Bir Kitap Alışverişi ve Bazı Sıkıntılar

18:07 orta boy popcorn 13 Comments

Herkese merhaba! Bu yazıyı yazarken hem çok mutluyum hem de oldukça moralim bozuk. Bu nasıl oluyor bilemiyorum ben de. :) İnsan psikolojisi, karmaşık.

Bugünkü yazımın konusu, bayadır yazmadığım bir "Kitap Alışverişi" yazısı. Aslında son yazımdan bu yana çooook fazla kitap aldım ama hepsini bölük pörçük ve farklı zamanlarda aldım. Bazıları kuzenimdeydi, ondan geri aldım. Böyle olunca hepsi için tek tek yazı yazmayayım dedim. Ama geçen gün toplu bir alışveriş yapınca, bunu yazmazsam olmazdı. Salı günü D&R'dan verdiğim siparişlerim, dün 1 kitap kalanı da bugün olmak üzere kısa sürede elime ulaştı. D&R hız konusunda çok beğendiğim bir site. Şu zamana kadar yaptığım tüm alışverişlerimden de memnundum, kitaplarımda hiçbir sorun olmuyordu. Ancak bu seferki alışverişte bazı şikayetlerim oldu. Kitapların birkaçının sayfa kısımları siyah siyah lekeler olmuştu. Onlar belki tolere edilebilir ama özellikle bir kitabın sayfa kısmı resmen simsiyahtı! Çok ama çok moralim bozuldu haliyle; kitaplara fazlasıyla değer veren biri olarak, ciddi anlamda üzüldüm bu duruma. Açıkçası herhangi bir D&R mağazasına gitsem, değiştirme şansım var mı bilmiyorum. Ama sitedeki şikayet kısmından bu sorunumu dile getirdim. Umarım bir geri dönüş olur. Daha da önemlisi, böyle bir şey tekrarlanmaz umarım. Kargo paketlerini hazırlarken, daha özenli olmalılar. Islak mendil ile silmeye çalışsam da, daha beter ettiğimi fark edip durdum. Artık o kitap öyle kalacak malesef. Neyse ki, içi temiz ve okunuyor ama yine de kitaplığımda hiç olmasını istemeyeceğim bir durum oldu bu. 


İşte kitapların halini görüyorsunuz. Üstteki ilk iki kitaptakiler tolere edilebilir ama şu üçüncü kitabın hali nedir ya! Basbaya facia durumunda ama yapacak pek bir şey de yok gibi. Artık görmezden gelmeye çalışacağım. Ama gerçekten kolay da değil, oldukça üzdü beni.

Şikayetlerimi bir kenara bırakırsam, neler aldığımı gösteriyorum hemen. Büsbüyük bir zevkle, mutluluklar. :)


"Dikkat! Aşk Çıkabilir"i doğum günümde bir arkadaşım hediye etti ve çok ama çok mutlu etti beni. Okudun mu diye sorarken ben anlamıştım ama neyse. :) Gerçekten beni en çok mutlu edebileceği şeylerden birini almış. Çünkü, "Pabucumun Ajanı"ndan sonra bu kitap için deliriyordum. Hemen başladım zaten, yorumu yakında burada olur. :) Bir Ajan değil gözümde ama yine de mükemmel bir kitap. 

Tut Elimi ve Benimle Kal, D&R'ın 10 TL kampanyasından. Merak ettiğim kitaplardı. Bu fiyata da olunca, kaçırmadım. Şu ana kadar okuduğum yorumlar olumlu. Bazıları biraz duygusuzluktan şikayet etmiş ama çoğu okuyan, beğenmiş. İlgi çekici bir konusu var serinin. Üçüncü kitap son kitap mı bu arada? Ve ne zaman çıkacağı belli mi? Bilgisi olan cevaplarsa çok sevinirim. :) Bu arada, serinin kapakları çok güzel bence. Sade ama çok etkileyici kapaklar. Tanrıça'nın Savaşı ve Tanrı, seri devam kitapları. İnsan bir seriye başladı mı, kitap alışverişleri hep onunla doluyor. İkisi de okumayı dört gözle beklediğim ve serilerine bayıldığım kitaplar. Bir de akıllı biri olarak, gittim Tanrı'nın sayfalarına göz attım şöyle. Ve son sayfaya gözüm takılmasın mı?! ALLAH BENİ NE YAPSIN DİYORUM YANİ! O sonu görmemeliydim. Delirdim ya, o nasıl son be kadın?!! Şimdi ben 4.kitabı en en en en yakın sürede almazsam, bilmiyorum ne olur. Battım ama yine de o sondan sonra, durmak imkansız. Bu iki serinin de kapaklarını oldukça beğeniyorum.

Eğer Yaşarsam, uzun zamandır aklımda olan bir kitaptı. Goodreads'teki puanlar da yüksek olunca, hemen attım sepete. Merakla okumayı bekliyorum. Ama önce duygusal açıdan kendimi hazırlamalıyım galiba. Kitabın ayrıca filmi, yurtdışında vizyona girdi. Bizde de Eylül ortası girecekti sanırım, onu da izlemek istiyorum. Harry Potter, kaybolan eksik HP kitaplarımı tamamlama hedefimin bir parçası. :)

Demir Kız yine seri devamı, okumak için can atıyorum. Okumayanlara kesinlikle öneririm, tabi fantastik seviyorsanız. Çünkü yazar bambaşka ve içine girdiğinizde çıkmak istemeyeceğiniz bir dünya yaratmış. Kapaklarına da bayılıyorum bu serinin. Yeni Bir Umut, Umutsuz'un Holder ağzından yazılmışı. Ama kesinlikle aklınıza Ayaklı Bela gibi bir kitap gelmesin. Olayların aynılarını erkek tarafından okumuyoruz. Aynı olaylar da var ama her şeyin öncesi ve hiç bilmediğimiz şeyler de var. Bu kitabı ne zaman okurum bilemiyorum. Çünkü, okurken yüreğim kaldırmayacak yine muhtemelen. Krizlere gireceğim. Hazır hissettiğimde okurum. Umutsuz'u artık önermekten dilimde tüy bitti ama hala okumadıysanız KENDİNİZİ YATAĞINIZA ATIN, KAPINIZI KAPATIN, MENDİLİNİZİ HAZIRLAYIN VE ANNENİZE SİZİ RAHATSIZ ETMEMESİNİ SÖYLEYİN! Daha ne diyeyim? Aklıma her gelişinde, kötü oluyorum. Hem kızıyorum, hem üzülüyorum, hem de gülümsüyorum. Delirtti beni bu kitap. Neyse, sakin olmalıyım. Uçtum iyice. :D Onun yorumunu girmemiştim ama ileride belki paylaşırım..

Sınırları Zorlamak malesef sorunlu gelen kitabım. Onu da uzun zamandır merak ediyordum. Bu sıcak havalarda kafamı rahatlatacak bir şeyler alayım dedim. Okuyanların çoğu da olumlu yorum yapınca, aldım. Sıradan bir gençlik romanından daha fazlası sanırım. "Aşka Var Mısın?" da bu tarz bir kitap. Kapağına aşık oldum zaten! İlk gördüğümden beri aklımdaydı almak. Turlar yapıldı, her yerde övgülerini okudum. Dayanamayıp aldım. Meşhur Jack ile tanışmak için can atıyorum. :) Sonu iyi değil diye duydum, o yüzden hemen ikinci kitap gelse iyi olur!

Son olarak, "Bana Dokunma"yı büyük bir heyecanla sepete attım. Ne zamandır aklımda olan ama alamadığım bir kitaptı. Herkesten fazlaca övgü okudum. Konusu da çok ilgi çekici ayrıca. Gerçekten merak ediyorum bu kitabı. Ve pek meşhur Warner'ı. Tarafım okumadan belli mi ne? :) Yalnız, kitabın yurtdışında yenilenen kapakları muhteşem! Keşke ama keşke bizde de öyle çıksaymış. Bu kapak berbat olmasa da pek de güzel değil bence. Sıradan. Ayrıca, Dex'in kapak kalitesinden yine şikayet edeceğim ama gerçekten böyle bir yayınevi daha kaliteli kapak yapmalı. Çok ince ve hemen bükülen-kıvrılan kapakları var. Umarım, bu sorunu düzeltirler. Çok fazla alınacak kitapları var çünkü. :)


Evet, benim alışveriş maceram böyleydi. İçlerinden okuduklarınız varsa, yorumlarınızı bekliyorum. Okumasanız da, istediğiniz her şeyi yazın. İçinizi dökün. :) Herkese çok güzel bir hafta sonu dilerim, bol eğlenceli! :)

13 yorum:

Marvel vs. DC - Bizi Neler Bekliyor?

13:07 orta boy popcorn 0 Comments


Herkese merhabaaaa! :) Şaka maka Ağustos'un da sonuna geldik, moralim bozuluyor iyice. :( Sıcak bazen gerçekten bunaltıcı olsa da, yaz bitmesin istiyorum! Hatta gelecekte sürekli yaz veya bahar havası yaşanan bir yerlere mi yerleşsem diye düşünmüyor değilim. Belki mevsim olarak yazın sonuna geldik ama ülkemiz iklimi düşünülürse, bir süre daha bu hava sürecektir. Hele ki benim yaşadığım yer olan İzmir'de, biz daha 1 ay falan yazı sürdürürüz. :) Okulların yaklaşmasına hiç değinmek bile istemiyorum! En iyisi biz vaktimiz varken, kalan günlerin tadını çıkaralım olabildiğince!

Geçen gün internette dolaşırken bulduğum bir araştırmayı sizinle paylaşmak istiyorum bugün. Sinema sevdam ortada. E süper kahraman filmlerine, Marvel'e olan ilgim de ortada. DC'yi de severim elbet ancak çizgi romanları takip etmediğim için, onun hakkında geniş bir bilgim yok. Sinema evreni de sınırlı henüz. Şöyle neler gelecek acaba diye araştırırken, bir sitede yapılmış çok güzel bir görsel buldum. Marvel ve DC'nin rekabetini de düşünerek, önümüzdeki yıllar içinde vizyona girmesi beklenen filmlerin bir görselini hazırlamışlar. Çok da güzel, açıklayıcı olmuş bence. Resimden her şeyi anlamak mümkün. Henüz isimlenmemiş, tarihi belirsiz projeler de çok. Önümüzdeki 1-2 yıl yine Marvel filmlerine boğulacağız gibi. DC ise, daha sonraki yıllarda patlama yapmaya hazırlanıyor sanırım. Bekleyip, görelim. Bakalım bizi neler bekliyor?


Resimlerin büyük hallerini görmek için, görsellere tıklamanız yeterli. Buraya daha büyük boyutlu hallerini koyacaktım ama blog düzeni baya bozuldu deneyince. En yakın proje olmasının yanında; benim de en sevdiğim proje olduğu için, "Avengers 2"yi büyük bir merakla bekliyorum. Çok heyecanlıyım! Ayrıca "Fantastic Four"u da çok severim, onun da nasıl olacağını merak ediyorum. Ben ilk ekibi sevmiştim aslında. Gayet uyumlu bir ekipti ve güzel filmlerdi ama daha profesyonel bir şeyler çıkacak gibi bu sefer. Bu arada; fark etmişsinizdir, "Captain America 3" ve "Batman X Superman" filmleri aynı gün vizyona girecek. Büyük bir çekişme bekliyor bizi. DC'nin yeni filmini tanıtacağı düşünülürse, Marvel filmi ile aynı gün film çıkarma riskini göze alması bana ilginç geldi. Sonuçları bekliyoruz şimdiden büyük bir merakla.

Sizin en merak ettiğiniz proje hangisi? Marvel'i mi DC'yi mi daha çok beğeniyorsunuz? Bunun dışında sizde de haberler varsa, paylaşın. Birlikte konuşalım. Herkese bol filmli, bol kitaplı, bol müzikli günler! :)

0 yorum:

VMA & Emmy Kırmızı Halı Seçmelerim

02:07 orta boy popcorn 2 Comments

Yazı yine gecikti, sözde daha erken yayınlayacaktım. Ah üşengeç ben ah! Bundan sonra şu gün şu yazı gelecek falan tarzı bir cümle kurmayacağım. :) İki törenin de "Kırmızı Halı" görüntülerini tek tek ve uzun uzun anlatmak istemedim açıkçası. Çünkü "Kırmızı Halı" yazıları çok uğraştırıcı, zorlu yazılar oluyor. Zaten iki tören de arka arkaya oldu, hiç ara yok. Aklımda da yazacak çok yazı var. Bu yüzden, en iyisi iki törenden de en sevdiğim görüntüleri paylaşayım dedim. Yine kısa tutamadım fazla ama olsun artık. :) Lütfen siz de kimi nasıl bulduğunuzu paylaşın. Altta paylaşmadığım ama çok beğendiğiniz biri varsa, söyleyin ki ben de ne kaçırdığıma bakayım. :) Tabi ki "Iyy! Bu ne!" dediğiniz isimleri de duymak istiyorum. Ve başlıyorum.

Önce VMA:

 Rita Ora Donna Karan elbisesi içinde bence harika gözüküyor. Kırmızı gerçekten onun rengi! Gecede performans sergileyen isimlerden biriydi ayrıca. :) Kırmızı rujun da en çok yakıştığı isimlerden biri diye düşünüyorum. Ayrıca elbise Rihanna'nın daha önceki törende giydiği elbisenin aynısı yanlış bilmiyorsam. İki isme de çok yakıştırdım ben.
  
 Jamie Chung her daim favorilerimden! Çok sempatik bulduğum ve stilini de çok beğendiğim bir isim. "Once Upon a Time" ın Mulan'ı kendisi. Yine çok şık. Elbisesine bayıldım ama markasını öğrenemedim malesef.
 Nick Jonas Calvin Klein seçimini yapmış ve değişik tarzdaki ceketiyle de gecenin en şık erkeklerinden olmuş bence. Çok tarz gözüküyor! Kardeşlerini göremedik, yalnızlığı tercih etmiş bu kez. :)
Allahım bu nasıl güzel bir çifttir! Behati&Adam ikilisine bayılıyorum. Çok yakışıyorlar bence ve tarz olarak da çok uyumlular. Gecenin yıldız isimleri oldular. Behati'nin sade şıklığını çok beğendim. İkilinin az sonra motorlarına atlayıp gidecekmiş gibi bir görünümleri var. :)














 Alona Livine üst ve La Perla Bra alt ile gecenin en şık isimlerinden biri Kendall Jenner. Uzun süredir gördüğüm en sade kıyafeti ki ben de kendisine bu tarzı daha çok yakıştırıyorum. Vücudu her kıyafeti taşımaya müsait zaten. Abartıdan uzak ama göz alıcı bir görünümü vardı gecede.







 Jourdan Dunn Balmain crop top'u ile herkesin beğenisini kazandı. Yine abartıdan uzak bir isim ama çok iyi taşımış. Çok güzel görünüyordu bence. Umarım bir gün ben de şu crop top'u şöyle giyebilirim, en büyük dileklerimden. :)))
Sam Smith! Fazla yoruma gerek yok. Calvin Klein takımı içinde, gayet şık ve klas! Sesi gibi! Gecede en beğendiğim performanslardan birini sergiledi. İzlemenizi öneririm.














 Bu görüntü size de bir yerden tanıdık geliyor mu? Evet, doğru bildiniz! Yıllar önce Britney Spears & Justin Timberlake ikilisi de aynen böyle gelmişti törene. Katy Perry Britney'i anmak istedi sanırım. Bunu buraya öyle çok beğendiğimden koymadım ama gecenin en farklı çifti idiler, o yüzden koydum. İkilinin kıyafetleri Versace. 
Beni tanıyanlar Jessie J'yi ne kadar çok sevdiğimi bilir. Çok sevdiğim, sesine hayran olduğum biri. Kırmızı Halı'da çok ama çok hoştu bence. Bayıldım! Hatta Jessie J'in en beğendiğim görüntüsü oldu bile diyebilirim.Vintage Halston marka elbisesi ha-ri-ka! Uçuş uçuş, sade gibi gözüküyor ama aslında gösterişli. Sade saç ve makyajıyla da tamamlanmış ve muhteşem bir görüntü çıkmış ortaya bence. Bana Yunan Tanrıçaları'nı hatırlatıyor.










Bir "Kırmızı Halı" yazısı olur ve ben en sevdiklerimi paylaşırım da, JLO olmaz mı? İmkansız gibi bir durum! Kendisine hayranlığım, aşırı sevgim zaten ortada. :) Ne giyse taşır dediğim ender isimlerden. Charbel Zoe kıyafeti içinde yine "İşte geldim, buradayım!" diyor JLO ve geceye damgasını vuruyor. Aksesuar ve saç olarak sade olsa da, elbisesi yeterince gösterişli. Birçok 20'likten iyi göründüğünü söylememe gerek yok zaten. Bu kadın yaşlanmıyor arkadaşlar! :)










Ve şimdi de Emmy'ye geçiyorum:

 Julia Louis Dreyfus gecenin kazanan isimlerinden ve benim de çok sevdiğim bir isim. Elbisesinin rengini çok beğendim, çok yakışmış. Markayı bulamadım ama en şık isimlerden biriydi bence.
 Şu Donna Karan elbisenin güzelliğine bakar mısınız? Kuğu gibi!

 Bu elbise çok fazla tartışma konusu oldu! Seven kadar sevmeyen de oldu ama ben seven taraftayım. Bence elbiseler giyen kişilerle bütünleşip ruh kazanıyorlar. Yani belki şu Ellie Saab Couture elbiseyi tek görsem fazla beğenmem ama Julia Roberts'a çok yakıştırdım. Son zamanlarda Kırmızı Halı'da pek beğenilen tercihler yapmamıştı, bu çok iyi olmuş. Yaşını da genç göstermiş elbise boyu vs.. Sade saç-makyajla yine en güzel şekilde gülümsüyor kameralara. :)












 Allison Williams gecenin kesinlikle en şıklarındandı! Giambattista Valli elbisesi çok yakışmış. Renk uyumu çok hoş. Saçlarını toplaması elbiseyi daha da ön plana itmiş. Bence çok güzel gözüküyor.

 Hayden Panettiere'ın şu görüntüsü birçok hamile ünlüye örnek olmalı bence! Aslında öyle değişik bir şey yok elbisede ya da çok göze çarpan bir detay ama ben Hayden'a çok yakıştırdım. Hamile iken bol ötesi elbiseler giymeden de şık olunabileceğini göstermiş. Lorena Sarbu elbisesi sade ama çok şık. Ayrıca saçına bayıldım!! Çok güzel bir topuz yapılmış. Gecenin en iyilerinden!
 Sofia Vergara Kırmızı Halı'da ne zaman yanılttı? Ben hiç hatırlamıyorum. Kesinlikle bu kadın Kırmızı Halılarda boy göstermek için yaratılmış. Modern Family'nin zaferinin tadını iyice çıkardığı söyleniyor tören sonu. :)
Roberto Cavalli elbisesi içinde kraliçe gibi gözüküyor! Vücut yapısına çok uymuş elbise. Küpeleri, saçı, kırmızı ruju, her şeyiyle bence yıktı geçti!
 Gwen Stefani poşet bile giyse ona çok olumsuz yorum yapamam sanırım. Çünkü çok sevdiğim, çok sempatik bulduğum biri. Bu sene "The Voice Us"de juri olarak izleyeceğiz onu. Bilmeyenlere belirteyim. Versace kıyafeti aslında çok sıradan gibi duruyor ama şarkıcıya çok yakışmış. Üst kısmındaki detaylar da elbiseyi sıradanlıktan tamamen çıkarmış. Saçı ve makyajıyla çok uyumlu ve güzel gözüküyor bence. Bu yaşta böyle olmasına gerçekten büyük saygı duyuyorum!!










Ve biraz da baylar. Onlara yoruma gerek yok sanıyorum ki :) 




2 yorum:

EMMY 2014 KAZANANLAR

16:50 orta boy popcorn 0 Comments


Pek çoğumuzun uzun süredir merakla sonuçlarını beklediği "Emmy Ödül Töreni" dün gece yapıldı ve ödüller sahiplerine gitti. Bence güzel bir gece oldu, fazla sıkıldığımı söyleyemem. Sunucu Seth Meyers gayet iyi bir iş çıkardı diye düşünüyorum. Arada bayan espriler olsa da, genel olarak iyiydi. Sürprizin bol olduğu bir gece oldu, çoğumuzun tahminleri tutmadı. Sherlock'a gösterilen bu ilgi beni şaşırttı ama sevindim tabi ki de. Hak ediyordu. Ama True Detective'in böyle boş dönmesi ciddi anlamda şok oldu. Bu kadar favori iken hem de! Breaking Bad'i son sezonunda güzel yollayalım dediler sanırım. Matthew Mc. de eli boş döndü böylece. Fargo'nun zaferi de beni mutlu etti. True Detective ve Fargo ikilisini hala izlemeyen varsa, kesinlikle tavsiye ediyorum.  Julia Louis-Dreyfus çok sempatik bulduğum, sevdiğim bir isim. İyi ki kazandı da yine bizi güldürdü! Julianna Margulies'in zaferinde ise havalara uçtum, bu kadını ve The Good Wife'ı iz-le-yin! Bu arada, çok popüler olan Orange is the New Black'in de ödül alamaması çok konuşuldu. Şaşırtıcıydı bence de. Hala bazı dizilerden vazgeçemiyorlar malesef!  Lafı daha da uzatmadan, kazananlara geçiyorum:

DRAMA

DİZİ Breaking Bad (AMC)
ERKEK OYUNCU 
Bryan Cranston | Breaking Bad (AMC)
KADIN OYUNCU 
Julianna Margulies | The Good Wife (CBS)
YARDIMCI ERKEK OYUNCU
 Aaron Paul | Breaking Bad (AMC)
YARDIMCI KADIN OYUNCU 
Anna Gunn | Breaking Bad (AMC)
YÖNETMEN 
True Detective (HBO), “Who Goes There” | Cary Joji Fukunaga
SENARYO 
Breaking Bad (AMC), “Ozymandias” | Moira Walley-Beckett

KOMEDİ

DİZİ Modern Family (ABC)
ERKEK OYUNCU 
Jim Parsons | The Big Bang Theory (CBS)
KADIN OYUNCU 
Julia Louis-Dreyfus | Veep (HBO)
YARDIMCI ERKEK OYUNCU 
Ty Burrell | Modern Family (ABC)
YARDIMCI KADIN OYUNCU 
Allison Janney | Mom (CBS)
YÖNETMEN 
Modern Family (ABC), “Las Vegas” | Gail Mansuco
SENARYO 
Louie (FX), “So Did the Fat Lady” | Louis C.K.

MİNİ DİZİ & TV FİLMİ

MİNİ DİZİ Fargo (FX)
TV FİLMİ 
The Normal Heart (HBO)
ERKEK OYUNCU 
Benedict Cumberbatch | Sherlock: His Last Vow (PBS)
KADIN OYUNCU 
Jessica Lange | American Horror Story: Coven (FX)
YARDIMCI ERKEK OYUNCU 
Martin Freeman | Sherlock: His Last Vow (PBS)
YARDIMCI KADIN OYUNCU 
Kathy Bates | American Horror Story: Coven (FX)
YÖNETMEN 
Fargo (FX), “Buridan’s Ass” | Colin Bucksey
SENARYO 
Sherlock: His Last Vow (PBS) | Steven Moffat

VARIETY, VARIETY SPECIAL ve REALITY

REALITY – YARIŞMA The Amazing Race (CBS)
VARIETY 
The Colbert Report (Comedy Central)
YÖNETMEN (Variety Special) 
The 67th Annual Tony Awards (CBS) | Glenn Weiss
SENARYO (Variety Special) 
Sarah Silverman: We Are Miracles (HBO) | Sarah Silverman
Siz sonuçları nasıl buldunuz? Gün içinde VMA&Emmy'den karışık bir red carpet yazısı da yayınlamayı planlıyorum. Takipte kalın, bu ara burası yazı dolacak! Yani umarım. :)

0 yorum:

VMA 2014 Kazananlar & Geceden Notlar

03:37 orta boy popcorn 0 Comments


Aklımda bu aralar çok yazı var, şu ara eğlence dünyasındaki hareketlilik de yazmaya iten ayrı bir etken. O yüzden bu ara biraz sık yazı gönderebilirim, bakın bunu ben diyorum! Umarım üşengeçliğim tutmaz. :)

Dün gece California'da yapıldı bu seneki VMA. Artık MTV eski MTV değil ne yazık ki. Eskiden en çok izlediğim kanallardan biriydi, çoğu ödül törenini yayınlardı, gerçek bir müzik kanalıydı ama şimdi dönüştüğü şeyi görünce üzülüyorum. Yine de yılda bir gün de olsa, amacını hatırlıyor kanal! Bu sene, Beyonce ve Iggy Azalea sekiz adaylık alarak en çok adaylığı bulunan isimler oldular. Gösteri öncesi töreni PLL yıldızı pek sevdiğim Lucy Hale sundu bu arada. :)

Gecede Jessie J&Ariana Grande&Nicki Minaj-Taylor Swift-Usher-Beyonce-Maroon 5 gibi birçok isim sahne aldı. Bence çoğu klasik ve hafif sıkıcı performanslardı ama Iggy&Rita'nın performansını çok beğendim. Şarkıya bu ara baya bağlanmış olmamnın da etkisi var bunda. :) Sam Smith çok beğendiğim diğer bir isim. Sade ama sesiyle büyüleyen bir performansı, herkes ayakta alkışladı! Jessie J ve ekibinin performansı güzeldi, Taylor yine iyiydi ve tabi kiii Beyonce YIKTI GEÇTİ! İzlemediyseniz, mutlaka izleyin diyorum. Gecenin kapanışını yaptı ve gerçekten herkesi sözsüz bıraktı. Ki ben öyle aşırı bir Beyonce hayranı değilim, çoğu şarkısına bayılmam ama çok çok iyiydi dün gece. Jay Z ve Blue Ivy'nin sahneye çıkması ve Michael Jackson Özel Ödülü'nü vermeleri ise aşırı şekerdi, harika bir aile demeden edemedim. :) Son dönemdeki dedikoduları da yalanlamış oldular böylece. Say say bitmeyecek birçok isim ödülleri vermek için sahnedeydi.

Bana göre gecede en çok öne çıkan olaylar;

  • Beyonce ve performansı! Sondaki aile tablosu!
  • Nicki Minaj'ın kalçaları ve özel hareketleri! 3 kez sahne aldı.
  • Lorde'nin "En İyi Rock Klibi" ödülünü alması! Bence baya skandaldı yani! Hala aklım almıyor Royals ne çeşit bir rock şarkısı olabilir acaba?
  • Taylor Swift&Lorde'nin şirin dansları ve arkadaşlıkları.
  • Katy Perry'nin Sam Smith'in omzuna vurarak alkış tutması. Çok komikti bence. :)
  • Sam Smith performansı.
  • Kendall&Kylie Jenner kardeşler ve Kim Kardashian'ın birbirlerine sarılarak dans etmeleri. Çok güzel bir abla-kardeş sevgisi hissettim ben. Çok şeyleri tartışılır ama ben kardeş sevgilerine inanıyorum bunların.
  • Miley Cyrus'un ödül almaya sahneye çıkmaması ve sahneye çıkardığı kişiye bir not okutarak hastalığa dikkat çekmesi. Gözleri de doldu, bayadır böyle bir davranışını görmemiştim.

Bence bunlar gecenin önemli detaylarıydı. Daha da uzatmadan, kazananlara geçiyorum. Buyrunuz:

Yılın Klibi -Miley Cyrus - 'Wrecking Ball' 
En İyi Hip Hop Video-Drake ft. Majid Jordan - 'Hold On (We're Going Home)'

En İyi Erkek Video-Ed Sheeran ft. Pharrell Williams - 'Sing'
En İyi Kadın Video-Katy Perry ft. Juicy J - 'Dark Horse'
En İyi Pop Video-Ariana Grande ft. Iggy Azalea - 'Problem' 
En İyi Rock Video-Lorde - 'Royals' 
En İyi Sözlü Video-5 Seconds of Summer - 'Don't Stop'
En iyi düet klibi:Beyoncé ft. JAY Z – “Drunk In Love”
MTV Clubland ödülü:Zedd ft. Hayley Williams – “Stay the Night”
En iyi sosyal mesajlı klip:Beyoncé – “Pretty Hurts”
En iyi sinematografi :Beyoncé – “Pretty Hurts”
En iyi düzenleme:Eminem – “Rap God”
En iyi koreografi:Sia – “Chandelier”
En iyi yönetmen:DJ Snake & Lil Jon – “Turn Down For What?"
En iyi sanat yönetmeni:Arcade Fire – “Reflektor”
En iyi görsel efekt:OK Go – “The Writing`s On the Wall”

Sizce kazananlar hak etmiş mi? Keşke kazanmasaymış dediğiniz var mı? Veya en beğendiğiniz performans kimin performansıydı? Yorumları bekliyorum! En kısa sürede, diğer yazılarda görüşürüüz! :)



0 yorum:

Got a secret, can you keep it? / Pretty Little Liars

14:50 orta boy popcorn 0 Comments


Soldan sağa oyuncular, Troian Bellisario-Ashley Benson-Lucy Hale ve Shay Mitchell

"Got a secret, can you keep it?" sözleriyle başlayan "The Pierces-Secret" şarkısı dizimizin açılış şarkısı ve kesinlikle bir şarkı sözü bir diziye ancak bu kadar uyar dedirtiyor. Sevdiğim bir gruptur bu arada, tavsiye ediyorum. :) Daha önce "Gossip Girl" de de bolca şarkılarını duymuştuk ve ben orada tanımıştım bu grubu.

Şöyle sizi ekran başına kilitleyecek, bir bölümün kesinlikle yetmeyeceği ve arka arkaya saracağınız, arada kafanızı da boşaltabileceğiniz ama beyninizin hiç olmadığı kadar çalıştığı, bolca güzel kız ve yakışıklı erkeğin olduğu, gerilimi ve aksiyonu bol, dostluğun güzelliğini tekrar fark edeceğiniz, aşkın sınırlarını keşfedeceğiniz, size zamanı unutturacak ve üstüne de harika şarkılar çalan bir dizi mi arıyorsunuz? 

O zaman, Pretty Little Liars tam size göre! İzlenmek için bekliyor, en yakın dizi sitesine girip 1.bölümüne tıklayın ve gerisi gelsin! :)


Uzun zamandır dizi tanıtımı yapmamıştım ve dönüşü böyle güzel bir diziyle yapmak da ayrı bir güzel oldu. :) "Once Upon a Time"sız geçen aylar hiç mi hiç hoş değil! Çok özledim dizimi, aşırı bir merakla yeni sezonu bekliyorum. Ve önceden yazdığım tanıtım yazımı okumayanları buraya alıyorum. İşte bu boşlukta üzüntümü hafifleten en büyük şey Pretty Little Liars! Bu arada, izlediğim başka diziler de var ve hala yeni dizi arayışım sürüyor. :)

Fazlaca gereksiz bilgiden sonra, tanıtıma geçiyorum. Pretty Little Liars, aslında bir gençlik dizisi. İlk bakışta, liseye giden Amerikalı gençlerin hayatını anlatan tipik dizilerden diye düşünebilirsiniz. Ama, fazlaca yanılacağınızı söyleyebilirim. Dizi çok yakın beş arkadaşın bir gece birlikte kalması ve o gece kızlardan birinin kaybolmasıyla başlıyor. Kızların hayatını tamamen değiştiren bir gece. Geride kalan dört kız ne yapacağını bilemiyor, durumla başa çıkmak çok zor. Bu nedenle, "o" geceden sonra birbirleriyle iletişimi koparmışlar. Kopmuşlar. Ta ki, kimliği belirsiz "A" rumuzlu bir kişiden mesajlar almaya başlayana kadar. Beşinci kız yani Alison'un cenaze töreninde, kızlara tekrar bir mesaj geliyor ve kızlar bu mesajlar sayesinde tekrar bir araya geliyor. Dizi de böylece başlamış oluyor. "Kim bu A?" diye kafaları yedim, sinir krizleri geçirdim, gördüğüm herkeste bir şey aradım ama yok-bulamadım arkadaşlar. En sonunda aramayı bırakıp, diziyi kendi akışına bıraktım. 


Yukarıdaki kız, Alison. Sasha Pieterse oynuyor ve dizideki en küçük oyuncu. İlk sezonda 16 yaşındaydı yanlış bilmiyorsam, gerçekten iyi bir iş çıkarıyor.

Sonraki süreçte; kızların kaybettikleri zamanı telafi etmesini, dostluklarını tekrar hatırlamalarını ve pekiştirmelerini, bir yandan okul ve aşk hayatlarını ama en çok da A'nın kimliğini aramalarını izliyoruz. Kızlara durmaksızın mesaj geliyor ve A, her yerde! Yaptıkları her şeyi biliyor, her şeyi görüyor. Tahmin edeceğiniz üzere kızlarımızın kimsenin bilmesini istemedikleri sırları da var ama bunu en istemeyecekleri kişi olan A biliyor ve sürekli kızları tehdit etmekte. Polise giderlerse açığa çıkacak sırları hayatlarını daha da kötü yapacağı için, polise de gidemiyorlar. Bu arada, Alison'un katilini de aramaya devam ediyorlar ve tüm bunlarla birlikte başa çıkmaya çalışıyorlar.

Bu bir gençlik dizisinden öte, bir gerilim dizisi bence. İzlerken birçok bölümde gerim gerim geriliyorsunuz. Korku filmini aratmayan sahneler mevcut, A'nın yaptıklarının sınırı yok! Ve bu dizide herkes şüpheli! Hem de herkes! Kızların hepsinin de ailelerinde bazı problemler var. Özellikle bazıları ciddi önemli sırlar saklıyor. Komşular tekinsiz, kimseye güvenilemez bir kasaba. Beni bu diziye çeken en büyük şey de bu "merak" unsuru oldu zaten. Herkes kötü çıkabiliyor, hiç tahmin etmediğiniz bir şey olup sizi şoklar içinde bırakabiliyor. Merak duygusu sürekli canlı tutuluyor. Bir cevap öğrendiğimizde, iki yeni soruyla karşı karşıya kalıyoruz.

Kızları kısaca tanıtayım;
Spencer - Daimi favorim! Olmak istediğim kişi neredeyse. Çok akıllı, zeki ve hazırcevap, işleri çözen kişi o genelde. Hafif takıntılı, cesur, her türlü kulübü-hobiyi deneyimlemiş bir karakter. 
Aria - Dizinin modacısı. Her bölüm giydiği kıyafetler ve aksesuarları ayrı bir olay. Sosyal, akıllı ve aşk hayatı oldukça iniş-çıkışlı bir karakter. Öğretmeniyle sevgili olunca doğal tabi. :) Bir Ezra Fitz alsam! :)
Emily - En sessiz,sakin karakter. Ama aslında o da kendi sorunlarıyla boğuşuyor. Alison'a en çok değer veren de oydu, nedenini tahmin edersiniz. Derslerinde başarılı, çok iyi bir yüzücü ve çok iyi bir arkadaş.
Hanna - En eğlenceli karakter bence. Sürekli bir espri, sürekli bir yanlış sözcük kullanımı. :) Fazla akıllı olduğu söylenemez ama fazla duygusal bir kızımız. Çok başarılı değil, bazı yanlış alışkanlıkları var ama sevdiğine koşulsuz tüm sevgisini gösteren biri. Modayla yakından ilgili, kilo problemleri olan bir kız.

Karakterlerimiz kısaca böyle. Hepsi birbirinden renkli. Dizi gerçekten sizi kendine bağlıyor. Çok akıcı bölümler bir kere. Sıkılmak bir yana her gördüğünüz ayrıntıya dikkat ediyorsunuz cevaplar için. Bazı olumsuz eleştirilerim de var tabi. Bir kere şu sırlar ciddi anlamda sinir bozuyor. Genelde senaristler dört-beş bölümde bir soruyu ancak cevaplıyorlar ama bu sefer de başka sorular doluyor aklımıza. Sürekli bir kafa karışıklığı ve merak. Bir yere kadar güzel ama bazen "Hadi artık!" diyorsunuz. Ayrıca A'nın bazı ciddi anlamda abartıya kaçan hareketleri var. Hani kızların polise falan gitmeden bunlarla uğraşabilmesi hafif gerçek dışı ama olsun diyoruz. Sezonlar ilerledikçe, başta tanıdığımız kişilerin bambaşka yüzlerini öğreniyoruz. Senaristler birkaç bölüm bir kişiyi çok şüpheli gösteriyor ama sonra aslında onun A olmadığını öğreniyoruz. Böyle de gıcık eden şeyler var malesef. :)

Ama şunu söyleyebilirim, bunca şeye rağmen dizinin senaryosu çok iyi yazılıyor bence. Kızların bu "katlanma noktası" inanılmaz olsa da, gerçek dışı bir şey yok. Her şey belli bir yere dayandırılıyor. Saçma bir yer yok neredeyse. Karakterlerin gelişimi çok güzel, şimdi beşinci sezondayız ve hepsi farklı şekillerde büyüdüler. Öyle bayan cıvık cıvık aşklar da yok bana kalırsa. Ayrıca, dizide çalan şarkılar ha-ri-ka! Şarkılar, izlemeniz için en büyük sebep olabilir. Böyle sahnelerle uyumlu güzel şarkılar kullanan dizileri ayrı bir seviyorum. 

Ben yine lafı çook uzattım. Sonuç olarak, şu yaz sıcağında evde yapacak şey bulamayan ve zaman geçmek bilmiyor diyenlere kesinlikle tavsiyemdir! Beşinci sezona gelmesine hiç aldırmayın. Çünkü, başladığınızda çok çabuk yetişeceğinize eminim. Ki sezon arasına giriyor dizi ve yılbaşına kadar yeni bölüm yok. Dizi zaten yurtdışında inanılmaz popüler bir dizi ve şimdiden 2 sezon daha olacağı kesinleşti! Bize yine çileli günler gözüktü yani. :)  İzleyenler varsa, nasıl buluyorsunuz? Sıkıldığınız yerler var mı? Hepsini yazın. Benim sayemde bu güzel ve bol heyecanlı dizinin izleyicisi artarsa ne mutlu. :) Görüşürüüüüüz! :)

Bu da muhteşem ekibimizin selfie'si :



Dizinin imdb sayfasına gitmek isteyenler, tıklasın.

Ayrıca yazının başında söylediğim giriş müziğini de paylaşıyorum. Keyifli dinlemeler!


0 yorum:

Guardians of the Galaxy

13:30 orta boy popcorn 0 Comments


Ülkemizdeki adıyla "Galaksinin Koruyucuları" , Marvel'in son projesi. Tanıdığımız kahramanlardan farklı bir ekip var bu kez karşımızda ve bence bu durum, Marvel evrenine yeni bir soluk getirmiş. İyi olmuş. Yönetmen, James Gunn. Oldukça iyi bir iş çıkarmış. Bambaşka bir dünya yaratmış. Aslında bu filmi ilk çıktığında izlemek istiyordum ama burada olmadığım için gidemedim. Gecikti ama neyse ki kaçırmadan izleyebildim sinemada. 3D izledim ama açıkçası öyle çok etkileyici bir 3D sahnesi falan yoktu bence. Böyle olacağına hiç olmasa da göz ve baş ağrısı ile çıkmasa salonlardan keşke.. 

Ekibimiz 5 kişiden oluşuyor. Kişi diyorum ama ekibimizde bir ağaç bir de rakun bulunmakta. Rocket kesinlikle favori karakterim. Aşırı komik, zeki esprileri olan bir karakter. Seslendirmeyi Bradley Cooper yapmış. Bu arada, mutlaka orjinal dilinde izlemeye çalışın derim. Bu film için bu önemli bence. Hele de Groot'un sesini duymamak olmazdı. Groot, efsane bir karakter olmuş. Farklı bir karakter ama film sonunda "We are Groot." derken buluyorsunuz kendinizi. Groot karakterini de Vin Diesel seslendirmiş ve bundan da çok keyif aldığını söylemiş. Zoe Saldana ve Chris Pratt diğer iki başrol ve gayet iyi bir iş çıkarmışlar. Uyumlu bir ikili olmuş, yakıştırdım. :)

Filmin konusunu nasıl anlatsam bilemiyorum. Galaksiyi ve milyonlarca insanın hayatını korumak için; bir kürenin kötülerin eline geçmesini önlemeye çalışıyor ekibimiz. Asıl hedef bu. Filmin başında ekipten kimse birbirini tanımıyor hatta bazıları da birbirine düşman iken, ilerledikçe onların da aralarında nasıl bir bağ oluştuğunu görüyoruz. Öyle Hulk ya da Thor tarzı olağanüstü güçleri yok ekibimizin ama birlik olduklarında çok şey başarabileceklerini gösteriyorlar. Korunması gereken kürenin olayı da hayli ilginçti, spoiler vermemek adına anlatmıyorum. 


Ayrıca filmde benim çok önemli bulduğum bir şey var. O da "Thanos"a yer verilmesi. Marvel evrenini yakından takip edenler bilirler, Thanos neredeyse yenilmez derecede güçlü ve "Avengers"ta da karşımıza çıkacak. Tabi ne şekilde ve ne zaman hiç bilmiyoruz. Bu yüzden ona da kısaca değinilmesi güzel olmuş, seslendirme de başarılı. Onun hikayeye nasıl dahil olacağını merakla bekliyorum Avengers filminde. Ayrıca bu sebeple Galaksinin Koruyucuları ekibinden birkaç kişinin de Avengers'ya gözükebileceği konuşuluyor, meraklısına bildireyim. :) Thanos ile ilgili şöyle bir eleştirim var sadece, daha fazla üzerine düşülebilirdi. Böyle önemli ve kilit rol olan bir karakter çok geçiştirilmiş sanki. Filmin konusu Thanos değil tabi ama bilemiyorum, daha fazla olabilirmiş ama Marvel Thanos'u "yavaş ama özenli" bir şekilde işliyor gibi gözüküyor. Aşağıdaki de görmeyenler için Thanos:


Film gayet akıcı, aksiyonu bol ama en çok da eğlencesiyle öne çıkan bir film. Her karakter ayrı bir espri yapıyor, neredeyse beş dakikada bir sizi güldürecek bir şey oluyor. En komik Marvel filmiydi izlediğim diyebilirim. Görsellikten zaten bahsetmeme gerek yok, muhteşemdi. Yepyeni bir evren yaratılmış ve çok güzel yansıtılmıştı. Film uzunluk olarak diğer Marvel filmlerinden kısa ama yine de gayet iyi bir uzunlukta bence. 

Şöyle bir şey söylemeliyim. Başta birazcık filme adapte olmakta zorlanabilirsiniz, özellikle de Marvel'in çizgi romanlarını takip etmiyorsanız. Şahsen bende böyle oldu. Yepyeni bir evren ve ekip olunca karşımda, başta alışamadım. "Bu neden buna düşman? Kim kimdir? Şu neden oldu şimdi?" diye düşündüm ama kısa sürede alışmayı başardım ve benimsedim. Zaten filmin içinde olan biteni açıklayan sözler var, izleyicinin işi kolaylaştırılmış. 


Bu filmi anlatırken, müziklerinden bahsetmemek olmaz. Müthişti tek kelime ile! Şarkılar kesinlikle filmin bu kadar sevilmesini sağladı diye düşünüyorum. Filmde eskilerden bolca şarkı var ve sahnelerle en uyumlu şekilde kullanılmış. Bazılarını da filmde ilk kez duyduğumu itiraf etmeliyim ama çok sevdim. Sizi bir anda 80'lere götürüyor. Bazı şarkıları dinlerken, günümüz müziğinin ne kadar farklı olduğunu düşünmeden edemedim. Müzik gerçekten evrim geçirmiş gittikçe..

Benim yine çenem düşmüş. :) Sonuç olarak, hem iyi bir film izlemek hem eğlenmek hem de yaz sıcağından kaçmak istiyorsanız kaçırmayın derim! İkinci filmde neler olacağını da ayrı bir merakla bekliyorum. Aslında ilk film gayet bitirici bir son ile bitti. Devama açık bir durum yoktu. Bakalım ikinci film için nasıl bir konu seçecekler ve ekibimizi daha neler bekliyor? Son olarak; favori sahnem, kesinlikle filmin sonundaki küçük Groot'un dans sahnesi! Allahım, nasıl tatlı nasıl güzel bir sahneydi! Aklıma geldikçe gülümsüyorum. :) Çok iyi düşünülmüş, çok eğlenceli ve sevimli bir sahneydi.

İzleyenler varsa yorumlarınızı bekliyorum. İzlemeyenleri de salonlara alalım. :) Yazı biraz gecikti ama artık kusura bakmayın. Bu arada; son bir şey söylemek istiyorum. Yıllardır doğru düzgün hasta olmayan ve kışın bile birkaç günlük boğaz ağrıları dışında sorun yaşamayan ben, üç gündür oldukça hastayım. Ateşim çıktı ve onunla uğraşıyorum, yazı da o nedenle gecikti zaten. Klimaların etkisi olsa gerek diyorum. Bu yüzden; herkes kendine çok iyi baksın! Serinleyelim derken klimaya fazla maruz kalırsanız, sonuçları kötü olabiliyor. Dikkat etmek gerek! Herkese keyifli okumalar! :)

Yazıyı bitirmeden önce; filme ilgili birkaç ilginç ayrıntıyı paylaşayım sizlerle:

  • Vin Diesel "I am Groot." repliğini 1000'den fazla kez seslendirmiş. Düşünün artık!
  • Yönetmen James Gunn başta Chris Pratt'ı seçmelere almak istememiş ancak çevresindekilerin ısrarı sonucu almış. Sonra da çok beğenmiş ve mutlaka o olacak demiş. Ve Pratt da rol için 6 ayda tam 30 kilo vermiş. İşte, azmin elinden hiçbir şey kurtulmuyor. :)
  • Zoe Saldana tüm rolü makyajla canlandırmış. Karakterin dijitale dönüşmesini istememiş ki bu yüzden çok saygı duydum kendisine.
  • Olivia Wilde Gamora rolünü reddetmiş. Evet, yanlış duymadınız! Valla nedenini gerçekten merak ettim. Çok da parlamış bir yıldız olmadığını düşünürsek, ayağına gelen böylesine bir fırsatı neden tepmiş acaba?
  • Diesel'in repliği 8 ayrı dilde seslendirdiği söyleniyor. Dublajlı gösterimde de kendi sesi olsun istemiş. İlginç bir bilgi ama malesef Türkçe yok içinde bildiğim kadarıyla.
  • Karen Gillan rolü için saçlarını kazıtmış! Hem de öyle baş rol falan olmamasına rağmen. Şahsen böyle kişilere hem saygı duyuyorum hem de şaşıyorum. Saç, benim için büyük bir değişim çünkü.
  • Ve işte en üzüldüğüm bilgi: Çizgi romanda kısa bir süre koruyuculara katılan Iron Man'in filmde de olması düşünülmüş. Ancak o sırada Robert Downey Jr.'ın kontratı bittiği için bu fikir gerçekleşememiş. AMA GELİN GÖRÜN Kİ, filmin çekimleri bittikten sonra adam kontratını yenilemiş! Olacak iş değil! Valla çok üzüldüm okuyunca, filmin eğlenceli dokusuna pastanın kreması tadında bir ekleme olabilirdi!

Aşağıya dinlemek isteyenler için filmin çok konuşulan ve benim de çok beğendiğim soundtrack'ini bırakıyorum. Bir kulak verin derim. :)

Filmin imdb sayfasına gitmek isterseniz, tıklayın.

Benim puanım; 4.5/5


0 yorum:

Lucy

14:30 orta boy popcorn 6 Comments


Lucy, gerek ilgi çekici konusu gerek fragmanı gerek de oyuncularıyla uzun süredir merakla beklenen filmlerden biriydi. Filmin herkesi çekebilecek bir sorusu var bir kere: "Beynimizin %100'ünü kullanabilseydik, ne olurdu?" Bunu hepimiz hayatımız boyunca en az bir kez düşünmüşüzdür. Film, bu soruyu temel alıyor ve Lucy adlı karakter üzerinden bize bu sorunun cevabını vermeye çalışıyor. Tabi kendi yöntemiyle..

Filmin yönetmeni, "Leon" gibi sinema tarihinin en unutulmaz filmlerinden birine imza atmış "Luc Besson". Fazla ön planda bir yönetmen olduğu söylenemez ama yaptığı işler her zaman onu ayrı bir yerde tuttu. Aslında, yönetmenlikten ziyade yazarlıkta kendini daha fazla kanıtladığını söyleyebiliriz. Lucy'nin yazarlığını da kendisi üstlenmiş. Filmin götüren iki oyuncu; Scarlett Johansson ve Morgan Freeman tabi ki. Ancak, diğer oyuncular da göze batmadan işlerinin gereğini yapıyor.

Lucy başta çok farklı bir kadın görüntüsü çizerken, sevgilisinin zorlamaları sonucu bir otele girip sevgilisinin söylediği kişiye bir çanta teslim etmek zorunda kalıyor ve film tam da burada başlıyor. Giriş o giriş anlayacağınız. :) Çantayı alacak kişinin Lucy'i bırakmaması ve üzerinde CPH4 denilen ve yeni bulunan bir uyuşturucuyu denemesi sonucu, Lucy kendini bambaşka biri olarak buluyor. Bu madde sayesinde beyin kapasitesini zorluyor ve çevresindeki her şeyin farkına varmaya başlıyor. Her şeyi duyuyor, dilleri biliyor, bebeklik anılarını dahi hatırlıyor. Daha sonra bir hastanede maddeyi çıkartsa da, etkisi gitmiyor. Sınırlı zamanı kaldığının da bilincinde ve uzun süredir "beyin" üzerine araştırmalar yapan "Norman" adlı bir profesörü buluyor. Ona durumunu anlatıyor. Bundan sonrasını da artık izleyip, kendiniz görün. :)

Scarlett Johansson çok iyi bir iş çıkarmış bence. Sırıtmamak bir yana, maddeyi ilk aldığında değişim sürecindeki hallerini çok iyi yansıtmış. Çok beğendim. Ayrıca ameliyathanede telefonda annesiyle konuştuğu sahne de, favori sahnem. Duygu geçişlerini çok güzel vermiş. Onu bu tarz farklı bir rolde izlemek güzel oldu. Son dönemde oyunculuk anlamında daha özgün ve farklı rollere yöneliyor olması güzel. Don Jon, Under The Skin ve şimdi de Lucy. Morgan Freeman'a zaten diyecek sözüm yok, varlığı yetiyor. Keşke imkan olsa da daha milyonlarca filmde oynayabilse.. Diğer oyuncular da ellerinden geleni yapmış dediğim gibi. Gözüme batan biri olmadı şahsen ki Lucy haricinde öyle "aman aman" bir oyunculuk gerektirecek bir rol de yoktu bana göre.

"Şimdi bu kadar şey yazdın da, sen bu filmi beğendin mi beğenmedin mi onu söyle." derseniz, haklısınız. Baya laf salatası yaptım. :) Evet, beğendim ama fazla değil. Yani genelde izlediğimiz filmlerden oldukça farklı bir tarzı var, kesinlikle sıkmıyor, aksiyonu bol, yaz günü fazla iyi filmin vizyonda olmadığını da düşünürsek çok iyi bir seçenek. Bu konuyu da ele alan fazla film yok. ANCAK, film kesinlikle vaat ettiğini veremiyor bana kalırsa. Belki ben beklentileri yüksek tuttum, bilmiyorum ama çok daha iyi bir iş beklerdim. Özellikle senaryo ve kurgu anlamında büyük boşluklar vardı diye düşünüyorum. En basitinden, kadın koskoca hastaneye elinde silahla resmen dan diye dalıyor ve kimsenin ruhu duymuyor. Kimse müdahale etmiyor. Belki küçük bir şey ama bu tarz şeyler benim çok gözüme batar. Bunun gibi birkaç ayrıntı daha vardı. Ayrıca, filmi bilim kurgu ya da süper kahraman filmi olsa daha uygun olurmuş sanki. Lucy bildiğin süper kahraman oldu maddeyi kullanınca. :) Bu beyninin %100'ünü bu madde ile kullanabiliyorsun ve kullanınca da böyle oluyor olayı ne kadar doğrudur tabi ki tartışılır ama bana bazı şeyler açıkçası biraz "abartı" geldi. En sonunda da "Recep İvedik" tarzı "Biz aslında yoğuz." a bağlandı olay. :D 

Çok eleştirmiş gibi oldum ama aslında filmden keyif aldım. İzlettiriyor sıkmadan. Senaryo vs..de çok fazla detaycı değilseniz, benden daha fazla sevebilirsiniz. Farklı bir bakış açısı sunduğu kesin. Zaten film boyunca sürekli felsefik söylemler duyuyoruz, insanı düşünmeye itiyor. Evrenin var oluşuna kadar gidiyoruz ve çeşitli kareler görüyoruz. Gerçekten çok değişik bir proje olduğunu söylemem gerek.

Öyle mutlaka izleyin, kaçırmayın ya da sinemada izleyin kesinlikle demiyorum ama farklı ve bilindik konuların dışında-sıkmayan-boş zamanınızda iyi vakit geçireceğiniz bir film olmuş bence. Bir şans verebilirsiniz. Filmi izleyenler varsa, siz nasıl buldunuz? İzleyenler genel olarak ya çok beğenmiş ya da hiç beğenmemiş gördüğüm kadarıyla. Ben ortada kaldım. :) 

Uzun bir yazı oldu yine fark etmeden. Umarım sabreden çıkar. :) Görüşürüüüzz! :)

Puanım: 6/10

6 yorum: