ORTA BOY POPCORN'LA RÖPORTAJLAR 7 / İLLE KİTAP (İNCİ)
Ben onun blogunu uzun zamandır takip ediyorum, gerçekten bu işe en çok emek verenlerden biri bence. Her yazısı ayrıntılı, her yazısı düşünerek yazılmış. Yazı sıklığına ve özellikle de paylaştığı hikayelere hayranım. Son hikayesinin her bölümünü merakla bekleyerek okudum ve malesef final yaptı. İnci'ye tekrar teşekkür ediyorum buradan, çok çabuk ve çok sıcak bir şekilde cevap verdi. Hatta uğraşıp metni kendi düzenlemiş bile! Renkleri ayarlamış, her şeyi hazır hale getirmiş. İşimi ne kadar kolaylaştırdığını anlatamam, bunun için ekstra teşekkürler! :)
Bakalım benim sorularıma İnci'nin cevapları nasıl olmuş?
Öncelikle, röportaj teklifimi kabul ettiğin için çok teşekkürler canım.
Blog işine en çok emek harcayanlardan birisin, senin de etkinliğe katılman
harika oldu! Sorular az değil ama çoğunun cevabı kısa olduğu için sorun olmaz
diye düşündüm. Sorulara geçmeden, bize biraz kendinden bahseder misin? Kimdir,
nasıl biridir bu blogger?
Rica ederim ne demek, bende böyle bir
teklifle bana gelmenden çok onur duydum =) Kendinden bahsetmekten hiç
hoşlanmayan biriyimdir ve bu tür sorulardan nefret ederim =) 26 yaşındayım (88
doğumluyum ama inatla 27 demiyorum aralıkta 27 olacağım =)) neredeyse 2 yıldır
mühendis olarak çalışıyor olup kendi mesleğimi yapıyorum. Biricik babasının
biricik prensesiyim kısacası ;) hehe bu kadar daha fazla şey çıkmaz benden bu
soruya =)
SORULAR:
1) Klasik soruyla başlıyorum, nereden geldi bu blog açma fikri?
Blog açma fikri Çiğdem’den geldi. Bir
gün durup dururken hatun gel bir blog açalım kitaplar üzerine, yorumlarımızı
yazarız, yazarlarla röportaj yaparız, kitaplara dair her şeyi yaparız dedi.
Bende o sıralar henüz çalışmaya başlamamıştım günde bir kitap bitiriyor
yorumlarımı facebook dünyasında paylaşıyordum. Durum böyle olunca kabul dedim
ve girdik bu işe. Yani fikir benim değil Çiğdem’indi =)
2) Hiç açtığına pişman olduğun ya da artık uğraşmak istemediğin için veya
başka bir sebeple bırakma noktasına geldiğin oldu mu?
Hayır olmadı! Hayatımda tam anlamıyla
olmazsa olmazlardan biri artık blog! Öyle ki düşün tatile gidiyorum ve gitmeden
o hafta yayınlanacak yazıları programlayıp öyle gidiyorum. Blog benim
ilgilenmekten zevk aldığım her dakikasına değdiğini düşündüğüm yegane şey =)
3) Blogunu ilk açtığında, bu kadar okunacağını tahmin ediyor muydun?
Açıkçası
tahmin etmiyordum. Çiğdem’in de benim de tek bir düşüncemiz vardı bir iki kişi
bile olsa biz keyif aldığımız sürece uğraşırız! Öyle başladık. Hiç kimse olmasa
bile keyif alıyordum blogla uğraşmaktan ama tabi bunun karşılığında bir şeyler
alıyor olmak paha biçilemez. Sırf benim yorumlarım ve önerdiğim için kitap alan
okurlar olup da bana olumlu bir şekilde geliyor olmalı beni tarifsiz bir
şekilde mutlu ediyor =)
4) Blogun için tam bir
kitap bloğu diyemeyiz. Sen de benim gibi birçok şeyi yazıyorsun. “Daha çok
yazmak istiyorum.” Dediğin bir şeyler var mı?
Aslında kısmen başka şeyler var
diyebilirim. Tamamen kitap bloğu olarak açmıştık, kitap yorumları olacak, kitap
haberleri ve alıntıları olacaktı, sonra röportajlar olsun dedik. Ama tamamen
kitap dünyaıs üzerine kurulu olacaktı. Sonra işin içine yazdığımız hikayeler
girdi. İlk Çiğdem yayınladı sonra onun gazı ile ben başladım derken mimler
girdi işin içine falan… ama yine de “kitap dünyası” içerisindeyiz, farklı
boyutlarda bir şeyler yok =) Ne bileyim bir moda, makyaj alışveriş sinema falan
olmaz =)) Allah’ım ne sordun ben ne anlattım :D Kısacası hayır bu olanların
dışında başka bir şey yazmam ben :)
5) Buraya kadar herkese sorduğum klasik soruları sordum. Şimdi biraz
özelleştireyim. Neden İlle Kitap? Bence orijinal ve güzel bir isim. Hayatta her
şeye rağmen, ille kitap ille de kitap süper slogan! Olmazsa olmazlar sonuçta.
Senin fikrin miydi?
Tabi ki benim fikrim değildi! :)
Çiğdem’in fikriydi, slogan da isim de… ben o kadar yaratıcı değilimdir hem :)
Hatunumu buradan bir kez daha tebrik ediyorum süper bir tercihti İlle Kitap =)
6) Blogu Çiğdem ile beraber
açtığınızı biliyorum ama artık o da ayrı yazıyor. Uzun süre birlikte yaptıktan
sonra ayrılmak zor oldu mu? Neden böyle bir karar aldınız özel değilse?
Çiğdem’in okulu dolayısıyla çok fazla
zaman ayıramıyordu bloga ve sadece benim ilgileniyor olmam onu sanırım biraz rahatsız ediyordu hiçbir
katkısının olmadığını söylüyordu hep ve ben ayrılayım başka bir blog açayım
falan deyip duruyordu bende kabul etmiyordum, sonra açmaya karar verdiği blogun
temellerini atmaya başladı derken ayrıldık, ama bence ayrılmadık ben hala İlle
Kitap’ta onun parmağını olmadı tırnağının ucunun dokunuşunu hissediyorum. Hala
blogda yazar, admin, kurucu ve asla gitmesine izin vermem. Yani anlayacağın
yarı yarıya bir ayrılık bu, bu işe onunla girdik ve beni terk etmesine asla
müsaade etmem :D İlle Kitap her ne kadar sadece benimmiş gibi görünse de ve
öyle lanse ediyor olsak da Çiğdem gizli ortağım benim :) Şu ismini açıklamayan
bağışçılar var ya onlar gibi ;)
7) Blogunun banner’ı harika bence!
Çook değişik, onu nasıl yaptın yahu? Photoshop’la falan pek olacak bir şeye
benzemiyor. Farklı ama çok iyi bence. Sanırım tasarım, blog düzeni konularında
baya bilgin var?
Aha!
İtiraf ediyorum benim hiçbir bilgim yok bu konularda tam anlamıyla cahilim
yani. Banner, tasarım, düzen her şey Çiğdem’in emeği! Her şeyi o yaptı. Zaten
kendisi bu konularda oldukça bilgili ve bilgisini ve yeteneğini konuşturdu
diyebilirim :)
8) Şu en tepedeki “Yazar girişi” kısmı nedir? Hep merak ediyorum.
Onu siz de mi görüyorsunuz? Ahahah :)
peki açıklayayım blogda yazar olan, yani bizim, blog ayarlarına, yazar
sayfasına, blogger kısmına giremiz için bir buton. Kısa yolu yani bir nevi :) O
da Çiğdem’in ürünü =)
9) Çevrende kimler
bloğundan haberdar? Ailen, akrabaların, arkadaşların biliyor mu?
Ailem kesinlikle biliyorlar, söylemesem
onlara saatlerce bilgisayar başında olup bir şeyler yazıyor olmamı nasıl
açıklayacağım ve haddi hesabı olmayan kitap alma hevesimi =) arkadaş çevremde
de bilenler var, tabi ki kuzenlerimden bazıları da biliyor. En azından kitaplarla
ilgili olan kuzenlerim biliyor :) Hatta arkadaş çevremden okuduğum kitapların
yorumlarına bakıp kitap alanlar da var ;)
10) Blog turlar hakkında ne düşünüyorsun? Sen de bir tura katılmak ister
miydin? Hadi bir de en sevdiğin turu sorayım, kimse alınmasın tabi.
Blog turları… öyle guruplu, programlı
şeylere bulaşmayı normalde istemiyorum ben biraz single takılmayı severim. Bu
konuda İlle Kitap olarak teklif aldık birkaç kez ki bende Çiğdem’e sordum
onunda benim gibi düşünüp single takılmayı istiyor olması canım minnet olarak
hep reddettik. Blog tur olarak şimdilik bir etkinliğim yok ama belki gelecekte
bir şeylerin sinyalini verebiliriz :) Bknz: Historical Hunters ;)
En sevdiğim blog turu… ımm… öyle deli
divane takip ettiğim blog turu yok, bütün turlar kendilerince güzel şeyler
başarıyorlar, aldıkları turu hakkıyla yerine getiriyorlar. Çok politik bir
cevap oldu, ama itiraf edeyim ÜKG iyi reklam yapıyor turlarında bunu inkar
edemem :) kızlar cidden fenalar ;)
11) Alıntılar adlı bir köşen var.
Çok yaratıcı bence, kimsede köşe olarak görmedim. Ona bakarken röportajları da
fark ettim. Uzun zamandır yapmıyorsun, yenileri gelecek mi?
Alıntılar… O kısım da Çiğdem’in başının
altından çıktı. Çiğdem ne kadar çok şeye ön ayak olmuş :) Röprotajlar da aynı
şekilde… Gerçi artık alıntı paylaşmıyorum, yorumların içerisinde paylaştığım
için ayrı bir alıntı yazısı yapmıyorum artık. Röportajlarsa… uzunca zamandır
yapmadığımızın farkındayım ama aklımda bazı planlar, yakında daha doğrusu biraz
daha zaman yarattığımda yenileri için çalışmalara başlayacağım =) Kimler
aklımda, kimlere teklif edeceğimi söylemeyeyim, hem olurda reddedilirsem
duyurmamış olurum hem de kabul edilirse sürpriz olur ;)
12) Bloga ne zaman ne yazacağını nasıl belirliyorsun? Kafana göre mi
takılıyorsun? Çok sık ve ayrıntılı yazı giren birisin, tebrik ediyorum valla.
Bu kısımda bende kendime şaşırıyorum
açıkçası ama şöyle bir programım var aslında tamamen kendiliğinden gelişen bir
program – tabi bazen dışına da çıkıyorum – hafta içi okuduğum bitirdiğim
kitapların yorumlarını genelde haftasonu yazıyorum, onları da hafta içi
yayınlanacak şekilde programlıyorum. En basitinden Çarşamba akşamları SBH
akşamı olduğu için pazartesi yorum yayınlasam çarşamba bölüm gelir bir sonraki
yorum da perşembe cuma gibi gelir diyerekten programlıyorum. Ama bak mesela
Meral ablanın kitabı Aşkı Seçtim’in yorumunu cuma akşamı yazmıştım pazartesi
yayınladım şimdi SBH’nin bölümü haricinde yazılmış hali hazırda bir şey yok eee
bütün hafta boş mu geçecek tabi ki hayır İnci hemen bir şeyler düşünmeli… Sanki
günleri doldurmayıp, uzunca bir süre bir şey yayınlamazsam çocuğuyla
ilgilenmemiş bir anne gibi hissediyorum kendimi. Hmm şunu da itiraf edeyim
yazacak hiçbir şey bulamazsam da yayınevleri sağ olsun, çıkardıkları kitapların
tanıtımları bile yeni bir yazı konusu oluşturuyor :)
13) Sen de dahil şu bazı bloglarda gördüm Bumerang üyeliği nedir yahu?
Yazar kafe falan? Hiç anlayamıyorum bu tarz şeyleri.
Bumerang, Hürriyet Yazar Kafesinin alt
kuruluşu gibi bir şey sanırım, oraya üye oluyorsun, blogundaki yazıları orada
paylaşıyorsun, daha fazla okur kitlesine hitap etmiş oluyorsun. Bumerang ve
Yazar Kafe aynı şey. Sadece reklam boyutu farklı olunca göze dolgun görünüyor
;)
Aslında çok basit, Google amcaya
Bumerang yaz seni bumerang.hürriyet.com.tr adresine götürür yanılmıyorsam böyle
bir şeydi adresi, oradan kayıt olduğunda zaten bloğunda paylaştığın yazıları
orada paylaşıyorsun. Blogda gördüğün şablonlarda bumerang üyelerinin
bloglarında kullanmaları gereken şablonlar. Her bumerang üyesinde var o şablon.
Biraz da kitaplarla ilgili
sorulara geçelim.
14) Nasıl bu seviyede okumaya başladın? Örnek aldığın biri mi oldu ya da
kim teşvik etti? Ve “İşte ben bu kitaptan sonra kitap kurdu oldum.” Dediğin bir
kitap var mı?
Aslında ben okurdum sadece bu kadar sık
okumazdım. Üniversiteye yeni başladığım dönemlerde Twilight serisini bir
haftada 4 kitabı bitirip ardından da J.McNaught’un İçinde Aşk Saklı’nın çok
fazla övülmesi dolayısıyla almış iki güne bitirmiştim sonra bir baktım ki devamı
geldi. Bir de ben Ataşehir tarafında oturuyorum ama okulum Avcılar’daydı iki
buçuk üç saatim yollarda gidiyordu dolayısıyla en iyi zaman geçirme aracım
kitaplardı o zamanlar. Böyle böyle daha sık ve daha çok okumaya başladım derken
mezun olup da iş arayışına girdiğim dönem de aldı başını gitti :) Hatırlıyorum
da sırf elimdeki kitabı çok heyecanlı gidiyor diye bırakamayıp sınava
çalışmadan finallere girmiş ve bütünlemeye kalmıştım. Ne günlerdi be :D Ama
kesinlikle Tiwlight Serisi ve J.McNaught’un Westmoreland’ları benim için dönüm
noktası oldu diyebilirim :)
15) Sence kitap okumak isteyen ama alışkanlığı olmayanlar veya sıkılanlar
ne yapmalı? Nasıl bir şeyle başlamalılar?
Eğer ki içinde okuma hevesi varsa
beğeneceğini düşündüğü şeylerle başlamalı ama içinde okumaya dair bir heves
yoksa ne yaparsanız yapın onu okuma alışkanlığı edindiremezsiniz! Bunda çok
iddialı konuşmuş olabilirim çünkü en basit örneği kardeşim bu konuda. Adam bir
hevesle John Verdon’ın Aklından Bir Sayı Tut kitabını okudu ki kardeşim asla
kitap okumaz ama bu kitabı 2 günde bitirdi ve bir hevesle Şeytanı Uyandırma
kitabını aldırdı (bunu da bana aldırttı ayrı bir konu o da:)) ama gel gör ki
kitabın kapağını açmadı sadece dokunmakla kaldı!
Dediğim gibi eğer içinde bu heves
varsa, yaşına ve zevkine uyacak doğru kitapla ona bu alışkanlığı
edindirebilirsin ama içinde yoksa… çıks… kafasına silah dayasan da okumaz.
16) 9.soruyu genel olarak ele alırsak, ülkemizde okur sayısının (ve her
çeşit kitap okuma anlamında) artması için sence ne gibi şeyler yapılabilir?
Başbakan olsan ne yapardın gibi bir soru da olsa herkese soruyorum.
Yeni nesile okullarda en azından
dayatmalı bir şekilde klasikler okutulacağına sadece kitap okuma zorunluluğu
olsa bence okuyan bir nesil yetişir. Bunun da en iyi örneği kuzenim. Kendisi
Anadolu Lisesi’ne başladı bu yıl ve iki senedir benimle Tüyap’a gelir ve hevesle
kitaplar alır hangi birini okudu derseniz… kapaklarını açtığını sanmam ama bu
sene liseli olan bu küçük hanım okuldan zorunlu olarak kitap okunması istenmiş
ve son sınavlarında okudukları kitap için bir soru olacağı söylenince bir kitap
okudu ben bile şaştım. Şimdi gelmiş karşıma Uranüslü Tuna’ya asılır modda. :)
Yani demek istediğim, evet okumak
zorunlu olsun ama bırakalım gençler ne okuyacaklarına kendi karar versin. Kabul
edelim ki –bizler de o sıralardan geçtik – zorunlu olarak okutulan klasikler gençlerimizi
okuma aşkından soğutuyor! Şahsen ben hiç hoşlanmıyorum klasikleri okumaktan ama
bu demek değildir ki okumadım, okudum ama kendi isteğim ve irademle değil! :(
Sorulara çok alakasız cevaplar
veriyorum sanki… öyle bir hisse kapıldım sanki :) aman sıradakine geçeyim ben
:D
17) Hayalindeki kitaplık?
Yerden duvara kadar koca bir duvarı
kaplayan hayır hayır bir duvarı değil, kocaman bir odanın dört duvarını
kaplatan raflardan oluşan ve her bir rafı tıka basa dolu olan bir kitaplık
hayalim :) bir kitap kurdunun başka nasıl bir kitaplık hayali olur ki :)
:düşünenifade:
Dip Not: şimdilik odamın iki duvarı
kitaplıkla kaplı amacım dört duvarını kitaplık yapmam ama yatağımı nereye
koyacağım bilemiyorum hadi yerde yattım diyelim odamdaki camı ne yapacağım
bilemedim :(
18) Başucu kitabın? Kitapların?
Bir şey itiraf edeyim mi benim bir tane
değil bir sürü başucu kitabım var diyebilmek isterdim ama yok… Okuyup
bayıldığım, sevdiğim bütün kitapları bu kategoriye koyabilirim ama bu demek
oluyor ki kitaplığımın yarısından fazlasını yazmak. O anki ruh halime bağlı
olarak değişiyor başucu kitabım ne yazık ki bir tane ya da birkaç tane isim
veremeyeğim :(
19) En sevdiğin 3 yazar?
Yerli? Yabancı?
Yerli Yazarlar => Meral Kır, Vefa
Enver, FMArsal, Fatma Erdek. Dört oldu biliyorum ama birini çıkarsam diğerine
haksızlık edecekmişim gibi geldi. Aslında çok fazla var en sevdiğim her
kitabını alırım dediğim yazar ama… şimdilik dörtle sınırlı tuttum ;)
Yabancı Yazar => 3J’ler, Pamela
Clare, Monica McCarty ve Jennifer Armentrout :) nasıl cevap ama hahaha çok
fazla yazar oldu ama bu yazarların her kitabını almış olmamdan dolayı en
sevdiklerim :)
20) En sevdiğin türler? “Asla okumam.” Dediğin bir tür var mı?
En sevdiğim tür historical romance, romance
diyebilirim tabi paranormalde sevmeye başladım :) asla okumam diyeceğim tür
kişisel gelişim. Ama korku romanlarını pek sevmiyorum etkisinde kalıp geceleri
annemin yatağına gitmek istemem ahh bir de Dizüstü Edebiyatının da benim türüm
olmadığını keşfetmiş bulunuyorum.
21) Harry Potter’da en sevdiğin 3
büyü? (Herkesin bildiğini varsayıyorum tabi.)
Ama ben bilmiyorum. Ben Harry Potter
okumadım filmlerini izledim ama büyüleri hatırlayacak kadar da çok izlemedim,
izle geç şeklindeydi :) şuan kendimi çok ezik hissettim. Cidden fenomen olunan
bir seriyi okumadım ama ne yapayım hiç ilgimi çekmedi :/
22) Yazarları sosyal medyada çok
sık takip eden birisin. Bu nedenle sana değişik bir soru sormak istiyorum.
Gördüğün kadarıyla tabi, sence okuyucuyla en ilgili ve sosyal medyada aktif 3
yazar kim? Yerli-yabancı söyleyebilirsin.
Yabancı yazar söyleyemeyeceğim çünkü
çook ileri derece bir İngilizcem yok dolayısıyla sadece öyle bir takip
modundayım. Ha bir kitabı çıkmış türü neymiş seri miymiş tek miymiş, konusu
neymiş öyle bir takip modum var yabancı yazarlar için.
Yerli yazarlardan ise, Asude
okurlarıyla sıkı bir iletişimi var, Aslıhan Akagöz’ün de öyle bir durumu var.
Meral abla… her bir okuruna ayrı bir sevgi ve saygıyla yaklaşıyor her birine
tek tek cevap veriyor gözlemlediğim kadarıyla. FMArsal (Fatih Hoca) yine
okurlarıyla çok iletişim halinde ve Vefa Enver… bu yazarlar her şekilde
okurlarıyla bir iletişim halindeler. Nasılsınız deseniz iyiyiz siz diye
sorarlar eminim ki =) Yeni yeni takip etmeye başladığım birkaç yazar daha var
eminim onların da tutumları aynı okurlarına karşı, samimi içten ve sıcaklardır.
23) “En sevdiğin kitap?” gibi bir soru sormayacağım. Bu bizim gibiler için
çok zor. Ama en sevdiklerini sayar mısın bize?
Tabi ki sayabilirim, dur bir dakika
sana ben kitaplığın listesini göndereyim hemen :P en sevdiğim kitap… ya bu
devamlı elime alıp okuduğum kitap olarak mı cevap vermem gereken soru yoksa son
zamanlarda sevdiğim kitap mı bilemedim. İçinde Aşk Saklı ve Düşler Krallığı
arada alıp aralarını karıştırdığım bir kitap, Monica McCarty’nin Asi kitabı da
öyle… Garwood’un Düğün ve Fidye kitapları Connor ve Brodick favorilerim ;) Ahh
Dodo (Seni Sevmek İstemedim) ve Tahir’i es geçemem (Yalnız Gözlerin İçin). Son
zamanlarda Vefa Enver’in Bunu Sen İstedin kitabını da çok karıştırıyorum…
Sanırım Baran’ı özledim ;)
Grey’i söylemedim ama gerek yok sanırım
Grey bu yani unutulacak, atlanılacak bir adam değil ;)
Bu soruya ara ara ya da son zamanlarda
elime kitabı alıp sayfalarını karıştığım kitaplar olarak düşünerek cevap verdim
yoksa yazacağım çok kitap olurdu :)
24) Şu kitabı şu yazar yazsa keşke dediğin ya da nasıl olurdu dediğin
kitaplar ve yazarlar var mı? Ateş Serisi’ni J.K.Rowling’in yazmış olması
mesela.
Imm… yok öyle bir şey dediğim olmadı
hiç. Ben her yazarın kendi sihirli bir kalemi olduğuna ve o kalemle sadece o
yazar belirli bir eser çıkaracağına inanırım. O kitabı başka bir yazar aynı
tatta yazamaz bence. Her ne kadar mükemmel bir yazar olsa da… Mesela İçinde Aşk
Saklı’yı Garwood yazsın bakalım… çıks olmazdı… bunu diğer yazarlar içinde
söyleyebilirim. Her yazarın üslubu, kelimeleri kağıda döküşündeki sihir
başkadır, başka biri onun gibi yapamaz…
25) Kendine en yakın hissettiğin karakterler?
Şöyle
bir kitaplığıma baktım da… sanırım Vefa Enver’in “Çocuk da Yapamadım Kariyer
de” serisindeki Aslı ya da FMArsal’ın Şahane Gelin kitabındaki Gülay… Aslı’da
fazlasıyla Gülay’dan birazcık kendimden parçalar gördüğümü itiraf edebilirim.
26) Peki ya en sevdiğin 3 karakter desem? Kadın-erkek ayrı sayabilirsin.
Hmm…Niye sınırlama getiriyorsun böyle
ama ya… 3 niye? Niye 5 yada 10 değil de 3? Bu rakamın ne özelliği var? Pofff…
hangi birini yazsam ki acep? :(
Kadın => yok ki :D ben erkeklere
hayranım ne yapayım kadınları ;) Neyse bir iki isim söyleyeyim bari… Jessica
Stanton (Sessiz İntikam), Withney Westmorland (İçinde Aşk Saklı). Çok bakındım
ama çıks… başka hayran olduğum kadın yok :)
Erkek => Royce Westmorland (İçinde
Aşk Saklı), Connor McAlistar(Düğün), Brodick Buchannan(Fidye), Doruk Akman(Aşkı
Seçtim)
Ben anlamam, üç tane de söylemem 4
benim uğurlu sayım o yüzden dörtlüyorum ;)
27) Okuduğun kitaplara göre, mükemmel erkeği yarat desem hangi
karakterlerin hangi özelliklerini alırdın? Bu sorumu çoook seviyorum.
Birkaç karaktere gerek yok ki… benim
için mükemmel erkek = Doruk Akman… cidden uzun zamandır bir erkek karaktere bu
kadar aşık oldum! Hatalar yaptı, hataları telafi edeyim derken batırdı ama
sevgisine her şekilde sahip çıktı… Hatalı, kusurlu, yakışıklı, ne istediğini
bilen, istediği şeyi elde etmek için savaşan bir adam… bir yerlerden bir adet
Doruk çıksın lütfennn….:)
28) Saçını başını yolmak istediğin, okurken sana cinnet geçirten
karakterler?
Leah
Smith! Normalde bu kadar beni çıldırtan karakterler olmaz ama bu kadının hiçbir
ele avuca alınan normal tarafı yok ki… hasta, psikopat, dengesiz şey… Okurken
çıldırmama ramak kalmıştı. Bu arada kitabın adı Tehlikeli Kızıl.
29) Sonunu elinde olsa kesinlikle değiştirmek istediğin kitaplar var mı?
Varsa, neler?
Aşkı Seçtim’in sonunu değiştirmek
isterdim. Mesela Asya ölse Doruk aniden çıkan İnci adında bir kıza aşık olsa…
İnci Doruk’un çocuklarına anne olsa sonra kendi bebecikleri olsa falan… :)
mutsuz sonla biten kitapları okumuyorum genelde, mutlu sonla biten kitaplarında
sonunu değiştirmek istemem :) mutlu son işte nasıl değiştireyim ;)
30) Bir kitabı sana okutan en büyük etmen nedir?
Konusu,
kurgusu haricinde mi? Yazarı… Eğer daha önceden okuduğum sevdiğim bir yazar ise
konusuna bakmadan alırım ama ilk okuyacağım yazar ise… öncelikle konusunu
ilgimi çekmeli…konusu ilgimi çekmezse bile en azından yorumuna, zevkine
güvendiğim biri tavsiye etmeli.
31) Yarım bıraktığın kitap var mı?
Var.S*ktirgitli
Aşklar ve Seni Hissediyorum kitaplarını yarım bıraktım devamını getiremedim.
32) Keşke içinde olsaydım dediğin kitaplar-dünyalar?
Imm…zaman zaman Highland’da olmayı
istiyorum. İskoçya’da beyliklerden birinde… ama sonra ondan vazgeçiyorum. Tamam
biz yakışıklı sahiplenizi savaşçı beyleri okuyoruz ama aha da bahtıma hiçbir
işe yaramaz çirkin herifin teki çıkarsa karşıma… yok güzelim ben böyle iyiyim
;) ama garantisi varsa bir tane Ramsey, Brodick, Alec ya da Jamie falan
çıkmasının o zaman uça kaça giderim ;)
33) Şu ara çıkmasını en merakla beklediğin kitap?
Meral Kır’ın 3. Kitabı Yoluma Aşk
Düştü… Aşkı Seçtim çok fena bitti, Ahmet ve Sena’nın hikayesini merak ediyorum.
34) En sevdiğin yayınevleri?
Ephesus, Yabancı, Aspendos… Türk yazar
çıkarma kısmından da Müptela, Postiga diyebilirim.
35) Kitap fuarları hakkında ne düşünüyorsun? Bunu herkese sordum ama
sizlerin de düşüncelerini merak ediyorum. Hiçbirimiz kaçırmamaya çalışıyoruz
sonuçta.
Daha sık yapılmalı ya da daha uzun
olmalı. Bence bambaşka bir dünya fuarlar… Sanki başka bir boyuta giriyormuşum
gibi hissediyorum o kapıdan içeriye adım attığımda… Benimle aynı frekansta
olan, aynı zevki paylaştığım insanlarla aynı havayı soluyorsun… bu paha
biçilemez bir şey… tabi bunun yanında hiç tanımadığın kişilerle rahatlıkla
sohbet ediyorsun, kaynaşıyorsun ki bu benim için çok kolay bir şey değildir.
Ben her ne kadar öyle görünmesem de çok çekingen bir yapıya sahibim ve o an o
kapıdan girdiğimde çok fazla girişken oluyorum…
Kitap fuarları kelimenin tam anlamıyla,
bambaşka bir boyuta açılan bir kapı gibi…
36) Yerli yazarları çok okuyorsun, hatta en çok okuyan blogger bile
olabilirsin! Son dönemde yerli yazar sayısı çok arttı. Bu güzel bir şey tabi
ama bana artık çoğu kitap aynı konuyu anlatıyormuş gibi geliyor. Senin bunlar
arasında en beğendiklerin ve okumayanlara önerebileceklerin neler?
Güzel bir soru! Öncelikle şunu söylemek
istiyorum aşk romanlarında bir yerden sonra benzer konular oluyor bu değişmez
bir gerçek. Bir kadın bir erkek… belki ihanet… belki entrika… belki karşı çıkan
aileler… belki aşık olduğunu inkar eden taraf… belki… belki… belki… bu
belkileri böyle sıralayabiliriz. Fatih Murat Arsal bir röportajında aşk
romanlarının “bir yerden sonra benzer olmaları normal çünkü orijinal kurgular
Barbara Cartland gibi meşhur klasikleşmiş yazarların döneminde bitti. Onlar
zaten yazılabilecek her şeyi yazdı” demişti. Ben ona katılıyorum bir yerden
sonra benzer konulara denk gelmek mümkün ama bu farklı kalemlerle emin ol
bambaşka bir hikaye gibi okunuyor… Bu yüzden bence hep aynı kurgu deyip de
burun kıvırmamalı diye düşünüyorum bu yüzden de her Türk yazarımıza bir şans
verme taraftarıyım.
Önerebileceğim Türk yazarlar; Vefa
Enver, Fatma Erdek, Fatih Murat Arsal, Asude, Meral Kır, Selvi Atıcı ve Aslıhan
Akagöz diyebilirim bunlar hiç okumayan ya da ön yargılı olanlar için süper bir
adım olacaktır. Ahh sanmayın ki sadece bunlarla sınırlı Türk yazarlar… Şuanda
kitaplığımda, 11 farklı Türk yazarın kitaplrı var okunmayı bekleyen.
37) Bir de şunu sorayım, sendeki bu yerli kitap okuma sevdasını gazlayan
kitap ne oldu?
Ahhh ahhh… deşme yaramı… hepsi Fatih
Murat Arsal’ın suçu… Zoraki Koca Şahane Gelin benim ilk Türk yazar kaleminden
okuduğum kitaptı! Bak tarih bile verebilirim. 2008’in Haziran ayında finallere
hazırlanan çiçeği burnunda bir üniversiteliyken bir gece ders çalışmaktan
bunalıp e-book olarak yayınlanan herkesin konuştuğu Osman’la tanıştım. O gece
sabahladım, uykusuz sınava girdim, bütünlemeye kaldım derken Fatih Hocanın
hayranı oldum ve Türk yazarlara da şans vermem gerektiğini düşündüm zaten onun
ardından da Vefa Enver ile tanıştım… eeee iki büyük kalem daha ne diyebilirim
ki :)
38) Klasiklerle aran nasıl? En sevdiklerin?
Hiç iyi değil! Kendileri ile hiiiç
anlaşamam! Klasikleri sevmem ama bu hiç okumadım demek değil! Uğultulu Tepeler,
Aşk ve Gurur ve Jane Eyre benim favori klasiklerim :) hatta diğerlerini sorsan
şuan hatırlamam ama bu üç kitap… çok hoşuma gidip de keyifle okuduklarımdan.
Bir şey itiraf edeyim mi? Uğultulu
Tepeler’i de Twilight kitabında Bella okuyordu onda gördükten sonra okudum ve
çok sevdim! =)
39) Baya baya yazıyorsun! Gerçekten iyisin bence! “Sıradan Bir Hayat”ın en
sıkı okuyucularından biriyim. Çoook güzel bir konu bence, belki de ben de hukuk
okuduğum için bu kadar yakın gelmiştir bana. Bu adı nasıl buldun? Bu hikaye
nasıl ortaya çıktı? Ne zamandan beri yazıyorsun?
En kolay cevap vereceğim soru oldu bu
:) uzun bir geçmişim yok bu konuda ilk
denememi lise döneminde yapmıştım Edebiyat öğretmenimizin verdiği kelimelerden
hikaye oluşturacaktık ve bende oluşturdum, o hikayem hocamızın seçtiği hikayelerle
beraber kitapçık haline getirildi ve hikayesi bulunan öğrencilere verildi. Hala
saklarım :) ondan sonra 2008’te Twilight fanlarının oluşturduğu bir forum
sitesinde yazdım… Hatta SBH’de orada fan fiction olarak yazılmıştı. Hani arada
düzenliyorum diyorum ya işte o da Edward Cullen ve Bella Swan hikayesiydi. Yeni
karakterlerle yeniden düzenlendi SBH. 2008-2009 arasında bir yerler oluştu SBH
ve o senelerden sonra ilk olarak bu yıl blogda yayınladım. Adı nasıl oluştu
bilmiyorum bu konuda çok yeteneksizim… ama birden bire “Sıradan Bir Hayat”
olsun dedim ve ona göre yazmaya başladım. Ha, ondan sonra yazdığım birkaç kurgu
daha var ama yarım bir şekilde bekliyorlar belki bir gün tamamlarım. Onun
haricinde küçük hikayelerim var… aralarında bazıları cidden çok severek
oluşturduğum kurgular :) öyle işe :) acemi bir ben ve acemi bir kalem ;)
40) Hikayeyi yakında bitireceksin. Çok üzgünüm! Neden bunu yapıyorsun,
devam etsen şöyle en azından bir 10-15 bölüm daha okusak.
Ahh hayır, devam edemez! Etmemeli! Çoğu
zaman okuduğum kitaplardan uzatmak adına saçmalamaları rahatsız edici bulurken
aynısını benim yapmam çok ikiyüzlülük olur bence! O yüzden tadında kalmalı ve
2-3 bölüme kadar bitmeli… hatta dediğim gibi Şubat bitmeden de bitecek :)
41) Bu hikayeni kitaplaştırmak gibi bir düşüncen var mı? Ya da ileride bir
kitap yazmayı düşünür müsün? Bence yazdıkça daha da iyi oldun, cidden
düşünmelisin bunu.
Hayır, ne yazık ki öyle bir düşüncem
yok! Ben bunun için yeterli bulmuyorum kendimi. Benden daha üst düzeyde yazan insanlar
varken aralarına girip de yazar dedirtmek kendime, onlara haksızlık gibi
geliyor. Düşünsene bir Meral Kır, Fatma Erdek kaleminin yanında benim kalemimin
lafı bile edilmemeli… Bence kitap olması için yeterli seviyede değil kalemimi
:)
42) Şunu da merak ediyorum. En çok romantik-aşk kitaplarını okuyorsun. Ben
de çok seviyorum bu türü. Bunun özel bir sebebi var mı? Ve okudukların içinden
en beğendiklerin desem?
Ahh evet… aslında normalde ben daha çok
polisiye severdim hem filmlerde hem kitaplarda ama Judith McNaught ardından
Julie Garwood derken peşinden gelen aşk romanı yazarları beni bu türe bağımlı
yaptı! Sanırım böyle aşkların gerçek hayatta var olmayacağını düşündüğüm için
bu aşkı kitaplarda okuyarak kendimi memnun ediyorumdur bilemiyorum… :) ya da
henüz gerçekten aşkı tadıp da kalbimi kıpırdatacak birine kapılmadığımdan
şimdilik bunun eksikliğini kitaplarla tamamlıyorumdur. Bilemiyorum…
En beğendiklerim… buna son zamanlarda
okuduklarımdan söylemek istiyorum geçmişe gidersek çoook uzun bir liste vermem
gerekebilir.
Tersyüz, Aşkı Seçtim, On Küçük Nefes,
Sessiz İntikam, Aşka Var mısın, Nefes Serisi (Parodi’den çıkan)… bunun gibi
niceleri… Ahh ama tabi ki J.McNaught’u ve J.Garwood’u başlıca öneririm :)
43) Erotik romanslar olmazsa olmaz. Çok da fazlalar artık. Onlar ve
özellikle kapakları hakkında ne düşünüyorsun? En beğendiklerin? Malum, çoğu
birbirinin aynısı.
Imm… evet erotik romanslar… son
zamanlarda beğendiğim bir çok konuya ev sahipliği yapan tür… En beğendiklerimin
başında Fifty Shades of Grey’in geldiğini söylememe gerek yok sanırım ;) Onun
haricinde keyifle okuduğum Günahkarlar Turnede Serisi (Olivia Cunning)…. Onun
haricinde düşünüyorum da o kategori altında o kadar çok kitap çıktı ki aslında o
türde olmayan… Mesela her ne kadar kapağı öyle görünüyor olsa da Olimpos
Yayınları’ndan çıkan Tahrik… Driven serisinin ilk kitabı ve erotik romans
olarak lanse edildi kapak tasarımı dolayısıyla ama hayır o güzel bir aşk
romanıydı ve içerisinde de her aşk romanında denk geldiğimiz sevişme sahneleri
vardı… Sanırım artık birileri bunun ayrımını ciddi anlamda yapmalı. Bunun gibi
gösterilen birkaç kitap sayabillirim sana…
Çırılçıplak, kapak tasarımı öyle
görünse de hayır erotik romans değildi. Gabriel’in Cehennemi öyle lanse edilse
de hayır erotik romans değildi üstelik mükemmel bir aşk romanıydı. Uçuşta
Serisi, her ne kadar öyle görünse de hayır o da erotik romans değil… onda da
sevişme sahneleri bu kategoriye girecek boyutta değil.
Ahh bir de Syvia Day Crossfire
serisinin ilk kitabı Sana Soyundum’u okudum devamını getiremedim pek
beğenmedim, ama o da erotik romansa aday diyebilirim ;)
Ama şunu itiraf edeyim, kapak
tasarımları çok güzel olmanın yanında bazen çok da cürretkar oluyorlar. Mesela
Olivia Cunning’in yeni kitabı çıkıyor kapak tasarımı vuhuuu demenin yanında
fazla cürretkar :)
44) Bu kadar aşk okuyan biri olarak,
sence romantik bir kitapta neler olmalı?
Romantik kitapta aşk olmalı başka ne
olacak ;) hehe :) kesinlikle bir yakışıklı olmazsa olmazı gerisi önemli değil
:P güçlü bir şekilde kaleme alınmalı, duyguyu okura hissettirebilmeli yazar ve
o aşk o karaktere yakışmalı. Havada kalmamalı, damdan düşer gibi olmamalı… ince
detaylarla işlenmeli… işlenirken de okura hissettirmeli… Eğer aşık bir çiftle
başlıyorsa da kitap, o aşk kitabın sayfalarında kokmalı, okurun beynine akmalı…
Böyle işlenen aşkı bulmak zor, ama var…
işte o kitaplar da başımızın tacı! :)
45) “Historical Hunters” desem tanıdık gelir sanırım. Nerelere
kayboldunuz?
Hahahaha
:) Historical Hunters, bir durgunluk dönemi yaşadı ama geri dönüşe
hazırlanıyor… bomba gibi gündeme düşecek merak etme ;)
46) En sevdiğin historical kitaplar neler?
McNaught,
Garwood, Quinn ve B.Joyce haricinde mi? :) Pamela Clare kitapları, Tracy Anne
Warren, Monica McCarty kitaplar… bunların her çıkan kitabını arka kapak
konusuna bakmadan alıyorum. Gerçi Tracy Anne Warren çıkarmıyor artık Koridor
ama inş başka yayıncılar keşfeder yazarı. Son zamanlarda Laura Londan ,Evangeline
Collins ve Julianne MacLean kalemini çok beğenerek okuyorum. Özellikle
E.Collins çok aykırı, değişik bir şekilde yazıyor historical romance türünde ve
hoşuma gidiyor. Tavsiye ederim :)
Kitaptan biraz uzaklaşıp,
farklı konulara değinelim biraz da..
47) İzlemekten en keyif aldığın film türü nedir ve favori filmlerin?
Diğer kızların aksine filmlerde
‘action’ severim. Efektli, patlamalı, vurmalı, adrenalin dolu filmleri… Ha
romantik komedide izliyorum ama seçmek zorunda kalsam her zaman ‘action’ derim.=) Korku filmleri asla izlemem, sebebi korku romanlarını okumama sebebimle aynı
:) İçerikli filmleri de severim, ama o türü kaldıracak ruh halindeysem :) En
favori filmlerim… bu zor oldu ama ya :D Sıralıyorum hazır mısın? Amistad,
Sevgini Gücü (sanırım bu isimle yayınlandı Türkiye’de ama Leon orijinal adı),
Greace, Esaretin Bedeli… bunlar favori filmlerim hani izlemekten asla
sıkılmayacağım filmler :)
48) En beğendiğin yerli-yabancı oyuncular?
Ohooovvv…. Şimdi buna salya akıtarak
izlediklerimi mi söyleyeyim yoksa cidden oyunculuğunu takdir ettiğim için
izlediklerimi mi? :) Pekala, Morgan Freeman, Anthony Hopkins, Antonio Banderas,
Catharine Zeta Jones, Cameron Diaz, Jennifer Aniston, Collin Farrell, Nicholas
Cage… daha bir sürü yazabilirim bunun gibi. Bunlar cidden oyunculuklarını
beğendiğim ve filmlerinden keyif aldığım oyuncular.
49) Favori müzik türü ve şarkıcıların peki?
Özellikle her şarkısını dinlediğim
şarkıcılarım yok. Dinlediğim müzikler ve şarkıcılar ruh halime göre değişiyor
ama son zamanlarda Maksim Mrvica, Ildivo, Enrique İglasias, Linkin Park
müzikleri hoşuma gider her zaman dinlerim. Bunların haricinde de ara ara
Beyonce, Rihanna, J.Lopez, One Republic, Jessie J şarkılarından bazılarını
dinlerim. Son zamanlarda ise Indila çok dinliyorum bir de Taylor Swift’in Black
Space, Ariana Grande’in Love Me Harder ve Selena Gomez’in The Heart Wants What
it Wants, Ellie Goulding Love Me Like You Do (nedenini tahmin etmek zor değil
;)) ve yine Ellie Goulding Beating Heart çok dinliyorum.
Ama dediğim gibi müzik zevkim çok
değişkendir. Bazen klasik müzikte takılıp kalmışken bir den rocka geçiş
yapabiliyorum.
Ahh bu arada Indila-Mini World ve
Enrique Iglasias – Finnally Found You şarkılarını dinle bayılacaksın :)
50) En sevdiğin yemekler? Yemek demedim
bak, seçmek çok zor çünkü.
Ahaha benim için zor olmasa gerek çünkü
yemek seçen biriyimdir öyle çoook sevdiğim yemekler yoktur ne yazık ki ama yedi
yirmi dört önüme konsa keyifle yiyeceğim şey karnabahar salatası ve kır pidesi
derim. Bu soru benim için en kolay sorulardan oldu :) cidden yemek konusunda
oldukça cinsimdir öyle ki köfte yerim ama yemekte kıyma yemem mesela ;)
51) Hangi takımlısın, takip ettiğin ve yaptığın bir spor dalı var mı?
Yaptığım spor yok ne yazık ki çoook
üşengeç ve hevesi çabuk geçen biriyimdir o yüzden spor yapmam, takip etmem ama
koyu bir Fenerbahçeli’yim. Maçlarını takip etmesem de(stada gidersem keyifle
izlerim) şampiyonluk kutlamalarına Cadde’ye giderim, lisanslı formamı da alırım
;)
52) Fırsatın olsaydı hangi ülke ve şehirde yaşamak isterdin?
Düşünüyorum da… öyle bir yer yok ne
yazık ki :( ama küçük sahil kasabası türünde yerleri tercih ederdim. Bu yüzden
yazları Gemlik’e gitmek benim için büyük bir nimet. Küçük sahil kasabası gibi
bir yer… Oraya temelli yerleşmek ister miydim bilemiyorum ama oraya gitmekten
keyif aldığımı söyleyebilirim. Onun haricinde yabancı bir ülke seçmek gerekirse
kesinlikle İskoçya… bana bir İskoç lazım :D
53) Gitmeyi en çok istediğin 5 yer?
İskoçya (Skye Yarımadası), İtalya,
İrlanda, Venedik, Rusya (beyaz gecelerini çok merak ediyorum :))
54) Moda senin için ne ifade ediyor? Giydiklerini neye göre seçersin?
Moda, benim için hiçbir şey ifade
etmiyor demeyi isterdim ama yine de çok şey ifade ettiğini de söyleyemem. Ona
göre giyinmem… sırf moda diye de alıp giydiğim hiçbir şey yoktur tabi
beğendiysem alırım orası ayrı… ve bana yakıştığını düşünüyorsam. Zevkime göre
giyinmeyi tercih ederim, sırf moda popüler diye seçip almam hiçbir şeyi… Rahatlık
her şeyden önce gelir diyenlerdenim, çoğunlukla kıyafetlerimde ona göredir :)
Kotlar vazgeçilmezlerimdir, ama tabi arada topukluya da uygun şeyler tercih
ederim.
55) Bunu kızlara sormazsak olmaz. En sevdiğin 3 makyaj malzemesi nedir?
Marka söylemek serbest bu arada!
Marka yok reklama karşıyız :P hehe
Makyaj yapmayı pek bilmem, bu yüzden de benim makyaj anlayışım kalem, rimel,
rujdur… Kalem dediğime bakma eyeliner ;) üç tane dedim tabi arada pudra ve
allık da kullandığım olur ;) marka söylemedim yalnız ısrarla söylemeyeceğim,
marka takıntım yoktur dediğim gibi makyaj bilgim de yoktur o yüzden genelde
yönlendirmelere göre alırım :)
56) İstanbul’da yaşıyorsun.. Bana İstanbul’un en sevdiğin ve sevmediğin
şeylerini söyle desem?
İstanbul’un en sevmediğim şeyleri;
trafiği, insan çeşitliliği ve kalabalığı… En sevdiğim özelliği de büyük şehir
olmasından kaynaklı olarak her istediğin şeye ulaşabiliyor olmak. Aradığın bir
şeyi bulamama gibi bir durumun olmuyor bunu seviyorum ama bir gün İstanbul’dan
gidersem de burayı arayacağımı sanmıyorum. Anti İstanbul gibi konuştum :D
57) En sevdiğin çizgi filmler neler?
Tom
ve Jerry :D Şeker Kız Candy ve... yok sanırım başka hatırlamadım :) ama şunu
söyleyeyim hala oturup izlerim bunları :) içimdeki çocuğu yaşatmayı seviyorum.
58) Yurtdışına hiç çıktın mı? Çıktıysan, en beğendiğin yer neresi oldu?
Evet, çıktım. Almanya’ya gittim,
Frankfurt’a. Gittiğimde henüz küçüktüm liseye bile geçmemiştim ya da geçeceğim
yazdı o yüzden pek net hatırlamıyorum… dolayısıyla da beğendiğim yeri
söyleyemem ama çok net hatırladığım bir şey var, geri geldiğimde İstanbul’un
kalabalığını özlediğimi hissetmiştim. Oradakiler pek tavuk gibi yaşıyorlardı o
zamanlar :) ya da henüz ben küçük olduğum için gençlerin hayat tarzlarına ayak
uydurmamıştım bilemiyorum :)
59) Tanışma fırsatının olduğu 3 ünlü isim olsaydı bunlar kim olurdu?
Yazar, sanatçı, oyuncu herkes dahil.
Hmm… kesinlikle Kellan Lutz derdim o
benim ergenlik aşkım :) Twilight’ın patlama yaptığı dönemlerde herkes Edward –
Robert diye çığırırken ben Kellan derdim :) Onun haricinde… düşünüyorum da öyle
deli gibi tanışmka istediğim başka kimse yok… ama Jamie Dornan fena olmazdı ;) Ahhh
bir de Sam Heughan… Ahh Outlander dizisi tam bir Sam hayranı yaptı beni :)
60) Sohbet etmek istediğin 2 tarihi kişilik?
Tarihi mi? Hmmm bu işte zor oldu ya…
Tarihi kişilik… Ahhh evet buldum Abraham Lincoln ve Atatürk! Kısa, net ve öz
bir şekilde klasik bir cevap verip kaçarım ben :)
61) Yabancı dizi önerilerin? Neler izliyorsun bu ara?
Dizi izlemiyorum bir tek Outlander var
izlediğim o da zaten ara verildi Nisan ayında başlayacak onu bekliyorum onun
haricinde yerli yabancı dizi izlemiyorum. Heveslenip başlıyorum sonra kitap
okumama engel oluyorlar sonra çok uzatıyorlar derken soğuyorum bu yüzden de pek
izlemiyorum dizi, ama senin önereceğin bir şeyler varsa söyle izlerim keyifle
:)
62) “Ölmeden mutlaka yapmak istiyorum.” Dediğin şeyler elbet vardır. Çok
özel değilse birkaçını bizimle paylaşır mısın?
Düşünüyorum
da bu soruya sanırım cevap veremeyeceğim, sanırım mutlaka yapmak istediğim bir
şey yok… çok ilginç… ahh şey olabilir mesela, fenomeni olduğum bir kitabın
filmi uyarlamasının galasına gitmek isterdim, ilk gösterimini izlemek,
oyuncularıyla beraber… fena olmazdı ama tabi hayal olur bu benim için sadece ;)
bu sayılmaz bu soruya cevap… neyse ben bu soruyu es geçiyorum :D
Geçiyorum “O mu bu mu?”
sorularına.
Çay mı kahve mi? Herkesin ilk sorusu da bu olmuş fark etmeden ama en temel
soru yani.
Kahve :) bu sorulara kısa ve tek
kelimelik cevaplar vereceğim sanırım :)
Erotic romance mı tarihi aşk mı?
Tarihi aşk romanları
Peki romantik mi fantastik mi?
İkisinden de birazcık... :P
Müzik dinleyerek okumak mı dinlemeden okumak mı?
Yine ikisinden birazcık…
Epsilon mu Aspendos mu?
Aspendos (son zamanlarda favori
yayınevlerimden oldular :))
Kitapçıdan kitap almak mı internetten kitap almak mı?
Kitapçıdan kitap almak.
Facebook mu twitter mı?
Facebook.
Kedi mi köpek mi?
Köpek.
İstanbul mu Bursa mı? Tamamen sana özel düşünüldü bu soru, biraz zor oldu
galiba.
Ahaha :D İstanbul! Eğer ki İstanbul mu
Gemlik mi deseydin şüphesiz ki Gemlik derdim ;)
Bu da sana özel geliyor! Siyah saç
mı kahverengi saç mı sence?
Kahverengi :) aslında saçlarımı hiç
siyaha boyatmadım, koyu kahveye boyatıyordum o da siyah gibi duruyor ;)
Judith mi Julie mi?
Hileli soru bu ama… :( Judith yok
Julie… yok yok Judith… tamam ikisi de :D
Royce mu Jason mu?
Her zaman Westmoreland der Royce’u
seçerim :)
Tuna Üstüner mi Doruk Akman mı? Soru gibi soru oldu valla!
Hem de ne soru gibi soru ama… aşkıma
sadık kalıp Doruk Akman diyorum :)
Pekii…. Ali’m den Ali mi Yağız Aslan
mı? Güzel oldu güzel bu da.
Ühüüüü… ikisini de alamaz mıyım? Ali
diyorum… Yağız fazla doktor :D nedense Aylardan Aşkı okurken de Yağız diye ölüp
bitmedim ben yav :D
Bitter çikolata mı sütlü çikolata mı?
Sütlü çikolata.
Hiç yalan mı karşındaki üzmemek için çok hafif beyaz yalanlar mı?
Hafif beyaz yalan.
Lise mi üniversite mi?
Üniversite.
Artık mezunsun, bunu merak ediyorum. Öğrencilik mi iş hayatı mı?
Ühüüüü…. Öğrencilik! Hep derim
öğrenciliğin kıymetini bilin o yılları daha sonradan çok arayacaksınız!
Işıl Parlakyıldız mı Meral Kır mı?
Meral Kır!
Brandon mu Hudson mu?
Hudson kim? Vallaha hatırlamadım kimdi
:D Brandon diyeyim bu ismi hep sevmişimdir :P
Gabriel
mi Gideon mu?
Gabriel :)
Whitney mi Jennifer mı?
Jennifer Merrick Westmoreland :D
Makarna mı pilav mı?
Makarna
Mutlu sonlar mı gerçekçi sonlar mı?
Mutlu sonlar.
Şimdi de, bu aralar sorularına
geldik.
Bu aralar, en çok neye seviniyorsun?
Fifty Shades of Grey’den gelen yeni
görüntülere :)
Bu aralar, en sık kimleri dinliyorsun?
Ellie Goulding ve Arianna Grange
Bu aralar, izlediğin bir film var mı? Varsa, kısaca yorumun?
En son Divergent’ı izledim ve bayıldım!
:) kitaplarını okumadım ve filmi izledim ilk olarak, efektleri, kurguyu, konuyu
çok beğendim. Oyunculukları da oldukça iyi iş çıkarmışlar bence.
Bu aralar, ne okuyorsun? Yorumun?
Şuanda Aspendos’tan çıkan Nicole
Williams’ın Sana Vuruldum kitabını okuyorum. Bence birçok şeyde yetersiz bir
kitap... Duygular çok yüzeysel… olmamış sanki çok acemi bir kalemden çıkmış
gibi…
Bu aralar, kendini en çok nasıl hissediyorsun?
Sıkılgan hissediyorum. Bütün bir hafta
böyleydim, her şeyden sıkılır moddayım şuanda :( iki günde bitecek bir kitap
elimde kaç gündür oyalanıyor mesela :(
En çok hangi duyguyu yaşıyorsun?
Mutluluk ve huzur!
Bu aralar, en çok neye zaman bulamıyorsun?
Gezmeye
:( arkadaşlarımla buluşup dedikodu yapmaya :(
Bu aralar, en sık kimle konuştun?
Üniversiteden
arkadaş grubumla… yoğun bir telefon trafiği söz konusu ;)
Bu aralar, hayatının en çok hangi kitabın içinde olmak isterdin?
Seni Sevmek İstemedim kitabının içinde
olup, Pınar’ın yerinde olmak isterdim. Doğan gibi bir erkekle aşk dolu bir
hayat şuanda oldukça cazip geliyor ;)
Son olarak, senin bloğunu neden takip etmeli sence insanlar?
Ahah, çalışmadığım yerden çıktı bu soru
:) bilmem ki… bence bu sorunun en iyi cevabı takipçilerden gelir… Bir blog
yazarının yazdığı her yazıyla keyif aldığını görüp birkaç yorum ve alıntı
okumak istiyorlarsa blogun kapıları açık der kaçarım :)
Seni diğerlerinden ayıran yön nedir?
Hmm… bu soruyu ne yönden sorduğunu
anlamadım. Her kesin kendi tarzı, düşünce yapısı vardı bu da ayırıcı bir
özelliktir bence… beni diğerlerinden ayıran şey düşünce yapım ve tarzımdır
başka bir şey değil. Zaten yeterince sıradanım ;)
Ve söylemek istediğin ekstra bir şey var mı?
Evet var… sorulara çok alakasız
cevaplar vermiş olabilirim olabilirim, dilerim okurken benim cevap verirken
eğlendiğim kadar eğlenir hoş vakit geçirirsiniz :)
Çok teşekkür ederim tekrar katıldığın için. Ben çok eğleniyorum bu işte
yer yer yorulsam da. Senin gibi herkesin sevdiği isimlerin olması da ayrı
güzel!
Herkesin sevdiği isim fazla iddialı
olmadı mı? Eminim benden hoşlanmayanlarda vardır.
Bende böyle bir teklifle bana geldiğin
için teşekkür ederim, cidden onur duydum. Kendimi birilerine sevdirmiş olmak,
onların varlıklarını yanımda hissetmek müthiş bir duygu. Çok teşekkür ederim
bende :)
Yine muhteşem bir röportaj olmuş, ellerinize sağlık kızlar! :D Keyifle okudum ^^ Ve Kellan Lutz *.* Ben de hep Edward yerine Emmett diyen tayfadandım ya ;)
YanıtlaSilzaten Emmett daha doğrusu Kellan varken başka birini görür mü ki göz yav :D Ahhh ahhh gamzelerine ölürüm ben onun yav :)
SilEdward varken Emmett'i kim ne yapsın yahu, sizi kınıyorum. :D Eğlenceliydi falan ama o kadar yani. :D Ona bakılırsa, Jason'un gizemi kimsede yok. :D Kellan da iyidir de sizin kadar değilim ben. :) Yorumlar için teşekkürler kızlar. :)
Sil