ORTA BOY POPCORN'LA RÖPORTAJLAR 16 / TUĞÇE'NİN KİTAPLIĞI (TUĞÇE ABLA)

18:10 orta boy popcorn 3 Comments

Hepinize yeniden merhaba! Artık LYS'yi de geride bıraktığımıza göre, çalışmayanlar için yaz tam anlamıyla başlamış oldu. Umarım, girenlerin sınavı güzel geçmiştir ve istedikleri okulları kazanırlar. Herkes tatilde çok eğleniyordur umarım. Bugün, uzun zamandır yayınlamak istediğim ama fırsat bulamadığım bir röportajı yayınlıyorum. Blogu olup da bilmeyenin olmadığı, sevmeyenin olduğuna pek inanmadığım, çok tatlı ve her zaman işini en iyi şekilde yapan birini ağırlıyorum. Hem bir blogger hem bir çevirmen kendisi. Onu "Tuğçe'nin Kitaplığı" blogundan az-çok tanıyoruz. Ama bu röportaj sonunda, çok daha yakından tanıyacağınıza emin olabilirsiniz. İşte başlıyoruz:
 Öncelikle, röportaj teklifimi kabul ettiğin ve bu yazı dizisinde bulunduğun için teşekkürler Tuğçe Abla! Seninle röportaj yapıyor olmak daha da ayrı gerçekten, hepimizin ablası konumundasın bir yerde İşlerin de yoğun biliyorum, araya beni de sıkıştırdığın için teşekkürler.  Biraz fazla soru sordum ama çoğu kısacık cevaplı olduğu için, sorun olmaz gibi geldi. 

SORULAR

1)            Klasik soruyla başlamazsam olmaz. Nereden esti bu blog açma fikri?
Bu aslında oldukça uzun bir hikâye. :) 3 sene önce yabancı bir haber sitesinde kitap haberleri ve yorumları yazıyordum. O sıralar eşim niçin bunun Türkçesini yapmıyorsun dedi. O zamanlar ben, ben ne anlarım blogdan demiştim, ama anlıyormuşum sanırım. :) Çünkü kısa bir süre sonra baktım ki tüm vaktimi alır olmuş, Türkçe bir kitap blogu.

2)            Hiç açtığına pişman olduğun ya da artık uğraşmak istemediğin için veya başka bir sebeple bırakma noktasına geldiğin oldu mu?
Blogumu hiç bırakmak istemedim, aksine işimi gücümü bırakmak istedim ama blogumu istemedim. Ama sosyal medyadan uzaklaşmayı dilediğim zaman çok oldu.

3)            Blogunu ilk açtığında, bu işin bu kadar büyüyeceğini ve bu kadar okuyucun olacağını tahmin ediyor muydun?
Tabii ki hayır, diyorum ya ben bu işten ne anlarım diyerek, korkarak başladım blog olayına. O zamana kadar yabancı birkaç kitap bloguğunu okuyordum, ama takip bile etme konusunda başarılı değildim ve bu blog olayının ne olduğunu anlamaya çalışıyordum daha çok. İşin bu boyutlara geleceğini söyleseler gülerdim desem sanırım tam yeri olur.

4)            Blogun şu an istediğin noktada mı? Ve gelecek için düşündüğün bir şeyler var mı blogla ilgili?
Blogum şu anda hiç istediğim bir noktada değil, bundan 1,5 sene önce çok daha güzel bir noktadaydı, çünkü istediğim kadar vakit ayırabiliyordum. Son bir yıldır ise resmen üvey evlat muamelesi görüyor; çok nadir, çok az şey girebiliyorum. En çok istediğim eski haline geri dönebilmek.

5)            Kitapla az biraz ilgilenip de seni bilmeyen yok.  Bu kadar tanınan ve sevilen biri olmak nasıl bir şey? Böyle biri olacağını düşünür müydün hiç?
Teşekkür ederim, bu kadar tanınan ve sevilen biri olduğumu sanmıyorum ama yine de böyle gördüğün için çok çok teşekkür ederim. Hiç yazdıklarım ve okuduklarım için tanınabileceğim ve sevilebileceğimi düşünmemiştim; kitaplar benim çocukluktan beri elimden düşürmediğim şeylerdi ve bir gün bunun için takip edileceğim aklımın köşesinden geçmezdi. Bu inanılmaz gurur verici bir duygu.

6)            Bu soruyu da ben meraktan soruyorum.  Ne zaman ne yazacağına, hangi yazıyı yayınlayacağına nasıl karar veriyorsun? Ve yazıları depo mu ediyorsun önceden?
Ne zaman ne yayımlayacağıma eskiden daha rahat karar veriyordum, ne okuyorsam onu yayımlıyordum ya da ben genelde İngilizcesinden okuduğum için, burada yayımlanan kitapların yorumlarını zaman denk geldiğinde giriyordum bloga. Şimdilerde işimden ötürü okuduklarımı anında yayımlayamıyorum. Depo olayım hiç yok ama kitapları okurken notlar alıyor, işaretler koyuyorum, sonra yorum yazacağım zaman bunlara geri dönüyor ve kontrol ederek bir şeyler yazıyorum.

7)            Yeni blog açmaya karar verenlere verebileceğin tavsiyeler neler olurdu? Şimdi olsa böyle yapmazdım dediğin mesela.. Bu işin en tecrübelilerinden birisin.
Verebileceğim en büyük tavsiye, ki gerçi tavsiye vermek çok da haddime değil ama yayınevlerini karıştırmadan kendiniz bir şeyler yapın, iyi olduğunuzda onlar zaten size geleceklerdir. Hiçbir zaman kitap istemedim ve bunun için çok da mutluyum, doğru bir adım attığımı düşünüyorum hep. Ve kimsenin ne dediğine aldırmasınlar.

8)            Neredeyse adını duymadığın kitap yok, çoğunu da okudun. Çok kıskanıyorum seni.  Her çıkan kitaptan nasıl bu kadar çabuk haberin oluyor? Tek sebep Goodreads mi?
Tek sebep Goodreads değil, ben kitap araştırmayı seviyorum, şimdi işim sayesinde ajanslarla da iletişim halindeyim ama en büyük kaynağım Goodreads ve takip ettiğim yabancı blog ve siteler. İlgimi çeken her kitabı okumaya, en azından sayfalarını karıştırmaya çalışıyorum. Eskiden başladığım her kitabı bitireceğim diye bir takıntım vardı, ama son zamanlarda bundan bir hayli sıyrıldım sanırım. Mecburiyetten! Yine de hoşuma gidenleri okumaya gayret ediyorum ve bu da tabii ki minimum uykuyla yaşam anlamına geliyor. Neyse ki uykuya düşkün değilim.

Biraz da kitap sorularına geçelim.

9)            Kitaplar ve okumak senin için ne anlam ifade ediyor?
Benim daha küçücük bir çocukken elimde kitapla uyuyakalmış fotoğraflarım aile albümlerimizi süslerdi. Ben okuyamazken annem, okurdu her akşam bana. Hatta o zamandan kalan birkaçını da hâlâ hatırlıyorum; Kaptan Grant'ın Çocukları ve Rapunzel, çok sevdiğim iki hikâyeydi. :) O nedenle, ne ifade ediyor, açıklamak zor. Tek diyebileceğim, kitaplar benim hayatımın bir parçası, olmamaları fikri pek idrak edebileceğim bir düşünce değil.

10)         Nasıl okumaya başladın? Ufak masalları ya da ilkokul dönemi  hikayelerini değil tabi. Şu anki anlamdan bahsediyorum.  Örnek aldığın biri mi oldu ya da kim teşvik etti? Ve “İşte ben bu kitaptan sonra kitap kurdu oldum.” Dediğin bir kitap var mı?
Sanırım bu soruların bir kısmını az önce çene düşüklüğüm sayesinde cevapladım bile. Annem en büyük örneğimdi, her zaman kitap okurdu, hâlâ da aynıdır: Eskiden o bana kitap alır ya da verirdi, artık kitaplarımı ben ona veriyorum ya da seveceğini düşündüğüm kitabı alıyorum, hatta bazen bir kitabı okuyup okumamak konusunda bana sorduğu bile oluyor. Tek değişen bu... Neyden sonra okumaya başladım pek hatırlayabileceğim bir şey değil, çünkü pek bırakmışlığım olmadı. Ama sadece İngilizce kitap okuduğum yaklaşık 8-10 senelik bir dönem var hayatımda, hâlâ da elimden geldiğince öyle yaptığımı inkâr etmeyeceğim, o dönem Charlaine Harris'in Sookie Stackhouse serisi ile başladı diyebilirim.

11)         Sence kitap okumak isteyen ama alışkanlığı olmayanlar veya sıkılanlar ne yapmalı? Nasıl bir şeyle başlamalılar?
Rahat okuyabilecekleri, merak ettikleri bir konuyu anlatan ya da eğlenceli ve kolay okunan bir şeyle başlamalılar. Maksat kitap okumaksa sıkılmayacakları her şey okumaya değerdir bence.

12)         9.soruyu genel olarak ele alırsak, ülkemizde okur sayısının (ve her çeşit kitap okuma anlamında) artması için sence ne gibi şeyler yapılabilir? Başbakan olsan ne yapardın gibi bir soru oldu bu da ama neyse.
Haha! Evet sanki beni birazcık aşıyor ama fikrimi söyleyeyim. Daha küçükten gelen bir alışkanlık bu, çocuklara televizyon seyrettirmek yerine kitap okutmak lazım. Barbie ya da Cars okumak istiyorsa onları okusunlar ama okusunlar. Daha önemli ve değerleri bir şeyleri vakti geldiğinde zaten okurlar. Ellerinde kitap tutmanın nasıl güzel bir şey olduğunu öğrenmeleri lazım. Ben kızımı sık sık kitabevlerine götürüp birlikte orada vakit geçiriyorum. Gerçi artık büyüdü ve kendisi zaten her dışarı çıktığımızda bir D&R ziyareti talep ediyor ya da fuara gideceğimi duyunca kitap siparişi veriyor.

13)         İngilizcen mükemmel! Nasıl bu hale geldi?
İngilizcem en çok okuyarak iyi hale geldi. Ben hem İngilizce kitap okuyor hem de dinliyorum bu da yapma fırsatı bulamadığım pratiği yapmışım gibi bilgilerimin taze kalmasını sağlıyor. Onun dışında dil öğrenimim ortaokul yıllarımda başladı ve üniversite yıllarımda da yurtdışında bulunma imkânım oldu, böylece pekiştirdim diyebiliriz. Ama seviyorum ben bu dili, yalan değil.

14)         Hayalindeki kitaplık?
Hayalimdeki kitaplığı yapmaya çalışıyorum evde, gizliden gizliye çalışıyorum diyebiliriz, duvardan duvara kitapların olduğu raflar benim hayalim ve evin bir odasını Nil ve kendim için çalışma odası yaptık, bir duvardan da başladım, tabii ki artık o duvara sığmıyorum, sırada diğer duvarlar var. ;)

15)         Başucu kitabın? Kitapların?
Başucumda hep 3-5 kitap var. Son zamanlar okuyup bitirsem de rafa geri kaldırmadığım Washington Meydanı değişmezlerinden başucumun. Onun dışında okumayı planladığım kitaplar üstüste dizili duruyor.

16)         Bir kitaptan çok etkilendiysen ve etkisinden çıkamıyorsan, çıkmak için ne yaparsın?
O kadar etkilendiysem çıkmaktan isteyeceğimi sanmam, önüme gelene de öneririm. Ofiste alıştılar bana zaten; her sabah kapıdan girip şunu okumalısınız ya da benzeri bir cümleyle günaydın derim.

17)         Şahsen bana bazı karakterlerin gerçek olmadığını bilmek çok çok çok acı veriyor. Ciddi anlamda üzülüyorum yani.  Bu konuda yalnız mıyım? Sen bu durumda ne yapıyorsun?
Ben pek öyle karakterler üzerinden fangirllük yaşayan biri değilim. Evet, çok sevdiğim, gerçek olsa dediğim karakterler oluyor ama ben genelde yazarlara takılıyorum böyle durumlarda.

18)         En sevdiğin 3 yazar?
Bu çok zor bir soru. Yakın dönemde Colleen Hoover ne yazsa okuyorum. Ray Bradbury'nin inanılmaz bir hikâyeci olduğuna inanıyorum ve tabii ki Neil Gaiman'ın. Ama bunlar şu an düşününce sadece ilk anda aklıma gelenler. Bronte kardeşlerin üçüne de taparım, her şeylerini okumuşumdur, evlerini gezmişimdir ve kitapları kitaplığımda  vardır. Yani anlayacağın bu liste uzaaar gider, sonra beni durduramazsın.

19)         Harry Potter’da en sevdiğin 3 büyü? (Herkesin bildiğini varsayıyorum tabi.)
Harry Potter okuyalı çok oldu, bunu hatırlamam mümkün değil ki... :(

20)         Diyelim ki bayıldığın bir kitap var ve yayın hakları alınmamış. Ne yapıyorsun bizde de çıkmadı için? Bu konuda çoğu kitabı çıkmasını sana borçlu olduğumuzu biliyoruz.
Eskiden sevdiğim, iletişimim olan ve tabii ki beni kaale alanlara öneriyordum. Şimdi araştırıyorum ve bizim yayın çizgimize uyuyorsa alabilmek için çalışmalara son derece sessiz bir şekilde başlıyorum. ;)

21)         “En sevdiğin kitap?” gibi bir soru sormayacağım. Bu bizim gibi kitap bloggerları için eziyet.  Ama en sevdiklerini sayar mısın diyeyim abartmadan?
Jane Eyre kesinlikle tek geçeceğim bir kitap. Koşulsuz en sevdiğimdir. Ama onun dışında beni yakın zamanda etkileyenler arasında David Nicholls Bir Gün, Jojo Moyes Senden Önce Ben, Colleen Hoover Umutsuz, Taryn Fisher Fırsatçı, Duygu Özlem Yücel Dengesiz Bir Aşkın Anatomisi (okumadıysan kesinlikle denemelisin) ve Katie McGarry Sınırları Zorlamak sayabilirim.

22)         Okumaktan en keyif aldığın tür?
Kişisel gelişim hariç hemen hemen her şeyi okuyorum. Sadece polisiye konusunda çok seçiciyim, çok iyi olduğunu bilmediğim ya da okumak zorunda olmadığım sürece pek okumuyorum.

23)         Şu kitabı şu yazar yazsa keşke dediğin ya da nasıl olurdu dediğin kitaplar ve yazarlar var mı? Ateş Serisi’ni J.K.Rowling’in yazdığını düşünsene mesela.
Hmmm hiç böyle düşünmedim sanırım. Yani yazarların hayal güçlerine ve becerilerine hayran kalıyorum, kalmamak elde değil ama sanırım herkesi kendi kalemiyle değerlendiriyorum ben ve orada kalıyor. Bundan sonra bir deneyeyim bunu. :)

24)         Çeviri işinde çok iyisin bence! Çok emek veriyorsun. Bu nasıl çıktı ortaya?
Aslında ben hep çeviri yapamayacağımı düşünürdüm; çok detaylı uğraşılması gereken bir iş ve altından kalkamam sanırdım. Ama blog için kendi çapımda ufak ufak çevirmeye başladım, daha çok mecburiyetten ve bir baktım ki yapıyorum ve yayınevlerinden de ilgi görüyor. Sonra acaba mı derken oluverdi işte.

25)         Ortalama uzunlukta bir kitabı çevirmek ne kadar süreni alıyor?
Sadece çeviri yapıyorsam günde 25 ile 35 sayfa arası çevirebiliyorum ama son bir yıldır böyle çalışma imkânım olmadı.

26)         Kendine en yakın hissettiğin karakterler?
Buna cevap vermem çok zor, kitabı okurken içindeki karakterleriyle yaşıyorum sanırım, çünkü hiç kendimle arasındaki bağı sorguladığım olmadı.

27)         Peki ya en sevdiğin 3 karakter desem? Kadın-erkek ayrı sayabilirsin.
Jane Austen'den Emma. Duygu Özlem Yücel'den Can, Andy Weir'dan Mark Watney. Tamamen aklıma gelen ilk isimler bunlar olduğu için.

28)         Saçını başını yolmak istediğin, okurken sana cinnet geçirten karakterler?
Ah, buna cevap vereceğim net bir karakter var, 1,5 -2 sene önce Collide'ı okumuştum, Pegasus'tan sanırım bu sene çıkacak, oradaki kadın karakteri öldürme imkânım olsa sanırım yapardım. :) İlk kez bir karakter için bu kadar güçlü birşey hissetmiştim, kendisinden tek kelimeyle nefret ettim.

29)         Sonunu elinde olsa kesinlikle değiştirmek istediğin kitaplar var mı? Varsa, neler?
Olmaz mı? Bir Gün, Senden Önce Ben, Dengesiz Bir Aşkın Anatomisi :) Gerçi bu kitaplar bu sonlarından ötürü bu kadar etkililer ama olsun.

30)         Bir kitabı sana okutan en büyük etmen nedir?
Bunu bilmiyorum, genelde kitabı elime alırken sevip sevmeyeceğimi hissederim ve çok büyük istisnalar hariç hiç yanıldığım da olmamıştır.  Gerçekçiliği, karakterleri, kurgusu...

31)         Yarım bıraktığın kitap var mı?
Var maalesef, ama eskiden hiç yoktu.

32)         Keşke içinde olsaydım dediğin kitaplar-dünyalar?
Tarihi aşk romanlarına konu olan 1800'lerin İngilteresi hiç fena olmadı.

33)         Kitaplardaki erkek karakterlerini düşünerek “sana göre” mükemmel erkeği yarat desem, hangi karakterlerin hangi özelliklerini alırdın? Cevaplayan erkek ise, kızları yazacak tabi.
Ben öyle erkek karakterlere çok takılan birisi değilim, birilerinin özelliklerini toplayıp adıyla yazmam çok zor gibi. :(

34)         Şu ara çıkmasını en merakla beklediğin kitap?
Bridget Jones'un 3.kitabını merak ediyorum açıkçası.

35)         En sevdiğin yayınevleri?
Bu soruya tarafsız cevap verebilir miyim emin olamadım :)

36)         Kitap fuarları hakkında ne düşünüyorsun?  Ki bu işi en yakından bilenlerden birisin.
Ben çok seviyorum. Keşke daha çok olsalar ve daha çok kişi gelse. Keşke her şey satıştan ibaret olmasa, kitap lansmanları olsa vs.

37)         “Keşke çeviriler bu kadar zaman almasa da, şuna daha çok vakit ayırsam.” Dediğin bir şey var mı hiç?
Blogum! Keşke iş bu kadar vaktimi almasa ve bloguma daha çok vakit ayırabilsem.

38)         Sence romantik bir kitapta neler olmalı? Sadece romantikleri mi tercih edersin yoksa fantastik vs.. olup içinde aşk olanlarını mı?
Dediğim gibi her türlüsünü okumaya çalışıyorum, aşk şart değil, hatta vıcık vıcık aşk olanlardan mecbur olmadıkça uzak duruyorum. Farklı, cesur ve yaratıcı her şeye açığım. Romantik kitap da benim zevkime hitap edecekse gerçekçi olmalı. Ki bu genelde az bulunuyor ;) O yüzden beni şaşırtacak kurgulara da razıyım.

Kitaptan biraz uzaklaşıp, farklı konulara değinelim biraz da..

39)         İzlemekten en keyif aldığın film türü nedir ve favori filmlerin?
Genelde ağırlıklı olarak kitap adaptasyonlarını seyrediyorum, nasıl yapmışlar çok merak ediyorum. Onun dışında neredeyse hiç televizyon seyretmem, sinemaya gidiyorsam Umut'un da seyretmekten keyif alacağı bir şey ya da Nil'l çizgifilm keyfi söz konusudur. Yoksa romantik komedilerden keyif alıyorum.

40)         En beğendiğin yerli-yabancı oyuncular?
Gençliğim Bruce Willis'a hayran olmakla geçti. Yerlileri çok tanımıyorum ama yeni dönemdekilerden Mert Fırat'ı beğeniyorum.

41)         Blog tasarımının harika olmuş! Nasıl yaptın? Ve neden blog simgen kelebek?
Blog simgemi ilk olarak yabancı bir tasarımcı arkadaşım yapmıştı, sonra burada bir grafiker arkadaşım geliştirdi. Tasarım için teşekkür edebileceğim tek kişi var: Gizem!

42)         Favori müzik türü ve şarkıcıların?
Imagine Dragons, 30 Seconds to Mars, Kings of Leon favorilerim ama müzikte de oldukça farklı şeyler dinlemeyi seviyorum. Cazdan klasiğe, yer yer Türkçe'ye kadar her şeyi dinlerim.

43)         En sevdiğin demek olmaz ama en beğendiğin 3 blog desem? Çok mu zor oldu?
Yani evet zor oldu, ben çok bir blog takipçisi değilim yerli bloglardan zaman zaman göz attığım ya da yazısını gördüğümde mutlaka okuduklarım var; Zimlicious, Pinuccia'nın Kitapları, Kitaplık Kedisi

44)         En beğendiğin kitap kapakları?
Oooo saymakla bitmez. Her ay yenileri çıkıyor. :) Son dönemde beğendiklerimden Colleen Hoover'ın Confess, Caroline Kepnes'in You, Pierce Brown'un Red Rising.

45)         Peki değiştiriyorum soruyu. Sence okurla en sıcak iletişimi kuran ve okuru kaale alan yayınevleri hangileri?
Hmmm... Parodi bence bu işi çok başarıya yürütüyor, aynı şekilde Arkadya'da öyle, biz de fena değiliz diye düşünüyorum ;)

46)         En sevdiğin yemekler? Yemek demedim bak, seçmek çok zor çünkü.
Hiç koşulsuz Sushi, bayılırım. Onun dışında her türlü farklı tada açığım. :) Patlıcanlı her türlü yemeği severim, pilav da kuşkusuz yanına yakışır ;)

47)         Hangi takımlısın, izlediğin ve yaptığın bir spor dalı var mı?
Beşiktaşlıyım; eskiden tüm maçlarını seyreder, takımı sayardım. Basketbol'un da feci bir takipçisiydim ama bunların hepsi öğrencilik yıllarımdaydı. Artık sadece Beşiktaşlıyım diyip geçiyorum.

48)         Yaşadığın şehirden memnun musun? Fırsatın olsaydı hangi ülke ve şehirde yaşamak isterdin?
İstanbul'u eskiden çok seviyorum, başka yerde yaşayamam sanıyordum ama yaş ilerledikçe bu fikrim giderek değişiyor. Yurtdışında İngiltere ve Amerika favorilerim,  her fırsatta gitmeye çalıştığım yerler.

49)         Görmeyi en çok istediğin 5 yer?
Avustralya'yı görmeyi çok istiyorum. Japonya'yı kesinlikle istiyorum. Meksika ve Kanada var sonra. Bir de İspanya.

50)         Bir karakterin yaptığı bir şeyden çok etkilenip, senin de yaptığın oldu mu?
Şimdi düşününce pek hatırlayamıyorum, herhalde olmamış.

51)         En sevdiğin renk?
Mor, mavi.

52)         Modayla aran nasıl? Giyinirken neye dikkat edersin?
Modayla çok aram yok, hoşuma ne gidiyorsa onu giymeye çalışıyorum, genelde de rahat şeyleri seviyorum.

53)         Bu soru sadece kızlara yönelik : En sevdiğin ve olmazsa olmaz dediğin 3 makyaj malzemesi? Marka söylemek serbest! Önerilerini hepimiz duyalım.
Çok fazla makyaj yapmıyorum, bir pudram var Yves Rocher, çok seviyorum, son derece doğal, organik bir şey. Rimel kullanıyorum Clinique, hep onu almaya çalışıyorum, rahat kullandığım bir ürün ve Mac allık ama her zaman kullanıyorum dersem yalan olur.

54)         En sevdiğin çizgi filmler neler? Hala izler misin? Ben bayılırım!
Hâlâ izler misin ne demek, sinemada en çok onları seyrediyorum son yıllarda. :) Big Hero 6 son zamanlardaki favorim, izlemediysen kesinlikle tavsiye ediyorum. Frozen güzeldi, Brave hâlâ favorilerim arasında. Box Trolls çok hoştu. Coraline vazgeçilmezim. :)

55)         Blogunun sana kazandırdığı en güzel şey sence nedir?
İşim ve içine girdiğim, kitaplardan konuşabildiğim çevre.

56)         Çeviri yaparken en çok neyde zorlanıyorsun? Mesela Türkçe karşılığı tam olmayan kelimelerde ne yapıyorsun?
İşte en zorları onlar ve bir de kelime oyunları, çünkü her ikisinde de yenisini yaratmak zorundasın.

57)         Özellikle çevirmekten hoşlandığın bir kitap türü var mı?
Okumaktan keyif aldığım kitapları çevirmeyi seviyorum, rahat akan, gündelik tabirlerin çok olduğu kitapları. Evet, işin kolayına kaçmak oluyor bu ama çevirmek benim için sadece zevk için yapacağım bir iş.

58)         Bir çevirmen olarak, sence ülkemizdeki çevirmenler nasıllar?
Bir çevirmen olarak değil, ama çevirilenlerin redaksiyonunu yapan bir editörü olarak söyleyebilirim ki çok büyük kısmı özensiz. Ama çok güzel iş çıkaranlar da var, farklarını zaten hemen görebiliyorsun ve onları bulduğum zaman kaçırmamaya çalışıyroum.

59)         Yurtdışına hiç çıktın mı? Çıktıysan, en beğendiğin yer neresi oldu?
Çıktım, bir süre de kaldım. Benim favori ülkem hep İngiltere'ydii ama Amerika'yı da çok sevdim, çok güzel yaşıyorlar ve her ikisinde de insan hayatı inanılmaz değerli.

60)         Tanışma fırsatının olduğu 2 ünlü isim olsaydı bunlar kim olurdu? Yazar,sanatçı,oyuncu herkes dahil.
Zor bir soru olmuş, seçmesi zor. Neil Gaiman'la tanışmak isterdim, bir şey sorabileceğimden değil ama en azından hayali gücü o şekilde çalışan bir adamla aynı havayı soluyor olurdum.
Onun dışında kitaplarını okumayı sevdiğim her yazarla tanışmak harika olurdu.

61)         Kitap uyarlaması filmler sence nasıl? Hangilerini gerçekten beğendin?
Sanırım gerçekten beğendiğim, hatta kitaptan bile iyi olduğunu düşündüğüm bir tek Tiffany'de Kahvaltı var. Onun dışında çoğu kitabı okumayan için yetersiz kalıyor gibi ya da en azından ben hep öyle hissediyorum.

62)         Bir yazar olsaydın; hangi yazarların hangi özelliklerini almak isterdin?
Yazma cesareti olan her yazardan bir parça güç alabilmiş olmayı isterdim. Böylece ben de yazacak kadar cesur olurdum. ;)

Şimdi sıra o mu bu mu sorularında.

Çay mı kahve mi? Çay
Nescafe mi Sıcak Çikolata mı? Sıcak Çikolata, anlayacağın üzere kahve pek ilk tercihim değil.
E-kitap mı normal baskı mı? Basılı ama en çok e-kitap okuyorum sanırım.
Gün batımı mı gün doğumu mu? gün doğumu
Müzikal mi tiyatro mu? ikisi de olur.
Christian Grey mi Gideon Cross mu? ( Çok kazık oldu ya! Çok!!) Christian Grey, ya ben 3. kitaba kadar bu Gideon'u hiç sevemedim, sanırım kızı da zaten sevmediğim karakterler listesinde 2. sıraya alabiliriz.
Açlık Oyunları Serisi mi Uyumsuz Serisi mi? hmm bu zor oldu bak, Uyumsuz
Jack Eversea mi Aşkın Müziği’nden David mi? hahahah Jack Eversea, ama kitap olarak Aşkın Müziği'nde sanki biraz daha fazla mı eğlenmiştim acaba. Ama Sonsuza Kadar'dan sonra kesin Jack yani. ;)
Gitar mı piyano mu? Piyano
Tersyüz mü İki Hayat Arasında mı? İki Hayat Arasında
Providence Üçlemesi mi Fısıltı Serisi mi? Fısıltı'yı okumadım
Jamie McGuire mi Jennifer L. Armentrout mu? Jamie McGuire, Jennifer'dan okuyup da beğendiğim kitap henüz olmadı.
Tatlı mı tuzlu mu? tuzlu
Dex mi Yabancı mı? hahah bana mı soruyorsun? :D
İlkbahar mı sonbahar mı? İlkbahar
Çok kalın ama bilmediğin kelimenin az olduğu bir kitabı çevirmek mi yoksa ince ama bilmediğin çok kelimenin olduğu bir kitabı çevirmek mi? Araştırma yapacaksam daha keyifli ;)
Müzik dinleyerek okumak mı dinlemeden okumak mı? okumak olsun da ikisi de olur.
Young adult mı new adult mı? Şu sıralar YA, NA'dan bunaldım artık.
Facebook mu Instagram mı? Facebook, ama kullanabildiğimden Instagram'a henüz cok adapte olamadım.
Holder mı Augustus mu? Holder
Umutsuz mu Slammed mi? Umutsuz
Macaron mu turta mı? Macaronnnnnn
E-book mu normal kitap mı? cevaplamadık mı?
Tris mi Kattniss mi? Tris
Rule mu Thougtless mı? Rule
Dublin mi Londra mı? Londra
Çikolatalı dondurma mı çilekli dondurma mı? Çilekli

-Son olarak, bu aralar sorularına geldik.

Bu aralar, en çok ne dinliyorsun? İmagine Dragons
Bu arala çevirdiğin bir kitap var mı? Gizli ;)
Bu aralar, en çok neyden “Keşke” diyorsun? Keşke blogumla daha çok ilgilenebilsem
Bu aralar, hangi kitap karakterinin yerinde olmak isterdin? söyle ayağını uzatıp güneş altında kitap okuyan herhangi birisi olur.
Bu aralar, izlediğin bir film var mı? Varsa, kısaca yorumun? En son Grinin Elli Tonu'nu izledim ve kitap adaptasyonları konusundaki fikrimi değiştiremedi, kitapların yerini tutmuyorlar. Adam ya da kız icin bir şey demek çok doğru değil, bence kim olsa o rolleri doldurmaları çok zordu. Film, doğallıktan uzak, film olmaktan öteye gidememiş.
Bu aralar, en çok neyden şikayetçisin? Yorgunluktan
Bu aralar seni en çok ne üzüyor? Bu aralar çok üzülmüyorum sanırım.

Son olarak, senin bloğunu neden takip etmeli sence insanlar? Seni diğerlerinden ayıran yön nedir? Ve söylemek istediğin ekstra bir şey var mı? Yorumlarım her zaman tarafsız ve genellikle zaten henüz yayımlanmamış kitaplar üzerine, işimi fazlasıyla ciddiye alarak yapıyorum. kitaptan hoşlanan herkese kapım açık. :) Beni bu röportajlar dizisine dahil ettiğin ve tüm güzel sözlerin için teşekkür ederim.

Çok teşekkür ederim tüm cevaplar ve katıldığın için.

    

3 yorum:

Avengers:Age of Ultron / Film Yorumu

13:06 orta boy popcorn 0 Comments

Herkese selam. Malum artık çoğumuz tatilde. Ben de bütlere kadar biraz olsun rahatım. Bu boş zamanımda da genelde ev dışında olduğumdan, yine sık yazı yazamıyorum. Bunu söylemeliyim. Her neyse. Artık bahanelere gerek yok, elimden geldiğince sık yazmaya çalışacağım. :) Yeni yazım ne olsa diye düşünürken, çıkar çıkmaz izlediğim "Avengers: Age of Ultron"a yorum girmediğimi fark ettim. Ve kesinlikle yorumu hak eden bir filmdi. Bazı ayrıntıları unutsam da, söylemek istediğim birkaç şey var.

Film, serinin ikinci filmi. Yönetmen: Joss Whedon. Ekip bildiğimiz ekip ama yanlarına birkaç kişi daha katılıyor. Scarlet Witch ve X-Men'den hatırlayacağınız Quicksilver gibi. Çok da sevdim ben bu ikiliyi. Özellikle de Scarlet Witch'e bayıldım! Elizabeth Olsen çok iyi bir iş çıkarmış, çok cool bir karakterdi. Konuyu anlatmaya gerek yok zaten, ekibimiz yine ayrı yerlere dağılmışken çıkan olaylar sonucu toplanıyor ve birlikte mücadele etmeye başlıyor. Tabi bu o kadar kolay olmuyor. Hulk gibi herkesten kaçan biri var, ayrıca da çarpıştıkları düşmanlar dönüp dolaşıp Iron Man'de birleşiyor. Tüm olanların başlangıç noktası o neredeyse. Dolayısıyla, bu filmde bol bol iç çatışmalar ve düşünce geçişleri gördük. Kahramanlarımız, kendilerini de bolca sorguluyor. Aslında bir yerde, önümüzdeki "Civil War" filmine bir hazırlık da yapılmış filmde. İzlerken fark ediyorsunuz, küçük küçük tohumlar ekmişler. Ultron, adından da anlaşılacağı gibi esas düşmanımız. Türünün (!) belki de en gelişmiş hali. Yapay bir beyinden daha ilginç ve bir yandan korkutucu bir şey düşünebiliyor musunuz? Bir de, bu beyni siz üretmiş olsanız ve şimdi de onu yok etmeye çalışıyor olsanız? Iron Man, ilk filmdeki gibi yine en kilit noktada duruyor anlayacağınız. Bana kalırsa Hulk ve Thor'a kısmen daha az diyalog yazıyorlar. Keşke onların da karakterleri biraz olsun daha derin işlense. Cap ve Iron Man her zaman bir adım önde sanki senaryodaki yer bakımından. Her neyse. 
Filmimizde bu kez kız arkadaşlar yok. Thor da Iron Man de yalnız ama Pepper'ı gerçekten görmeyi çok isterdim. Tony ile ikisine bayıldığımdan, keşke ufak da olsa bir sahnesi olsaydı. Filmde beni en çok üzen noktalardan biriydi bu. Kız arkadaş yok dedim ama şunu atladım. Süregelen kız arkadaş yok belki ama film ilerledikçe yepyeni bir ilişki ortaya çıkıyor! Hulk ve Black Widow! Yanlış duymadınız! Bruce Banner ve Natasha! Ben Natasha'nın Cap ile yakınlaşacağını düşünüyordum ama böyle de ilginç bir çift olmuşlar. Yalnız, Hulk'a yer yer çok kızdım. Haklı gibi gözükse de, Natasha'dan uzak durmaya çalışmasından hoşlanmadım. İlk filmdeki gibi yine bu filmin sonunda da kendini herkesten uzaklaştırdı. Bakalım dönüşü nasıl olacak?

En sevdiğim noktalardan bir diğeri de, Hawkeye ve ona yazılan senaryo oldu. Zaten sevdiğim bir karakterdi ama yan karakter işlevindeydi. Pek konuşmazdı. Hikayesini pek bilmezdik. Ama bu filmde, bildiğiniz ekipten biri oluyor. Tamamen. Çok da yararı dokunuyor ve onun o gizli ailesini görmek beni çok şaşırttı. O adamdan öyle bir "yuva" kurmasını beklemiyorsunuz. Hep bekar sanıyordum onu. Aynı zamanda çok duygusal ve güzeldi de bence o kısım. Gerçekten ailesine değer verdiğini gördük. Malum, bu filmlerde ne olacağı belli olmuyor. Umarım, onun sonunu kötü bitirmezler. Evine ve yerine de ayrıca bayıldığımı söylemeliyim. Her şeyden izole bir yer. :) Filmin görüntü kalitesi yine harikaydı. Zaten söylememe gerek yok. Bu tarz filmlerde belki de en önemli şey. Ultron çok gerçekçi çizilmişti, netlik, kamera açıları gayet güzeldi.
Filmdeki aksiyonu, bir an olsun sıkmadan ilerleyen kurguyu da sevdim. Ama zaman zaman biraz fazla hızlı olduğunu da düşündüğüm oldu. Bir an oradayken, bir an buradaydık. Filmle ilgili eleştirilerimden biri de bu zaten. Her şey çok hızlıydı ve açıkçası pek senaryoya önem verilmemiş gibi geldi bana. Yani tabi ki aksiyon filmi bu bir yerde ama neyin neden olduğu daha çok açıklanmalıydı. Ultron var evet ama tam olarak nasıl bu hale geldi? Neden bu olaylar oldu? Bunun daha iyi açıklanmasını gerektiğini düşünüyorum, biraz havada kalıyordu. Ya da filmde ufak ufak sözü geçen şeyler biraz daha genişletilebilirdi. Bu durum çok canımı sıktı. Oldu bittiye gelmiş gibiydi çoğu şey. O kadar uzun süre yüksek beklenti oluşunca, biraz üzüldüm açıkçası böyle olmasına. Mesela ekibimiz daha çok konuşabilirdi, birlikte fikir alışverişi yapabilirdi. Çok az diyalog vardı.

Oyuncular zaten çok uyumlu ve hepsi görevlerini en iyi şekilde yapıyor. Başka konuşacağım bir şey yok gibi. Bu ekip birlikte olsun yetiyor zaten genel olarak. Aksiyonu bol, sıkmayan, yine iyi bir filmdi ama beklediğim kadar da iyi bulmadım açıkçası. Belki de beklenti büyüktü. Senaryo ve diyaloglar büyük eksikti gözümde. İlk film kadar etkilenemedim bu yüzden. Ya da bir "Winter Soldier" kadar da etkilenmedim. Ama kesinlikle yine çok emek harcanmış bir film var karşımızda. Kesinlike tavsiye ederim. Sevenler zaten kaçırmayacaktır. Civil War ve diğer Avengers filmlerini de dört gözle bekliyorum. Umarım onlar da beklentim karşılık bulur. Filmin IMDB sayfasına gitmek isteyenler, tıklasın.
Siz izlediyseniz nasıl buldunuz? İzlemeyenler bence büyük eğlenceyi kaçırıyorlar! Yorumları bekliyorum. En kısa zamanda yeni yazıda görüşmek üzere, herkese keyifli okumalar! Ve herkesin yazı en harika şekilde geçiyordur umarım. :)

Son olarak, benim gibi Black Widow hayranlarını sevindirecek bir haber geldi geçtiğimiz günlerde. Sonunda Black Widow, kendi özgün filmine kavuşuyor! Ne zaman izleyebiliriz bilemiyorum ama işin ciddileşmesi bile çok güzel.

Puanım: 3.8/5

0 yorum:

Geri döndüm! Ben yokken neler oldu?

21:20 orta boy popcorn 0 Comments

Herkese uzuuuun bir aradan sonra merhaba. Finaller nedeniyle uzun süredir yoktum, bilgisayar bile açamadım bırakın yazı yazmayı. Gerçekten hiç hoş günler değildi. Biteli 5-6 gün oluyor aslında ama yeni yeni kendime geliyorum, yazı başına oturamadım açıkçası. Ama artık döndüm diyebilirim,  en azından bütlere kadar. :) Siz neler yaptınız bu arada? Neler okudunuz, izlediniz? İzleme demişken, yeni dizi arayışındayım bu ara. Öneriniz olursa çok sevinirim. Sanırım yavaş yavaş herkesin finalleri bitiyor. Tatil planlarınız neler? İçinizden gelen her şeyi yazın, sohbet edelim. :) Ben yokken çok çok çok şey olmuş. Hepsini paylaşmam imkansız tabi ama benim de en çok ilgimi çekenleri paylaşmak istedim. Hem görmeyenler de görmüş olur, kısa bir haber yazısı olacak yani. :) Evet, başlıyorum:

-İlk haber uzuuun zaman sonra sonunda varlığını hatırlatan Dex'ten geliyor. Gerçekten birkaç yıl öncesinde herkesin favori yayınevi iken, son dönemde kendine pek yakışmayan bir politika izliyor bence. Neyse, en azından çıkaracakları kitapların haberini verdiler ve bekleyenleri çok mutlu ettiler. Görmeyenler için işte Dex'ten gelen haber (kısaltılmış hali):

Öncelikle müjdeyi verelim. Canavarlar haftaya hafta sonu raflarda olacak. Biz de en az sizin gibi heyecanla bekliyoruz. smile ifade simgesi
Gelelim diğerlerine;
• Ruhsuz üçlemesini tamamladık.
• Karanlık Sular üçlemesini de öyle.
• Acıtan Güzellik 2 Adanmış Güzellik
• Bela 2 Vahşi
• Dublin Caddesi 2 Londra Caddesi çıktı.
Hazırlanmakta olanlar;
• Bana Dokunma 3
• Steelheart 2
• Karanlık Elementler 2
• Meleğin Düşüşü 3
• Beni Seç 4
• Yaratıcı 3
• Ölümcül Merhamet 3


Yani sonunda "Bana Dokunma 3" geliyor! Tam da ben orjinalini okumaya karar verdiğimde. :) Ama Türkçe olarak okumak ayrı bir zevk olacak!

-Diğer bir güzel haber, "Kağıttan Kentler"in fragmanı! Burada paylaşamamıştım ama bayıldım fragmana. Çok çok sevdiğim bir kitaptır ve açıkçası başta Cara'nın olduğunu öğrendiğimde üzülmüştüm. Gerçekten sevdiğim bir karakteri iyi bir oyuncu oynamalı diyordum ama fragmanı izleyince, tüm önyargım silindi. Beğendim. Uyumlu bir ikili olmuşlar bence. Filmden iki fragman geldi ve kitaptaki o "hava"nın korunduğunu görmek güzel. Öyle gözüküyor en azından. İzlemeyenler için veya tekrar izlemek isteyenler için fragmanları paylaşıyorum:


- O kadar çok yeni kitap çıktı ki, tek tek paylaşmak mümkün değil. Yayınevleri gerçekten bizi batırmayı amaçlıyor. :) Yayınevi demişken, "Go! Kitap" kesinlikle kalbimi kazandı! O fiyatlar, kitap kaliteleri, seçtikleri kitaplar, okuyucuyu fazla bekletmemeleri. Umarım hep böyle sürer ve diğerlerine de örnek olurlar! Neyse, ben yeni çıkan ve beni en heyecanlandıran birkaç kitabı paylaşayım burada:

  • Başka Dilde Aşk-Mia Sheridan
  • Londra Caddesi-Samantha Young
  • Melissa Landers-İşgalci
  • Sen-Selvi Atıcı
  • Gail McHugh-Çarpışma

Aslında merak ettiğim kitap çok da, Çarpışma dışındaki kitaplar uzun süredir beklediğim kitaplardı. Çarpışma da nedense çok ilgimi çekti. Tipik bir konu ama bu tarz bir kitap okumayalı çok oldu.


-SONUNDA, EVET YANLIŞ DUYMADINIZ SONUNDA.  ABBİ GLİNES-TEHLİKELİ TEMAS ÇOK YAKINDA RAFLARDA! YILLARDIR BEKLİYORUZ BU KİTABI!

- Yine film dünyasından da çok haber aldık. Yeni sezonda ses getirecek filmler fragmanlarını yayınlamaya başladılar. Benim en en en en merakla beklediğim film ise, kesinlikle "Macbeth". Kadro olarak olsun konu olarak olsun, gün sayıyorum ve fragmana da bayıldım. Çok uyumlu bir ikili seçildi bence ve ciddi efsane olabilecek bir film görüyorum. Umarım yanılmam. Buyrunuz bu da fragmanı:

-Harry Potter dünyasına ait ek ve küçük bir kitap olan "Fantastik Canavarlar Nelerdir? Nerelerde Bulunurlar?" Warner Bros tarafından sinemaya aktarılacak biliyorsunuz ki. İşte hepimizi sevince boğan bu haberden sonra, daha somut bir şeyler de öğrenebildik. Başrolde, geçen yıl "The Theory of Everything" filmi ile dikkat çeken ve haklı bir Oscar kazanan Eddie Redmayne var. Ben bu seçimi gayet beğendim. Bence HP dünyasına uyabilecek bir görüntü var, e aksan da yanında cabası. :) Tabi Amerikan birini oynayacağı için bu aksanı değiştirecektir eminim. Ayrıca; geçtiğimiz günlerde, J.K.Rowling Twitter'dan birkaç soruyu cevapladı ve filmin Amerika'da ama NY'de geçmeyeceğini söyledi. Amerikadaki bir büyücü okulundan bahsetti ve bu okulun adının Kızılderelilerle bir bağlantısı olabileceğini çıtlattı. Sabırsızlıkla diğer haberleri bekliyoruz. Evet, malesef filmde bir Harry Hermonie göremeyeceğiz belki ama tanıdık 1-2 yüz görsek sanırım mutluluktan deliririm. :)

- Cannes Film Festivali geldi geçti ve ben malesef hiçbir şey paylaşamadım. Yine oldukça renkli ve herkesin dikkatinin orada olduğu bir festival oldu. Geç de olsa en azından kazananları paylaşıyorum. Belki görmeyen vardır:
Altın Palmiye Ödülü: Dheepan (Jacques Audiard)
Grand Prix Ödülü: Le fils de Saul (Laszlo Nemes)
En İyi Yönetmen Ödülü: Hou Hsiao-Hsien (The Assassin)
Jüri Ödülü: Yorgos Lanthimos (Lobster)
En İyi Senaryo Ödülü: Chronic (Michel Franco)
 En İyi Erkek Oyuncu Ödülü: Vincent Lindon (La Loi du Marche)
En İyi Kadın Oyuncu Ödülü: Emmanuelle Bercot (Mon Roi), Rooney Mara (Carol)
Altın Kamera Ödülü: Cesar Augusto Acevedo (La Tierra y la Sombra)
Kısa Metraj Ödülü: Waves ’98 (Ely Dagher)

-Merakla beklenen ve çook sevdiğim "Fantastic Four"dan yeni bir fragman yayınlandı. Ne yalan söyleyeyim, ben eski ekibi çok seviyordum. O yüzden, bu yeni ekibi baya garipsedim. Eskileri özledim gibi. Ama izlemeden de olumsuz konuşmak istemiyorum. Buyrun yeni çıkan fragmana:

- Ben bu yok olduğum süreçte, pek bir şey okuyup izleyemedim. Ama birkaç şey yaptım elbet. Ve önceden de okuyup, izleyip yorumunu girmediğim kitaplar, filmler var. Onları da en kısa sürede yorumlayacağım. Başta da "Avengers 2" var. :)
- Çok sevilen kitap "Marslı"nın da filmi geliyor ve fragman çıktı bile! Başrolde Matt Damon var. Çok beğendim fragmanı. Eğlenceli ve iyi bir film izleyeceğiz gibi. Kitabı hala okuyamadım ama en kısa zamanda okumak istiyorum, filmin vizyon tarihi de Ekim'e çekilmiş yurtdışında. Burada da öyle olur umarım. İşte fragman:

Valla o kadar çok şey olmuş, yeni şey çıkmış ki hangisini yazsam bilemiyorum ama son dönemde benim en ilgimi çeken şeyler bunlar oldu. Görmeyen duymayan olup da benim sayemde duyarsa ne mutlu bana! :) Artık sonradan aklıma gelen bir şey olursa, başka bir yazıda bahsederim. Bu arada, röportaj yazılarımın gereğinden fazla uzadığının farkındayım. Çok özür diliyorum bekleyenlerden. Sürekli bir şeyler çıktı ve düzen oturtamadım. Ama en kısa sürede -bütlerim başlayana dek- onları da bitirmeyi planlıyorum. Beklemede kalın, çok güzel isimler kaldı en sona. :) 

Okullar da resmi olarak bitt! Havalar git-gelli olunca yazı anlayamadım şahsen. Serin ve yağmurlu bir hava vardı İzmir'de, güneşe hasrettik. Umarım, artık hava da Haziran ayında olduğumuzu hatırlar. Tatile giren herkese, çoook güzel bir tatil dilerim. Bol bol eğlenin, dinlenin. Gerçekten üniversite son sınıfta olan biri olarak söylüyorum, üniversite öncesindeki yaz tatillerinin sonuna kadar keyfini çıkarın. Yapabildiğiniz her şeyi yapın. Sonra gerçekten o kadar boş olamıyorsunuz.

Şimdilik benden bu kadar. Sonunda asırlar sonra yazı girebildim. :) Umarım, daha aktif olabilirim artık. Siz bu haberlerden en çok hangisine sevindiniz? Yorumları bekliyorum. Herkese keyifli okumalar! :)

Son olarak, beni yandaki sosyal ağ linklerine tıklayarak, Facebook-Twitter ve Instagram'dan da takip edebilirsiniz. :) Ve lütfen "Blogun yeni halini nasıl buldunuz?" anketine oy vermeyi unutmayın.

0 yorum: