi dilerim. :) Bu röportaj dizisini çok ama çok uzattığımı kabul ediyorum, çok üzgünüm. Bir türlü olmadı işte. Yazın da yazmaya ara verince bitiremedim. O yüzden en kısa zamanda bitirmek için artık oturdum başına bilgisayarın. Çok az kaldı zaten ama güzel isimlerle kapanış yapacağımı belirtiyorum, takipte olun yani! :)

Yazı dizisinin 17.sinde konuğum; sevgili "Yorum Cadısı". Yani Fehiman, çoğunuzun tanıdığı bir isim. Aslında cevaplarını önceden vermişti ama ben yayınlamakta gecikince tekrar üstünden geçti. Benim yazılarını keyifle okuduğum, benim gibi kitap dışı şeylerde de bolca yazan bir blogger. Ben cevaplarını okurken çok eğlendim, umarım siz de keyifle okursunuz! Kendisinde buradan tekrar teşekkür ediyorum katıldığı için. Sonraki yazıda görüşürüz! :)

Öncelikle, röportaj teklifimi kabul ettiğin için çok teşekkürler. Sorular az değil ama umarım sıkılmazsın cevaplarken. Sorulara geçmeden, bize biraz kendinden bahseder misin? Kimdir, nasıl biridir bu blogger?

Ben de teklif ettiğin için teşekkür ederim. Klasik bir şekilde, kısaca bahsedeyim kendimden. Ben Fehiman, 22 yaşındayım. Psikoloji bölümü 4. Sınıf öğrencisiyim. Doğma büyüme İzmir’liyim. Çoğu zaman kendi kendine yeten biriyim, konuşmak yerine dinlemeyi tercih ederim. Bu yüzden de çok sessiz biriymiş gibi görünüyorum :D

Sorular:

1) Klasik soruyla başlıyorum, nereden geldi bu blog açma fikri?

Doğrudan şu olay başıma geldi ve blog açtım, diye bir şey yok aslında. Blog açma fikri bir süredir aklımdaydı ama uygulamaya koymaktan çekinmiştim. Bir gün yapayım gitsin, dedim ve devamı da geldi :D Ama asıl neden, kitap, dizi ve film hakkındaki düşüncelerimi paylaşmaktı.

2) Hiç açtığına pişman olduğun ya da artık uğraşmak istemediğin için veya başka bir sebeple bırakma noktasına geldiğin oldu mu?

Bazı zamanlar sırf üşengeçlikten yazmak istemediğim zamanlar oldu ama hiç bırakma noktasına gelmedim veya açtığıma pişman olmadım.

3) Blogunu ilk açtığında, bu kadar okunacağını tahmin ediyor muydun?

Bir miktar okunacağını düşünüştüm ama bu kadar değil :D Gerçi, ben hala o kadar tanındığımı ve okunduğumu düşünmüyorum

4) Blogun için tam bir kitap bloğu diyemeyiz. Sen de benim gibi birçok şeyi yazıyorsun. “Daha çok yazmak istiyorum.” Dediğin bir şeyler var mı?

Şu sıralar çok fazla kitap yorumu yazdığımı fark ettim :D Diziye, özellikle de filmlere biraz daha ağırlık vermek istiyorum. Blogum kitap-dizi-film üçlüsü hakkında olsa da genelde kitaplara ağırlık verdiğimden, diğer ikisine biraz daha zaman ayırıp blogda bahsetmeye hayır demem.

5) Senin için “Ben artık blog işinde tutunabildim.” dedirten noktalar neler oldu?

Blogu belirli bir düzene oturttuğum zaman dedim, sanırım. Blogla ilgili başlangıçta çok değişiklik yaptım; adından ilgilendiğim konulara, tasarımından içeriğindeki ayrıntılara kadar birçok şeyi değiştirdim. Blog şu anki haline ulaştıktan sonra bunu devam ettirme kararı aldım ve öncesinde o kadar değişiklik yapıp uzun bir süre bu halini koruduktan sonra, oldu bu iş dedim

6) Neden Yorum Cadısı? Bence orijinal ve güzel bir isim. Nereden çıktı? Tepedeki cadı resmi de çok iyi bu arada! Çok kokoş bir cadısın galiba.

Teşekkür ederim. Sadece kitaplarla ilgili yazmak istemedim, dizi ve filmleri de katmak istediğim için bunları da kapsayacak bir isim kullanayım dedim. Hem bunu hem de fantastik türüne olan yakınlığımı yansıtacak “cadı”yı seçtim. Resme bakma, kokoşlukla o kadar da alakam yok :D

7) Bu tasarım işleriyle aran nasıl? Blogunun sade ama güzel bir tasarımı var. O yukarı çıkın kısmındaki cadı bile uyumlu, bulmak kolay olmamıştır. Nasıl yaptın?

İyi gibi, ama sıfırdan blog teması oluşturacak kadar da değil :D Başlarda çok zor gelmişti bu tasarım işleri ama bu da blog gibi bir süre sonra oturdu. Blogun tasarımı hazır olanlardan, internetten bulmuştum. Elimde olsa blogdaki çoğu şeyi kendim hazırlardım ama tasarımda o kadar iyi değilim. Altyapıyı yani resimleri internetten bulup hoşuma gidecek şekilde değiştirip şekillendiriyorum.

8) Çevrende kimler bloğundan haberdar? Ailen, akrabaların, arkadaşların biliyor mu?

Aileden herkesin az çok bilgisi var ama bir tek kardeşim blogumu ayrıntılarıyla biliyor. Akrabaların bilip bilmediğinden haberim yok. Arkadaşlardan ise okuldakilerden birkaçı denk gelmiş bloga, ismimi görünce bana sordular. Bir kısmı bilmiyor, diğerleri ise o şekilde öğrendiler :D

9) Blog açtığından bu yana hayatında neler değişti diye klişe bir soru sorayım?

Çok şey değişti. Blogu açmadan önce bu kadar çok şeyin değişeceğini bilmiyordum. Öncelikle düşünce tarzımda değişiklikler meydana geldi. Bir kitap okurken veya dizi ve film izlerken bir yandan bunu blogda ne şekilde işleyebilirim diye düşünüyorum. Önceden kitapları arka arkaya bitirirdim, şimdi ise okuduğum kitap hakkında günlerce düşünebiliyorum. Bunu dizi ve filmlerde de yaşıyorum. Hem okuma hem de izleme düzenim değişti, yani. Bunun dışında benim gibi blog yazan birçok kişiyle tanıştım, kimisiyle yüz yüze kimisiyle sadece internet üzerinden. İçlerinden bazıları, en yakın arkadaşım gibiler. Blog açmanın bana en büyük katkısı, bu arkadaşlar oldu ;)

10) Blog turlar hakkında ne düşünüyorsun? Siz de “Konuşan Kitaplar” olarak bu işin içindesiniz. Uzaktan çok zevkli gözüküyor ama çok zorlu yanları da vardır eminim?

Blog turları takip etmesi inanılmaz zevkli, özellikle de bunu hakkıyla yapanları. Ama inanılmaz yorucu bir iş. Sevdiğin kişilerle olunca zorlukların üstesinden bir şekilde geliyorsun ama yine de çok yoruyor; özellikle Konuşan Kitaplar gibi çok daha fazla kişiden oluşan bir gruptaysan. Biz sayıca çok fazlaydık ve herkesi orta noktada buluşturmak zor oluyordu, mesela.

11) Konuşan Kitaplar nasıl ortaya çıktı, sen nasıl dâhil oldun?

Damla, Emin, Eren ve ben bir başka tur grubundaydık ama Damla ayrıca Konuşan Kitaplar’daydı. Biraz da onun desteğiyle onlara katılmaya karar vermiştik.

12) Tura uzun zamandır ara verdiniz. Belli bir nedeni var mı?

Herkesin farklı nedenleri var, ama ortak neden günlük hayatımızı bir şekilde etkilemesi. Örneğin Emin üniversite sınavlarına hazırlanıyor, Eren yeniden üniversite hayatına atılmaya karar verdi, Damla’nın da benim gibi dersleri ağır. Bu yüzden turu rafa kaldırdık, diyelim.

13) Konuşan Kitaplar ekibini tek kelime ile anlatır mısın peki? Çok mu zor oldu?

Tek kelime biraz zor oldu, evet :D Farklı, diyebilirim. Birçok açıdan diğer tur gruplarından farklı bir gruptuk çünkü, tek ortak noktamız kitaplardı. Onun dışında farklı şehirlerdendik, farklı türdeki kitapları seviyorduk, farklı ilgi alanlarımız vardı.

14) Bir de şu Kitap Dostları’nı sorayım. Nedir, ne değildir? Blog turdan tam olarak farkı nedir?

Başlarda sadece elimizde olan kitaplara tur yapıyorduk, farkı biraz da oradan geliyordu. Dördümüzde de bulunan, henüz okumadığımız kitaplardan seçecektik tur kitaplarını. Ama bir süre sonra kitap bulamadık, içimizden birkaçının yeni kitaplar alması gerekecekti. Bunun yerine normal blog turuna dönüşelim dedik.

15) Son dönemde video çeken bloggerlar oldukça arttı ve bence çok güzel bir şey bu. Sen hiç düşünür müsün?

Şimdilik düşünmüyorum :D Kendimi yazarak ifade etmeye alıştığım için konuşurken zorlanırım, sanırım. Yazarken düşüncelerimi daha kolay bir şekilde düzene sokabiliyorum. Bir paragrafı başa alıp diğerini silebiliyorum. Ama videoda aklıma geleni söylerim gibime geliyor; karman çorman bir şeyler çıkar ortaya. Ayrıca oturttuğum düzeni bozmak istemediğim için de buna hiç başlamak istemiyorum aslında, ama belli de olmaz ;)

16) Bloga ne zaman ne yazacağını nasıl belirliyorsun? Kafana göre mi takılıyorsun? Ben bazen zaman oluyor haftalarca bir şey okuyamıyorum mesela ve yazacak şey bulamıyorum, size bazen şaşıyorum bu yüzden. Bu kadar düzenli okuyabilsem keşke…

Bazıları belirli bir düzende gidiyor, örneğin her ayın son günü o ay okuduklarımı yazıyorum. Ama çoğu o anki ruh halime göre belirleniyor. Kitabı bitirip hemen ardından yorumunu yazdığım da oluyor; okurken birkaç not aldıktan sonra, aldığım notlara güvenip yorumu ertelediğim de. Yeni başladığım bir diziden çok etkilenip bir tanıtım yazısı yazabiliyorum veya bu istediği erteleyip aylar sonra bir başka yazı dizisinde ondan kısaca bahsediyorum.

17) Bu soruyu ben soruyorum. Çok merak ettim açıkçası. Adının anlamı nedir? İnternetten bakmak kolay ama ben senden duymak istedim.

Anlayışlı, demek. İnternette de pek yazmıyor aslında; benim de bakmışlığım var :D Yazanların çoğu ise yanlış yazmışlar.

Biraz da kitaplarla ilgili sorulara geçelim.

18) Nasıl bu seviyede okumaya başladın? Örnek aldığın biri mi oldu ya da kim teşvik etti? Ve “İşte ben bu kitaptan sonra kitap kurdu oldum.” Dediğin bir kitap var mı?

Küçüklüğümden beri kitap konusunda babam hep destekleyici olmuştur. Kendisinin sevdiği kitapları okumamı sağladı, benim istediklerime de karşı çıkmadı. Dünyanın Merkezine Yolculuk’u beni kitap kurdu yapan kitap olarak sayabilirim. O kitaptan sonra fantastik türüne ağırlık verdim ve devamında Harry Potter serisiyle tanışmamın da kitap kurdu olmama etkisi oldu, tabii.

19) Sence kitap okumak isteyen ama alışkanlığı olmayanlar veya sıkılanlar ne yapmalı? Nasıl bir şeyle başlamalılar?

Öncelikle kitap okumayı kendileri, gerçekten istemeli. İnsan istemedikten sonra, yapılacak pek bir şey kalmıyor. Alışkanlığın kazanılması zor gibi gözükse de gerçekten isterlerse olacağına inanıyorum. İlgilerini çeken kitaplarla başlayabilirler. Bunun dışındaki her şey biraz da kişiden kişiye değişiyor. Ama alışkanlığın zamanla oturacağını düşünüyorum.

20) 9.soruyu genel olarak ele alırsak, ülkemizde okur sayısının (ve her çeşit kitap okuma anlamında) artması için sence ne gibi şeyler yapılabilir? Başbakan olsan ne yapardın gibi bir soru da olsa herkese soruyorum.

İşe yayınevlerinden başlanması gerektiğini düşünüyorum. 25-30 liralık kitabı okumak isteyen ama alamayıp okuyamayan insanlar var. Okurların çoğunun öğrenci olduğu göz önüne alınırsa kitapların fiyatlarında az da olsa indirime gidilmesiyle okur sayısının artacaktır. Şimdi, daha ucuz kitapları okusun diyenler de vardır ama okurun okumak istediği kitabı seçme ve onu okuma gibi bir hakkı olmalı. İnsan istediği kitabı okuyamayacaksa okur olmasının bir anlamı kalmıyor, bana göre.

21) Hayalindeki kitaplık?

İmkânım olsa evimin bir odasını sırf kitaplara ayırırdım. 3 duvara boydan boya kitaplık yaptırsam güzel olurdu. Kitaplığın yapıldığı malzeme dayanıklı olduktan sonra, gerisi o kadar da önemli değil. Ama bir TARDIS kitaplığına da hayır demezdim yani :D

22) Başucu kitabın? Kitapların?

Başucu kitaplarım genelde her zaman, sıkılmadan okuyabileceğim kitaplardan oluşuyor. Tehlikeli Diyardan Öyküler, Hobbit, Edgar Allan Poe’nun Bütün Hikayeleri, Dünyanın Merkezine Yolculuk aklıma ilk gelenlerden.

23) En sevdiğin 3 yazar?

J.R.R. Tolkien, J.K. Rowling ve Jules Verne.

24) En sevdiğin türler? “Asla okumam.” dediğin bir tür var mı?

Fantastik ve bilim kurguyu büyük bir zevkle okurum, en sevdiğim türlerin başında bu ikisi geliyor. Onun dışında polisiye ve gerilim de okumayı seviyorum. Asla okumam dediğim bir tür yok aslında, neredeyse bütün türlerden biraz okumuşumdur. Erotik veya tarihi aşk neredeyse hiç okumadım. Bu iki türde okuduklarımı toplasam bir elin parmaklarını geçmez. Belki bu ikisi, en az sevdiğim tür olarak sayılabilir.

25) Harry Potter’da en sevdiğin 3 büyü? (Herkesin bildiğini varsayıyorum tabi.)

Imperio, Accio ve Expelliarmus.

26) Sendeki HP sevgisini biliyorum. Sen de bendensin! Peki, HP’deki en sevdiğin 3 karakter?

Weasley ikizleri ve Luna.

27) Bir de şunu sorayım. HP’de serideki en sevdiğin kitap&film ve en sevmediğin kitap&film?

En sevdiğim kitabı Zümrüdüanka Yoldaşlığı, filmi ise Ateş Kadehi olabilir veya Zümrüdüanka Yoldaşlığı veya Melez Prens; buna karar veremiyorum :D En sevmediğim yok, daha az sevdiğim var :D Daha az sevdiğim kitabı Sırlar Odası, filmi de aynı şekilde Sırlar Odası.

28) “En sevdiğin kitap?” gibi bir soru sormayacağım. Bu bizim gibi için çok çok zor. Ama en sevdiklerini sayar mısın?

Yüzüklerin Efendisi, Hobbit, Silmarillion, Harry Potter, Dünyanın Merkezine Yolculuk, Vampir Lestat, diye uzar gider bu liste :D

29) Şu kitabı şu yazar yazsa keşke dediğin ya da nasıl olurdu dediğin kitaplar ve yazarlar var mı? Ateş Serisi’ni J.K.Rowling’in yazmış olması mesela.

Hiç öyle düşünmemiştim :D Her yazar kendi hayal gücünde iyi, bence.

30) Kendine en yakın hissettiğin karakterler?

Samimi, içten, aşk üçgenlerine girmeyen, kendi ayakları üzerinde durabilen, başının çaresine bakabilen karakterler; belki biraz da okuma aşkına sahip olanlar ;) Doğrudan şu karakter diyemiyorum, çünkü şu bahsettiğim özelliklerden birine bile sahip olan her karaktere kendimi yakın hissettiğim oluyor.

31) Peki ya en sevdiğin 3 karakter desem? Kadın-erkek ayrı sayabilirsin.

Sevdiğim kadın karakterler çok az :D Ben en iyisi karışık sayayım: Locke Lamora, Elrond ve Weasley ikizleri. Teknik olarak 4 oldu ama neyse :p

32) Okuduğun kitaplara göre, mükemmel erkeği yarat desem hangi karakterlerin hangi özelliklerini alırdın? Bu sorumu çok seviyorum.

Güzel soru, gerçekten de :D Lestat’ın vampirliğini çıkarıp egosunu da biraz törpüledikten sonra al sana mükemmel erkek :p Ev işlerinde biraz yardımcı olmayı da eklersek, çok daha iyi olur :D Belki biraz da Locke Lamora’nın zekasından ve düşünce tarzından ekleyebiliriz. Weasley ikizlerinin espri anlayışını da katalım. Aslında daha eklenecek çok özellik var da, daha fazla uzatmayayım ben :D

33) Saçını başını yolmak istediğin, okurken sana cinnet geçirten karakterler?

Aşk üçgenine girip istediği erkeğe karar veremeyen karakterler, bana cinnet geçirtiyor genelde. Bunun en büyük örneği ise Vampir Günlükleri’nden Elena. Bir de Zoey var ki onunki aşk beşgeni filan sanırım.

34) Sonunu elinde olsa kesinlikle değiştirmek istediğin kitaplar var mı? Varsa, neler?

Kitabı bitirdikten hemen sonra o heyecanla, sonlarını değiştirmek istiyorum ama bir süre düşündükten sonra yazılan sonun en iyisi olduğuna karar veriyorum. Sonun değiştirilmesinden ziyade, yazarın düşüncelerini merak ediyorum daha çok. Yine de özellikle serilerin ara kitaplarında iyi bağlanmamış kitap sonları olabiliyor, onları değiştirmek isteyebilirdim.

35) Bir kitabı sana okutan en büyük etmen nedir?

Konusu. Yazarının fanıysam da yazarı. Bazen kapağına aldanıp kitap aldığım oluyor ama çoğunlukla kitap kendini okutmuyor, aldığımla kalıyorum.

36) Yarım bıraktığın kitap var mı?

Var ama bir kısmını ileride okumayı düşünüyorum. İlahi Komedya’ya üniversite sınavlarına hazırlandığım sene başlamıştım, ona tekrar başlamayı düşünüyorum mesela. Çıplak Şölen de e-book olarak başladığım ama yarım bıraktığım kitaplardandı. Kitabı basılı olarak edindim ve ona da tekrar başlayacağım. Fakat yarım bırakıp bir daha hayatta okumam dediğim sadece bir kitap var: Madam Bovary.

37) Keşke içinde olsaydım dediğin kitaplar-dünyalar?

Orta Dünya ve Harry Potter’ın o büyülü dünyası. Şu ikisinde olmak istediğim kadar hiçbir yerde olmak istemedim ben :D

38) Şu ara çıkmasını en merakla beklediğin kitap?

İthaki’nin çıkaracağı 12 kitaplık Orta Dünya Tarihi serisini merakla bekliyorum ama ona daha çok var gibi. Yakın zamanda çıkması muhtemel olanlardan yine İthaki’den The Republic of Thieves’i, Hollow City’yi ve Doctor Who kitaplarını merak ediyorum.

39) En sevdiğin yayınevleri?

İthaki, çevirdikleri Tolkien kitaplarıyla gönlüme taht kurmuş durumda. Pegasus’u kitaplarının kalitesi için seviyorum :D Bir de ON8 Kitap var. JBC’nin de çizgi romanları bayağı kaliteli oluyor, ondan seviyorum.

40) Bir yayınevi sahibi olsan, neyi değiştirirdin? Herhangi bir şey olabilir?

Ciltli kitapların sayısını arttırırdım ve genel olarak kitapların fiyatlarını düşürürdüm :D

41) Kitap fuarları hakkında ne düşünüyorsun? Bunu herkese sordum ama sizlerin de düşüncelerini merak ediyorum. Hiçbirimiz kaçırmamaya çalışıyoruz sonuçta.

Gezmeyi çok seven biri olmadığım için fuarları da pek sevmezdim, alacaklarımı önceden listeleyip gittiğimde ise hemen alıp çıkardım; ta ki şu blog işine girip arkadaşlar edinene kadar. Şimdi, onlarla buluşabileceğim yerlerden biri de kitap fuarları olduğu için fuar zamanını dört gözle bekliyorum :D 3 yıl öncesinde fiyatlar çok daha iyiydi, yapılan indirimler çok uygundu ama indirimler gittikçe azalıyor. Çoğu kişi kitapları internetten çok daha uygun fiyatlara alacağı için de fuardaki indirimler yeterli gelmiyor. Fuar konusunda tek sıkıntım fiyatlar; onun dışında atmosferi güzel, özellikle de arkadaşlarla birlikte olunca ^_^

42) Seni en çok hayal kırıklığına uğratan kitaplar?

Hale’yi kapağına aldanıp almıştım, en çok bu kitapta hayal kırıklığına uğramışımdır sanırım. Vampir Günlükleri ve Gece Evi serilerinin kitapları da seri ilerledikçe beni hayal kırıklığına uğratmaya devam etti, öyle ki serileri bırakmak zorunda kaldım.

43) Wattpad gibi sosyal ağlarda birçok amatör yazar yazdıklarını paylaşıyor. Peki sen bunun hakkında ne düşünüyorsun?

Wattpad’e birkaç kere bakmışlığım var, onun dışında amatör yazarların yazdıklarını pek okumuyorum. Ama siteye baktığım o kısa zamanda çok başarılı hikâyelere de denk geldim kötülerine de. Amatör yazarların böyle yerlerde yazdıkların paylaşması bence büyük cesaret ister, bu açıdan hepsini takdir ediyorum. Fakat yerli olanlardan çoğu benzer konularda, imla kurallarına dikkat etmeden yazıyorlar. Ayrıca yaşları da küçük sanırım, yaşıtımdan yazarları pek göremedim Wattpad’de. Yaşları itibariyle böyle yapmaları normal ama hatalarından ders almaları gerekli bence. Kendilerini geliştirdikleri takdirde, başarılı olmamaları için bir neden yok J Bir de yazdığı hikayeler okunuyor diye kendilerini yazar sananlar var. Hepsi böyle değiller tabii, ama genelde böyleleri çıkıntılık yaptığı için girdikleri olaylar öne çıkıyor. Benden yaşça küçük gençlerin 3-5 hikaye yazıp orada burada yazar sıfatını kullanarak hava atmaya çalıştığını görünce bir garip oluyorum. Daha çok gençler, ve eminim bir 5 yıl sonra yazdıklarını, söylediklerini okuyunca çok pişman olacaklar. Ama bu da yaşayarak öğrenecekleri şeylerden biri sanırım.

44) Yazmak demişken… Hiç böyle bir girişimin oldu mu? İster misin ileride kitap yazmak?

Okumak çok daha zevkli geliyor, yazmak cidden meşakkatli bir iş. Ama ileride belki olabilir, neden olmasın.

Kitaptan biraz uzaklaşıp, farklı konulara değinelim biraz da…

45) İzlemekten en keyif aldığın film türü nedir ve favori filmlerin?

Filmlerde de favorim, kitaplarda olduğu gibi fantastik. Aklıma ilk Yüzüklerin Efendisi geldi, favorim olarak. Harry Potter, Inception, Star Wars da favorilerimden birkaçı.

46) En beğendiğin yerli-yabancı oyuncular?

Yerli neredeyse hiçbir film ve dizi izlemiyorum ben. Bu yüzden yerli oyunculardan favorim de yok gibi, aklıma gelen oyuncular Haluk Bilginer ve Özge Özpirinçci oldu. Yabancılardan ise Leonardo Di Caprio’nun rolden role girmesini çok başarılı buluyorum. Benedict Cumberbatch, Jennifer Lawrence, Ian McKellen, Jim Carrey de aklıma ilk gelenerden.

47) Favori müzik türü ve şarkıcıların peki?

Indie’sinden alternatifine rock’ın her türlüsünü severim. Onun dışında bir de klasik müzik. Çoğu rock şarkıcısı veya grubu favorilerim arasında ama hayatımın neredeyse yarısı MUSE dinleyerek geçtiği için, onlar bir başka.

48) En sevdiğin yemekler? Yemek demedim bak, seçmek çok zor çünkü.

Makarnayı çok seviyorum, bir de içinde tavuk olan her yemeği. Mantarın da yeri bende ayrı; aynı tavuk gibi mantarlı her şeyi yerim.

49) Hangi takımlısın, takip ettiğin ve yaptığın bir spor dalı var mı?

Galatasaraylıyım ama son birkaç yıldır futbol maçlarını takip etmiyorum. Liseye başlamadan önce kısa bir süreliğine voleybol oynamışlığım vardı ama bıraktım.

50) Fırsatın olsaydı hangi ülke ve şehirde yaşamak isterdin?

Londra, İngiltere.

51) Gitmeyi en çok istediğin 5 yer?

İngiltere, Norveç, Yeni Zelanda, Çek Cumhuriyeti ve İtalya.

52) Moda senin için ne ifade ediyor? Giydiklerini neye göre seçersin?

Pek bir şey ifade etmiyor, açıkçası :D Bana yakıştığını düşündüğümü giyerim, giyim konusunda çok katı kurallarım yok; genelde rahat ve günlük kıyafetler giyiyorum.

53) Bunu kızlara sormazsak olmaz. En sevdiğin 3 makyaj malzemesi nedir? Marka söylemez serbest bu arada!

Ruj, rimel ve pudra.

54) İzmir’desin! Yaşasıııın! Burada olan pek blogger görmüyorum. Bana birkaç cümle ile İzmir’i anlat desem çok mu zor bir soru sormuş olurum?

Çok zor olmaz ama biraz düşünmem gerekir :D İzmir deyince aklıma deniz ve boyoz geliyor :D İzmir, rahat bir şehir. İzmir’in hem havasının hem de insanlarının sıcak olduğunu düşünüyorum. Tek eksiği kar, sanırım :D

55) Neden psikoloji?

Psikolojiyle ilgili olduğum için seçtim. Bir de matematiğin çok ağırlıkta olmadığı bir bölüm istemiştim. Bu ikisine ek olarak konuşmaktan ziyade insanları dinlemeyi tercih etmem de eklenince, psikoloji ilk tercihim oldu.

56) En sevdiğin çizgi filmler neler?

Ben 10’i çok severdim ta ki Ben büyüyene kadar. Şimdi çizgi filmin o eski heyecanı yok. Ninja Kaplumbağalar, Jetgiller, Scooby Doo, Red Kit, Pokemon, Yu-Gi-Oh, Tom ve Jerry küçükken severek izlediklerimden. Şimdi bunları pek göremiyorum ama Şirinler ile Garfield’a denk geldim birkaç kez, bu ikisini televizyonda görürsem oturur izlerim :D Gumball’ı görüyorum şimdilerde, kahvaltı zamanı denk gelirsem izliyorum. Tabii bir de Avatar var; fakat buna çizgi film demek ne kadar doğru olur, bilemiyorum. Yine de, onu da ekleyeyim.

57) Yurtdışına hiç çıktın mı? Çıktıysan, en beğendiğin yer neresi oldu?

Çıkmadım.

58) Tanışma fırsatının olduğu 3 ünlü isim olsaydı bunlar kim olurdu? Yazar, sanatçı, oyuncu herkes dâhil.

J.R.R. Tolkien, Kurt Cobain ve bir de Jennifer Lawrence olsun hadi. Aklıma başkası gelmedi çünkü :D

59) Sohbet etmek istediğin 2 tarihi kişilik?

Mustafa Kemal Atatürk ve Freud.

60) Orta Dünya ile çok ilgilisin. Bu dünyada yaşasaydın diyelim, ne ya da kim olurdun?

O dünyada yaşasam yeter bana, aslında. Orada yaşadıktan sonra hobbit oluşum, elf olmuşum pek fark etmezdi :D Ama Númenor soyundan olmak kaydıyla yine insan olmak güzel olabilirdi. Gerçi, ruhum hobbit benim; dertleri yok, tasaları yok. Bütün gün kapının yanındaki bankta elimde kitabımla oturup gelen geçenle selamlaşmak güzel olabilirdi :D

61) Hayatında hiç geri almak istediğin bir şey oldu mu? Pişman olduğun?

Ufak pişmanlıklarım var, mesela üniversite sınavına daha çok çalışsaydım diyorum. Ama çok büyük bir pişmanlığım olmadı.

62) Yabancı dizi önerilerin?

Doctor Who, Fringe, Supernatural, Buffy, Angel, Firefly, Sherlock, Black Sails, Hannibal, Grimm, Prison Break, Hustle, Shameless, Broadchurch şu anda aklıma gelenler.

Geçiyorum “O mu bu mu?” sorularına.

Çay mı kahve mi?

İkisi de ama şu sıralar çok fazla çay tükettiğim için çay olsun.

New adult mı fantastik mi?

Tereddütsüz fantastik.

Peki romantik mi distopya mı?

Distopya.

Fred mi George mu? (Çok güzel bir soru oldu! Düşün bakalım!)

Hayııııııırr :D George diyorum, zorlukla da olsa, Fred de diyebilirim… Bilemedim şimdi :/

Orta Dünya mı HP’nin Büyülü Dünyası mı? Çok kazık sorular soruyorum bu sefer valla.

Evet, bir önceki sorudan da belli oluyor :D Orta Dünya diyorum, yine zorlukla.

Müzik dinleyerek okumak mı dinlemeden okumak mı?

Dinlemeden okumak.

Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer Serisi mi Ateş Serisi mi?

Ateş serisini bilmiyorum, o yüzden Aşk Tüm Zamanların İçinden Geçer serisi.

Kitapçıdan kitap almak mı internetten almak mı?

İnternetten. Kitapçıdan almak daha zevkli olsa da, parayı da düşünmek lazım ;)

Açlık Oyunları Serisi mi Uyumsuz Serisi mi?

Açlık Oyunları.

İthaki mi Pegasus mu?

İthaki.

Deniz mi havuz mu?

Deniz.

Yurtta kalmak mı yoksa yolun uzun olsa da (aşırı değil tabi) evden gidip gelmek mi sence?

Evden gidip gelmek ki ben böyle yapıyorum :D İnsanın evi gibisi yok.

Etek mi elbise mi?

Etek.

Pollyanna’cılık oynamak mı gerçekçi olmak mı?

Gerçekçi olmak.

Tumblr mı Instagram mı?

Instagram.

Portakal suyu mu vişne suyu mu?

Bunun seçiminin ne kadar zor olduğu hakkında bir fikrin var mı? Zaten sevdiğim çok fazla meyve suyu yok, en çok sevdiğim ikisi de bu :D Zorla da olsa bir seçim yapıyorum ve vişne suyu diyorum.

Burger King mi MC Donald’s mı?

Burger King.

-Şimdi de, bu aralar sorularına geldik.

Bu aralar, en çok ne dinliyorsun?

İzlediğim dizilerde beğendiğim şarkıları dinliyorum. Sürekli dinlediğim bir şeyler yok şimdilik.

Bu aralar, izlediğin bir film var mı? Varsa, kısaca yorumun?

En son Minority Report’u izlemiştim sanırım. Dizisini izlediğim için konu kopukluğu yaşamayayım diye filme de bakmıştım. Bayağı beğendim filmi. Oyuncuları ve senaryo başarılıydı.

Bu aralar, ne okuyorsun? Yorumun?

Çizgi romanlara sardım son birkaç gündür. Yürüyen Ölüler’in 5. Cildine başladım. Vali gelene kadar her şey çok iyiydi. Hiç sevmiyorum şu adamı; diziyi de bu adam yüzünden yarım bırakmıştım zaten. Onun dışında çizimleri iyi ve bayağı sürükleyici.

Bu aralar, hangi diziye başlamak istiyorsun?

Başlayacak dizi kalmadı, valla :D Pilot bölümleri nete erkenden düşen dizilerin devamlarını bekliyorum daha çok. Mesela Lucifer’ı çok merak ediyorum. Sense8’in de yeni sezonunu merakla bekliyorum.

Bu aralar, en çok neyden şikayet ediyorsun?

Tatilin bitmesinden.

Bu aralar, en çok neyin hayalini kuruyorsun?

Daha çok tatil :D

Bu aralar, en çok neye gülüyorsun?

İzlediğim dizi-filmlerde komik bir şey varsa ona gülüyorum veya Facebook’ta denk geldiğim capslere.

Bu aralar, en çok nereye gittin?

Pek bir yere gitmedim, evdeyim genelde.

Bu aralar, en çok hangi makyaj malzemesini kullanıyorsun?

Tatildeyim diye makyaj da yapmıyorum ki ben normalde de çok makyaj yapmam :D Ama birkaç gün önce dışarıdaydım; o zaman ruj, rimel, pudra kullanmıştım.

Bu aralar, hayatının en çok hangi kitap karakteri gibi olmasını isterdin?

Hermione’ninki gibi olsa çok güzel olurdu. Hogwarts’a dönme telaşı, bizim üniversiteye dönmemizden bir başka tabii ^_^

Son olarak, senin bloğunu neden takip etmeli sence insanlar? Seni diğerlerinden ayıran yön nedir? Ve söylemek istediğin ekstra bir şey var mı?

Ne desem bilemedim ki… Benzer ilgi alanlarımız varsa takip edebilirler.

Çok teşekkür ederim gerçekten katıldığın için. Senin için de zevkli olmuştu umarım, kabul ettiğin için çok sevindim.

Soruları cevaplamak düşündüğümden daha eğlenceliydi :D Asıl ben, beni de bu yazı dizisine kattığın için teşekkür ederim.