X-MEN: DAYS OF FUTURE PAST

20:25 orta boy popcorn 0 Comments

Çok sevdiğim bir seri daha! Fantastik, bilim kurgu filmlerini zaten severim ama Marvel evrenine sevgim bambaşka. Çoğu filmini, sıkılmadan tekrar tekrar izleyebilirim. X-Men de çocukluğumda Fox Kids'te (o zamanlar o vardı, ah ne günlerdi) büyük keyifle izlediğim bir çizgi filmdi. Storm'a bayılırdım. :) Daha sonra filmlerini de yine aynı keyifle izledim. Özellikle oyuncu seçimleri çok iyi yapılan bir seri bence. Her film efekt ve görsellik olarak bir öncekinden daha iyi oldu, kurgusuyla da yepyeni bir evren sunuldu bizlere. Ama bir sitemim var! Jean karakteri çok ilgimi çekerdi ve Wolverine ile ikisini çok yakıştırırdım. Bu yüzden o gittikten sonra biraz tadı kaçmadı da değil bana göre. :) X-Men'in bildiğimiz hali dışında, gençlik yıllarının anlatıldığı film de gayet başarılı oldu ve yeni film için daha da heyecanlanmamızı sağladı.

Ve sonunda uzuuun bir bekleyişin sonunda, X-Men: Days of Future Past'in fragmanı görücüye çıktı. Ben çok çok çok beğendim! Bu kadar "çok" beğenmemde, seriyi özlememin de etkisi olabilir. :) Özellikle Xavier'ı tekrar görecek olmak beni çok heyecanlandırdı, en sevdiğim karakterlerden biridir. Film adından da belli olduğu üzere; zaman döngüsünün sınırlarını aşarak, geçmiş ve geleceği birleştiriyor. Fazlasıyla hareketli, aksiyonu bol, gelişen teknolojiyle de görsellik ve etkileyiciliğin doruğa ulaştığı bir film bekliyorum. Oyuncu kadrosu ise, heyecanlanmak ve filmi izlemek için tek başına bir sebep! Jennifer Lawrence, Micheal Fassbender ve James McAvoy gibi son dönemin en popüler isimlerinin yanına, Hugh Jackman, Ian McKellen, Halle Berry ve Patrick Stewart gibi bilindik X-Men yüzleri de eklenince gerçekten merakımız ikiye katlanıyor. Xavier ve Magneto'yu hem genç hem yaşlı halleriyle aynı filmde görmek çok ilginç bir deneyim olacaktır. Kısacası, sabırsızlıkla bekliyoruz efendim filmi. Sinemada izlenmesi gereken filmlerin en en başında gelenlerden biri! Amerika'da 23 Mayıs 2014'te vizyona girecekmiş. Bizde ne zaman gireceği henüz belirsiz ancak bizde de ona yakın tarihlerde gireceğini düşünüyorum. Yönetmen, yine Bryan Singer.

Daha da uzatmadan, sizleri X-Men'in son bombasıyla başbaşa bırakıyorum. :) Altta yorumlarınızı da merakla bekliyorum! İyi seyirler, sabırsız bekleyişler! :) Bu arada, filmin IMDB sayfasına ulaşmak isteyenler, tıklasın.
Şu fragmanın resmi bile merakımı katlamaya yetiyor! :)


0 yorum:

2013 Halloween Modası

16:56 orta boy popcorn 0 Comments

En önce, hepimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun! Nice 90 yıllara! Bazen güzel ülkemizin ve Cumhuriyet'in değerini bilmiyoruz bence ama şu an bu şekilde yaşıyorsak, bunu borçlu olduğumuz insanlar unutulmamalı. Atamızın izindeyiz her zaman ve özellikle biz gençler olarak, kurduğu Cumhuriyet'in daimi koruyucularıyız, tüm engellere inat. Fırsatı olan bugün eline bir bayrak alıp sokaklardaki şölene katılmalı! Çok gururlu ve güzel bir gün! :)

Eveeet. Bu güzel ve özel günün kutlamasını yaptıktan sonra yazımızın esas konusuna geri dönelim. Bizim için fazla önemi olmayan ama Hristiyan aleminde büyük heyecan ile beklenen, son yıllarda tüm dünyanın kutlamaya başladığı bir Cadılar Bayramı daha son buldu. Birkaç gün önce paylaştığım yazıda, "Halloween nedir? Amacı nedir? Nasıl yayılmıştır?" gibi soruların cevaplarını sizlerle paylaşmıştım. Ben de araştırma sırasında yeni ve çok ilginç bilgiler öğrenmiştim. O yazıyı okumak için tıklayın. Şimdi de, ünlü isimlerin Halloween için seçtikleri kostümlere bir göz atalım. Sizler için araştırıp, bulabildiğim kadar kişinin kostümünü bulmaya çalıştım. İşte karşınızda 2013 Halloween seçmeleri:


İlk resimde gördüğümüz kişi, High School Musical'in yıldızı Vanessa Hudgens. Melek olmuş. :) Gerçekten çok hoş olmuş beyazlar içinde. Saçları ise uzun kesinlikle çok daha iyi! Bu kızın sesi de mükemmeldir ve albümü bile var ama nedense uzun süredir müzikten uzak. Filmlerde de daha doğru tercihler yapmalı bence. İkinci resimde, Glee'nin yıldızı Navy Rivera var. Özellikle saçları muh-te-şem gözüküyor! Kırmızı da çok yakışmış. Şapkasıyla da bütünlük içinde ve çok iyi gözüküyor. Üçüncü resimde ise; her daim güzel ve şık güzel, bu seçimiyle de muhteşem gözüken ve benim de çok sevdiğim bir Victoria's Secret meleğimiz Alessandra Ambrosio'yu görüyoruz. Tam anlamıyla pembeye bürünmüş. Hafif bir punk tarzı da var. Kostümü çok güzel, tacını da takmış ve kraliçeliğini ilan etmiş. :) Ve son resimdeki ise, çılgın kızımız Paris Hilton. Yine kendine has köstümü ve kalp gözlükleriyle farklılığını ortaya koymuş. Bacaklarını sergilemeyi seçmiş. :) Saçlarına yaptığı iki topuzla da, gecenin en neşeli ismi olmuş gibi. Fena da olmamış bence.


Resimdeki ilk kişi, radyo programcısı ve American Idol'ün sunucusu Ryan Seacrest. Tarz olmuş kısaca. :) İkinci resimdeki çiftimiz ise, Revenge'den tanıyabileceğiniz Ashley Madekwe ve partneri. Karl Lagerfeld ve meleği olmuşlar ve çok da güzel olmuşlar. Özellikle Ashley bembeyaz kostümü ve iki topuz saçlarıyla çok farklı ve hoş gözüküyor bence. Üçüncü resmimizde ünlü İngiliz şarkıcı Leona Lewis var. Leona'nın muhteşem bir sesi var ve şarkılarını da zevkle dinliyorum, çok sevdiğim bir isim. Burada ise deyim yerindeyse "öcü" olmuş. :) İlginç makyajı ve saçına taktığı aksesuarı ile, Cadılar Bayramı'na en iyi yansıtan kişilerden biri. Simsiyah göz makyajı da yemyeşil gözlerini iyice ortaya çıkarmış. Ve son resmimizdeki kişi de, Once Upon A Time dizisinin Emma'sı, Jennifer Morrison. Jennifer'ı OUAT ile tanıdım ve çok sempatik biri. :) Tam kostümünü ne yazık ki bulamadım ama sanırım kolej kızlarına benzemeye çalışmış. Dümdüz yaptığı ve taç taktığı saçları ve gömleğiyle, okuldan fırlamış bir öğrenci gibi.


Son kolajımıza geldik. Bunları yapmak da uğraştırıcıydı ama değdi sanırım. :) İlk resimde, yakın zamanda anne olan Fergie ve eşi Josh Duhamel'i görüyoruz. Tam bir çılgın çift olmuşlar! Fergie siyahlara bürünmüş, o saçıyla da cadılara iyice benzemiş. Ama asıl farklı olan Josh Duhamel bence. Cidden o saç ve kafasına ne yaptığını anlayamadığım beyaz şey ile korkutucu gözüküyor. ( Tabi kendi halini bilmesek korkardık :) ) İkinci resimdeki isim, Adam Lambert. O da siyaha boyanmış baştan aşağı ve oldukça asi gözüküyor. Asi bir rockstar olmak istemiş sanırım. :) Ama fazla bir farklı gelmedi bana. Yanda prenses elbisesi ile gördüğümüz Kate Upton da, kedi kız olmuş ve çok tatlı olmuş bence. :) Kostümü gerçekten hoş ama özellikle yüz makyajını çok beğendim. Başarılı bir seçim yani! Son iki resim ne yazık ki kolaj yaparken biraz küçük kaldı ama diğer türlü denediğimde hepten bozuluyordu resim. O nedenle böyle bıraktım. Sağ alt köşedeki ilk küçük resimde, Isla Fisher ve Sacha Baron Cohen var. Belki de Halloween'ın en farklı ve ilginç kostüm seçimlerini yapmışlar. Fisher renkli saçları ve kedi yüzüyle, kıyafetinin farklılığını tamamlamış ama Cohen daha da ilginç olmuş. Maskesi dışında sanki bir kadın onu taşıyormuş gibi geliyor ilk bakışta. Çok farklı bir kostüm. Gecenin en farklı çifti seçiyorum kendilerini! Ve sağ alt köşedeki ikinci küçük resmimizde de Larry David ve partnerini görüyoruz. Onlar da oldukça ilginç bir şekilde gelmişler. Bir kıyafetten iki kafa çıkarmayı nasıl yapmışlar çözemiyor insan. Gerçekten tebrik ediyorum bu seçimi. Atkıları da sanki yılan boyunlarını sarmış gibi duruyor. :) En farklı çiftlerden biri olmuşlar kesinlikle!



Burada gördüğümüz üç resimde de oldukça ilginç kostümler var. İlk resimdeki, Cindy Crawford ve partneri. Guns'n Roses ekibi olmuşlar. Özellikle Cindy çok iyi olmuş! İlk bakışta asla tanımıyorsun! İkinci resimdeki hamburger kostümlü kişi de, Alexa Chung. Bence biraz tuhaf gözüküyor ama ilginç bir kostüm tercihi.. Son resmimizde de son filmi "Gravity" ile deyim yerindeyse ortalığı yıkan Sandra Bullock var. Onu da hiç mi hiç tanıyamıyorsunuz, çok iyi bir kostüm seçimi olmuş bu açıdan. Kostümü, makyajı baya iyi. Oğluyla da çok uyumlu bir ikili olmuşlar. Sempatik kadın sonuçta, kostüm bile kapatamamış. :)

Ve kedi kızımız Hilary Duff! Ben çok severim Hilary Duff'ı. Hem oyuncu hem şarkıcı olarak. :) Uzuuuun zamandır yok ortalıkta ama çok bir anne olduğunu görüyoruz resimlerden. Zaten çok tatlı birisi, bu kedi kostümü ile tatlılıktan ölecek! Makyajı ve kafasındaki kulaklarıyla çok sevimli gözüküyor. Gecenin en tatlı kişisi seçiyorum Duff'ı. Ve en kısa sürede müziğe ve sinemaya geri dönmesi dileklerimle.















Normal haliyle tatlılıkta Hilary Duff'ı sollayabilecek Lucy Hale karşımızda. Tabi bu haliyle değil. :) Pretty Little Liars dizisinin yıldızının kostümünün tam olduğu bir resim bulamadım ama makyajıyla gerçekten korkutucu olmuş. Fotoğraf daha aydınlık çıkınca, ekstra ürkütücülük katmış. Normal halini bilmesek korkacağız. :) Ama makyajı oldukça başarılı!









Diğer bir Pretty Little Liars yıldızı Ashley Benson ile yazımıza son veriyoruz. Bence Halloween'ın en değişmemiş ismi olmuş. Normal halinden farklı olarak sadece, piercingleri ve pembeye boyadığı saçları var. En asi isim olmuş olabilir ama. :) Normalde çok güzel bulduğum ve stilini de beğendiğim bir isim, zımbalı ceketiyle yine tarzını yansıtmış. Bence böyle bir gece için farklı bir şeyler seçse daha iyi olurmuş ama yine de seviyoruz kendisini. :)

Böylece 2013 Halloween stilini sizlere aktarmış oldum. :) Umarım ilginizi çeken ve keyifle okuyacağınız bir yazı olmuştur. Yine boşlukları tam ayarlayamadım, bu moda yazılarının en büyük sorunu bu olacak sanırım. :( Umarım bir çözüm bulabilirim, artık idare ederseniz çok sevinirim. :) Ben gecenin en güzel ismi olarak Alessandra Ambrosio'yu seçiyorum. En farklı kostüm olarak, Isla Fisher ve partnerini; en tatlı isim olarak da Hilary Duff'ı seçiyorum. Ashley Madekwe ve partneri ise en "moda" isimler olmuşlar. En normali ise, Ashley Benson. Sizlerin de yorumlarını merakla bekliyorum, lütfen yazın. Hepinize keyifli günler! :) Nice sevinçle kutlayacağımız Cumhuriyet Bayramlarına!

0 yorum:

Pazar Dinlemesi

17:25 orta boy popcorn 0 Comments

Bugün biraz rahatsız olduğum için paylaşımda oldukça geciktim. Ama akşam olmadan paylaşabiliyorum neyse ki. Bu Pazar, herkesin modunu yükseltecek ve biraz da eski bir şarkı seçtim size. Ben bu şarkıyı ne zaman dinlesem, içim kıpır kıpır oluyor ve dans edesim geliyor. Modum yükseliyor anında. Çok eğlenceli bir şarkı.

29 Ekim sebebiyle yarınki yarım günü es geçersek, dört günlük bir tatilimiz var yine. Böyle bir tatil bir okul olunca da alışılmıyor. Hepiniz bu dört günü en güzel şekilde geçirirsiniz umarım. Gününüz güzel başlamış olsun ve güzel bitsin. Ben de bu tatilde okul başlayınca yazamayacağım yazılarımı yazayım.. :)



0 yorum:

Captain America: The Winter Soldier

18:20 orta boy popcorn 0 Comments

Yine bir Marvel kahramanı, belki de en gerçekçi diyebileceğimiz kahraman karşımızda! Kaptan Amerika! İlk filmin üzerinden o kadar çok zaman geçti ki, açıkçası her şey aklımda dersem yalan söylemiş olurum. Birçok şeyi unuttum. Ancak filmi beğendiğimi ve keyif aldığımı unutmadım. Ne derler zaten, söylenen sözleri veya yapılan davranışları unutsak bile, hissettiklerimizi unutmazmışız. Benimki de böyle bir durum. Sevmiştim filmi. Aslında tipik bir kahramanlık hikayesiydi ama görsellik ve aksiyon ile akılda kalıcıydı. Zaten Marvel filmlerinin ortak ve en temel özeliği, görsel efektleri ve akıcı hikayeleri diyebiliriz. İlk filmden sonra geçiş filmi diyebileceğimiz "The Avengers"da da karşımıza çıktı Captain America. O filmde biraz geri planda kaldığını düşünüyorum ama yine de güzel bir renk katmıştı. Şimdi ise, devam filmi geliyor. Uzun zamandır bir şeyler duymayı bekliyorduk film hakkında ve sonunda fragmanı yayınlandı!

Filmin yönetmenleri; Anthony Russo ve Joe Russo. Senaryoda ilk filmdeki gibi yine Christopher Markus var. Ana oyuncu kadromuz yine aynı. Kaptan Amerika rolünde, Chris Evans'ı izliyoruz. Bence gayet yerinde bir oyunculuk çıkarıyor. Ne eksik ne fazla bana göre. Marvel evreninin değişmez ismi Samuel L.Jackson yine kadroda. Az da olsa gerçekten filmdeki yerini seviyorum Jackson'ın. Bütünleştirici bir görevi varmış gibi. Ayrıca bu filmde; daha önce Iron Man, The Avengers gibi filmlerde de önemli bir rolü olan Black Widow'u göreceğiz yine. Scarlett Johansson bence bu rol ile oldukça sevildi ve çok iyi bir iş çıkarıyor. Konuya çok iyi dahil ettiler ve çok keyif alıyorum onun sahnelerinden, özellikle dövüş sahnelerinden. :) Cobie Smulders, Robert Redford kadrodaki diğer isimlerden ikisi. Revenge'in Emily'si Emily VanCamp'ı da kadroda görünce şaşırdım açıkçası. Hiç beklemiyordum bu filmde rol almasını. Ama sevdiğim bir oyuncu olduğu için, merakla bekliyorum sahnelerini. Umarım çok kısa değildir. Oyuncu kadromuz kalabalıklaşmış kısacası.

İlk filmden daha da iyi bir film bekleniyor haliyle. Geçen zamanı ve beklentileri de düşünürsek; aksiyonu bol, görüntü kalitesinin ve çekimlerin daha da iyi olduğu, heyecanlı ve akıcı bir film bekliyorum. Senaryonun nasıl gelişeceğini merak ediyorum. Fragmanını çok beğendim. Beklediğim gibi daha aksiyonlu ve daha heyecanlı bir film olmuş gibi. Fakat malesef, film için birkaç ay daha bekleyeceğiz. Vizyon tarihi: 4 Nisan. Yani daha baya var sayılır, bize beklemek düşer. 2014 de sinema için efsane bir yıl olmaya aday gibi, özellikle kahraman filmleri bakımından. İkinci filmi izlemeden önce ilk filmi tekrar izlemeyi düşünüyorum. Size de daha fazla zevk almanız ve "Bu neydi?" dememeniz için öneririm. İlk filmle ilgili ne düşündüğünüzü lütfen yazın. 

İki gündür, yazı eksiğimi tamamladım sayılır. :) Yazacak çok şey birikti aslında. İnsanın yazacak bir yeri olunca, aklına çeşit çeşit fikirler geliyor. Bazen çok resmi bir dille yazdığımı fark ediyorum ama ne yapayım, huyum bu. :) Aslında içim çok samimi, siz öyle okuyun. :) Filmin, IMDB sayfasına ulaşmak isteyenler tıklasın. Taptaze fragmanımızı da altta paylaşıyorum. Fragman yorumlarınızı da bekliyorum. Kendinize iyi bakın! :)




0 yorum:

Voleybolda Avrupa Heyecanı Başladı.

16:34 orta boy popcorn 0 Comments

Evet, sonunda uzun bir bekleyişten sonra hem lig hem de CL maratonu başladı. Gerçekten şöyle çekişmeli ve heyecanlı maçlar izlemeyi çok özlemiştim. Voleybol maçının sıkıcı ve çekişmesiz olanı, pek çekilmiyor. Ben yine sadece bayanları anlatacağım, daha önce bahsettiğim sebepler nedeniyle. Ve de sadece Champions League ile Cev Cup macerasını. Diğerlerine de girersek, işin içinden çıkamayız çünkü. Bu sene ülkemizi CL'de üç, Cev Cup'ta ise iki takım temsil ediyor. CL'de; geçen yılın şampiyonu Vakıfbank, Eczacıbaşı ve Galatasaray Daikin var. Cev Cup'ta ise; Fenerbahçe ve geçen sene çok iyi bir sezon geçiren Bursa Büyükşehir Belediyesi yarışıyor. Türk takımlarının son yıllardaki başarısı, umarız ki devam eder.

Şimdi, öncelikle Champions League'den başlayalım. Altı tane grup var. Bunlar;

A GRUBU: Dresdner SC, Beziers Volley, Rabita Baku ve Omichka OMSK Region
B GRUBU: Igtisadchi Baku, Dinamo Moscow, RebecchiNMeccanica Piacenza ve Crvena Zvezda Beograd
C GRUBU: Dinamo Romprest Bucurestı, Atom Trefl Sopot, Gent Dames ve Vakıfbank
D GRUBU: RC Cannes, Eczacıbaşı, Schweriner SC ve Agel Prostejov
E GRUBU: Azeryol Baku, Unendo Yamamay Busto Arsizio, Galatasaray ve Imoco Conegliano
F GRUBU: Volero Zürich, Dinamo Kazan, Tauron MKS Dabrowa Gornicza ve Stiinta Bacau

Şu tabloya baktığımızda, E grubu kesinlikle ölüm grubu! Ve takımım Galatasaray Daikin'in de bu grupta yer alması gerçekten büyük şans.(!) Bu gruptaki her maçtan her sonuç çıkabilir. Kağıt üstünde Galatasaray hepsinden üstün gözükse de, voleybol bir takım oyunu ve bu konuda iki İtalyan takımının birlikte olması pek olmamış. E grubundaki dört takımın da kadroları kötü değil. Maçlar oldukça çekişmeli geçecektir. Bu bir yandan temsilcimiz için şanssızlık gibi gözükse de, bence grup maçlarının böyle çetin geçmesi takımın daha da hazır hale gelmesini sağlayabilir. Zamanla göreceğiz. Grubu birinci bitirebileceğimize inanıyorum ama işimiz hiç de kolay değil. Conegliano'nun da ikinci olacağını düşünüyorum, oldukça savaşçı bir takım yapıları var.

Diğer bir temsilcimiz olan Vakıfbank'ın grubuna bakarsak, en kolay grup diyebiliriz. Gerçekten bal mıdır bilemeyeceğim ama hani Vakıfbank yedekleriyle oynasa bu gruptan birinci çıkabilir. Onlar açısından iyi bir kura ama bu form tutmalarını zorlaştırabilir. Vakıfbank'ın gruptan birinci, Atom'un da ikinci çıkacağını düşünüyorum. Atom Trefl, Polonya'da seyircisinin önünde belki temsilcimizi zorlayabilir.

Ve son temsilcimiz Eczacıbaşı'nın bulunduğu D grubuna gelirsek, ben orta halli ve iyi bir grup olduğunu düşünüyorum. Eczacıbaşı bu yıl, tamamen CL'ye odaklanmış gibi ki transferleri de bu yönde. Grupları da onları fazla zorlamayacak bir grup, Cannes hariç. Voleybolu takip edenler bilir ki, Cannes en sorunlu ve inatçı takımların başında gelir. Özellikle kendi evlerinde çok üst düzey bir oyun oynayabiliyorlar ve en büyük silahları da ortalarını çok aktif tutmaları. Ayrıca daha önce yanlış hatırlamıyorsam iki kez daha gruplarda Eczacıbaşı ile karşılaşmışlardı ve genelde kazanan taraf olmuşlardı. Bu nedenle, bu maçlar temsilcimiz için oldukça zor geçecektir. Ancak kesinlikle kadro kalitesi olarak daha üstün bir takım Eczacıbaşı ve bu sene iki yabancı ortasıyla, Cannes'ı kendi silahlarıyla vurabilir. Çok efektif ortalara sahipler, pasör Hanke de iyi kullanıyor. Alman takımı Schweriner zorlamaya çalışacaktır ama en fazla birer set alabilir diye düşünüyorum bu takımlardan. Kısacası, hangi iki takımın gruptan çıkacağı belli gibi ama kim birinci çıkar onu tahmin edemiyorum. Yine de konsantre olursa, Eczacıbaşı'nı daha avantajlı görüyorum.

Diğer gruplara da kısaca değinecek olursam; A grubu da orta halli ve kısmen dengeli bir grup olmuş. Dresdner de mücadeleci bir ekip ve rakiplerini mutlaka zorlayacaktır ama yine de gruptan çıkma adına, Rabita Baku (geçen yılın finalisti) ve Omichka OMSK'yi daha önde görüyorum. Bu iki takım arasındaki maçlar da oldukça çekişmeli geçecektir. Rabita, Montano gibi bir oyuncuyu kaybederek biraz güç kaybetmiş gibi dursa da iyi transferler yaptı. Kasia Skowronska'yı aldılar. Bir de orta oyuncuları Akınradewo'nun bir sakatlığı var ve birkaç hafta daha olmayacağıı söyleniyor. Bunlar olumsuz etmenler olsa da, ben bir adım önde görüyorum onları. Omichka ise, zorlu bir rakip. Carillo ve Mamadova gibi iki çok önemli hücum silahı var ama her şey hücum olmadığı için bir adım geride görüyorum onları. 

B grubu da aslında zorlu bir grup olmuş. Dört takımdan üçü, gerçekten birbirine yakın ve iyi voleybol oynayan ekipler. Dinamo Moscow, en çok öne çıkan takım. Çünkü, son Avrupa Şampiyonası'nın belki de en formda iki oyuncusunu (Kosheleva ve Goncharova) takımında barındırıyor. Bu oyuncular formda olduklarında, çok büyük silahlar ancak daha önce de dediğim gibi, hücum yetmeyebiliyor bazen. Takımdaki diğer oyuncular da çok fazla üst düzey değil. Yine de grup birinciliği için benim aday takımım. Piacenza da, geçen senenin İtalya finalisti. Takım oyununu çok iyi oynayan bir ekip ve genç bir ekip de denilebilir. Ferretti, Lucia Bosetti, Meijners ve son dönemde öne çıkan Robin de Kruijf gibi oyunculara sahipler. Rakiplerini kesinlikle çok zorlayacaklardır. Igtisadchi Baku de, bu sene çok iyi transferler gerçekleştirdi. Çin pasörü Wei, Flier ve Çin'den Zheng gibi oyuncuları almakla birlikte, Tayland Milli Takımı'nın da büyük bir kısmı takımlarında. Kesinlikle iyi bir kadroları var ve en önemlisi pasörleri, gerçekten pasör gibi bir pasör. :) Boy sorunları biraz olabilir diyorum ama yine de iddialılar. Açıkçası Moskova birinci çıkar gruptan diye düşünüyorum ama hangi takım ikinci çıkar bilemiyorum. Aslında ikinci bitirene de yazık olacak. Başka bir grupta gayet ilk ikiye girebilecek takımlar ikisi de. Bekleyip göreceğiz..

Son olarak F grubu. Bu grup da kısmen kolay bir grup. Yani gruptan hangi takımların çıkacağı büyük ölçüde tahmin edilebilir. Kazan ve Volero Zürich karşısında diğer takımların pek şansı yok diye düşünüyorum. Tauron'un kadrosu yetersiz bence. Fakat üçüncü bitirecektir. Hangi takım birinci çıkacak konusunda ise, Dinamo Kazan'ı bir değil iki-üç adım önde görüyorum. Çünkü, kaç senedir şampiyonluğu çok fazla istiyorlar ve hep de gruptan sonraki aşamalarda eleniyorlar. Gerçekten üzücü bir durum aslında. Bu sene daha da dengeli bir kadroları var. Manşette aksamamak adına Del Core'yi aldılar ve Larson ile ikisi iyi bir ikili olacaktır. Gamova'nın form durumu ve orta oyuncuların da katkısı, onların durumunu belirler. Volero Zürich de çok zorlar ancak yetmez diye düşünüyorum. Carcases gibi hücum gücü yüksek bir oyuncuya sahipler. Sano gibi mükemmel bir liberoları var ki içim acıyor vallahi, geçen sene Galatasaray'daydı Sano. Keşke kalabilseydi. Neyse.. Ayrıca yaşına rağmen hala formda olduğunda iyi maçlar çıkarabilen, Osmokrovic gibi bir oyuncu var. İlk maçta nedense oynamamıştı ama o da oynarsa, gayet güçlü bir ekip oluyor. Pasörden biraz kaybediyorlar bence. Sonuç olarak, gruptan ikinci çıkacaklarını düşünüyorum.

Gruplardan bahsettik. Ben bu yazıyı yazana kadar, gruplarda ilk maçlar oynandı bile. Haftanın iki günü, günde iki-üç hatta bazen daha fazla maç izleyip voleybola doyuyoruz. Vakıfbank, beklenildiği gibi fazla zorlanmadan 3-0 ile geçti rakibini. Rakibi ise Gent takımıydı. Ben aynı saatte Galatasaray Daikin'in maçı olduğu için, Vakıf maçını izleyemedim ama son set hariç zorlanmadıklarını okudum. Costagrande'nin yavaş yavaş formunu arttırması, onlar için iyi bir gelişme. Ancak Nikolic henüz beklenilen gibi değil. Yavaş yavaş olacaktır diyorum ama bu sene yedek kalacağını düşünüyorum genelde. Özellikle blok ve defans dengesini çok iyi oturmuş bir ekip Vakıf ve en büyük özellikleri de bu. Bahar 12 sayı ile en skorer oyuncu olmuş takımda. Önceki maçlarda fazlasıyla kötü olduğunu düşünürsek, bu da çok olumlu bir durum. Böyle kolay geçen bir maçta, Kübra ve Çağla'yı da oynatmasını isterdim antrenörün ama olmamış. Tam istatistiğe buradan ulaşabilirsiniz;
http://www.cev.lu/Competition-Area/MatchStatistics.aspx?ID=25883

Eczacıbaşı ise, yine aynı şekilde ilk rakibi Prostejov'u hiç zorlanmadan 3-0 ile geçti. Gerçekten aşırı sıkıcı ve çok kolay geçen bir maç oldu. Wang'ı izlemeyi çok istemiştim bu maç ama nedense Micelli oynatmadı. Sonraki maçta olur umarım. Eczacıbaşı'nda ortalar parlıyor. Hanke de etkili kullanınca, gerçekten çok önemli iki silah. Ayrıca Esra da çok iyi bir maç çıkarmış. Sadece Hanke'nin zırt pırt ikinci topa hücum etmesi, insanın biraz sinirini bozuyor. Pasör oyun kurar sonuçta. :) Bloklarda yine fark yapmış Eczacıbaşı. İstatistiklerin tamamı; http://www.cev.lu/Competition-Area/MatchStatistics.aspx?ID=25894

Ve son maç olan Galatasaray Daikin-Imoco Conegliano maçı. Vallahi bu maç için neler neler yazarım da, fazla uzatmak istemiyorum. Ama gerçekten yaşlandım maçı izlerken, sinir sistemim çöktü, hop oturdum hop kalktım diyebilirim. Aslında ne kadar bu duruma sinir olsam da, böyle çekişmeli ve heyecanlı maçlar gerçek Şampiyonlar Ligi ruhunu yansıtıyor bence. Maçı temsilcimiz malesef 3-2 kaybetti. İlk iki seti gerçekten çok kötü oynadık ve 2-0 geriye düştük. İlk iki set ayakta kalan sadece Neriman ve biraz da Veljkovic idi. Özellikle Dobriana, gerçekten beklentinin çok altında oynadı. Hatta yarardan çok zarardı. Aslında bu maçtan bir önceki gün, sonunda Japon isim Saori Kimura takıma katıldı. Ancak geldikten bir gün sonra hemen maça çıkması, beklenecek bir durum değildi tabi ki. Hele ikinci seti 20-15 (yanlışım yoksa) iken kaybetmek gerçekten çok çok üzdü. Daha sonra maçı bırakmadı kızlar ve diğer iki seti almayı başardık. Çok daha iyi oynadık ve özellikle Montano, Dobriana gibi isimler de katkı vermeye başladı. Ve final seti. Final seti 15 sayı üzerinden oynanıyor. Biz gayet iyi başlamıştık ve 8-5 önde idik ancak sonra birden bir tutukluk geldi ve verdiğimiz seri ile rakibi maça ortak ettik. Fazlasıyla çekişmeli ve kalp krizine sebep olabilecek bir maç sonundan sonra, 18-16 gibi bir skorla maçı kaybettik. Maç öncesi %99 kazanırız denilen bir maç olduğu için, bu kayıp gerçekten üzdü. En azından 3-2 de olsa kazanmalıydık. Takım özellikle blok konusunda berbattı. Gerçekten bu kadar kötü olacağımızı düşünmemiştim, bu konuda çok fazla çalışma lazım. Onun dışında çok uzun seriler verdik, çok kritik anda hatalar yaptık. Hedefleri büyük bir takım bunları yapmamalı. Montano biraz yorgundu diyelim Milli Takım'dan döndüğü için ama Dobriana'nın ilk iki setteki oyunu kabul edilemez. Pasörümüz Leo'ya hayranım, çok seviyorum. Ve şu ana dek neredeyse hiç eleştirmedim ama dün gerçekten kötü günündeydi. Manşetler iyi geldiğinde bile ortayı unuttu, daha aktif kullanabilirdi Veljkovic'i özellikle. Diğer ortalarımız da blokta çok daha iyi olmalı. Bir sözüm de Nihan'a, manşette biraz aksaması dışında bence çok iyi bir maç çıkardı ve takımın en stabil isimlerinden biriydi. Çok iyi defansları oldu, hatta takıma seviye atlatmış bence bu sene. Umarım hep böyle devam eder. Öyle böyle derken malesef maç gitti ve 1 puanla yetindik. Ancak henüz her şeyin başı. Şimdi eksikleri düşünüp, daha iyi çalışarak diğer maçlara bakmak lazım. Zamana ihtiyacı olduğunu düşünüyorum takımın biraz. Diğer maçları mutlak kazanmalı ve Conegliano'yu da evimizde 3 puanla geçmeliyiz ki grup birincisi olalım. Hadi bakalım.. İstatistikler; http://www.cev.lu/Competition-Area/MatchStatistics.aspx?ID=25906

Cev Cup'ta ise, ne yazık ki çok şanssız bir kura ile iki temsilcimiz olan Bursa Belediye ve Fenerbahçe karşı karşıya geldi. Fenerbahçe zaten kadro olarak da açık ara üstündü ve kazanmasını bildi ama maçın başında oldukça zorlandı. Bursa takımı özellikle defansta çok iyi işler yaptı ve Fenerbahçe de maça giremedi. Garay durgundu, KIM lisans sorunu nedeniyle yoktu derken maç çekişmeli gidiyordu. Ama her set başı Bursa zorlasa da, Fenerbahçe 3-0 ile almayı bildi maçı. Pasör çaprazı Havlickova, orta oyuncu Bauer ve Seda'nın servisleri öne çıkanlar oldu. Özellikle Havlickova şu sıra çok formda. Bir de bir izleyici olarak, Eda'yı çok özlemişim. Onun saha içindeki o enerjisini ve oyununu seviyorum. :) Malesef bu maç için istatistik yok.

Böylece maçlar da bitti. :) Şampiyonlar ligindeki diğer maçların istatistiklerine www.cev.lu adresinden bakabilirsiniz. Galatasaray Daikin dışındaki tüm temsilcilerimiz bu hafta kazandı. Umarım haftaya Galatasaray da kazanacak. Son yıllarda gümbür gümbür ilerliyoruz Avrupa'da. Umarım bu böyle sürer. Bütün takımlarımıza başarılar diliyorum ileriki maçlarda. Avrupa heyecanı haftaya da devam edecek ancak ben her hafta bir yazı yazmayı planlamıyorum. Bu tanıtım yazısı oldu biraz, ileride grup maçları tamamlandığında da bir yazı yazarım. Bu uzun yazılarımı okuduğunuz için fazla fazla teşekkürler herkese! Maçları nereden izleyebiliriz derseniz; Şampiyonlar Ligi'ni NTV Spor ve NTV Spor Smart yayınlıyor. Cev Cup'ı ise FB TV canlı veriyor. Sitelerinden yayın satlerine ulaşabilirsiniz. 

Bir hafta daha bitti ve en sevilen günlerden biri olan Cuma'ya geldik. Hafta sonu önümüzde. Ayrıca 29 Ekim tatilini de sayarsak, dört günlük bir tatil var. Umarım, herkes istediği şekilde geçirebilir bu dört günü. Hepinize iyi eğlenceler dilerim. Görüşmek üzere! :) Bu arada, kitabımı bitirmeme çok az kaldı. Bugün-yarın serinin üçüncü kitabına başlayacağım ve yorumlarım biraz ilerlediğimde burada olacak. :)

0 yorum:

SONUNDA THOR'A KAVUŞUYORUZ! :)

23:17 orta boy popcorn 0 Comments

Evet! Bu yazıyı büyük bir mutlulukla yazıyorum. Marvel dünyasının en sevdiğim kahramanlarından biri olan Thor'un ikinci filmi "Thor: The Dark World" sonunda vizyona giriyor! 1 Kasım'da vizyonda. İlk filmi çok beğenen ben, bu filmi daha büyük bir merakla bekliyorum. Çünkü, hem beklentim büyük hem de fragmanlarından ilk filmin üstüne çıkacakmış gibi bir izlenim aldım. İlk filmin üstünden bir sene gibi bir zaman geçtiği için, ben ilk filmi tekrar izleyip öyle gidin ikinci filme derim ama hatırlamayanlar için kısaca hatırlatacak olursam; ilk filmimizde Thor'un bencilliğini yenmesini, kendini keşfetmesini ve aynı zamanda ülkesini ve dünyayı korumak için çabalamasını izlemiştik. Aynı zamanda tabi ki aşkı da bulmuştu. Filmin sonunda, Thor ülkesi Asgard'a dönmüş ve Loki'yi de sürgüne yollamıştı. Tabi bu filmi izlerken, "The Avengers"ı da göz önünde bulundurmadan olmaz. İlk filmden sonra çıkmıştı, Loki'nin sürgünden dünyaya geldiğini ve Thor'un kahramanlarımıza katılışını görmüştük. Yani ikinci filmden önce bir geçiş filmi oldu "The Avengers". Yani onu izlemeyen sadece Thor'un ilk filmini izleyerek ikincisine gelirse, biraz kafası karışabilir.

1 Kasım'a çok az bir süre kalsa da, artık iyice sabırsızım. Görsellik ve aksiyon açısından, ilkinden daha iyi bir film bekliyorum. Ki çıkan teaser'lardan da bunu anlıyorum. Başrolümüz Chris Hemsworth son ve büyük beğeni toplayan filmi (ki ben de izlemek istiyorum en kısa sürede) "Rush"tan sonra, tekrar Thor olarak karşımızda. Oyunculuğunu ne kadar ilerlettiğini merak ediyorum. Natalie Portman'ı ise çok severim ve çok özledim gerçekten. Hamilelikti vs.. derken, şöyle iyi bir projede göremedik kendisini ne zamandır. Rolü fazla olmasa da, onu beyazperde de görmek güzel olacak. 2014'te de bol bol yeni projesi var zaten, merakla bekliyoruz. Anthony Hopkins de yine o güçlü oyunculuğunu ve karizmasını konuşturacaktır sahnelerinde. Ve ve ve, filmin birçok kişi için yıldızı Loki! Tom Hiddleston, bu rol ile gerçekten farklı bir hayran kitlesine ulaştı ve bence oyunculuğunu da başka bir boyuta taşıdı bu karakterle. Thor sevgimiz ayrı ama Loki de, filmin en önemli karakterlerinden biri. Ki bu sefer Thor ile birlikte hareket etmek zorundalar ve eminim bu sahneleri izlemek çok keyifli olacaktır. :) Hı, bir de bu filmde Jane Asgard'a geliyor.. Nasıl oluyorsa.. Bu da ayrı bir heyecan konusu. :)

Yönetmen: Alan Taylor. Kendisinin Game of Thrones'ta da yönetmenlik yaptığını belirteyim. Christopher Yost ve Christopher Markus senaristlerimiz. Filmin görüntü kalitesi, aksiyonun fazlalığı beni sinemada izlemek için daha da heyecanlandırıyor. Sinemada izlenmesi gereken filmler bence böyle filmler. O aksiyonu ve görselliği, dev ekranda görmek bambaşka! Bu arada, filmin en güzel özelliklerinden biri de 3D olması. Umarım beklediğimiz bir 3D kullanımı olur ve keyfimiz katlanır. Fragmanları aşağıdan izleyebilirsiniz.


Kısacası; eğer kahramanlık hikayelerini seviyorsanız, kaçırmayın. Sevmiyorsanız bile, aksiyonun bol olduğu ve görselliğin çok iyi olduğu bir filmi sinemada izlemek için bile izlenir diyorum. İzledikten sonra hepinizin yorumlarını bekliyorum. Güzel bir yazıyı da noktaladık böylece. Umarım haftanız güzel geçmiştik, artık sonuna geldik. Ve son sözüm de: "SİNEMA AŞKTIR." :)

0 yorum:

HALLOWEEN

22:34 orta boy popcorn 0 Comments


Öncelikle tüm okuyucularımdan çok çok özür diliyorum. Neredeyse bir haftadır hiçbir şey paylaşamadım. Benim için okullar bu hafta başladı. (Uzun bir sorunlar silsilesi ile uğraştım yazın.) Ve bu seneki ders programım da oldukça yoğun, neredeyse her gün sabahtan akşama okuldayım ve çoğu da gidilmesi gereken dersler. Eve gelince de yorgunluktan ve işlerden, zaman ayıramıyorum malesef. Bu nedenle şimdiden eskisi kadar sık yazamazsam diye özür diliyorum hepinizden. Ama umarım, sık sık fırsat yaratabilirim. :)

Şimdi başlığı görünce, "Bu da nereden çıktı? Bizde yok ki!" gibi şeyler söyleyebilirsiniz. Evet, bizim geleneklerimize ait bir şey değil Cadılar Bayramı. Ancak özellikle son birkaç senedir, eğlencelerin ünü tüm dünyaya yayıldı ve artık birçok ülkede kutlanıyor, Türkiye de dahil. Ülkemizde de birçok yer, Halloween'a özel partiler düzenliyor. Açıkçası benim de pek aram yok, haliyle. Sonuçta alışmamışız, hiç kutlamamışız. Ama partilerini, geleneklerini ve özellikle de kostümlerini çok eğlenceli buluyorum. :) İnsanlara bir günlüğüne de olsa "istedikleri kişi olabilme" imkanı sunuyor bu gün. 

Bu seneki bayram kapıdayken, sizler için kısa bir Halloween tanıtım yazısı yazmak istedim. "Nedir bu Cadılar Bayramı? Neden kutluyorlar? Neler yapılır?" gibi sorulara cevap bulabileceğiniz bir yazı olur umarım. Aslında oldukça ilginç bir başlangıç hikayesi var ve baya da eskiye dayanıyor. Neyse, önsöz kısmını yine fazla uzattım. Bakalım neymiş bu "Cadılar Bayramı" ?

Cadılar Bayramı, her yıl 31 Ekim'de kutlanıyor. M.Ö. 5.Yüzyıl'da; İrlanda'da, hasat mevsiminin bitişini kutlamak adına "Samhain Festivali" kutlanırdı. Hasat bitiş tarihi, 31 Ekim idi. Genelde, kış için malların hazırlanması adına yapılırdı. Hikayelerden birine göre; önceki yıl bedenlerinden ayrılmış ruhlar, kendilerine yeni bir beden bulmak için dünyaya gelirlerdi. Ölümden sonraki yaşam için tek şansları buydu. Keltler (oradaki halk) , bu dönemde tüm yasaların durduğuna inanırdı. Yaşayanlar ele geçirilmek istemedikleri için, o gece ışıklarını söndürerek soğuk bir hava yaratmak isterlerdi. Hatta hayalet kıyafetleriyle evlerinde gezerlerdi. Ayrıca bir inanışa göre, Keltlerin  kutsal bir ışık kaynakları olduğu ve istediklerini oradan ateş alabildikleri söylenir. Gelenlerden saklanmak için de maske takarlardı. Kapının önüne konan şekerler, doymaları için ve balkabaklarına çizilen yüzler de onlara tapmak içindi. Ayrıca şeytani bir görünüm de kazanmak amaçlanırdı. Bu gelenek; İrlandalıların açlık sebebiyle göçü sonucu, Amerika'ya taşındı. Hristiyanlığa adapte edilerek, "All Hallows Day" yani "Azizler Günü" nün arifesi olarak görülmeye başlandı. 

Neden balkabağı dendiğine dair de çok ilginç bir hikaye mevcut. Hikayeye göre; kötü bilinen Jack adlı bir adam, Şeytan'ı bir ağaca tırmanırken hapsetmeyi başarmıştır. Ve ağaca bir haç işareti çizerek, onun oradan kurtulmasını da engellemiştir. Şeytan da Jack ile bir anlaşma yapmıştır. Anlaşmaya göre; eğer Jack Şeytan'ın aşağı inmesine izin verirse, Şeytan da onun aklını bir daha çelmeyecekti. Ancak Jack öldükten sonra, hem kötü biri olduğu için cennete gidemedi hem de Şeytan'ı kandırdığı için cehenneme gidemedi. Arada kalan Jack, Şeytan'ın verdiği Kor Ateş ile yolunu bulmaya çalıştı. Kor, içi boş bir şalgamın içine konulduğu için daha uzun süre yanacaktı. İrlandalılar da gelenek bu şekildeydi. Ancak; Amerika'ya gelinmesiyle birlikte, bu konuda bir değişiklik oldu ve Amerika'da en kolay bulunan şey olan balkabakları kullanılmaya başlandı. O zamandan beri de; Cadılar Bayramı'nın sembolü, gülen suratlı bir balkabağıdır.

Halloween'da; maskeler dışında, çocuklar korkunç kıyafetler giyerek kapı kapı dolaşır ve elma şekeri (çoğunlukla) toplarlar. Alamazlarsa, muziplik yaparlar. Ayrıca herkes, o gün için istediği bir kostüm giyerek doyasıya eğlenir. Muhafazakar Hristiyanlar, genelde bu bayramı yanlış bulurlar. Ülkemizde de son yıllarda; düzenlenen özel partilerle, isteyen herkes kostümünü giyip kendini o gecenin içinde hissedebiliyor. Yerli-yabancı tüm ünlüler, farklı farklı ve gerçekten görülmeye değer kostümler seçiyorlar.

İşte hikayemiz böyle. :) Bence oldukça farklı bir hikaye ve gerçekten ilginç. Yaygınlaşarak kutlanmaya devam edecek gibi bu özel gün. Bu senekine da çok az kaldı. Geçtiğinde, bulabilirsem ünlülerimizin giydikleri kostümleri paylaşacağım. Umarım sizler de benim gibi bilgilenmişsinizdir. Ve sıkılmadan okumuşsunuzdur umarım. Siz ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ancak ben fazla anlam yüklemeden, kostümle eğlencenin tadını çıkarmanın iyi olacağını düşünenlerdenim. Sizler de düşüncelerinizi bana yazın lütfen.

Bu arada bu sene, New York'taki "Madame Tussauds" müzesi bir Cadılar Bayramı sergisi düzenlemiş ve birçok ünlü ismin yüzü, balkabağına oyularak sergilenmiş. Farklı ve güzel bir düşünce olmuş. İşte sizler için iki örnek:


 Yine uğraşlı ama güzel bir yazı oldu. :) Ben de bu sayede, yeni bilgiler öğrendim. 29 Ekim tatili de kapıda olunca, daha sık yazacağımı düşünüyorum. :) Bir uzun tatilden çıkmışken, yine çok kısa sayılmayacak bir tatil bizi bekliyor. Planlarınızı lütfen benimle paylaşın. Eğlenmek ve dinlenmek, benim temel amacım. Keyifli okumalar, görüşmek üzere! :)


0 yorum:

Voleybolda yeni sezon başlıyor! -3

22:49 orta boy popcorn 1 Comments

Ve son yazıma gelebildim! Elim biraz koptu, çok uzun ve uğraştırıcı bir yazı dizisi oldu ama umarım bilgilenip, seversiniz de emeğime değer. Dört büyük takım şampiyonluğun adayları oldukları için, onlara ayrı bir yazı hazırlamak istedim. Bu sene gerçekten dört takımımız da birbirine çok yakın seviyede. Eskisinden daha çekişmeli maçlar bekliyorum. Tabi, umarım alttaki takımlarda bu dört takıma olabildiğince zorlar ve kolay teslim olmazlar. Bu dört takım arasında ise, her şey olabilir bana kalırsa. İşte kadrolar:

1) Eczacıbaşı:

Antrenör: Lorenzo Micelli
Pasör: Denise Hanke, Asuman Karakoyun, Arelya Karasoy ve Özge Çemberci (Malesef kendisinden haber alınamıyor!)
Smaçör: Yimei Wang, Şeyma Ercan, Senna Usic, Esra Gümüş Kırıcı, Helena Havelkova ve Hande Baladin
Pasör Çaprazı: Neslihan Demir
Orta: Maja Poljak, Christa Harmotto, Büşra Cansu ve Hazal Selin Uygur
Libero: Gülden Kuzubaşıoğlu, Buse Kayacan


Eczacıbaşı ligde ne kadar başarılı olsa da, Şampiyonlar Ligi'nde bir türlü istediğini alamıyor. Neslihan, Gülden gibi oyuncular malesef F4 göremiyor. Bu sene ona ağırlık verilmiş kadro kurulurken, denilene göre. Aslında birçok kişi Micelli'nin değişeceğini düşünüyordu ama bu, gerçekleşmedi. Ben de Micelli'nin takıma pek fazla etki etemediğini düşünüyorum ama bu sene belki daha farklı bir Micelli izleriz. Pasörlerini değiştirdiler ve Hanke'yi aldılar. Hanke, çoğumuzun fazla izlemediği bir isim. Almanya Milli Takımı'nda ikinci pasör ve solak olmasının avantajlarını oldukça kullanıyor. Özellikle servisleri çok etkili. Asuman ise bence kendini harcıyor takımda kalarak. Fazla beklentimin olduğu bir pasör değil ama kaç senedir yedek. Belki bir takımda as olsa, ki orta takımlarda gayet olabilir, daha fazla gelişecek. Özge konusunu ise kimse bilmiyor! Sır gibi bir durum! Takımda kaldığı söyleniyor ama takım kadrosunda ismi geçmiyor ve hiç oynatılmıyor. Özge benim eskiden çok beğendiğim bir pasördü, geçen sene çok kötü bir sezon geçirmiş olsa da bu sene oynayıp kendini göstermesini beklerdim. Durumu ne olacak hiç bilmiyoruz. Smaçörde ise bu sene gençlere önem verdiler. Şeyma'yı takıma geri aldılar ve bu sene bolca oynama şansı bulacak gibi duruyor. Bu fırsatı iyi değerlendirir umarım, geleceği olan bir genç oyuncu ama eksikleri çok. Esra kaptan ama yaşının ilerlemesi sebebiyle artık çok az katkısı oluyor malesef. Manşeti eskisi kadar güven vermezken, hücumda da etkisiz. Bence zayıf halka takımda ama yine de eğer yedek olursa, oyuna girip yararlı olacağından eminim. Wang, Çin'de neredeyse bir halk kahramanı. Bir dönem çok çok etkiliydi. Daha sonra o da zayıfladı, sakatlandı derken eski gücünde değil ama yine de çok önemli bir isim. Eğer beklenen katkıyı verirse, takım için çok iyi olur ve hücumda oldukça rahatlarlar. Hande ise, henüz çok genç ama çok umut bağlanan bir oyuncu. Orta oyuncuyken bu sene smaçöre çekişmiş ve izleyenler etkili oynadığını söylüyor. Umarım, denildiği gibi etkili olur. Bu, gelecek adına da çok önemli. Pasör çaprazında, Nesli hakkında ne desem az zaten. Son dönemde eskisi gibi olmadığı düşünülse de, bence hala takımın en önemli silahı ama kendine yardımcı çıkması gerek. Ortalar ise, takımın en büyük silahları kesinlikle! Hatta ligin en iyi ortaları belki de bu iki takımda. Malesef, ikisinden biri ligde oynayamayacak ama şampiyonlar liginde ciddi ciddi çok can yakacak bir ikili Poljak&Harmotto. Liberoda Gülden ise, her daim takımın en güvenilir yanı bence. Ama bu sene Buse'yi de bolca izleriz umarım, Gülden de son senelerini oynuyor artık sonuçta.. Ben Eczacıbaşı'nın ne yapacağını kestiremiyorum açıkçası bu sene için. Yani çok iyi de olabilirler, dördüncü de olabilirler. Yabancı sınırı kötü etkileyecek takımı. Ama şampiyonlar ligi için çok iyi bir kadro var bence ve takım olmayı başarırlarsa, bu sene şeytanın bacağını kırabilirler. Ben de kendi takımım Galatasaray'dan sonra şampiyonlar liginde onları destekliyorum. Gülden, Nesli, Esra gibi oyuncuların bir F4 görmelerini ve bireysel ödül almalarını isterim. :)

2) Vakıfbank:
Antrenör: Giovanni Guidetti
Pasör: Naz Aydemir, Çağla Akın
Smaçör: Carolina Costagrande, Jelena Nikolic, Gözde Sonsırma ve Güldeniz Önal
Pasör Çaprazı: Jovana Brakoceviz, Polen Uslupehlivan
Orta: Melis Gürkaynak, Kübra Akman, Christiane Fürst ve Bahar Toksoy Guidetti(!)
Libero: Gizem Güreşen, Gizem Örge

Vakıfbank ligin birbirini en iyi tanıyan ve en az değişiklikle sezona başlayan takımı. Antrenör Guidetti de uzun zamandır takımın başında ve özellikle son birkaç bir-iki yılda gerçekten başarılarla doldu kariyeri. Özellikle iyi taktik vermesi ve tüm kadroyu korkusuzca kullanması sebebiyle birçok kişinin çok beğendiği bir isim. Takım geçen seneyle neredeyse aynı. Ki bu birliğin meyvelerini de Dünya Şampiyonu olarak topladılar. Pasör Naz, Milli Takım'da çoğumuzu çileden çıkarsa da kulüp takımında gayet iyi oynatıyor. Nokta gibi manşetler ve etkili hücumcular da bunda büyük etken tabi. Ayrıca boy avantajı ve bloklarının da iyi olması, onu öne çıkarıyor. Bu sene takıma katılan Çağla da genç ve potansiyelli, Milli Takımlar'la büyük başarılar yakalamış bir isim. O da umarım bu sene bolca oynama şansı yakalar ve daha da geliştirir kendini. Smaçörlerde Gözde'nin geçen seneki muazzam oyunu bu sene tekrar eder mi bilmiyoruz. Malum, Milli Takım'da hiç öyle değildi. Ama yine de ben iyi oynayacağını düşünüyorum. Costagrande ise, Glinka'nın yerine gelen isim. Glinka'nın yeri tabi ki dolmaz ancak Costa'nın gelişiyle, takım manşet ve savunmada bir seviye daha atlamış gibi. Hücumdaki eksiğini böyle kapatıyor. Nikolic de hamilelik sonrası takıma döndü ve performansını merak ediyoruz. Şahsen özledim kendisini. :) Güldeniz'e ise yazacak şey bulamıyorum. Takımın müzmin yedeği, müzmin servis atıcısı. Yıllardır sadece küçük maçlarda as oynayabiliyor. Başka takımlarda as oyuncu olabilecekken, takımda kalmayı seçiyorsa da kendi tercihi. Pasör çaprazı Brakocevic en parlak dönemini yaşıyor. Çok çok formda ve takımına güven veriyor. Polen için ise, üzülüyorum. Milli Takımımız'ın ikinci pasör çaprazı ve Nesli gibi birinin yedeği ama hala kendi takımında as oynayamıyor. Türk Milli Takımı'nı nasıl taşıyacak ileride bilemiyoruz. Sadece küçük maçlarda oynamakla olmaz ki yaşı da artık genç değil. Bu sene sürekli oynayacağı bir takıma gitmesi iyi olacaktı. İleride ne olur bilmiyorum ama böyle giderse, bir-iki seneye Polen'in yerini başkası alır diye düşünüyorum. Ortalarda, Ergül gidince yerine Kübra Akman takıma katıldı. Genç ve çok parlak, çok şey beklediğimiz bir isim. Boyu, blokları ve hücumlarıyla ileride çok daha iyi olabilir. Ama malesef aşırı hantal ve yavaş bir oyuncu, bu da oldukça fazla soru işareti yaratıyor. Yine de eğer kendini gösterirse, Bahar'ı kesmesi gayet muhtemel. Tabi karı-koca ilişkisini düşünmezsek.. :) Fürst son yıllarda oyununu iyice geliştirdi ve şu an takımın en iyi ismi belki de. Bahar ise bir maç iyi bir maç kötü. Açıkçası Bahar'ın potansiyelli belli ama yine de en şanslı voleybolculardan biri. Performansını yükseltmesi gerek eğer as olmaya devam etmek istiyorsa. Melis de, orta takımlarda as oynayıp gelişebilecekken burada yedek olmayı seçiyor Güldeniz gibi. Gizem ise, özellikle defansıyla takıma çok şey katan biri. Bence; takımın oturmuş olması ve çok çok iyi defans yapması, bu sene onları yine bir adım öne geçiriyor. Her şeyin neredeyse aksamadan yürüdüğü bir takım ama aynı zamanda, bu sene işleri hiç mi hiç kolay değil. Diğer üç büyük takım da gayet iyi kadrolar kurdu ve Vakıfbank'ın meşhur yenilmezlik serisinin bu sene kırılacağına inanıyorum. Açıkçası istiyorum da. Çünkü, başarının fazlası da bazı insanlar tarafından kaldırılamıyor ve ego büyümesine yol açıyor bence.. Neyse.. İnce konulara girmeyelim. :)

3) Fenerbahçe:
Antrenör: Marcello Abbondanza
Pasör: Alisha Glass, Nilay Özdemir ve Elif Öner
Smaçör: Elif Başaran, Fernanda Garay ve Yeon Koung KIM
Pasör Çaprazı: Aneta Havlickova, Seda Tokatlıoğlu
Orta: Gökçen Denkel Zop, İpek Soroğlu, Eda Erdem ve Christina Bauer
Libero: Derya Çayırgan, Merve Dalbeler

Fenerbahçe bu sene kadroyu ve teknik ekibi büyük ölçüde yeniledi. Özellikle pasörde ciddi sıkıntı yaşamışlardı ve bu sene Alisha Glass'ı alarak bunu büyük ölçüde çözecekler gibi. Alisha, Amerika Milli Takımı'nın da pasörü ve son birkaç yılda oldukça gelişti. Smaçörler ise, en güçlü yanları kesinlikle! Belki de Avrupa'nın en güçlü smaçör ikilisi Garay ve KIM. İkisi de çok iyi oyuncular, defansları ve hücumları çok iyi oyuncular. Çok iyi bir ikili olacaklar ve diğer takımlar için korkutucu bir ikili bence. Elif de, geçen sene sakatlıklar sonucu baya süre almıştı ve özellikle hücumda iyi işler yapmıştı. Bu sene de küçük maçlarda özellikle, bolca oynayacaktır. Pasör çaprazı mevkiinde sıkı bir rekabet olacak gibi. Seda, genelde dengesiz bir performans çizse de yazın Milli Takım'da çok iyi oynamıştı. Bu sene de öyle oynarsa takımı için çok iyi olur. Ama Havlickova da fiziğine rağmen hücumda oldukça skorer bir oyuncu. Bakalım bu ikiliyi nasıl kullanacak antrenör? Ortalarda da, Vakıfbank ve Eczacıbaşı'na göre bir adım geride ama yine de kötü değiller. Eğer Eda&Bauer ikilisi aynı anda oynatılırsa, çok iyi bir ikili. Eda'nın geçirdiği uzun sakatlıktan sonra nasıl döneceği muamma ama umarım eski Eda'yı izleriz. Özledik. :) İpek ise takımın gediklisi ama bu sene yerini Gökçen'e kaptırır bence. Liberoda ise Nihan Galatasaray'a transfer olurken, Derya da Galatasaray'dan Fenerbahçe'ye geldi. Açıkçası defans konusunda Nihan çok iyi bir isim olduğu için sıkıntı olabilir ama Merve de idare edecektir diye düşünüyorum. Kaç yıldır takımda ve geçen sezon baya da oynadı. Derya'yı ise hazırlık maçlarında pek kullanmadı koç. Oynayabilecek mi bilmiyorum. Kısacası, Fenerbahçe bence özellikle smaçörleriyle şampiyonluğa büyük aday. Yenmek çok zor olacaktır.

4) Galatasaray Daikin:
Antrenör: Massimo Barbolini
Pasör: Nursevil Aydınlar, Eleonora Lo Bianco ve Gamze Alikaya
Smaçör: Dobriana Rabadzhieva, Neriman Özsoy, Saori Kimura, Ezgi Arslan Güç ve Ada Germen
Pasör Çaprazı: Madelaynne Montano, Mislina Kılıç
Orta: Stefana Veljkovic, Aslı Kalaç, Ergül Avcı ve Sinem Barut
Libero: Nihan Güneyligil, Bihter Dumanoğlu

Ve geldik benim de desteklediğim takım olan Galatasaray'a! En sona onu ayırdım. Çünkü, takımım olunca fark etmeden biraz fazla yazabilirim. Galatasaray da aslında bu sene baya değiştirdi takımını.Antrenörümüz oldukça tartışılan bir isim ama ben o kadar eleştirmiyorum. Asıl yapabildiklerini bu seneki kadroyla daha net göreceğiz bence. Pasöre hiçbir şey demiyorum, Leo diyorum, candır diyorum, keşke bizi hiç bırakmasa diyorum. :) Boy dezavantajı olduğu bir gerçek ama biz ona razıyız. Gamze ise, bu sene çok şey beklediğimiz bir isim. U23'te de gayet iyiydi ve bu sene takımda oldukça fazla süre alacak diye düşünüyorum. Umarım beklenileni verir. Nursevil, yeni transferimiz ve boyuyla öne çıkıyor. O da umarım olabildiğince gelişir ve ileride Gamze ile birlikte takımı taşırlar. Blok avantajı, onu çok önemli kılıyor. Smaçörlerde, Neriman'ı Milli Takım'da olmaması(belirsiz bir durum daha) nedeniyle çok hırslı ve istekli gördük hazırlık maçlarında. Bu sene manşette de rahaatlayacaktır. Saori de Japonya'nın yıldızı! Özellikle manşet ve defansta çok önemli bir oyuncu ki bizim bir numaralı ihtiyacımız bu. Geçen sene hücumda bekleneni veremedi belki ama fazla da oynatılmadı ki ritm tutsun. Ayrıca geçen sene Vakıfbank'ta hücum silahları o kadar çokken, Saori'ye fazla iş düşmedi. Naz'la uyumları tutmamış olabilir. Ben bu sene ondan çok umutluyum. Artık ligi de tanıdığı için, Leo ile çok iyi işler yapacaklarına inanıyorum. Ama malesef bu sene geç gelecek, bu da kötü etkilemez dilerim. Rabadzhieva, Bulgaristan Milli Takım oyuncusu ve çok genç, yetenekli bir isim. Genç olmasına rağmen iyi takımlarda oynamış ve kendini geliştirmiş. Manşeti biraz sorunlu olsa da hücum ve savunmada gayet iyi. Servisleri de etkili. Ligde ne kadar kullanabiliriz bilmiyorum ama şampiyonlar liginde çok yararlı olacaktır. Aksayan oyuncu yerine de anında girebilir. Ezgi de geçen sene başlarda çok eleştirsek de, şimdi gayet iyi bir oyuncu olma yolunda. Yazın gördük ki, geçen sezon bolca oynaması çok yararlı olmuş ve kendini geliştirmiş. Manşetleri, hücumu daha iyi. Blokları ve servisleri de etkili bir oyuncu. Bu sene umarım yine sıkça forma şansı bulur. Ve Ada.. Ada ise benim çok beklentimin olduğu, çok genç ama geleceği parlak biri. Fazla izleyemesek, hakkında duyduklarımız çok güzel. Manşetinin iyi olması bile onu öne geçiren bir etken. Bu sene takımda umarım az da olsa şans bulabilir ve yanındaki oyuncularla gelişebildiği kadar gelişir. Çapraz Montano, geçen sene şampiyonlar liginin en skorer oyuncularından biriydi. Gerçekten hücumda çok etkili bir silah ve servisleri de çok etkili. Calderon'un gidişine çok üzülsek de ondan daha yararlı olabilir. Umarım skorer çaprazlığına devam eder. Mislina da genç oyuncu olarak, kendini geliştirir ve fırsat bulduğunda iyi değerlendirir dilerim. Fazla izlemediğim için, pek fikrim yok onun hakkında ama Polonya'daki hazırlık maçlarında hücumda pek etkili değildi. Blokları iyiydi. Ve ortalarımız. Bence Fenerbahçe gibi bizde ortada biraz geri kalıyoruz, yeterli değiliz. Ama çok da kötü olduğumuzu düşünmüyorum. Ergül ve Aslı yeni transferler. Ergül, özellikle hücumlarıyla Leo ile çok etkili olacaktır. Aslı ise genç isimlerden en potansiyellisi belki de. Çok umut bağlanan biri. Geçen sezon hem blok hem hücumda çok etkiliydi. Formayı alır umarım. Sinem ise, geçen sene de takımdaydı ve bence bu sene kendini geliştirmiş. Blokları eskiye göre daha iyi. Servisleri çok etkili. Açıkçası en kötü yanımız blok gibi duruyor. Bu oyuncular umarım blokta beklediğimizden iyi olurlar. Veljkovic ise çok iyi bir transfer olmuş. Ligde büyük maçlarda keşke oynatabilsek ama sınıra takılıyor malesef. Blokları da hücumları da iyi bir oyuncu ve Leo ile çok iyi anlaşmışlardı hazırlık maçlarında. Şampiyonlar liginde çok skorer bir oyun oynayacağını düşünüyorum. Liberoda ise yeni transferimiz Nihan. Bence seviye atladık bu noktada. Nihan'ın manşetleri çok iyi değil evet ama direkt hatası çok azdır ve özellikle defansta çok iyi bir libero gerçekten. Gizem ve Gülden gibi iki ismi alamıyorsanız bence alınacak en iyi isim. Manşeti iyi bir libero daha alabilirlerdi belki ama Bihter de ikinci liberomuz ve manşetini bilmiyoruz. Fazla izleme şansımız olmadı. Umarım onun manşetleri iyidir ve o da kendini çok geliştirerek, ileride formayı alır. Oynama şansı bulur umarım bolca. Ayrıca servisleri de çok etkili ve bu sene maçlarda servis için oyuna giriyor mutlaka. Kısacası, geçen senelerden çok daha iyi ve dengeli bir takım kuruldu. Eksik yerler var tabi ama bazı oyuncular gelmeyebiliyor veya sınıra takılıyor derken mükemmel kadroyu kurmak zor. Bence bu takım, mücadele gücü yüksek, genç ve her şeyi yapabilecek bir takım. Açıkçası rakipler de çok güçlü ve manşetimize hala güvenmiyorum(hele Saori gelene kadar) ama yine de iyi işler olur umarım. Artık finaller görelim biz de, Leo da kupasız ayrılmasın! Bu sene umarım artık yatırımlarının karşılığını alır Galatasaray. Başarılar dilerim ben de takımıma. :)

Ve böylece yazı dizisi bitti. Gerçekten öldüm desem yeridir. Ellerim koptu ve özellikle şu son yazıyı bitirmeye uğraşırken çok sıkıldım. Ama yine de güzel bir yazı oldu gibi. :) Umarım sizleri de fazla sıkmaz ve voleybol sevmeyen kişiler "Ne alaka? Berbat bir yazı." demez. Bir kere maç izleyin derim. Gerçekten sevebilirsiniz, takım oyunları hep güzel.. Üç yazıyla bir haftalık yazı sınırımı doldurdum aslında ama umarım bir sonraki yazım için arayı fazla açmam.

Bayram tatilinin de neredeyse sonuna geldik. Kaldı hafta sonumuz. Herkes bu iki günü en iyi şekilde değerlendirir umarım. Keyifli okumalar, bıkmayanlara ekstra kocaman teşekkürler! Görüşürüz! :)

1 yorum:

Voleybolda yeni sezon başlıyor! -2

20:26 orta boy popcorn 0 Comments

Evet, ilk yazı biter bitmez hemen ikinci yazıya başlıyorum. :) Burada da üç takımımızı daha yazacağım, en büyük favoriler olan dört takımı ise üçüncü ve son yazımda, ayrıca yazacağım. Devam edelim öyleyse:

6) İlbank:
Antrenör: Burhan Canbolat
Pasör: Bojana Zivkovic, Zülfiye Gündoğdu
Smaçör: Elif Uzun, Meliha İsmailoğlu, Ezgi Dağdelenler, Ferda Bulut ve Regan Elizabeth Hood
Pasör Çaprazı: Jelena Alajbeg
Orta: Aslıhan Sinanoğlu, Selin Toy, Gamze Ergin ve Sinem Karamuk
Libero: Seval Yılmaz, Songül Gürsoytrak

İlbank bu sene merakla beklediğim diğer bir takım. Hem de büyük bir merakla bekliyorum. Çünkü, gerçekten iyi bir kadroları var bence ve ilk dört takımı da oldukça zorlayacaktır bu ekip. Antrenörleri Burhan Canbolat, uzun zamandır bu takımda zaten ve birçok oyuncuyu iyi tanıyor. Pasörde Zivkovic, Sırbistan Milli Takımı'nın ikinci pasörü ve iyi bir pasör bence. İlbank gibi bir takımda fark yaratacaktır ve ligimize gelmesi de güzel. Smaçörlerde ise resmen bir bolluk yaşanıyor! Hepsi de kötü olmayan oyuncular. Ezgi, boyu ve özellikle manşetinin de etkisiyle hepimizin çok şey beklediği genç bir isim. Ama bence artık gelişimi durmaya başladı ve çıkışı yapamadı. Geçen sene de sürekli oynamadı ve dengesiz bir performansı vardı. Bu sene umarım artık sıkça şans bulursa, kendini göstermeli. Meliha da Ezgi gibi genç bir isim. İzlediğim zamanlarda iyi işler yapmıştı. Elif ve Ferda da belli katkıyı verecektir. Ama smaçör olarak asıl katkıyı Regan Hood'dan alacağı kesin takımın! Geçen sene de Şampiyonlar Ligi'nde izlemiştik ve gerçekten güçlü hücumları olan bir smaçör. Amerikan Milli Takımı'nda da yer buldu kendine. Bence İlbank için çok yararlı bir transfer.
Pasör Çaprazı da aynı şekilde gayet iyi katkı verecek bir isim, Alajbeg. Hırvat oyuncu Milli Takım'ında da oynuyor ve etkili olabilen bir isim. Ortalarda biraz yetersiz gibi gözüküyor bence ama Selin ve Sinem geçen sene iyi bir sezon geçirmişlerdi. Bu sene de bunu sürdürürlerse, diğer iki orta da gerektiğinde girip katkı sağlayacaktır. Üç yabancı kuralı olduğu için, ortaya birini alamamışlar. Liberoda ise Songül, özellikle manşeti iyi olan ve yine ligimizde iyi diyebileceğimiz liberolardan biri. Sonuç olarak, ben İlbank'tan çok umutluyum ve maçlarını bekliyorum heyecanla. Güzel ve genç bir takım oldular, çok can yakacaklar gibi. :)

7) Sarıyer Belediye:
Antrenör: Gökhan Edman
Pasör: Ezgi Dilik, Darya Özbek
Smaçör: Damla Çakıroğlu, Melis Durul, Cansu Çetin ve Maria Voitenko
Pasör Çaprazı: Gözde Yılmaz
Orta: Ceylan Arısan, Inna Molodtsova, İkbal Albayrak ve Emel Kaplan
Libero: Aslıhan Köymen, Serpil Ersarı ve Betül Vural

Sarıyer, belki de ligin en genç ve dinamik ekibi! Birkaç oyuncu hariç herkes 25 yaşın altında. Bu da çok mücadeleci, enerjik ama hataya açık bir ekip yaratacaktır diye düşünüyorum. Antrenör Gökhan Edman, Milli Takım'larda da görev yapmış ve Yıldız Kızlar&Genç Kızlar'la çok iyi başarılar yakalamış bir isim. Ben antrenörlüğünü pek yeterli bulmuyorum, oyuna müdahale eden biri pek değil bence ama yine de deneyimli ve bu kızları çok iyi tanıyan bir isim. Pasör olarak yabancı ismi hiç bilmiyorum ama gerek var mıydı bilemiyorum. Ezgi ise Fenerbahçe'nin oyuncusu ve yetenekli, solak bir pasör. Boy dezavantajı var ama ileride ne kadar etkileyecek göreceğiz. Bu sene U23 Dünya Şampiyonası'nda zaman zaman izlediğimizde, hiç de kötü bir izlenim bırakmadı. Bu sene bolca oynar umarım. Smaçörler ise yine genç isimlerden kurulu. Damla, manşeti iyi olan ve herkesin çok büyük beklentisinin olduğu bir isimdi. Ancak malesef geçirdiği sakatlık onu baya bir geriletti, tüm etkinliğini kaybetti. Umarım bu sene onun için de yeni bir başlangıç olur. Melis ise Eczacıbaşı'nın kiralık oyuncusu ve hiç izlemediğim için bir şey diyemiyorum. Cansu da Damla gibi daha defansif ama iyi sıçrayan, yetenekli bir isim. İzlediğim zamanlarda katkısı iyi oluyordu. Yabancı smaçörün yerini garanti diye düşünürsek, bu üç isim içinden o hafta en formda kimse o oynayacaktır ama sıkı bir yarış olacağı kesin! Voitenko da, geçen sene Volero Zürich'te idi ve fena bir oyuncu değil. Manşetini hatırlayamıyorum şu an ama bence yararlı olacaktır. Pasör Çaprazı ise tamamen Gözde'ye emanet gibi duruyor. Gözde de Eczacıbaşı'nın kiralık oyuncusu ve kendisinden beklentinin büyük olduğu bir isim ama yıllardır yedek kalması bence onun için hiç iyi olmadı. Boyu çok uzun olmasına rağmen yerden -abartmıyorum- bir karış sıçramayan ve parmak ucuyla smaç vuran biri. Ama yine de pasör çaprazında gayet etkili olabiliyor, smaçör oynatılmasın da. Bu sene sıçramasını yapabilir. Ortada ise yine birçok isim var. Ceylan da Eczacıbaşı'nın oyuncusu ve Milli Takımlar'la önemli başarılara imza atmış biri. Genç ve çok potansiyelli bir oyuncu bence. Blokları fena değil, özellikle tek ayak hücumları gayet iyi. Diğer yaşıt ortalarından biraz geri kalmış gibi gözükse de bence bu sene onun için de önemli bir sene. Emel de Sarıyer'in kaptanı ve belli katkıyı verecektir. Yabancıları Inna ve İkbal de iyi katkı verirler umarım. Liberoda ise sadece Serpil'i biliyorum. Ezacıbaşı'ndan bir oyuncu yine. Bu sene takım Eczacıbaşı 2 gibi zaten. :) Serpil, eskiden daha iyi bulunuyordu ama bence sınırlı bir libero. Yani kötü değil ve gelişecektir de ama önünde ciddi rakipler varken büyük takımlarda şans bulması zor. Sarıyer bence bu senenin en mücadeleci ekiplerinden biri olacak. 5.liği zorlayacaktır ama ben sadece play-off'lara kalmakla yetineceklerini düşünüyorum.

8) Yeşilyurt:
Antrenör: Üzeyir Özdurak
Pasör: Tuğçe Hocaoğlu, Merve Tanıl ve Halime Şahin
Smaçör: Rita Liliom, Hümay Topaloğlu, Burcu Genç, Kyla Richey, Büşra Şahin, Duygu Öztürk ve Seray Altay (ÖH!)
Pasör Çaprazı: Ceren Kestirengöz
Orta: Ceren Çağlar, Özgenur Yurtdagülen
Libero: Simge Aköz, Şule Yetimoğlu

Yeşilyurt yerlilerin gerçekten iyi olduğu bir takım ama bence daha iyi yabancı seçimleri yapabilirdi. Pek bilgim yok isimler hakkında. O yüzden bilmeden konuşmuş olmak istemem ama yani çok iyi olsalar duyardık diye düşünüyorum. Ayrıca yazarken fark ettim de, o smaçör bolluğu nedir?! Seneyi iki tanecik orta ile götürmezler herhalde, smaçörden kısıp orta alsalarmış dedim. Smaçörlerin çoğuna yazık olacak. Büyük ihtimalle iki yabancı smaçör oynayacaktır ama kötü oynarlarsa Seray girecektir özellikle. Seray pasör çaprazı da oynayabiliyor ki geçen sene böyle oynayıp çok etkili olmuştu. Bu nedenle Ceren'le dönüşümlü oynayabilirler. Ama Ceren'in sıkça oynamasını isterim. Çünkü, en yetenekli gençlerden ve ağır bir sakatlık atlatmasına rağmen U23 maçlarında gayet iyiydi. Pasörde, Tuğçe Vakıfbank'tan geldi ama zaten Yeşilyurt'tan oraya gittiği için yabancılık çekmez. :) Ortada sadece iki isim olması şaşırtıcı. Ceren hakkında pek fikrim yok ama bu sene Özgenur'dan çok fazla şey beklenildiği kesin! Galatasaray'dan kiralık gitti ve geçen sene Galatasaray'daki şanslarını iyi kullanamamıştı. Ama yazın Milli Takım'da oldukça gelişmiş buldum. Blokları, hücumları daha iyiydi. Bu sene çok iyi oynamalı ki seneye takıma geri dönüp, formayı alabilsin. Özellikle merak ettiklerimden biri. Libero da ise senelerdir olduğu gibi yine Simge var, iyi bir isim bence. Yeşilyurt da play-off'a kalmakla yetinir bana kalırsa. Aslında daha iyi bir takım olabilirlerdi ama yabancı tercihlerini pek doğru bulmuyorum.

Evet, ikinci yazım da bitti. Çok zor iş çok! Nereden bunu yazmaya kalktım diye kendime kızıyorum ama artık başladım. Daha önce de söylediğim gibi, şampiyonluğun en büyük adayları olan dört takımı son yazımda ayrıca inceleyeceğim. Umarım yazı serim, uzun olduğundan dolayı sıkmıyordur. Son yazım da yine bir-iki saat içerisinde blogda olur. İlk yazıyı okumak isteyenler için link; http://ortaboypopcorn.blogspot.com/2013/10/voleybolda-yeni-sezon-baslyor-1.html

0 yorum:

Voleybolda yeni sezon başlıyor! -1

18:56 orta boy popcorn 0 Comments


Voleybol sezonu açılırken, ben de maçlar başlamadan takımlar hakkında kısa bir bilgilendirme ve yorum yazısı yazayım dedim. O kadar geç başlıyor ki sezon, beklemek çok zor oluyor. Zaten erken de bitiyor. Maçların heyecanını özledim. :) Erkekleri yazmıyorum. Çünkü, pek takip etmiyorum açıkçası ve bu nedenle de fazla bilgim yok takımlar hakkında. Bazı üst düzey maçlar erkeklerde de keyifli oluyor aslında ama ben de ülkemiz gibi biraz daha kadınlardan yanayım..

Voleybola aşkım kendimi bildim bileli var aslında. Çok seviyorum, saatlerce oynasam ve kollarım kıpkırmızı olsa bile yoruldum demem. Ortaokulda profosyonel olarak okul&kulüp takımında oynamam da bu sevgimi körükledi ve işin daha farklı bir boyutunu da öğrenmiş oldum. Sonra lisede üniversite hazırlıkları vs.. derken kaldı tabi. Sadece beden dersleriyle yetindim. Malesef boy kısalığından da profosyonel anlamda ilerlemem de pek mümkün değildi.. Yine de hala her fırsat bulduğumda oynar, zevkle izlerim. :) Ayrıca ülkemizde yeni yeni voleybola olan ilginin arttığı bir gerçek iken, herkese de bir kez olsun izlemesini öneririm. Sıkılmayacağınızı düşünüyorum. Bir de her ne kadar bu sene bizi fıtık etseler de; Bayan Milli Takım'ımız, ülkemizin belki de en başarılı Milli Takım'ı.. Yani şu futbola olan aşk biraz olsun voleybola kaysa hiç fena olmaz hani....

Neyse, yine yazının asıl amacına gelene kadar bir ton şeyden bahsettim. Artık sadede gelelim.. Yalnız belirtmeliyim ki on iki tane takım olduğu için ve tek tek yorumladığım için tek bir yazıya sığdırmam olası değil. Sığdırılır zorlayınca ama çoook uzun ve okuması işkence bir yazı olur. Bu nedenle iki ya da üç yazıda bitirmeyi planlıyorum konuyu. Evet, işte karşınızda 2013-2014 Voleybol Sezonu'nda takımlar ve kadroları:

(LİGİMİZDE 3 YABANCI KURALI OLDUĞUNU BAŞTAN BELİRTEYİM.)

1) Beşiktaş:
Antrenör: Adnan Kıstak
Pasör: Seda Eryüz & Seda Türkkan
Smaçör: Selime İlyasoğlu, Natalia Hanikoğlu ve Ceyda Aktaş
Pasör Çaprazı: Marina Tumas
Orta: Gabriela Koeva, Diclenur Babat ve Nilay Konar
Libero: Dilek Kınık, Ayçe Naz İhtiyaroğlu ve Naz Döner

Beşiktaş aslında her sene fena kadrolar kurmuyor. Ancak bana göre,  o takıma önderlik edebilecek ve takıma kritik anlarda sayı alabilecek bir oyuncuları olmuyor. Her sene kadroları 1-2 yıldız olmasa da yetenekli ve üst düzey olmaya aday 1-2 oyuncuyla kurulsa daha farklı bir yerde olabilirlerdi. Antrenörleri Adnan Kıstak, oldukça tecrübeli ve bilgisi bir isim ama gençleri yeterince iyi kullandığını düşünmüyorum. Kadroya nedense illa ki 1-2 orta yaş oyuncu alıyor. Transfer sezonunda Hollandalı ve adı duyulmuş birkaç isimle görüştükleri söyleniyordu ki birçok voleybolsever onların da yatırımı arttıracağını düşünüp sevinmişti. Ancak ne olduysa o iş yattı. Oysa çok iyi olabilirdi. 

Pasör olarak Seda ortalama ve kötü olmayan bir isim. Seda Türkkan ise benim hiç beğenmediğim isimlerden biri açıkçası. Yine de birbirlerini dengeleyeceklerdir ama keşke geçen sene takımda olan Çağla yine tutulabilseydi. Smaçör olarak, Natalia artık yaşı oldukça ilerlemiş ve katkısı belli bir oyuncu. Geçen sene şaşırtıcı şekilde çok iyiydi performansı ama bu sene de aynısını bekleyemeyiz bence. Yine de tecrübeli ve gerektiği anlarda sorumluluk alabilecek biri olduğu için takımda tutuldu sanırım. Selime, Galatasaray'dan gitti ve bence yararlı bir transfer. Açıkçası çok üst düzey takımlarda vereceği katkı belli olan ve yetmeyen bir oyuncu ama bunun dışındaki takımlar için gayet yararlı bir transfer. Sadece manşeti kötü hatta çok kötü olduğu için, onu saklamak zor olacaktır. Ceyda ise genç ve yetenekli, birçok kişinin çok şey beklediği bir isim. Ülkemizdeki manşeti ortalamanın üstünde olan ender isimlerden biri. Onun bolca oynaması ve gelişmesi gerçekten çok önemli. O nedenle umarım sıkça şans bulur diyorum ve ne yapacağını merakla bekliyorum. Pasör çaprazı Tumas, İlBank'tan gitmiş bir isim ve ligimizde uzun süredir oynadığı için iyi tanıyor burayı. Kötü bir oyuncu değil ve belli katkıyı veriyor maçlarda ama BJK gibi üstleri zorlamak isteyen bir takımın pasör çaprazı bence olması zor. Ortadan Koeva, geçen sene de takımda olan ve gayet yararlı, yaşı da genç bir isim. Bu sene de aynı katkıyı verir dilerim. Diclenur ise Ceyda gibi takımın gençlerinden. Açıkçası pek stabil bir oyuncu değil ve hücum&blok dengesi fazla değil bence. Yine de gelişirse daha iyi neden olmasın? Blokları fena olmayan bir oyuncu. O da şans bulacaktır ve umarım iyi değerlendirir. Nilay da Selime gibi Galatasaray'dan gelmiş bir oyuncu ve bence bu gibi takımlar için iyi katkı verebilecek bir oyuncu. Serviste, hücumda ve blokta belli katkıyı verecektir ancak çok da bir şey beklenemez tabi. Yaşını da düşünürsek, o da Natalia gibi tecrübeli oyunculardan. Libero olarak, üç tane genç isim kadroda. Dilek, Vakıfbank'ın oyuncusu ve bu sene Beşiktaş'a kiralandı. Geçen sene oynadığı maçlarda, iyi maçlar çıkarmış ve yetenekli bir isim. O da burada sıkça oynar ve gelişimini sürdürür dilerim. Ayça Naz ve Naz Döner hakkında fazla bilgim yok ama genç oldukları için hareketli ve ellerinden geleni yapacak isimler olduklarını düşünüyorum. Bu üç isim de genç ve tecrübesiz olduğu için önemli maçları kaldırabilirler mi emin değilim. Ama geleceğe yatırım adına oynamaları çok önemli. Beşiktaş'ın transfer dönemi bitmeden bir yabancı oyuncu daha alacağı biliniyor. Hangi mevkiye düşünülüyor bilmiyorum ama umarım yetenekli, mümkünse genç ve takıma gerçekten iyi katkı verebilecek bir isim olur. Şu halleriyle kötü bir takım değiller. Aksine gayet mücadeleci bir ekip olacaktır ama bir oyuncu eğer iyi seçilirse, üst sıraları daha fazla zorlayabilirler. Beşiktaş bu sene beşinciliği oldukça zorlayacaktır ama güçlü rakipleri de var. Alacakları bir isim, ligdeki yerlerini belirleyebilir.

2) Bursa Büyükşehir Belediye: 
Antrenör: Emin İmen
Pasör: Duygu Düzceler, Ana Tiemi Takagui
Smaçör: Nefize Gaffaroğlu, Selen Kafadar, Birgül Güler ve Mia Jerkov
Pasör Çaprazı: Kenny Moreno Pino
Orta: Merve Gülaç, Pınar Cankarpusat ve Gözde Dal
Libero: Sedef Sazlıdere, Aylin Sarıoğlu

Bursa takımı geçen sezonun sürpriz takımıydı! Özellikle ligin ikinci yarısında çok iyi bir ritim yakalamışlardı ve her takımı oldukça zorlamışlardı. Hatta Vakıfbank'tan iki set almayı başarmışlardı! Ligi de hak ederek beşinci sırada bitirerek, Avrupa'da oynamaya hak kazandılar. Bu sene de kadroları fazla değişmesi. Geçen sene gelişiyle takımın seviye atlamasını sağlayan pasör Ana Tiemi, devam ediyor. Keza smaçör Jerkov'da. Geçen sene oynayan Şeyma'nın yerine Birgül geldi ki aynı katkıyı hatta bence daha fazlasını verecektir. Çünkü, daha tecrübeli bir isim. Bu sene Avrupa Ligi'nde de gayet iyi oynamıştı. Nefize, geçen sene arada bir giriyordu ama bu sene daha çok şans bulabilir. Selen Kafadar hakkında hiçbir fikrim yok. Pasör çaprazı da geçen seneden farklı bir isim. Bildiğim bir isim değil ama umarım iyi katkı verir takıma. Ortalar da genç ve iyi katkı verecek isimler. Özellikle Gözde Dal geçen sene blok ve hücum performansıyla öne çıkmıştı. Açıkçası önemli maçlarda biraz eksik kalabilirler bu bölgede ama yine de ellerinden geleni yapacaktır bu oyuncular. Liberolar hakkında da bir bilgim yok. Geçen sene bu mevkide Eczacıbaşı'nın oyuncusu olan Dilara Bağcı vardı ve gerçekten o başarılı dönemin baş mimarlarındandı. Çok iyi katkı vermişti takımına. Bu sene kendisinin ne yapacağı henüz belli değil. Aylin'i hazırlık maçlarında izleyenler yeterli görmemişti ama o da dilerim, oynadıkça gelişir ve takımına iyi katkı verir. Bursa'nn ben yine beşincilik için büyük adaylardan olduğunu ve ilk dört takımı da oldukça zorlayacağını düşünüyorum. Ama beşinci olmak, geçen seneden çok daha zor olacak. Emin İmen de gayet iyi ve gençlere önem veren, iyi taktik veren bir antrenör. Bursa için bir avantaj.

3) Çanakkale Belediye:
Antrenör: Vedat Mekik
Pasör: Cansu Aydınoğulları, Cansu Güngör, Burcu Bircan
Smaçör: Ecem Alıcı, Ece Hocaoğlu, Ebru Mandacı, Jovana Vesovic, Melis Ece Yurtsever
Pasör Çaprazı: Ivana Nesovic, Elif Boran
Orta: Duygu Sipahioğlu, Selin Doğan, Ayşe Kılıç
Libero: Funda Bilgi, Müge Ocakçı

Çanakkale Belediye, bu sene en çok merak ettiğim takımlardan biri. Özellikle takımdaki gençlerin performansını ve takımla birlikte neler yapacaklarını merak ediyorum. Pasör olarak Cansu Aydınoğulları, geçen sezonun yarısında Galatasaray'da izlediğimiz bir isim ve genç ama bana göre çok da gelecek vaad etmeyen bir pasör. Kötü demiyorum ki eminim daha da gelişecektir ama nedense çok farklı bir pasör olduğunu düşünmüyorum, yaşıtlarından geri kaldı bence. Yine de, bu sene başlangıç olur umarım onun adına. Diğer pasörleri hiç bilmiyorum. Smaçörler ise çoğumuzu heyecanlandırıyor. Çünkü, Ece ve Ecem gibi genç ve potansiyelli iki isim var. Açıkçası Ece geçen sezonlarda fazla oynamadığı için artık eski halinden uzak gibi gözüküyor ama neler yapacağını merak ediyoruz yine de. Ecem ise benim bu takımda en merak ettiğim isim. Sebebi, tuttuğum takım olan Galatasaray'ın kiralık oyuncu olması tabi ama onun dışında şu ana kadar pek izleyemediğimiz için, baştan sonra bir maçta görmeyi merakla bekliyorum onu. İzlediğimiz kadarıyla, potansiyelli ve yetenekli bir isim ama bakalım neler yapacak. Umarım, o da sık şans bulur. Vesovic ise Sırbistan Milli Takımı'nın oyuncularından biri. Manşeti izlediğimiz maçlarda pek iyi değildi ama yine de yararlı olabilir takıma diye düşünüyorum. Tabi takımda manşeti net olarak güvenilir biri yok gibi gözüktüğü için bu sıkıntı yaratabilir. Diğer iki ismi ise pek bilmiyorum. Ebru Mandacı, ligin tecrübelilerinden sayılabilir. Pasör çaprazı olarak yine Sırp Milli Takımı'nın oyuncusu olan Nesovic var. Açıkçası çok fazla öne çıkan bir isim değil ama yine de ne yapacağını merak ediyoruz. Ortaları ise, bence takımın en zayıf karnı. Üç orta da çok iyi katkı verebilecek düzeyde değiller ama umarım beni şaşırtırlar. Liberoda ise Funda, ligin kalburüstü liberolarından biri ve geçen sene Beşiktaş'ta kötü bir sezon geçirmemişti. Tecrübesiyle de takımı toparlayabilir. Çanakkale bence bir-iki daha doğru tercih ile daha iyi bir ekip olabilirdi ama yine de lige renk katacaklardır. Umarım bir yabancı haklarını daha ortadan yana kullanırlar. Neler yapacaklar göreceğiz..

4) Ereğli Belediye: 
Antrenör: Mehmet Şekeryapan
Pasör: Tuğçe Atıcı, Damla Kayacan
Smaçör: Miniriye Vatansever, Lucia Schmutz
Orta: Sabriye Gönülkırmaz, Aslı Türker ve Fulya Türük
Libero: Elif Kavrar

Ereğli hakkında neredeyse çok az şey! Aslında ligimize renk katan ve özellikle deplasmanları gayet zorlu geçen bir ekip. Pazar günü ligler başlayacak ama transferleri tam değil, tamsa da bilgi yok. Pasör Tuğçe Atıcı, ligin iyi pasörlerinden biri aslında ama bir türlü parlayamadı. Ereğli'de iyi bir sezon geçirir dilerim. Smaçör olarak, Miniriye belli katkıyı verebilir ama yanındaki isimler çok önemli tabi. Lucia hakkında bir bilgim yok ama sanırım tecrübeli bir isim ve ben bu gibi takımlarda daha fazla genç, yetenekli isim görmek istiyorum şahsen. Ortaları ise fena değil bana kalırsa. Sabriye, Yıldız Milli Takım'da oynamış ve genç bir isim. Burada iyi katkı verebilir ve gelişme şansı yakalar. Aslı Türker ise, özellikle hücumda gayet iyi olan biri. Geçen sene oldukça iyi bir sezon geçirmişti. Takımına iyi katkı verecektir. Fulya hakkında pek bir bilgim yok. Libero Elif'i de bilmiyorum, iyi katkı verir dilerim. Kadroyu tamamen bilmediğimiz için bu takım hakkında bir yorum yapamıyorum. Diğer oyuncuları eğer yetenekli ve iyi isimler olursa, iyi işler yapabilirler ama bana düşmenin en büyük adaylarındanmış gibi geliyor bu takım. Hep birlikte göreceğiz.

5) Halkbank:
Antrenör: Cengiz Akarçeşme
Pasör: Duygu Üçdağ, Laura Dijkema
Smaçör: Desislava Nikolova, Aslı Köprülü ve Merve Aktaş
Pasör Çaprazı: Cemre Erol, Meryem Çalık
Orta: Melike Toprak, Hande Naz Şimşek, Ceyda Durukan ve Neşve Büyükbayram
Libero: Ceren Cihan, Ceydanur Kaya

Erkeklerde çok başarılı bir sezon geçiren Halkbank, bu sene kadınlarda da birinci ligde mücadele edecek. Ve bence çok mücadeleci, lige oldukça renk katacak bir takım olmuş. Dijkema, Hollanda Milli Takımı'nın da pasörü ve bence gayet iyi bir pasör. Onun ligimizde oynaması çok güzel. Smaçörde Nikolova, Bulgaristan Milli Takımı'nın oyuncusu ama as değil. Açıkçası katkısı sınırlı bir isim, keşke daha iyi birini alsalarmış diyorum. Aslı Köprülü ise bu gibi takımlarda gayet yararlı olan bir oyuncu. Pasör çaprazında Meryem, geçen sene Fenerbahçe'deydi ve neredeyse felaket bir sezon geçirmiş. Az şans bulduğu doğru ama o şansları da hiç kullanamamıştı. Ama Halkbank ile oynadığı hazırlık maçlarında gayet skorer gözüktü. Umarım o da bu sene kendine yeni bir sayfa açar ve takımını taşır. Onun katkısı çok önemli çünkü. Ortalarda ise Halkbank'ın da Çanakkale gibi yetersiz olduğunu düşünüyorum. Neşve bloklarda iyi olsa da yetersiz bir isim. Ama Ceyda Durukan'ı geçen sene çok duymuştuk ve övgüyle söz etmişlerdi. O nedenle ondan beklentim var. Yine de bir yabancı haklarını da iyi bir ortadan yana kullansalar çok iyi olur. Liberolar hakkında da bir bilgim yok. Ceren'i kulağım ısırıyor bir yerden ama hatırlayamıyorum. Gerekeni yapar o da umarım. Halkbank bence bir transfer daha yaparsa gayet iyi bir takım olur. Beşincilik şanları çok zor ama rakipleriyle çekişmeli maçlar yapan ve play-off'lara kalacak bir ekip olarak görüyorum onları.

İlk yazımı burada noktalıyorum. Yoksa bitmeyen bir yazı gibi olacak. Şu haliyle bile çok uzun oldu. Çok da yorucu bir yazı. Beş takımı yazdım ve kaldı yedi takım. Şampiyonluk adayı ilk dört takıma ise ayrı bir yazı yazacağım. Açıkçası, voleybolsever sayısı düşünüldüğünde bu yazım ne kadar ilgi çeker ve okunur bilmiyorum ama sevdiğim ve bilgi sahibi olduğum bir alanda yazmak istedim. Umarım da emeklerim boşa gitmez. Neyse, siz bu yazıyı okurken ben hemen diğer yazıma başlıyorum. :) Bir-iki saat içerisinde onu da paylaşacağım. 

0 yorum: